KOMİSYON KONUŞMASI

HAKAN ŞEREF OLGUN (Afyonkarahisar) - Sayın Bakan, Türkiye tarımda kriz yaşamıyor, krizin içinde debeleniyor. Bu bütçe çiftçinin sorunları çözmek için gerekli olan hiçbir yapısal müdahaleyi içermiyor. Sayın Bakan, merkezî yönetim bütçesi yüzde 28,5 artırılırken Tarım Bakanlığı bütçesinin sadece yüzde 17,51 artırılması bu ülkenin tarımı için siyasi bir tercih değil midir? Bu oran açıkça şunu söylüyor: Tarım öncelikli değildir, kaynak buraya değil başka yere aktarılmıştır. Tarımsal desteklerin millî gelire oranının 5488 sayılı Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesine göre yüzde 1'in altına düşmesi yasak, gerçek oran ise yüzde 0,216 yani çiftçinin hakkı olan 411,8 milyar TL bu bütçede yok. Sayın Bakan, sorum net: Bu para nerede? Çiftçiye borcunuzu ödemeyi düşünüyor musunuz?

Şimdi Afyonkarahisar özelinde yaşanan somut sorunlar üzerinden devam edeceğim. Eber Gölü... Bu bütçede Eber Gölü'nü kurtarmaya ayrılmış tek kuruş yok. Su kaynaklarını yöneten altyapı yatırımlarına ayrılan pay sadece yüzde 18,27 artırılmış. Bu, Eber'in kurumasını durdurmak için gereken hiçbir projeyi hayata geçirmeye yetmez.

Sayın Bakan, Afyon'da bu yıl don felaketi yüzünden kiraz, vişne ve patates üreticisi ağır kayıplar yaşadı. Sahada üreticinin duyduğu tek cevap "TARSİM yaptırın." Ama primler o kadar yükseldi ki çok sayıda çiftçi poliçe yaptıramıyor, yaptıranlar da yüksek muafiyet yüzünden zararın büyük kısmını yine kendisi karşılıyor. Ödenen tazminat gerçek zararın yanına bile yaklaşmıyor. Don zararındaki muafiyet oranlarını düşürecek misiniz? Primleri çiftçinin ödeyebileceği seviyeye indirecek misiniz?

Sayın Bakan, Afyonkarahisar'da günlerdir konuşulan çok ciddi bir iddia var; tarım arazilerine havadan tohum saçılarak yerli tohum yapısı bozulduğu iddiası. Bu iddia doğruysa millî güvenlik sorunudur. İddia doğru mu değil mi? Bakanlık resmî bir inceleme başlattı mı, numune alındı mı, laboratuvar analizi yapıldı mı? Afyon için yerli tohum güvenliği konusunda bir eylem planınız var mı? Sayın Bakan, Afyonkarahisar Taşoluk'ta planlanan maden faaliyeti bölgenin tarımını, aracılığını ve gıda zincirini yok edecek büyüklükte bir tehdittir. 696 hektarlık bir sahadan söz ediyoruz, küçük bir alan değil, Afyon'nun üretim kalbidir. Taşoluk Afyon'nun arıcılık üssüdür; Sinanpaşa'daki arıcılık kotasının yüzde 83'ü, Afyon genel üretiminin yüzde 25'i bu bölgeden karşılanıyor ve burada yalnızca aracılık faaliyeti değil, bölgenin ekonomik omurgası olan büyük bir polen işleme tesisi bulunmaktadır. Bu tesis sadece Afyon'a değil, çevre illere de ürün işleyen bölgenin katma değer merkezidir. Planlanan maden çalışmaya başladığı anda yoğun toz, titreşim, kimyasal parçacıklar ve ağır kamyon trafiği nedeniyle arı kolonileri çökecek, bal ve polen üretimi duracak, bölgenin polen işleme tesisi kapanmak zorunda kalacak, binlerce aile geçim kaynağını kaybedecek ve tüm tarımsal zencir domino taşı gibi yıkılacaktır. Üstelik bu bölgede tarla, bahçe vasıflı, şahsi mülkiyete konu alanlar vardır. Bu mesele, çevre meselesi değil mülkiyet hakkı, geçim hakkı ve yaşam hakkı meselesidir. Şirket açıklamasında 6,43 hektarlık orman alanı için Orman Genel Müdürlüğünden izin alındığı ve iş yeri açma ruhsatı verildiği belirtiliyor. Şimdi, çok açık soruyorum: Tarım Bakanlığı bu proje için uygundur görüşü verdi mi? Verildiyse hangi bilimsel rapora, hangi etki analizine dayanılarak verildi? Yapmadıysanız neden sessiz kaldınız? Karar alınırken üreticinin, arıcının, çiftçinin görüşü alındı mı? Bu konuda devreye giren siyasiler var mıdır? Tarımı, aracılığı, üreticiyi, toprağı ve gıda güvenliğini korumak sizin anayasal ve kamusal göreviniz değil midir? Taşoluk'ta bu görev yerine getirilmemiştir. Bu kararın adı "ihmal" değil "görev terki"dir. Taşoluk'ta toprağına sahip çıkan halk yalnız değildir. Bu mesele sadece çevre meselesi değil geçim hakkı, mülkiyet hakkı ve yaşam hakkıdır.

Saygılarımla.