| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 20 .11.2025 |
İSMET GÜNEŞHAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum ben de.
Yaptığı her işi tartışmalı, attığı her adımı bilimden uzak, düzenlemeleri adalete, laik devlete, Anayasa'yla güvence altına alınmış eğitim hakkına aykırı bir Bakanın yönettiği Millî Eğitim Bakanlığının bütçesini görüşmek üzere toplanmış bulunmaktayız.
Zaten kendisi de farkında olacak ki bu durumu kurtarmak için özel olarak sipariş ettiği bir tiyatro oyunuyla kendisini övdürüyor. Yarın Çanakkale'de proje tasarımı ve müziğini AK PARTİ milletvekili Yücel Arzen Hacıoğluları'nın yaptığı bir tiyatro oyunu daha önce birçok ilde oynandığı gibi Çanakkale Güzel Sanatlar Lisesinde de sahnelenecek. Oyunun sahnelenmesi için de bizzat Çanakkale İl Millî Eğitim Müdürlüğünde görev yapan şube müdürü okul müdürünü arayarak talimat veriyor. Öğrencilerin, velilerin ve hemşehrilerimizin istemediği bu oyunun en temel, en önemli özelliği ise Sayın Bakanın ve AKP'nin bilimden uzak maarif modelinin övülmesi. Maalesef gelinen durum bu değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, gönül ister ki eğitimde dünya standartlarını nasıl yakaladığımıza dair bir gündemi konuşalım ama maalesef Millî Eğitim Bakanı için burada söylenecek bir söz yok ama konuşulacak acılar var. Henüz acısı taze bir olay yaşadık, konu ise yine MESEM. Bir müjde olarak duyurduğunuz, "istihdam" diyerek savunduğunuz ve "mesleki eğitim" diye pazarladığınız, güya iş gücü maliyetlerini azaltmak için hayata geçirdiğiniz MESEM projesi geçtiğimiz hafta bir çocuğumuzun daha hayatına mal oldu. Şimdi, ben buradan Sayın Bakana sormak istiyorum: Bu yanlış politikadan vazgeçmeniz için daha kaç çocuğun hayatını kaybetmesi gerekiyor, kaç annenin daha yüreğinin yanması gerekiyor? Bakanlığın hepimizin bildiği gibi, MESEM projesinin kaldırılması ya da en azından revize edilmesi için hiçbir girişiminin olmadığını da çok iyi biliyoruz. Hepimizin bildiği gibi, eğitim öğrencisiyle, öğretmeniyle, velisiyle, yöneticisiyle bir bütündür yani hepsi eğitimin bir parçası ve bileşenidir.
Geldiğimiz noktada eğitimin tüm bileşenleri birçok sorunla karşı karşıyadır. Maalesef eğitim sisteminde iyiye giden hiçbir şey yok Sayın Bakan. Bunun sorumlusu da başta siz olmak üzere, yirmi üç yıldan beri bu ülkeyi tek başına yöneten sizin iktidarınızdır ve bunun sonunda herkesin şikâyetçi olduğu ama sadece sizin, tarikatların ve cemaatlerin mutlu olduğu bir eğitim sistemiyle bugün karşı karşıyayız. Bugün öğretmenler yoksulluk sınırının çok altında bir ücretle yaşam mücadelesi verirken, mülakat sistemi adaleti yok ederken, öğretmen atamaları yetersiz kalırken bu bütçe hangi ihtiyacı karşılıyor, kime hizmet ediyor? Yani sonuçta bu bütçe öğretmeni yok sayan bir bütçedir. Veliler sürekli değişen sınav sistemi, belirsizlikler, artan okul masrafları ve tarikat baskısı altında çocuklarını korumaya çalışırken bakanlığın bu bütçesi velileri de yok sayan bir bütçedir. Öğrenciler her gün kalabalık ve güvenlikten uzak, yetersiz beslenme, tarikatların kontrolündeki kurslar, spor salonu, hatta bir bahçesinin bile bulunmadığı okullarda bilimsel temelden uzak müfredatlarla karşı karşıya bırakılırken bu bütçe öğrencileri de yok sayan bir bütçedir yani sonuçta bu bütçe AK PARTİ iktidarının eğitim politikasının çöktüğünün açık bir göstergesidir.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi şimdi de zorunlu eğitim kısıtlamasına göz diktiniz Sayın Bakan. Bunu hangi akılla savunuyorsunuz, anlamak gerçekten mümkün değil. Dünyanın eğitim sürelerini artırdığı bir dönemde Türkiye'yi geriye götürmek hangi aklın ürünüdür, şaşılacak bir durum. Bu adım ucuz iş gücü yaratmak, çocukları erken yaşta çalışmaya mecbur etmek, özellikle kız çocuklarını eve kapatmak ve hatta çocuk yaşta evliliğe teşvik etmek anlamından başka bir şey değil. Zorunlu eğitimi kısaltma hayallerinizi bir kenara bırakın, Türkiye'nin çocukları çağdaş, laik, bilimsel eğitimi hak etmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi kurumun büyüklüğünü gösterdiği gibi, eğitim konusunda da vizyonsuzluğunuzu ortaya koyuyor. Bu bütçe ve anlayışınız eğitimdeki çöküşü durduramayacağı gibi, daha da derinleştirecektir ama gelin, en azından iktidarı sizden devralacağımız ilk seçime kadar çocuklarımızı korumayı kendinize görev edinin.