KOMİSYON KONUŞMASI

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şunu net bir şekilde ifade etmem gerekirse muhalefet sıralarındaki bazı arkadaşlarımız ısrarla bardağın boş tarafına bakmaya o kadar odaklanmış ki bardağın ne kadar büyüdüğünü gözden kaçırıyorlar.

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Bardağın boş tarafında çocuklar ölüyor, çocuklar!

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Elbette eksik varsa söyleyelim, daha iyisini isteyelim.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Yoksulluk var, açlık var...

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Bu, demokrasinin gereğidir ve başımızın tacıdır ama insaf terazisini de elden bırakmamak gerekir.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Ya, sizin insafınız kurumuş. Çocuklar ölüyor hâlâ "insaf terazisi" diyorsunuz.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - "Eksik olanı tamamlayalım, doğru ve güzel olana da destek verelim." dememiz gerekir. Bakınız, 2002'de bir ilçe bütçesi kadar olan eğitim bütçesi bugün 1.9 trilyonluk devasa bir medeniyet yatırımına dönüştürmüş bir iradeyi konuşuyoruz burada. Bu değişimi görmeden, bu emeği yok saymadan sağlıklı bir değerlendirme yapamayız.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Sizin Türkiye Yüzyılı'nız çocukların açlıktan bayıldığı bir yüzyıl! Sen insaf et biraz!

SERKAN SARI (Balıkesir) - Eğitimi özelleştirdiniz, parası olamayan çocuk okuyamıyor artık.

OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - Değerli milletvekilleri, bakın sizi sükûnetle dinledi arkadaşlarımız, lütfen bir kadın vekil konuşuyor.

SERKAN SARI (Balıkesir) - Ne çocuklara yemek verebiliyorsunuz, ne koruyabiliyorsunuz; yazık değil mi bu çocuklara?

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Yatırım yapmadan sürekli özel okullara teşvik veriyorsunuz.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Ama ben sizi rakamlara boğmayacağım, hamasi sözlerle değil bizzat sahanın, dünyanın ve gerçek verilerle cevap vermek istiyorum. Bugün notlarıma bakarken şunu fark ettim: Biz içeride ne kadar detayla uğraşıyoruz ama dışarıda OECD ülkelerinde, OECD'nin raporuna göre...

SERKAN SARI (Balıkesir) - Okulları kapatan siz, çocukları açıkta bırakan siz, çocukları koruyamayan siz...

OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - Sayın Karslı, bir saniye lütfen.

Değerli milletvekilleri, lütfen sabahtan beri yaklaşık 35 milletvekilimiz konuştu. Bakın, Sayın hatibin söylediği söylemlerde daha başlangıçta siz hemen bağırmaya başladınız. Lütfen, rica ediyorum...

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Demokratik bir tahammül beklentim var, başka bir şey değil.

OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - Sayın Karslı lütfen... Sükûneti tesis edelim lütfen...

SERKAN SARI (Balıkesir) - Tahammül ederiz de sorulara cevap verin siz. Bu çocuklara bir öğün yemek veremiyorsunuz, okulları temizleyemiyorsunuz, güvenliğini alamıyorsunuz bunlara cevap versenize.

OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - Sayın Sarı lütfen, Sayın Ağbaba Grubunuza sahip çıkarsanız sevinirim.

Buyurun.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Demokratik bir tahammülden başka hiçbir beklentim yok sizden.

SERKAN SARI (Balıkesir) - Sorularımıza cevap versenize, o bütçeyi ne yapıyorsunuz?

