KOMİSYON KONUŞMASI

AYLİN YAMAN (Ankara) - Sayın Başkan, Sosyal Güvenlik Kurumunun değerli bürokratları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben Sosyal Güvenlik Kurumu ve engellilikle ilgili ilişkiyi yaklaşık böyle bir dört başlıkta ele alarak size sormak istiyorum. Bir tanesi sağlık konusu. Sağlıkta biliyorsunuz muayeneler, işte, tedavi, ilaç giderleri var, işte, protez, ortez, işitme cihazları, tekerlekli sandalye işi var ve rehabilitasyon süreçleri var Sosyal Güvenlik Kurumunun dâhil olduğu süreçler olarak. Burada şunu sormak istiyorum: Sizce protez, ortez giderlerinde, işitme cihazı gibi yardımcı destek malzemelerde Sosyal Güvenlik Kurumunun desteği yeterli mi? Teknoloji çok gelişti son dönemde ama sınırlı kapasiteyle verilen malzeme desteği şu andaki engellilerin birçoğunun ek ödemesine neden oluyor yani bir işitme cihazına ödenen komik rakamlarla o işitme cihazının tekini bile almaları mümkün değil. O yüzden, bu konuda bir gelişme yaşanacak mı acaba? Bunların tümden teknoloji gözetilerek ödenmesi konusunda bir girişiminiz olacak mı? Bir tanesi o, diğeri rehabilitasyon süreçleri. Rehabilitasyonda da bir kota uygulamanız var mı şu kadar seans ödenir gibi? Onu da sizden tekrar duymak istiyorum. Bu süreçte nasıl bir uygulama yapıyorsunuz ve bundan sonraki uygulamalarınız nedir?

İkinci konumuz ve bence en temel konulardan biri, o dönemde de, bütçe döneminde ve kanun teklifi döneminde fazlasıyla tartıştığımız emeklilik konusu. Şimdi, bu konuya biraz uzun girmek istiyorum çünkü bu konuda çok büyük bir mağduriyet yaşanıyor. Konuyu biz Anayasa Mahkemesine taşıdık, sonucunu bekliyoruz. Anayasal hak olarak görmediğinizi söylüyorsunuz fakat durum öyle değil. 2008 öncesi sigortalı olan engelliler için -hep bu deyimi kullanıyorum ama doğru- oyun sırasında kural değişti. Normalde böyle bir uygulama değişikliği başladığı zaman bir zaman dilimi verilir, "Şu kadar zamana kadar." denir ve o zaman dilimi içinde insanlara bir adaptasyon süreci verilir. Ama bizde ne oldu? Kanun çıktığı andan itibaren eğer Sosyal Güvenlik Kurumu başvurusu varsa kabul ettiniz ama vergi indirimi belgesi olmasına rağmen eğer Sosyal Güvenlik Kurumu başvurusu yoksa bunların hepsi iptal oldu. Bakın, burada yaşanan mağduriyetleri... Siz halkın sesini dinliyor musunuz ondan emin değilim. Tabii ki siz olaya biraz daha matematiksel ve finansal boyutuyla bakıyorsunuz kurum olarak, buna bir itirazım yok ama burası bir sosyal devlet ise buna bütüncül olarak bakmak zorundasınız. Engelliler zaten çok zor koşullarda çalışıyorlar. Çalışma hayatı artık engeli olmayanlar için bile çok zor. Engelliler için gerçekten bu zor süreçte... Özellikle, bakın şuradaki mağduriyete. Şimdi, vergi indirimini herkes biliyordur ama kısaca özetleyelim: 2008 öncesinde Gelir İdaresi Başkanlığından bir vergi indirimi belgesi alınıyordu ve "balthazard formülü" denen farklı engellilik durumlarını bir formülle âdeta bir bütünleşik toplam hâline çeviren bir yaklaşım vardı. Bu formülün artısı eksisi tartışılabilir burada çünkü dünya ülkelerinde de farklı uygulamalar var ama olaya şöyle bakıyordu balthazard formülü: Sizin farklı farklı engelleriniz varsa o sizi aşağı çeken bir durumdur yani tek başına değerlendirilecek bir konu değildir. Dolayısıyla, o balthazard formülüyle işleyen ve... İnsanlar Gelir İdaresi Başkanlığından o vergi indirimini almıştı, hesaplatmışlardı, çalışma gün sayısı ve prim ödemelerine göre yaklaşık işte, bu kanun ocak ayında sanırım Resmî Gazete'de yayınlandı ve mesela, şubatta, martta, nisanda emeklilik hakkını alacağını düşünen vatandaşlarımız vardı. Kendinizi yerine koyun o insanların. Zaten zor koşullarda çalışıyorlar. Nisanda, mayısta emekli olacağım diye düşünürken bir anda bir kanun çıkıyor ve o andan itibaren geçerli. Hani şu denebilirdi: "2026'nın 31 Aralığı." Yapmıyor muyuz? Öyle kanun tekliflerimiz var bizim. 2026'nın 31 Aralığı gibi bir şey denebilirdi. 2008 öncesi ve sonrasını eşitlemek için yaptınız bunu, bunu biliyorum.

