| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 17 .11.2014 |
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın Bakanım, değerli Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye, demokratikleşme sürecinde yaşanan kesintiler nedeniyle, belli merhalelerle ayağındaki prangalarla, zincirlerle bugüne kadar gelmiştir. Özellikle, 3 Kasım 2002 seçimlerden sonra işbaşına gelen hükümetlerimiz, on iki yıllık süreç içerisinde çok önemli reformlar gerçekleştirmiş. Özellikle, demokratikleşme yolunda çok cesur adımlar atılmıştır. Türkiye değiştikçe, şartlar iyileştikçe ve olgunlaştıkça, dirençler ortadan kalktıkça; siyaset, bir hak arama yöntemi olarak, bir sorun çözme yöntemi olarak daha fazla güç kazandıkça, yeni reformlar, yeni hak ve özgürlükler Türkiye gündemine kaçınılmaz olarak gelmiştir.
Bu kapsamda, AK PARTİ hükümetleri döneminde yapılan bazı icraatları ve özellikle, atılan adımları, demokrasi adına, insan hakları adına bu icraatları sizlerle paylaşmak istiyorum. 2002 yılında olağanüstü hâle son vermiştir hükûmetlerimiz. 2004 yılında DGM'ler kaldırıldı. Yine, geçen sene itibarıyla özel yetkili mahkemeler kaldırıldı. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını getirdik. 2012 yılında Türkiye İnsan Hakları Kurumunu getirdik. Nüfus Kanunu'nda değişiklikler yaptık ve yapılan değişiklikler neticesiyle herkesin çocuğuna istediği ismi verebilmesinin önünü açtık. Cezaevlerinde resmî dilin dışında biliyorsunuz hiç kimse konuşamıyordu ama AK PARTİ döneminde ana dilde konuşma özgürlüğünü getirdik. AK PARTİ hükûmetlerince mahkemelerde en iyi konuştuğu dilde, ana dilde savunma hakkını getirdik. Daha önce bu ülkede kimse Kürtçe kaset dahi dinleyemiyordu ama artık TRT Şeş yirmi dört saat Kürtçe yayın yapmakta. Özellikle üniversiteler konusunda bu Hükûmet üniversitelere Kürdoloji bölümlerini açtı.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Kürdistanı kurdurdunuz, tabii ki öyle olacak.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Yine, 4+4+4'lerle birlikte, Siyeri Nebilerle birlikte Kürtçe seçmeli ders oldu. Başta dil olmak üzere kültürel haklar üzerindeki baskı ve sindirmeleri biz ortadan kaldırdık. Yine, faili meçhul cinayetleri hepiniz biliyorsunuz, bakın, bunlar Türkiye'nin ayıbıydı ama bu faili meçhullere son veren AK PARTİ hükûmetleri oldu. Yerleşim birimlerinin eski hiçbir ismi kullanılmıyordu ve biz bunların önünü açtık. Şu anda ilçeler, köyler, mezralar dâhil olmak üzere isteyen hem yeni ismiyle hem eski ismiyle -tabelaya konmak kaydıyla- her ikisini de kullanabiliyor.
ALTAN TAN (Diyarbakır) - Resmî olarak kullanılmıyor, yine kullanılmıyor. Yanlış biliyorsun.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Kullanılıyor.
Yasal değişikliklerle, özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitimin önünü açtık. Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından "Mem u Zin" gibi Kürt dili ve edebiyatının önemli bazı eserlerinin yayımını yaptık. Bunu devlet eliyle hem de yapmış olduk. Tabii, bir de bunun sosyoekonomik adımları var. Bunlardan en önemlisi, Dersim olayları nedeniyle eski başbakanımız, şu anki Sayın Cumhurbaşkanımız, devlet adına özür dilemişlerdir ki bu Türkiye'de bir ilktir.
Yine, düşünce adamlarının Türkiye'ye dönmesi, Kemal Burkay gibi insanlar otuz bir yıl sonra kendi anavatanına, kendi topraklarına geri döndüler. Şunu unutmayın ki bu, AK PARTİ hükûmetlerinin sayesinde olan bir olgudur.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde daha fazla kamu yatırımlarının önü açıldı. 2002-2014 yılları arasında sadece Ağrı'ya 6 katrilyonun üzerinde yatırım gitti. Cumhuriyet tarihinde bugüne kadar gitmeyen bir yatırım unsuru. Terör mağdurlarının zararlarının tazmini yönünde zararları giderildi. Özellikle KÖYDES'te, AK PARTİ hükûmetleri döneminde 2005-2012 dönemlerinde 7,850 milyar TL kaynak aktarılmıştır. Bunların içerisinde özellikle, köye dönüş ve rehabilitasyon merkezlerinde Ağrı ilimiz de mevcut bulunmaktadır.
Türkiye'de on iki yıl boyunca, bütün gayemiz, sıkılı olan yumrukların, kaskatı kesilmiş kalplerin yumuşatılması sağlanmıştır. Son iki buçuk yıldır, bu ülkede artık silahların konuşulmayan bir dönemi gelmiştir. İnşallah bu hep böyle de devam eder.
