KOMİSYON KONUŞMASI

İRFAN KARATUTLU (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, Tarım ve Orman Bakanlığının kıymetli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, Tarım ve Orman Bakanlığı ortaya karışık bir Bakanlıktır her zaman sanki bir aşçı tabağı gibi. Yıllar içerisinde, biliyorsunuz, gıda girer, çevre girer, orman girer, köy işleri girer. 77 yılında, hatırlıyorum, rahmetli Korkut Özal Gıda, Tarım, Hayvancılık ve Köyişleri Bakanıydı. Böyle ortaya karışık bir Bakanlığınız var, Allah yardımcınız olsun.

Ben bir tıp mensubuyum, Hipokrat der ki: "Önce zarar verme, önce zarar verme." Tıpta koruyucu hekimlik vardır, hastalıktan önce sağlığın kıymeti bilinir. İşte biz de bu noktada toprağı, suyu, ormanı korumalıyız diye düşünüyorum. Kimden korumalıyız? Mezarlarına kadar çoğaltma isteği içerisinde olanlardan korumalıyız; mallarının kendilerini ebedî kılacaklarını sananlardan korumalıyız; onlar kendilerine "sanayici" diyorlar, "iş adamı" diyorlar veya "sermaye sahibi" diyorlar veya "kodaman" diyorlar, biz bunlardan korumalıyız toprağı, suyu ve ormanı. Kendi memleketim, Kahramanmaraş, Allah'a şükür, ormanımız çok güzel, suyumuz Türkiye'de 1'inci potansiyel ve 200 ila 3.200 arasında yükseltimiz var; tarımı da güzel yaparız, hayvancılığı da, yeter ki bize biraz eğitim verin, biraz destek verin ve bu insanlardan Maraş'ın toprağını, Maraş'ın suyunu ve Maraş'ın ormanını koruyalım.

Kahramanmaraş'ın 10 kilometre yanında 3 barajı var; Sır, Menzelet ve Kılavuzlu, 3 barajımız var bizim. Allah aşkına, Aksu ve Erkenez'den sanayi atıklarının getirdiği ve Kılavuzlu'yla birleşen barajlara bakın, Kılavuzlu sınırına, uçaktan bir bakın; biri siyahtır bir yeşildir, öyle bir sınır vardır. Bu adamlar yıllarca burayı kirletirler, Çevre Bakanlığı onlara dostlar alışverişte görsün diye bir ceza yazar ve önceden haber ederler. Ama barajlar sizin, lütfen bunları koruyun, bunlar bizim çocuklarımızın geleceği.

Yine bu sanayiciler açtıkları yer altı kuyularıyla Maraş'ın suyunu bitirirler. Maraş'ta tarihinde ilk defa geçen sene su kısıntısına girildi, su potansiyeli yüksek olan bir ilde. Onun dışında, geçen sene size belirtmiştim, Kılavuzlu Barajı'nın etrafına bu "kodaman" dediğimiz adamlar villalar yaptılar, oralara teknelerini koydular. Ama sizin müdürlüğünüz ne yaptı? Oraların 200-300 metre ötesindeki daha fakir insanların o zeytinlerini kesti, onlara müdahale etti. Ve ne dediler biliyor musun? Bunlara şahidim: "Milletvekili sizi şikâyet etmiş." Ben orada hedef alındım sizin bu müdürlüğünüz tarafından.

Aynı şekilde, barajlarda kontrolsüz balık üretimi var, bunlar suları kirletiyorlar. Şu anda Maraş, Kılavuzlu Barajı'ndan su çekiyor, içme suyu. Bunların da bir kontrol altına alınması gerektiğini söyleyebilirim.

Onun dışında, tabii ki suyumuz var, tabii ki bölgesel planlamayı yapacaksınız ama Kahramanmaraş'ı düşünmeden; Gaziantep Çağlayancerit'ten, efendim, Kartalkaya Barajı'ndan ve -hızını da alamıyor- Gaziantep Evri Köyü'nden 56 kuyuyla Maraş'ın bütün suyunu çekiyor ve Maraş susuz kalıyor. Bunun tekrar değerlendirilmesi ve adilane bir şekilde bu suyun dağıtılması gerekiyor.

Onun dışında, Kahramanmaraş Ovası birinci sınıf tarım arazisi, Elbistan Ovası da aynı şekilde. Buralar maalesef sanayiye kurban ediliyor, hâlâ devam ediliyor. "Biz ekmek veriyoruz." "Biz şunu yapıyoruz." havasıyla bu arkadaşlarımız birinci sınıf araziyi aldılar. Size bir örneğini söyleyeyim. Bakın, bundan on sene önceki vali bir kâğıt fabrikasını kabul etmedi, anında vali değişti, diğer gelen vali Toprak Kurulu'nu tamamen değiştirdi ve o fabrikaya izin verdi. Şu anda o fabrikanın yanındaki köylülerin hepsi kirlilikten, kokudan şikâyetçiler. O vali ne yaptı biliyor musunuz Denizli'ye giderken? O fabrikanın sahibinin uçağıyla gitti. Maalesef Kahramanmaraş'ta böyle.

Onun dışında, dediğim gibi, öncelikle Geben Vadisi'ni Millî Park yaptınız, teşekkür ediyoruz, Kahramanmaraş için bu bir koruma alanıdır ama Başkonuş da Millî Park'tı. Şu an Başkonuş'ta insanlar gece yatıya kaldıklarında ateş yakabiliyorlar, mangalarını; gündüz günübirlik girildiğinde yasak. Çünkü niye? Orman yanacak! Böyle bir uygulama olabilir mi? Ben hiçbir zaman Başkonuş'ta yangın görmedim. Niye? Akşam beşten sonra orası Karadeniz iklimine döner. Ama bu sermaye sahiplerine verilen... Şimdi de yanındaki Sersem Yaylası'na bu arkadaşlarımız sulanmakta. Lütfen buraları koruyun. Köylülerle iş birliği yapmamız lazım. Efendim, "Biz burada endemik bitki üreteceğiz." filan numaralarıyla köylünün mera hakkı alınmakta. Lütfen buraları, aynı zamanda, bu yaylaların master planlarını da denetleyin diyorum.

Teşekkür ediyorum.