| Komisyon Adı | : | (10/434,2104,2716,2717,2718,2719) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 20 .11.2025 |
ELİF ESEN (İstanbul) - Sen zaten dev adımlarla ilerliyorsun yani bizim konuştuğumuz, yazdığımız, çizdiğimiz şeyleri sen kendi gayretinle, zekânla, kendi hamlelerinle dev adımlarla aşıyorsun ve pek çok gencimizden, çocuğumuzdan daha hızlı yol alıyorsun. Ben de bunu gözlemlemiş olmaktan keyif duyuyorum.
Tabii, şimdi, biz uzun zamandır kurumlarımızı dinliyoruz. Ben öncelikle kurum yöneticilerimize de çok teşekkür ediyorum nitelikli sunumlarınız için. Tabii, Zülal'i görünce heyecanlandık ve Zülal'le girdik biz söze. Çok sağ olun, çok önemli çalışmalar yapmışsınız.
Bu, tekerlekli sandalye tasarımınız sebebiyle de sizi kutluyorum. Sorulacak soru bile kendi açımdan hani gerekli bulmadım. Pek çok arkadaşım pek çok soru sordu. Zaten çok fazla gence ulaşmışsınız. Damdan düşenin hâlini işte ancak hani damdan düşen bilir derler ya, siz onu gerçekleştirmişsiniz ve pek çok insana da kolaylaştırıcı bir mekanizma oluşturmuşsunuz. Umarım, hem devletimizin desteğiyle hem de yol alacağımız önemli öneriler de oldu burada masaj sistemi geliştirilmesi gibi. Geri dönüşebilir olması önemliydi sizin o fikrinizin. İnşallah, o da yol alır.
Zülal, şunu merak ediyorum: Şimdi, pek çok yeri, dediğin gibi, otistik bir bireyin aslında dezavantajı değil de avantajlarıyla zorlamışsın, sistemlere hâkimsin, kendinde bu sistemlerden faydalanarak yol alıyorsun. Keşke seni Microsoft değil de ülkemizdeki kaynaklar, devletimiz başta olmak üzere fonlasaydı.
ZÜLAL TANNUR - Keşke.
ELİF ESEN (İstanbul) - Ama hani vardır bir hayır diyelim. Bundan sonra da yine Türkiye Cumhuriyeti devleti senin yanında olacaktır, inanıyorum, yatırımcıları yanında olacaktır.
Aslında dijital teknolojiyle değişen, dönüşen dünyamıza yeni bir pencere açıyorsun. Elektrikli araçlar, teknoloji donanımlı araçlar bizim gündemimize girmiş durumda. Başta... Neyse marka vermeyeyim burada şimdi. Sen aslında sadece görme engelli bireyler için değil, belki de tüm...
Bak, ben de öyle kullandım çünkü bizim terminolojimiz böyle. Görme engelli insan demiyoruz yani sen onu belki anlamsal olarak hani değerlendirmemelisin çünkü terminolojik terimde biz hep böyle yazıp çizdiğimiz için konuşma ifademize de böyle geçiyor.
ZÜLAL TANNUR - Aynen.
ELİF ESEN (İstanbul) - Engelli insanların yanı sıra engeli olmayan insanlar için de kullanılabilecek bir teknoloji geliştiriyorsun bir yandan; bu, önemli. TEKNOPARK'ların, senin dediğin gibi, engelli çocuk ve gençlere alan açmasının da kıymetli olduğunu düşünüyorum. Belki bununla ilgili bütçenin artırılması etkili olacaktır, faydalı olacaktır.
Ben genellikle gelen misafirlerimize şunu soruyorum: Burası, evet, bir karar mekanizması. Evet, milletvekilleri yasama organında görevli olan kişiler ve etkili olan kişiler. Siz bizden ne talep ediyorsunuz diyorum çünkü asıl alanın uzmanları ve karar verme mekanizmasındaki kişiler gerçek sorun ve ihtiyaçlara bizden çok daha hâkimler. Biz sizden dinlediklerimiz üzerine bir şeyleri yazıp çiziyoruz ve mevzuata eklenmesini ya da mevzuatta düzenlenmesini sağlıyoruz. Ben de konuyla ilgili sorumluluğumda önemli bir raporu, kendimce önemli bulduğum bir raporu tamamlamak üzereyim. O yüzden hani senin bu konudaki önerilerin veya sizlerin, kıymetli başkanlarım, müdürlerim, sizlerin bize önerileriniz yani "Şöyle olsa, hani bu konuyu çalışsanız, bu konuda bir değişiklik, mevzuatta değişiklik olsa iyi olur." dediğiniz konuları biz not alalım. Bu Komisyonda Sayın Başkanın, başkan yardımcımızın da iradelerine ben tanıklık ediyorum. Bu Komisyon bir şeyleri değiştirmek üzere kuruldu. Bunun önemli olduğunu düşünüyorum ve o yüzden de çok severek dâhil oluyorum Komisyona. Ben sizlerin bize vereceğiniz aslında önerileri dinlemek istiyorum.