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - OECD raporlarında ve uluslararası matematik ve fen eğilimleri araştırması sonuçlarında Türkiye sessiz sedasız bir devrim yapıyor ki siz duymamışsınız. Hani bazıları sürekli "Eğitim bitti." diyor ya, bunlara en net yanıt uluslararası kuruluşlardan geliyor. Türkiye dördüncü sınıf fen bilimlerinin puanını OECD ülkeleri arasında en çok artıran ülke oldu, 2'nci sıraya yükseldi. Yapılan bu araştırmalarda matematikte 4'üncü sırada olduğumuz söyleniyor. Hani bazen "Coğrafya kader." denir ya karamsarlıkla, bu sonuçlar gösteriyor ki doğru eğitim politikalarıyla coğrafya kaderin en güzel hâline dönüşebiliyor.

Değerli arkadaşlar, bu noktada önümüzde 2 tane kıymetli başlık var benim bahsetmek istediğim. Birincisi, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli. Yıllarca hep şu şikayeti duyduk: "Çocuklarımız çok ezber yapıyor ama hayata dair becerileri eksik kalıyor." Bakanlık ne yaptı? Müfredatı ortalama yüzde 35 oranında sadeleştirdi.

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Dilbilgisini çıkardık, matematiği çıkardık...

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Yani çocuklar daha az yükle daha çok öğrenme imkânına kavuştu. Ama bence asıl önemli konu şu, galiba sizi de rahatsız eden: Bu modelin merkezine erdem, değer ve eylem yerleştirildi. Yani matematiği ama aynı zamanda merhametli olmayı, kod yazmayı ama köklerine bağlı olmayı, teknoloji üretmeyi ama vatanını seven, değerlerine bağlı insan yetiştirme hedefi, bu mu rahatsız ediyor?

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Çocukların hayatta kalmaya ihtiyacı var, karnını doyurmaya ihtiyacı var onu yapamıyorsunuz.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Dünya değişti, çocuklarımızın ihtiyaçları değişti. Bizim köklerimizden kopmadan, geleceğe cesurca uzanmamız lazım. Bu model tam da bu dengenin adı.

İkinci bir mesele, bence o da çok kıymetli, meslek eğitimindeki büyük dönüşüm. Biz yıllarca bu ülkede "Meslek lisesi memleket meselesi" deyip sonra katsayı engelleriyle kaderine terk edilen o okulları bugün üretimin merkezine taşıdık. Bir zamanlar "Başarısız öğrencilerin gittiği yer." diye etiketlenen okullar bugün LGS'de yüzde 1'lik dilimdeki en zeki çocuklarımızın tercihi hâline geldi ki bu büyük bir kırılma. OSB iş birlikleri, modern atölyeler, üretim merkezleri, ortaokula kadar inen zanaat atölyeleri. "Ağaç yaş iken eğilir." diyerek başlatılan bu çalışmalar Türkiye'nin kalkınma hikâyesinin görünmeyen motorudur.

SERKAN SARI (Balıkesir) - Kurduğunuz sistem bu, işsiz bıraktığınız milyonlarca üniversite mezunu genç.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Türkiye'nin kalkınmasından rahatsız olan daha çok bağırsın. Bu sadece bir eğitim politikası değil bir ülkenin üretim, istihdam ve teknoloji atılımıdır, bu dev bir kalkınma hamlesidir. Konuşmanın başında "Bardağın dolu tarafı." dedim.

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Rant dolu, kan dolu.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Muhalefet sıralarındaki arkadaşlarıma, naçizane tavsiyem: Tarihte iz bırakmak zor. Gelin, bu bütçeye evet diyerek bu inşanın bir parçası olun. Tarihe engel olan değil, destek olan tarafa geçin. Bugün salonun hangi tarafında...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyoruz.

SERKAN SARI (Balıkesir) - Bizim tarafımız devletten yana, çocuklardan yana, garibandan yana, mağdur ettiğiniz gençlerden yana...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, bir saniye. Arkadaşlar, niye, yakışıyor mu?

Yani değerli arkadaşlar, size yapılıyorken... Ya, zaten içeride hakikaten hastayım, ayakta duramıyorum, arkadaşlar sağ olsunlar idare ediyorlar...

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Başkanım, konuşmamı yapamadım, bitiremedim.