| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 24 .11.2025 |
GEORGE ASLAN (Mardin) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, Bakan Yardımcıları, bürokratlar, Değerli Komisyon üyeleri ve basın emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamda Süryanilerin mülkiyet sorunlarına, özellikle de tapu, kadastro çalışmaları sonucunda "orman" veya hazine "arazisi olarak" tescil edilen taşınmazlarla ilgili yaşanan sorunlara değinmek istiyorum.
Taşınmazlar sorunu tapu, kadastro çalışmalarından sonra ortaya çıkmış bir durum değildir; özellikle Mardin, Şırnak ve Hakkâri bölgelerini kapsayan ve tarihsel bir arka plana sahip olan bu soruna zamanla yeni sorunlar eklenmiştir. 2000'li yılların başlarında Mardin, Midyat, İdil, Nusaybin ve genel olarak Turabdin bölgesinde yürütülen tapu-kadastro çalışmaları sonrasında bazı araziler işlenmediği gerekçesiyle, orman vasfı taşıdığı, kıraç arazi veya başka sebeplerle hazineye ya da Orman Genel Müdürlüğüne devredilmiştir, vergisini ödedikleri hatta mahkeme kararıyla kendi adlarına tescil ettirdikleri bazı taşınmazlar da önce hazineye, ardından TOKİ'ye devredilmiştir. Bu taşınmazların bir kısmı fahiş fiyatlarla tekrar kendilerine satılmak istenmektedir, oysa bütün araziler yüzyıllardır Süryaniler tarafından fiilen kullanılan, üzerinde bağcılık ve tarım yapılan, ailelerin geçim kaynağı olan alanlardır.
Bu köyler neden boşaltıldı, insanlar neden topraklarını bırakmak zorunda kaldı? Sorunun arka planına bakmak lazım. Bilindiği üzere, bölgede yaklaşık kırk yıl süren bir çatışma dönemi var. Bu çatışmalar nedeniyle Süryani nüfusunun önemli bir kısmı köylerini ve arazilerini terk ederek yurt dışına göç etmek zorunda kaldı. Tapu ve kadastro çalışmaları da tam da böylesi bir dönemde yürütüldü yani Süryanilerin büyük bir çoğunluğunun yurt dışında bulunduğu bir dönemde gerçekleştirildi, bu da hâliyle birçok hak kaybına ve mağduriyete yol açtı. İnsanlar yurt dışına göç ettikten sonra da imkânları dâhilinde arazilerini korumaya çalıştılar ancak arazilerin çokluğu ve köylerde kalan nüfusun azlığı nedeniyle birçok arazi zaman içinde işlenmemiş ve sahipsiz kalmıştır.
Tapu-kadastro çalışmaları esnasında yaşanan diğer bir sorun da köy sınırlarıyla ilgilidir. Bazı köy sınırları belirlenirken Süryani köylerine ait meraların, ormanlık alanların ve arazilerin bir bölümü komşu köylerin sınırları içerisine dâhil edilmiştir. Burada yaşanan, esasında mülkiyet hakkının gasbıdır; üstelik bu, devlet kurumları tarafından çeşitli gerekçelerle yapılmaktadır. Turabdin bölgesinde bulunan başta Mor Gabriel Manastırı, Mor Evgin Manastırı, Üçyol, Arbo, Dağiçi Mahalleleri olmak üzere Silopi'ye bağlı Kösreli, Aksu, Görümlü ve Beytüşşebap'a bağlı Cevizağacı gibi Süryanilere ait yerleşim yerlerinin birçoğunda arazi sorunları yaşanmaktadır. Süryaniler söz konusu bölgelerde yaşadıkları arazi sorunlarına ilişkin hukuki yollara başvurmak durumunda kalmaktadır ancak bu süreçlerin uzun sürmesi ve idari kurumların bu sorunların çözümüne dair yeterli desteği vermemesi nedenleriyle hak ihlalleri ve mağduriyetler devam etmektedir.
Sayın Başkan, Sayın Bakan; güvenlik sorunları ve diğer olağanüstü hâller nedeniyle taşınmaz mallar tarımsal amaçla kullanılmasa bile kişilerin bu mallara erişememesi mücbir sebep sayılmalıdır ve mülkiyet haklarına ilişkin yaşadıkları kayıplar ve mağduriyetler bir an önce giderilmelidir çünkü yaşanan göçler keyfî değil, çatışmalı ortam nedeniyle mecburi bir durumdur. Bu nedenle, göç edenlerin geride bıraktığı arazilerin işlenememiş olmaları el koyma gerekçesi olamaz. Bu konuyu gündeme getirmemin amacı bilerek ya da bilmeyerek yapılan bazı hataların düzeltilmesi ve yıllardır devam eden bu sorunun hukuk ve adalet temelinde çözüme kavuşturulmasıdır. Bu yapıldığı takdirde, özellikle yurt dışında yaşayan halkımızın kendi topraklarıyla olan bağları güçlenecek ve ülkeye dönüşleri daha da hızlanacaktır.
Konuşmamı burada sonlandırırken Bakanlığınızın bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim.