| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 26 .11.2025 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Teşekkür ederim.
Öncelikle, Sayın Bakan, bütçeniz hayırlı olsun. Tekrar, tüm Türk Silahlı Kuvvetlerimize, ülkemize başsağlığı dileklerimi tekrar iletmek istiyorum. Allah bir daha böyle acıları bize göstermesin.
Şimdi, benim en sevdiğim konuşma konularından birisi FETÖ meselesi, çok heyecan duyuyorum -buraya söylüyorum, size söylemiyorum- bizi suçluyorsunuz ya, en sevdiğim konu. Devleti teslim etmişsiniz. Bakın, size bir tüyo vereceğim, bir tüyo vereceğim; bunu kullanabilirsiniz. Bu Fetullah Gülen için doğum tarihine baktım, 1941 doğumlu. Niye söylüyorum? Tek parti dönemi. Bu Fethullah Gülen'in doğumuna sebep olan -hamilelik de İnönü döneminde- vallahi, suçlu İsmet İnönü, tek suçlu parti CHP(!) Sizin hiç günahınız yok, değil mi? Fetullah Gülen'in annesi İsmet İnönü döneminde hamile kalmış, suçlu o, sizin hiç günahınız yok; devleti teslim etmediniz, günahınız yok(!) AK PARTİ'li arkadaşlar, 12 Eylül 2010 referandumunda ne konuştuklarınıza bir bakın, ne diyordunuz? "Demokrasi geliyor." 12 Eylülle hesaplaşıyorsunuz, 150 yaşındaki Kenan Evren'i yargılıyorsunuz ya, ne yaptınız? Devleti yargı eliyle FETÖ'ye teslim ettiniz. Bakın, bu Balyoz'da, Ergenekon'da, askerî casuslukta sesi çıkmayanların bugün FETÖ konusunda konuşacakları tek cümle yok. O gün Deniz Kuvvetleri, Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri... Bakın, Sayın Genelkurmay Başkanı, ben buradaki askerlerimize saygısızlık etmek istemem, etmem de. Yahu, tarihte ilk kez bir ordunun Genelkurmay Karargâhı "terör örgütü" olarak nitelendirildi; neyle? Mahkeme kararıyla. İlker Başbuğ terör örgütü lideri oldu, 2 ağırlaştırılmış müebbet hapis aldı. 2'nci Başkan, Deniz Kuvvetleri Komutanı, Hava Kuvvetleri Komutanı, Kara Kuvvetleri Komutanı; hepsi ne oldu? Terör örgütünden ceza aldı. İsimlerini bilmiyorsanız ben size hatırlatayım: Deniz Kuvvetleri Komutanı Sayın Seyit Torun'un hemşehrisi, Kara Kuvvetleri Komutanı benim hemşehrim, Hava Kuvvetleri Komutanı, Balanlı Paşa. Bakın, bunları da söyleyeyim: Ben Sayın Genelkurmay Başkanını bazen törenlerde görüyorum. Kimi komutanlar gelip beni kucaklıyor. "Niye kucaklıyorsunuz?" diyorum, "Sen Mamak'ta gece yılbaşını bizimle geçirdin." diyorlar; kimisi "Hasdal'da yalnız bırakmadın." diyor, kimisi "Hadımköy'de yalnız bırakmadın" diyor. Onun için, bu konuda lütfen konuşmayın, bir özür dileyin. Ne dedi Cumhurbaşkanı? "Allah bizi affetsin!" dedi. Siz de "Allah bizi affetsin." deyin, tamam mı?
Şimdi biraz da bütçeye geleyim. Bir başka mesele değerli arkadaşlar: Bakın, Sayın Bakanım, Değerli Bakanım; sayenizde ilk kez, eylemci olmayan astsubaylar kalmıştı, onlar da sokağa çıktı. Sayın Bakan burada, sağ olsun, nezaket gösterdi, bizlere cevap verdi, dedi ki: "Astsubayların meselesini gönderiyoruz ama maalesef çıkmıyor; uzman erbaşların kadro sorununu gönderiyoruz, çıkmıyor." Biz burada hazırız, bakın, biz burada hazırız; gelin, konuşma dahi yapmadan, bir günde, bir saatte çıkarmaya hazırız. Bu astsubaylar, lütfen, bakın, hepimizin göz bebeği. "Türk Silahlı Kuvvetleri göz bebeğim." diyerek göz bebeği olmaz; onun hem subayına saygı göstereceksin hem askerine saygı göstereceksin hem de emeklisine saygı göstereceksin. Ya, bir astsubaya yakışıyor mu hakikaten, bakın, size söylüyorum, bir astsubayın bir pazarda limon satması ya da bir otelde güvenlik görevlisi olması bize yakışıyor mu ya? Bunlar hep bizim adımıza görev yapıyor. Uzman erlerin, çavuş ve onbaşıların kadro sorununun mutlaka çözülmesi lazım. Bizim burada hazır olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Şimdi, bir mesele de... Bu AK PARTİ'li milletvekilleri arada hiçbir şey söyleyemeyince CHP'li belediyeleri söylüyorlar, diyorlar ki: "Trafik problemi var." Sayın Bakanım, Millî Savunma Bakanlığına Ankara Büyükşehrin yazdığı bir yazı var -26/8/2022- talepleri şu: "Büyükşehir Belediye Başkanlığının proje çalışmaları yürütülen Anadolu Bulvarı Alternatif Güzergâhı Yol ve Sanat Yapıları Projesi kapsamında, İstanbul Yolu üzerinde konuşlu Kara Havacılık Okulu yerleşkesi içerisinden geçen alanın yol imalatının yapılabilmesi için kıymet takdiri karşılığında tanzim edilecek protokol doğrultusunda gerekli izinlerin verilmesi hususunda bilgi ve gereğini arz ederim." Bu belgeyi, müsaade ederseniz, ben birazdan size vereyim. Bu konuda eğer destek...