Türkiye'nin gelişmesini ve demokratikleşmesini hazmedemeyen güçler yine, 7-12 Ekim tarihlerindeki bir çok ilimizde -ki bu benim de ilim Ağrı'da- ne yazık ki bir sürü olaylar çıkmıştır. Bu olaylarda, gerçekten bizim tasvip etmediğimiz... Hem 40'ın üzerinde vatandaşımız hayatlarını kaybetmişlerdir hem özellikle kolluk kuvvetlerimiz, polislerimiz, bir sürü kamunun araçları, sivil araçlar, okullar, Kur'an kursları, müzeler, kütüphaneler, bir sürü binalar tahrip edildi. Bu gerçekten, Türkiye'de kime ne yarar getirdi onu çok merak ediyorum.
AK PARTİ üzerinde bu oyunlar oynanmaya başladı. Kobani adı altında, insanlar, bölge insanı, özellikle bu büyükşehirler de dâhil olmak üzere bir algı yönetimini getirtmeye çalıştılar ama biz bunlara prim verebilecek bir hâlde değiliz, biz yine yolumuza devam edeceğiz. Kobani'de olup biteni izlemek tabii ki herkesin hakkıdır. Ama demokratik çerçevede, kırmadan, dökmeden, etrafa zarar vermeden, kan akıtmadan. Ama niyet Kobani'ye destek vermek değil niyet, çözüm sürecine, yeni Türkiye'ye zarar vermektir.
Gezi olaylarında ülkeyi batıdan yakmak isteyenler, ateşe atmak isteyenler; şimdide Doğu'dan Güneydoğu'dan bu ateşi yakmak istiyorlar. Ama en başta Kürt kardeşlerimiz olmak üzere necip milletimiz bu oyunu yine bozacaktır, yine de bu oyuna gelmeyeceklerdir.
Tüm dünyada Kobani için en somut yardım yapan, Kobani'deki sivillere el uzatan, kapısını açan yine tek ülke Türkiye oldu. Şu anda totaldeki 1,5 milyon insandan fazla o bölge insanı, Orta Doğu'daki coğrafyadan gelen insanlar bizim ülkemizde misafir olarak kalmaktalar.
Özellikle bugün, sağduyulu, itidalli davranma günüdür. Bütün siyasi partilerimizden, sivil örgütlerimizden, özellikle de vatandaşlarımızdan, tahriklere karşı son derece dikkatli olmalarını özellikle istirham ediyorum. Biz bu ülkede Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Abaza'sı, Boşnak'ıyla yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevdik. Bu alçakça, bu haince eylemlerin arkasında kesinlikle benim samimi Kürt kardeşlerim yok. Sakallı insanlara, başörtülü kadınlara saldıranlara kesinlikle benim kardeşim, Kürt kardeşim bu insanlara prim vermez. Bu insanlar Selahattin Eyyubi'lerin torunlarıdır.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Başörtülü kadınlara saldıranları gösterdiniz mi? Kömür ocaklarında nasıl saldırdığınızı gördük.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Onlar, o bölgedeki topraklarına sahip çıkan ve bu devletin al bayrağına sahip çıkan insanlardır. AK PARTİ olarak bizim hiç kimseyle demokratik anlamda bir sıkıntımız yok. Özellikle son dönemde geliştirilen bu, halkı bezdirme, camları kırma ve devlet kurumlarını talan etme durumlarını biz AK PARTİ olarak kesinlikle bunu kınıyoruz. Bu bütçe vesilesiyle de bunu özellikle belirtmek istiyorum.
Çözüm sürecini, daha önce Sayın Cumhurbaşkanımız bunu defaten söyledi: "Ben baldıran zehri dahi içsem bu ülkedeki çözüm sürecinin başarıya gitmesi için elimden geleni yaparım."
MUSA ÇAM (İzmir) - Sonra ne yaptı?
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Artık Türkiye'de, kimlik dayatan, makbul vatandaşı tanımlayan, vatandaşlarının kökeniyle, inancıyla, dünya görüşleriyle uğraşan bir devlet yoktur. Milletimiz, artık bu ülkede ölümlerin olmasını istemiyor, gözyaşı istemiyor. Artık, terörün engellendiği, yatırımların iline, ilçesine, beldesine ve köyüne gelmesini isteyen bir halk vardır. Demin de söyledim: Ağrı'ya son on iki yılda 6 katrilyonun üzerinde bir yatırım getirdi. Vatandaşlarımız artık dağa çıkan değil, fabrikadan dönen, işinden dönen evlatlarımızın yolunu gözetmek isteyen, çocuklarımızın gelişimini sağlayan ve bu anlamda devletimizin kalkınmasını isteyen bireylerin oluşmasını isteyen hükûmetleri istemektedir.
Bundan sonra da Kürt kardeşim, huzuru bozan, inanç değerlerimize saldıranlara aralarına net mesafe koyacaktır. İnşallah milletçe bu hain tuzağa bir daha kesinlikle girmeyeceğiz. Ben, buna yürekten inanıyorum.
Bu vesileyle ben, İçişleri Bakanlığımızın bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.