ZÜLAL TANNUR - Ben bu 3 politika önerisini de aslında çerçeveledim yani bunlar dışında eklemek istediğim şu an için herhangi bir şey yok ama bu Komisyonda ben de gönüllü uzman olarak sorumluluk alıyorum. Eminim ki süreç içerisinde bir sürü farklı şey daha göreceğiz. Dünden itibaren bir sürü toplantı gerçekleştirdik. Dün toplantılar 00.00'da bitti, bugün bir de tabii, Amerika da eklendi üstüne, bir de bugünküler vardı ve eminim ki süreçte çok fazla kuruma dokunuyoruz. Onlardan yeni gelecek bir sürü şey var, gelenler var, not aldıklarımız. Benim orada sadece kümülatif olarak gördüğüm şey şu: Diyor ki herkes; burada bir sürü sistem var, bu sistemler kendi içlerinde iyi çalışsalar bile birlikte iyi çalışmıyorlar. Herkesin birlikte olduğu genel bir sistem yani her şeyin üstünde olan bir yer tarafından yönetilen bir sistem lazım diyorlar. Bu verdiğim 3 tane politika önerisini de o gözle değerlendirmek gerektiğini sadece hani yorumlayabilirim ama süreçleri zaten beraber ilerliyor olacağız. Bunu söyleyebilirim.
ELİF ESEN (İstanbul) - Teşekkür ederim.
ZÜLAL TANNUR - Rica ederim.
Bir de bu şey tarafında benim iki mentörüm vardı, bir tanesi Nvidia'nın kurucu ortağı Chris Malachowsky, diğeri de Microsoft'un yönetim kurulu başkanı Satya. İkisinin de söylediği ortak bir şey vardı, siz derken onu özellikle kendime aldım. Demişlerdi ki bana: "Zülal sen bu yolda neden bu kadar zorlandın, biliyor musun, neden Silikon Vadisi'ne tek yürüdün? Çünkü çizginin dışında olan insanlar tek yürür. Çizginin dışındaysan, sen çizginin dışındasın, seni anlamak ya da seninle beraber yürümek bu anlamda zor ama Silikon Vadisi'nde şu anda üçümüz biz birlikteyiz, bir 4'üncü de yok." Ben buna şöyle bir yerden bakıyorum: Yalnız yürümek zorunda değilsin, doğru insanlarla beraber yürürsen daha az yorulursun. O yüzden de en temelde bizim burada engellilik özelinde konuşuyorsak eğer buradaki insanları doğru insanlarla birlikte doğru sistemleri kurmaya davet ediyor olmamız gerekiyor. Yani bir sistem kurulması gerekiyor, o sistemin de içerisinde aslında bu bileşenlerin olması gerektiğini düşünüyorum ben.
ELİF ESEN (İstanbul) - Bir şey daha sormak istiyorum ve ondan sonra konuşmamı bitiriyorum. Şimdi, senin önceki hikâyeni daha ayrıntılı dinlediğim için, bilinçli, seni destekleyen ebeveynlerin vardı, ÇÖZGER'den bahsettin. ÇÖZGER genellikle tanılama konusunda farklı değişkenleri, farklı kişiler değerlendirdiği için farklı farklı raporların da çıkması ihtimali olan bir sistem. Biz de hani bunun üzerinde de çalışıyoruz. Ebeveynlerinin farkındalığı önemliydi senin yol almanda. Karşına çıkan engellerde, mesela, eğitim sistemindeki müdürlerin, karar mekanizmasındaki kişilerin engelleyici olabileceğinden bahsettin ama son gittiğin okulda, Terakki Vakfında da tamamen karşı ekstrem noktadaki bir duruşla desteklendin, yol açıldı sana ve senin bugünkü Zülal olman sağlandı. O destek önemliydi çünkü normal bir okulun vereceği destekten daha fazla bir destek gördün orada.