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI YAŞAR GÜLER - Sayın Vekilim, o zaman Sayın Başkanı davet ettik, konuştuk ve verdik biz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ama "Verilmedi." diyorlar Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI YAŞAR GÜLER - Verdik. Onlar kendi yapmaları gereken işlemi yapmadıkları için bekliyorlar.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Peki, teşekkür ederim. O zaman bu konuyu da öyle konuşuruz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Her zaman öyle işte ya.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ne öyle ya? Nezaketen söylüyorum ben. Yine takip ederiz.
CAVİT ARI (Antalya) - Biz yine de soralım.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, değerli arkadaşlar, "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" ya da bizim "ucube sistem" dediğimiz sistemde maalesef komuta belirsizliği yaşanıyor. 2018'de 1 No.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle komuta yapısı altüst edildi. Kararnamede deniyor ki: "Genelkurmay Başkanı ile Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları Milli Savunma Bakanına ayrı ayrı bağlıdır." Peki, o zaman Genelkurmay Başkanının kuvvet komutayla ilişkisi nedir? Bir belirsizlik. Anayasa ne diyor? "Savaşta Başkomutan TBMM adına Genelkurmay Başkanıdır." Ya barışta ne olacak? Barışta hiçbir kuvvet komutanı Genelkurmay Başkanına bağlı değil; bu nasıl bir akıldır? Savaş çıkınca bağlı, barışta değil; böyle bir ordu dünyanın neresinde var Allah aşkına?
Şimdi, biz CHP Grubu olarak, prensip olarak buradaki hem Bakan Yardımcılarına hem bürokratlara laf söylemiyoruz ancak MSB teşkilatına baktığımız zaman, Kara, Deniz, Hava örgütlenmesinden sorumlu Bakan Yardımcılarımızın öz geçmişlerinde bu işle ilgili bir şey yok. Kimisi daha önce vergi hâkimliği yapmış, kimisi kaymakamlık yapmış, kimisi hâkimlik yapmış, bunu da Komisyonumuz ve sizin takdirlerinize bırakıyoruz. Bakın, yani vergi hâkimi ne yapacağız örneğin? Askerî harekâtla vergi aynı şey mi? Radar modernizasyonuyla icra dosyası aynı şey mi? Hava Kuvvetleri bir rapor sunuyor, Özel Kuvvetler bir ihtiyaç bildiriyor, bunların hepsini bir araya gelip karar veren kişi askerî okul görmemiş bir bürokratımız; böyle bir yapıda hangi müşterek hareketi yöneteceksiniz?
Yine, harp okullarında iki başlı bir güvenlik riski var. Bakın, harp okullarının Millî Savunma Üniversitesine bağlanması. Sayın Hocam, biliyorsunuz Osmanlı tarihçisidir, harp sanatı varsa bilmiyorum, harple ilgili birikimi varsa bilmiyorum, onu hedef almıyorum ama teğmenin niteliğini, aldığı eğitimi, müfredatı bilmiyor. Deniz Kuvvetleri Komutanı deniz, hava harp okulu öğrencisini gözlemleyemiyor bile. Daha da vahimi her harp okulunda eş yetkili iki otorite var, biri komutan, biri sivil dekan. Birisi "Yarın tatbikat var." diyor, birisi "Yarın seminer var." diyor. Askerîye iki başlılığı kaldırmaz, harp okulu hele hele bunu hiç kaldırmaz. Bu düzenleme yarın düzeltilecek bir düzenlemedir, maliyeti sıfırdır, etki alanı devasa büyüktür.