Ha, çalışma gücü kaybına gelecek olursak, onun da yeterince adil bir düzen olduğuna inanmıyorum açıkçası. Şunu bilseydik: Balthazard formülünden çalışma gücü kaybına geçildiğinde daha adil bir hesaplama düzeni olduğunu iddia edebilseydik belki o zaman daha farklı olabilirdi. "Çalışma gücü kaybı" dediğiniz şey, birçok farklı başlıkta, fiziksel erişim, işte kas gücü kaybına bakıyor, psişik durumuna bakıyor yani bir psikiyatrik problemi var mı yok mu ona bakıyor, bir organ hasar var mı ona ve her birinin içinde çalışıp çalışamayacağına bakıyor. Bu, sanki herkesi eşit çalışma koşullarında gibi düşünüyor çünkü bakın, bazı insanlar masa başı çalışır, o engeli masa başında çalışmak için eğer bir engel değilse orada çalışma gücü kaybı çok düşük olarak görürsünüz. Oysa o insan oraya gelene kadar onun eğitimini alıyor, ulaşımı ayrı sorun yani her biri başlı başına bir sorun. Dolayısıyla, konuya bütünleşik bakmak zorunluluğumuz var bizim yani bu da ayrı bir tartışma konusu, 2008 sonrasında engelliler zaten bu şekilde. Orada da büyük sorunlar var. Ama bu Anayasa Mahkemesi umarım olaya hak temelli bakar, değerlendirmede şu anda, hâlâ bir sonuç gelmedi ama gerçekten buradaki mağduriyet... İnsanları bire bir dinlemeniz gerekiyor Sayın Başkanım. Burada elimde benim sayısız bununla ilgili rapor var ve tabii, süresiz olanlar kontrole gitmiyor ama kontrole gittiklerinde bu vatandaşlarımız gene aynı sorunlarla karşı karşıya kalıyor.

Bir de şunu soracağım: "Şu anda 311 bin kişi var." dediniz bu vergi indirimiyle alan, 311 bin kişi. Acaba şunun hesabını da yaptınız mı: Vergi indirimi belgesi almış olup da bu haktan yararlanamayacak kaç kişi var? Mutlaka elinizde vardır yani o, vergi indirim belgesi aldı ama bu haktan yararlanamayacak kaç kişi var ve bunun maliyeti neydi acaba sizin için? Yani biz ne kadarlık bir maliyet için bu şeye girdik? Ben bunu çok merak ediyorum. Ben bunu soru önergesiyle verdim ama maalesef bunun cevabını alamadım. Kafamdan yaklaşık hesaplar yapıyorum.

OTURUM BAŞKANI JÜLİDE SARIEROĞLU - Ya da şöyle mi sorabiliriz: "Maliyet mi yoksa kurumlar arasındaki o eş güdümü sağlamak amacıyla mı?" diye, hani gerekçelerde de...

AYLİN YAMAN (Ankara) - Evet yani mutlaka...

OTURUM BAŞKANI JÜLİDE SARIEROĞLU - Çünkü hiçbir zaman engellilik konusu maliyet unsuru olarak bizim iktidarlarımız döneminde de kurumlarca da görülmedi.

AYLİN YAMAN (Ankara) - Ama ben öyle görmüyorum Sayın Bakanım çünkü...

OTURUM BAŞKANI JÜLİDE SARIEROĞLU - Raporlar konusunda yıllarca -pardon- da talepler girdiği için işte Sağlık Bakanlığı uygulamaları farklı...

AYLİN YAMAN (Ankara) - Bakın, biz bunu kuliste de çok fazla tartıştık...

OTURUM BAŞKANI JÜLİDE SARIEROĞLU - Açıklayacaktır zaten.

AYLİN YAMAN (Ankara) - ...Genel Kurulda da tartıştık. Sağ olsunlar yani...

OTURUM BAŞKANI JÜLİDE SARIEROĞLU - Yok, sadece "maliyet" dememek adına...

AYLİN YAMAN (Ankara) - Yok, yok ama ben, burada yalnız gerçekleri de konuşmak...

OTURUM BAŞKANI JÜLİDE SARIEROĞLU - Engellileri maliyet unsuru olarak görmemiz mümkün değil. Böyle bir şey asla söz konusu olamaz.

AYLİN YAMAN (Ankara) - Şu dönemde her şey maliyet unsuru olarak görüldüğü için, sadece engellilerde değil, biz mesela sağlık atamalarında da aynı şeyi görüyoruz. Bir tasarruf tedbirleri durumu var. Bakın yani maliyet...

OTURUM BAŞKANI JÜLİDE SARIEROĞLU - Tasarruf önlemi başka alanlarda yapılıyor ama...

AYLİN YAMAN (Ankara) - Hayır, hayır, bir dakika, sözümü kesmeyin lütfen.