Şimdi, bu noktada ailelerin farkındalığının artması önemli. "2 engelliliğim vardı." dedin, çoklu engellilik diyoruz yaptığımız çalışmalarda biz de. Senin bu çoklu engelliliğini görme engellilik ve otizm spektrumu olarak bahsettin fakat ben milletvekili olmadan önce farklı sivil toplum kuruluşlarının kurucusu ve yöneticisi oldum, en son dezavantajlı çocukları çalıştığımız bir derneğin kurucu başkanlığını yapıyordum ve bizim karşımıza dezavantajlı çocuk gruplarında çok farklı kırılımlar çıktı. Bu kırılımlardan biri de üstün zekâlı çocuklardı. Biz üstün zekâlı çocuklarla ilgili ne yapacağımızı bilemedik açıkçası. Nasıl davranmalıyız? Aslında bir dezavantaj oluşturuyor çocuk için ama üstün zekâ dediğinizde aslında hani dezavantajdan çok avantaj gibi görülüyor fakat toplumun o çocuğa nasıl davranması gerektiği noktasında farkındalığı az. Şimdi, bizim mevzuatımıza baktığında üstün zekâlı çocuklarla ilgili geniş bir tanımlama ve uygulamadan da mevzuatın yoksun olduğunu görüyoruz. Sen 3'üncü bir engel olarak katar mıydın üstün zekâlılığı?
ZÜLAL TANNUR - Katıyorum, kesinlikle katıyorum.
ELİF ESEN (İstanbul) - Son bir soru... Bitiriyorum.
ZÜLAL TANNUR - Tabii ki.
ELİF ESEN (İstanbul) - Otizm ile hani üstün zekâlılık otizmin çatısı altında sence tanımlanabilir mi yoksa üçüncü bir sekme olarak, üstün zekâlı çocuk sekmesi senin değerlendirme raporlarında yer almalı mıydı?
ZÜLAL TANNUR - Spektrum çok geniş ve dışarıdan bakıldığında bazen şöyle var sayıldığını çok görüyorum Özellikle ben tanımı tabii, çok geç aldığım için insanlar şey dedi: "Ha, demek ki sen o yüzden başarılısın." Yani spektrumu böyle başarılı yapan bir gen zannettiler. Öyle değildi yani az görüyorken başarısız olabileceğim ihtimali az gömeme bağlanıyordu hiç görmüyorken rahatlamıştım, otizm gelince "Ha, demek ki o yüzden başarılısın." falan dendi. Ben anlamadım yani, bir şeye bağlanıyor, henüz çözemedim. O noktada o yüzden şöyle okunması gerektiğini düşünüyorum, spektrumun çok az bir kısmı yani yüzde 10'undan daha azı üstün yetenekli olarak sayılıyor ama otizm özellikle normal veya ileri zekâ kategorisine giriyor baktığımızda. O yüzden bana kalırsa bu, suistimale de açık olduğu için yani "Her spektrum zekidir." varsayımı hep yapıldığı için bu diziler, filmler, popüler kültür çok besliyor bunu "Üstün zekâlıdır." dendiği için ben ayırırdım, kesinlikle ayırırdım.
Nasıl yaklaşılmalıydı, yaklaşılmalı ya da bana diye baktığınızda benim ailem hiç bilmeden aslında bunu yaptı. Yani işte çocukken ben özellikle 0-6 yaş döneminde. Ya ben nereyi gösteriyorsam oraya onlar dikkatle baktı. Onların yanında da bunu nasıl yapmaları gerektiğini onlara söyleyen hiç kimse yoktu. O yüzden dijital takip defterini öneriyorum çünkü bakamayabilirlerdi. Burada aslında en temelde yapılması gereken şey bence çok önemli. Çocuklar için -bu söyleyeceğim şeye belki çok şaşıracaksınız- zekâ testi görme engelli insanlara uygulanmıyor, 1940'ta bir kez yapmış bilim dünyası, bırakmışlar sonra yani görsel var hep o testte. Görsel olduğu için zekâ testi uygulanmıyor. Tabii ben de çok dalga geçiyorum ölçülemez bir zekâm var diye çünkü ölçemiyorlar. İddia da etsem karşılığı yok bunun yani o yüzden en temelde.