| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 26 .11.2025 |
SERKAN SARI (Balıkesir) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli Bakanım, kıymetli komutanlarım; hepinize iyi akşamlar diliyorum.
Millî Savunma Bakanlığının bütçesinin memleketimize hayırlara vesile getirmesini temenni ediyorum.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının, huzurunun ve geleceğe güvenle bakma iradesinin temel dayanaklarından bir tanesi Millî Savunma Bakanlığıdır. Bu Bakanlığın komuta ettiği Türk Silahlı Kuvvetleri ise milletimizin sarsılmaz iradesinin ete kemiğe bürünmüş hâlidir, ordumuzun saygınlığını korumaksa hepimizin öncelikli görevidir.
Tabii, TSK personelinin saygınlığını korumak için öncelikle özlük haklarındaki erozyonu durdurmak ve bu anlamda gerekli atılımları ve yaptırımları da uygulamak zorundayız. Subay, astsubay, uzman, sözleşmeli er ve erbaş dâhil tüm personel hem özlük hem de sosyal haklarında son yıllarda ciddi gerilemeler yaşıyor, morali bozuluyor, aidiyet duygusu zayıflıyor. Personel maaş, tazminat, sosyal haklar için kapsamlı bir iyileştirme çalışması neden yapmıyorsunuz merak ediyorum. Terfi ve görevlendirmelerde liyakat yerine başka unsurların etkili olduğu iddialarına karşı ne yapacaksınız size soruyorum Sayın Bakanım? TSK içinde tarikat, cemaat yapılanmasıyla ilgili herhangi bir somut tedbir aldınız mı? Bu konudaki çalışmalarınız nedir? Bizimle paylaşırsanız çok seviniriz. YAŞ mevzuatında reform ihtiyacı açıkken neden ilerleme sağlanamamıştır? Bunları sormak isterim size. Terfi, tayin, görevlendirme ve emeklilik süreçleri tarikat ve cemaatlerle değil kurumsal ve bilimsel kriterlere göre yapılmalıdır. TSK'de tarikat, cemaat ve yasa dışı yapılanmalara izin verilmemesi, cumhuriyet değerlerine bağlı, Anayasa'ya sadakat temel kriter olmalıdır. Bu konudaki hassasiyetinizi saygıyla talep ediyorum. TESUD, TEMAD, TEMUD gibi emekli personel derneklerinin de süreçlere katılarak onlardan da görüş alınması önemli fayda sağlayacağına inancım tamdır.
Ayrıca, şehitlerimiz arasında yapılan bu ayrımcılığa da bir son verilmesi gerektiğini vurgulamak isterim. 15 Temmuz şehitleriyle terör mücadelesi şehitleri arasında ciddi bir ayrımcılık vardır. Bakanlığınız bu konuda bir düzenleme yapacak mıdır, bu konuda bir çalışmanız var mıdır? Bunu da sormak istiyorum.
Bunun dışında, terörle mücadelede yaralanan gazilerimiz var ama ünvanları verilmiyor. 15 Temmuzda ayağı taşa takılan gazi sayılırken, vücudunda şarapnel parçası olan gazilerimiz ne yazık ki mevzuatlar gereğince haklarından mahrumiyet sağlanıyor. Bu adaletsizliği gidereceğinize inancım tam Sayın Bakanım.
Sözleşmeli erler konusu var. Ordumuzda yedi yıl görev yaptılar, memuriyet hakkı alacakları söylendi ama geldiğimiz nokta itibarıyla bu hakları onlara verilmedi. Girişte yaptığımız konuşmada da "Biz bir düzenleme yapıyoruz." dediniz ama şu anda 35 bin aktif personel var, 6.500'ü yedi yılını doldurduğu için çalışamıyor, memuriyet hakkı var "Atıyoruz." dediniz sayılara baktırdım 2024 yılda 184 kişi atanmış, 2025 yılında 46 kişi atamış yapmış olduğunuz atama ne yazık ki çok çok düşük, ihtiyaç duyulan atamanın çok gerisinde. Bu astsubaylar ve sözleşmeli er ve erbaşlar bizlere sürekli ulaşıyor, bir şekilde bizlere memuriyet kadrosuna, belediye kadrolarına geçmek için de yoğun baskı uyguluyorlar. Bu konuda bir düzenleme yapılması olmazsa olmaz beklentilerimizden biridir.