Maliyet bakılabilir, bunda bir şey yok çünkü siz Sosyal Güvenlik Kurumusunuz ve rakamlar üzerinden çalışıyorsunuz, maliyete zaten bakmak zorundasınız, bundan daha doğal bir şey olamaz ama buna bakarken ne kadarlık bir maliyet için bu mağduriyet yaratıldığını ben merak ediyorum açıkçası, bunu bilmek zorundayız. Sorularımıza da cevap gelmiyor, onu da özellikle belirtmek istiyorum.

Onun dışında, dediğim gibi yani vergi indirim belgesi almış ama bu haktan yararlanamamış kaç kişi var? Onu bilirsek zaten yaklaşık maliyet de çıkar.

Bir diğer konu engelli aylıkları. Şimdi, engelli aylığını Aile Bakanlığı veriyor. Aslında, 2013 yılıydı sanırım, tam yılını hatırlamıyorum, daha önce Sosyal Güvenlik Kurumu üzerinden verilen şey Aile Bakanlığının Sosyal Yardımlaşma Sandığına devredilmiş.

SGK BAŞKAN YARDIMCISI İSMAİL ERTÜZÜN - 2011 Haziran.

AYLİN YAMAN (Ankara) - Ne zamandı?

SGK BAŞKAN YARDIMCISI İSMAİL ERTÜZÜN - 2011 Haziran.

AYLİN YAMAN (Ankara) - Tamam, 2011 Haziranda devredildi yani o zamana kadar Sosyal Güvenlik Kurumu. Aslında bunun da doğrusunun Sosyal Güvenlik Kurumu üzerinden gitmesi olduğunu düşünüyorum hâlâ çünkü bakın, yardım sandıkları üzerinden giden bir sistem muhtaçlık temelini körükleyen bir sistemdir. Oysa bu kişilerin engellilik aylığının doğru hesaplanması, planlaması, analizi, geleceğe yönelik hesaplaması mutlaka Sosyal Güvenlik Kurumu üzerinden yapılmalı. Sizin de bir planlama yapmanız açısından bunun çok büyük önemi olduğunu düşünüyorum.

Bakın, Aile Bakanlığının sunumunda dinledik, yaklaşık 354 bin kişi engelli aylığı alıyormuş şu anda, sizin verdiğiniz rakamda yaklaşık engelli aylığı alan kişi sayısı. Geçen yılki bütçede Aile Bakanlığı ne hedef verdi, biliyor musunuz? 354 bin kişiye şu anda engelli aylığı verirken bu yıl için geçen yılki bütçede 340 bin hedef verdi. Oysa bizim engellilerimiz giderek artıyor. Yani bunu şunun için söylüyorum: Aile Bakanlığı bu hesaplamaları yapacak bir kurum değil yani bu planlamanın ve düzenlemelerin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yönetilmesi lazım. Bunu ben bütçe görüşmesinde de kendilerine sordum: Hangi mantıkla bunu yapıyorsunuz? Çünkü engelli sayımız azaldı mı bizim? Hayır. Gerçi verileri de açıklamıyorlar, tam olarak bilmemekle birlikte, açıkladıkları sayının üzerine biz bir 6 Şubat depremi yaşadık yani üstüne eklenenlerin sayısını da ısrarla vermiyorlar; bir de öyle bir durumumuz var. Dolayısıyla, bu durumun Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilmesi gerekiyor.

Son olarak da istihdam kısmına geçeceğim, gerçi İŞKUR'da o tekrar konuşulacak ama şunu söyleyeceğim: Teşvikler, engelli çalıştıran iş yerlerine verilen teşvikler, bu konuda ekstra bir çalışmanız var mı acaba? Kısa bir şey dinledik ama bu teşvikler olmadan kotaların düzgün bir şekilde doldurulması ve kotaların efektif çalışması mümkün değil. Yani bu teşviklerin artırılması ve işverenin... Biliyorsunuz, kamuda 4, özelde yüzde 3'lük kota uygulamamız var ki o kotaların da düşük olduğunu düşünüyorum ama ona rağmen dolmuyor birçok şeyde. Şöyle yapıyorlar: "Biz İŞKUR'dan istedik." Üniversite mezunu engelli isteniyor mesela özel sektörden. Zaten yüzde 2,5'ti sanırım okuyabilen, üniversite bitirilen engelliler. "Biz istedik ama İŞKUR temin edemedi." oluyor. Dolayısıyla, bizim bu kota düzeninde -İŞKUR'da belki tekrar konuşuruz ama- sizin teşvikleri artırmanız gerekiyor. Bir de ona değineceğim.

Teşekkür ediyorum.

OTURUM BAŞKANI JÜLİDE SARIEROĞLU - Evet, teşekkür ediyorum.

Gayet demokratik bir yöntemle yönetmeye çalışıyoruz; süre kısıtlaması koymadık.

AYLİN YAMAN (Ankara) - Zaten süremiz çok az.