Askerî hastaneleri hep söylüyoruz, Sayın Hulusi Akar da iki yıl önce "Çalışıyoruz." demişti. Bakın, çok sorunlu bir bölgede ülkemiz, Suriye, Irak, İran, işte başka ülkeler de var ancak askerî doktor yok, askerî hemşire yok, askerî yanık uzmanı yok, mayın yaralanmasına özel cerrah yok; dünyada böyle bir şey var mı? Her ülke muharebe hattında askerî sağlık sistemiyle kendini taşır, bizde maalesef yok.
Yine, siber güvenlikte zafiyet var, maalesef buna da dikkatinizi çekmek istiyorum. 18-20 yaşlarındaki çocuklar e-devlete ve MSB ağlarına girebildi, bu mahkeme kararıyla sabit. O çocuklar bu sisteme giriyorsa İran'ı, İsrail'i, Çin'i, Rusya'sı niye girmesin? Bakın, senkronizasyon dediğimiz şey artık hava kuvveti değil, telekomünikasyon altyapısıdır, bu altyapı delik deşikse ordu ne yapacak?
"TSK siyasete karşı kullanılmasın." deniyor ancak karşı argümanı da biliyorum. Bir zamanlar asker çok güçlüydü, kötü şeyler oldu. Doğru, ancak bir yanlışı düzeltmenin yolu bir başka yanlış yapmak değildir, TSK'yi siyaseten denetleyebilirsiniz, olması gereken bu ama TSK'yi çalışamaz hâle getiremezsiniz, personelini aşağılayamaz, moralini çökertemezsiniz. Bugün geldiğimiz noktada denge bozulmuştur ve devletin en hayati kurumu bunu kaldıramaz. Türkiye'de sonucu buradan söylüyorum. Bu üç düzenlemeyi yapmadan... Yani yetkiyi MSB'ye veriyorsunuz, Millî Savunma Bakanlığında yetki var, yetenek yok; Genelkurmayda yetenek var, yetki yok; bu konuların düzenlenmesi lazım. Üç düzenlemeyi yapmadan, komuta ilişkilerini netleştirmeden, harp okullarını kuvvet komutanlıklarına bağlamadan, askerî hastanelere geri dönmeden, siber güvenliği güçlendirmeden Türkiye başka bir modern askerî tehdidin caydırıcı bir gücü hâline gelemez. Bu düzenlemenin maliyeti sıfırdır, siyaset cesaret gerektirir, devlet aklı gerektir, normalleşme gerektirir; bu Meclisin görevi de devleti çalışır hâle getirmektir.
Şimdi bir de partimizin düşünceleriyle ilgili, programıyla ilgili birkaç düşüncemi de Sayın Bakan ve Millî Savunma Bakanlığı bünyesinden gelen arkadaşlarla paylaşmak istiyorum. Ulusal güvenlik Türkiye'nin kırmızı çizgisidir. Caydırıcı, modern, çok boyutlu harekât yeteneğine sahip bir Türk Silahlı Kuvvetlerini hedefliyoruz. Savunma sanayisi milletin ortak eseridir, hiçbir siyasi iktidarın propaganda aracına dönüştürülemez. TOGG'da yaptığınız hatayı yapmayın, TOGG'u bir siyasi partinin aracı gibi görmeyin. Almanya'da hiçbir siyasi parti, Sosyal Demokratlar "Mercedes'in sahibi benim." Hristiyan Demokratlar "Porsche'nin sahibi benim." demez, bu işlerde siyaset yapmayın, millî değerlerimize hep beraber sahip çıkalım. Kurtuluş Savaşı'nı veren, cumhuriyeti kuran, sanayileşmeyi başaran, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kurumsal temelini atan parti olarak biz millî savunmayı dün nasıl ciddiyetle ele aldıysak bugün de aynı ciddiyetle ele alıyoruz. Bugün bu ülkenin ordusu varsa, kurumları varsa, savunma sanayisi geleneği varsa bunun temelinde Mustafa Kemal Atatürk'ün vizyonu, cumhuriyet kadrolarının iradesi ve CHP'nin tarihsel sorumluluğu vardır. TSK'nin tüm kadrolarında liyakat esas alınmalıdır, atamalar şeffaf, objektif kriterlere göre yapılmalıdır, askerî eğitim uluslararası standartlara göre yeniden yapılandırılmalıdır.
