KOMİSYON KONUŞMASI

BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Teşekkürler.

Öncelikle -konuşacağım mesele bu değil ama- bugün bize Ankaralı bir çiftçinin ulaştırdığı bir mesajı burada paylaşmak istiyorum: "Babam bugün tarım için kuraklık sigortası yaptırmış, geçen sene 10.800 TL tutan sigorta bu sene 26.000 lira tutmuş. Hani yüzde 30'du enflasyon? Yüzde 136 zam yapmışlar, denetim yok, çiftçi ne yapsın, sigorta yapsa dert, yapmasa dert?" Ya, biz de şunu soralım: Bu durumda çiftçiden aldığınız mahsulün taban fiyatına benzer oranda zam yapacak mısınız? Bu soruyu baştan sormuş olalım.

Gündem Tarım Bakanlığı olunca biraz şunu konuşma ihtiyacı içerisindeyiz: Bu ülkede hayvanlar için hapishaneler var, hayvanat bahçeleri. Son zamanlarda hayvanat bahçelerindeki -örneğin Gaziantep Hayvanat Bahçesi'nde yaşanan- zulüm oldukça gündeme geldi. Bakanlığınız bunları takip ediyor mu bilmiyoruz fakat biz izliyoruz, canımız acıyor ve bunun nasıl görmezden gelindiğini anlamıyoruz, çözülmüyor. Oraya giden aktivistlerin artık girmesi de engelleniyor. Yani bunun temelinde tabii şu yatıyor: Bir kere, hayvanların hapsedilebileceğine dair, satılabileceğine dair meşruluk olduğuna inanırsanız böyle sonuçlarla karşılaşıyoruz. Biz hayvanların bütün doğal yaşam alanlarını yok ettik, üzerine bu Meclisten bir katliam yasası geçti ve bu katliam yasasından bu yana birçok şehirde barınaklardan ve sokaklardan katliam haberleri alıyoruz. Yani elimde sayılar var ama sayılardan bahsetmenin manası yok. Hepsi birer can, hepsinin yaşamı kıymetli ve en sonunda, sokakta kedi ve köpek beslemek İstanbul ve Ankara Valiliklerince yasaklandı. Şunu söyleyelim: Besleme yapan hiç kimsenin bundan geri duracağını sanmıyoruz ama beslemelerine ilişkin eğer müdahale etmeye kalkılırsa biz de dolaşır, her yerde besleme yaparız; bize yazılsın cezalar, bize müdahale edilsin, onu görelim. Bu, can almaktır, aç bırakmaktır ve aslında çözülmesi gerektiğini düşündüğünüz bütün sorunları büyütmektir. Tam tersine, hayvanların, sokakta yaşayan canların aşı vesairlerinin sağlanması, kısırlaştırmalarının sağlaması lazım ama biz bunu katliam yasası çıkarken de söyledik, bu yapılmayan kısırlaştırma ve aşılamaların çözüm olmadığını iddia ettiniz. Ne anlatacağız, bilmiyoruz fakat hayvan düşmanlığıyla ilgili özellikle sosyal medyada "bot" hesaplarla yayılan -biz o zaman da söylemiştik- birçok olay gerçek değildi, gerçek olanların da çözümü bu katliam yasası değildi. Net olarak şunu söylüyoruz: Doğa düşmanı olan kendi evinde olsun, hobi olarak olsun ama bu, yasalarla kabul edilebilir bir şey değildir. Biz doğanın bütünlüğünü savunmaya devam edeceğiz, canları savunmaya devam edeceğiz. Katliam yasasının geri çekileceği günleri iple çekiyoruz.

Bir başka mesele, burada Komisyonda sık sık, bayağı konuşuldu -benim çok az sürem kaldı- pestisit meselesi, pestisitle ilgili temel bir sorun. Yani sürem az kaldığı için şununla bağlayacağım: Bizim ilginç bir denetleme sistemimiz var, bu ülkede gümrükten çıkana kadar pestisitli olmayan ya da oranı düşük olan ürünler başka bir ülkenin gümrüğüne gittiğinde ilginç oranlar açığa çıkıyor ve iade ediliyorlar. Bakın, RASFF'nin verileri burada görülenler. Burada ürünlerin isimleri var; incir, Antep fıstığı, asma yaprağı, taze biber, susam gibi ve bunların tüketilebilir olduğu düşünülenlerin iç piyasaya sürüldüğünü biliyoruz. Mesela Antep fıstığı benim çok ilgimi çekiyor, acaba Dubai çikolatasının bu ülkede patlaması bu pestisitli Antep fıstıklarının ülke piyasasına geri sokulmasından mıdır? Bir başka şey de: Gürcistan'dan yüksek oranda, 6 ton mandalina geri dönmüş, bunlar toprağa gömülmüş plastikleriyle vesaire, Bakanlığa sormak istiyorum: Pestisit maliyetleri çok yüksek de bu mandalinaları bütün plastiğiyle vesaireyle, bu pestisit oranlarıyla toprağa gömerek topraktan pestisit mi elde edip böyle bir tasarrufa mı gidilmeye çalışılıyor? Halkın güvenilir gıdaya erişim hakkının bu şekilde gasbedilmesi, sürekli bu ülkede bir yerlerde insanların zehirlenmesi, şantiyelerde, yurtlarda, hatta Meclis Lokantası'na dair bir gündem olmuştu bununla ilgili... Bunların nasıl engellenemediğini anlamıyoruz, bunlar engellenmek zorundadır. Bu sorumluluğu duymuyorsanız, ne diyelim, görevi de bırakmayacağınızı biliyoruz, buna izin yok çünkü ama bu sorumluluğu duymuyorsanız duyanlar olduğunu unutmayın.

Teşekkürler.