Bir diğer konu da Anıtkabir'de atılan sloganlar. Sayın Bakanım, her seferinde "Biz gerekli tedbiri aldık, uyarılarda bulunduk, takipçisiyiz, kontrol altına aldık." diyorsunuz. Ben size şimdiden çağrıda bulunuyorum: Önümüzdeki sene 10 Kasımda da Anıtkabir'de bu slogan açılacak, bugünden tedbir almanızı, orada kimin nerede duracağı, nasıl yürüyeceği, nasıl konuşacağı her şey takip edilirken bu işin disipline edilememiş olması gerçekten aklımın alabileceği bir şey değil. Bu konuda tedbirleri almanızı talep ediyorum sizden.
İhraç edilen teğmenlerimiz var, sahip çıkamadınız, "Mustafa Kemal'in askeriyiz." denilmesine destek olamadınız bari Anıtkabir'de yapılan bu saygısızlığa engel olun da orası bir mezar, bir anma yeri bunun saygınlığını korumak hepimizin öncelikli görevi.
AKP döneminde TSK'nin temel dayanakları zedelendi. Harbiyeler kapatıldı, askerî listeler yok edildi, askerî yargı kaldırıldı, komuta zinciri siyasallaştı, atamalarda objektif kriterler yok edildi; tarikat, cemaat mensuplarının kritik noktalara yerleştirildiği yönünde iddialar var. Bu konularda adımlar atılacağına inanıyorum. İlk adımı geçenlerde duydum, askerî hastanelerin geri açılacağı yönünde. Umuyorum ki diğer yapılan hatalardan da vazgeçilir ve bir an evvel burada bir düzenlemeye gidilir.
Son olarak da Millî Savunma Üniversitesinde personel yapısını gözeten, askerî bilimlere yıllarını vermiş, gerçek bir akademik birikime sahip isimlerin bu kurumların da başında olması gerekirken ne yazık ki bir tarih profesörü hocamızın oraya atanmış olması. Temelde bu atamanın Türkiye'nin savunma hakkını güçlendirmek için mi yapılmıştır yoksa siyasi sadakati ödüllendirmek için mi yapılmıştır? Bunu sormak istiyorum. Hocamız tarih profesörü; umut ediyorum ki uzman olduğu bir alanda görev yapar. Burası Millî Savunma Üniversitesi ise bu üniversitede görev yapacak arkadaşlarımızı da kurum kendi içinden yetiştirmiştir diye düşünüyorum. Eğer bugüne kadar da yetiştiremediyse burada da bir eksiklik vardır diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.
Sayın Kayışoğlu...
SERKAN SARI (Balıkesir) - Son olarak da Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı bütçelerinde tahsis edilen kadroların rütbe değil de özlük hakkının tanınması daha doğrudur.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Sarı, Sayın Kayışoğlu'nun süresi gidiyor.
SERKAN SARI (Balıkesir) - Rütbe tahsisi askerlerimiz arasında da bir ayrımcılığa sebebiyet vermektedir.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Evet, Sayın Kayışoğlu, buyurun.
SERKAN SARI (Balıkesir) - Bir yıl askerlik yapmış olan korgenaral oluyor. Bu da doğru bir uygulama değil. Onunla ilgili de bir yasa teklifi olsa iyi olur.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Kayışoğlu'nun süresi gidiyor arkadaşlar.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Yeniden başlatır mısınız Başkanım.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Başlattım ya sürenizi Sayın Kayışoğlu. Ben sizin sürenizi başlatmıştım.
Değerli arkadaşlar, ben, Sayın Kayışoğlu'nun süresini başlattım, Sayın Kayışoğlu'nu da uyarım sürenizi başlattım diye.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Tamam, bitti mi sürem, teşekkür ederim.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Süreniz bitmedi, ben size açtım sürenizi.
SERKAN SARI (Balıkesir) - On saniye, ne olacak Başkan? .
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Hayır canım, ben sürenizi açtım, buyurun dedim, Sayın Kayışoğlu kendisi konuşmadı.
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Tamam, Serkan Vekilimiz konuşuyordu, nezaketen dinledi yani.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Evet, doğru.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Sarı, bakın Sayın Kayışoğlu'na. Size Sayın Kayışoğlu konuşuyor dedim.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Konuşmasını bitirsin, ne olacak, o kadar nezaket...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Verecek de naz yapıyor.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Yeni gelin gibisiniz Başkanım. Bizim orada bir tabir var "Yeni gelin gibisiniz" diye.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Arkadaşlar, bu kurallara uymazsak, biz, burada gece her gün on ikide gideriz. Böyle bir sistemi yok. Vallahi yok gerçekten yani. Mesele o değil ki. Şimdi, mikrofonu eline alan bırakmıyor.
SERKAN SARI (Balıkesir) - Başkan, otuz saniye bile olmadı.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Ama biliyorsunuz, süreyi Sayın Sarı; şimdiye kadar hiç uzatmadınız.
SERKAN SARI (Balıkesir) - Bir dakika ek süre veriyorsunuz.