Zamanım var değil mi? Evet, çok boyutlu güvenlik modelini kuracağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Cumhuriyet Halk Partisinin güvenlik anlayışı yalnızca askerî meselelere sıkıştırılmış bir çerçeve değildir. Biz güvenliğe çağdaş devletlerin benimsediği gibi çok boyutlu bir dirençlilikle yaklaşmayı ele alıyoruz çünkü çok iyi biliyoruz ki bir ülkenin güvenliği sadece tankla topla uçakla sağlanmaz. Eş zamanlı olarak sınır güvenliği, kamu düzeni, siber güvenlik, enerji arz güvenliği, sağlık ve gıda güvenliği, organize suç ve uyuşturucuyla mücadeleyi bir bütün olarak gördüğümüzü söylemek isterim. Dünyanın yeni güvenlik anlayışı savunma değil, dirençlilik üzerine kuruludur. Dirençlilik demek, krizlere karşı hazırlıklı olmak, tehditleri oluşmadan engellemek, sistemi ayakta tutan tüm kurumları güçlendirmek demektir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim vizyonumuz budur. Her alanda dirençli, her alanda hazırlıklı, riskleri öngören, tehlikeyi büyümeden durduran modern, etkin ve demokratik bir devlet yapılanması, savunma sanayisinde şeffaf, planlı, teknoloji odaklı bir sistem kuracağız. Savunma sanayisi bir ülkenin stratejik bağımsızlığının temelidir ancak bu bağımsızlık hamasi söylemlerle değil, teknolojiye dayalı, bilime dayalı, planlı, rasyonel bir ekosistemde sağlanır. CHP'nin bu konudaki vizyonu son derece nettir. Yerlilik ve millîlik bir gösteriş unsuru değil, stratejik bir zorunluluktur. İhaleler de tam şeffaflıkla, adil rekabetle yapılacak. Arada kaybolup giden küçük tedarikçiler yerine orta ölçekli teknoloji firmalarını büyütecek planlı bir sanayi politikası uygulanacak. Beyin göçünü geri çevirecek güçlü bir teşvik sistemi kurulacak ve hukuk, demokrasi gelecek bizim zamanımızda. Üniversite-sanayi-TSK üçgeni gerçek anlamda entegre edilecek, kâğıt üzerinde değil. Üretim ve AR-GE'de birlikte çalışılacak. Savunma sanayisi siyasi şova değil, stratejik akla dayanmalıdır. CHP tam olarak bu aklı yerinde inşa etmeye kararlıdır. TSK'nin hareket yeteneğini 5 boyutta güçlendireceğiz. Günümüzün güvenlik ortamı 3 değil 5 boyutta şekillenir; kara, deniz, hava, uzay ve siber alanı. Bu konuları güçlendireceğimizi söylemek istiyorum. TSK'nın yalnızca bugünün ihtiyaçlarını değil, 2050'nin hareket ortamını da planlamak zorundayız. Türk Silahlı Kuvvetleri karada, denizde, havada uzayda ve siber alanda eş zamanlı caydırıcılık üretebilmelidir. Cumhuriyet Halk Partisinin vizyonu budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya) - Devam ediyorum Başkanım.
Bazı çevreler güvenliği bahane ederek demokrasiyi zayıflatmayı alışkanlık hâline getirdiler. Buna izin veremeyiz. Demokratik yönetim zafiyetin değil, aksine gücün en önemli kaynağıdır. Güçlü Parlamento güçlü orduyu, güçlü hukuk devleti güçlü caydırıcılığı inşa eder. CHP'nin yaklaşımı budur. Güvenlik demokrasiyle çatışmaz, güvenlik demokrasiyi güçlendirir diyorum.
Şimdi, bir de değerli arkadaşlar, bakın, hem Meclisimizin hem de heyetimizin dikkatini çekmek istiyorum. Bu, Türk Silahlı Kuvvetlerine tarikat, cemaat örgütlenmesi Türkiye temeline dinamit koymakla eş değerdir. Bakın, bu Atatürk'ün kıymetini bilin, Atatürk'ün Türkiye'ye getirdiklerinin kıymetini bilin. Bir orduda cemaat olursa, tarikat olursa Genelkurmay Başkanını kimse dinlemez. Hangi siyasi görüşü olursa olsun, hangi inanca mensup olursa olsun Genelkurmaydaki bu görevi yapan insanların inanca da siyasi görüşe de kör olması lazım. Tarikattan, cemaatten uzak tutun. Buradan çok çektiniz, bir daha ülkeyi bu ateşe atmayın diyorum.
Son olarak, bakın, Türkiye Müslüman bir ülke, evet. Bir Müslüman ülkelerle Türkiye'yi karşılaştırın, Pakistan'a bakın, Bangladeş'e bakın, Afganistan'a bakın, İran'a bakın, Irak'a bakın, Suriye'ye bakın, Libya'ya bakın; hepsinde kan var, gözyaşı var, hâlâ Sudan'da "Allahuekber" diyerek insanlar birbirini yiyor. Bir şeyin kıymetini bilelim, laikliğin kıymetini bilelim, laik demokratik cumhuriyetin kıymetini bilelim ve bu toprakların yetiştirmiş olduğu en büyük komutan ve en büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk'ün kıymetini bilelim, ondan sapmayalım. Saparsak başımıza 15 Temmuzdaki işler geliyor.
Teşekkür ediyorum.
Bütçeniz hayırlı olsun.