| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 20 .11.2025 |
YILMAZ HUN (Iğdır) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli hazırun; AKP iktidarında eğitim her düzeyde, her türde amaç, yapı, içerik ve işleyiş açısından piyasalaştırılmış, ticarileştirme kriterlerine göre yeniden düzenlendi maalesef. AKP'nin eğitimi piyasalaştırılması ve ticarileştirilmesine yönelik politikalarının öğrenci ve velilere yansıması "paran kadar eğitim" şeklinde olmaktadır. Ailelerin eğitim harcamaları her geçen yıl daha da artmakta, eğitime dair her şeyi özelleştirildiği bir dönemdeyiz. Türkiye'de özel okul ve devlet okulları sayıları neredeyse eşitlenmiş Sayın Bakan. Özel okul, özel öğretmen, özel ders, özel kitap, özel kurs, özel servis gibi onlarca giderle ve sürekli artarak devam eden enflasyon nedeniyle aileler çocuklarını okula gönderemez duruma gelmişlerdir.
Sayın Bakan, okullardan uzaklaşan çocuk sayısı birkaç büyük şehir hariç ülkedeki tüm şehirlerden daha fazladır nüfus olarak, bunun nedenini hiç sorguladınız mı, irdelediniz mi; merak ediyoruz.
Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü ama Türkiye'de çocuklar eğitim hakkından yoksun bir şekilde iş cinayetlerinde ölüyorlar. Eğitimden uzaklaşan çocuklar fabrikalarda, sanayi sitelerinde, tarım işçileri olarak sürekli iş cinayetlerine uğramaktadırlar. Ne acıdır ki Türkiye'de âdeta çocuk işçi ölümü sıradan bir olay hâline dönüştürülmüş durumdadır. Daha dün Urfa'da 15 yaşındaki bir çocuk işçi iş yerinde öldü.
Sayın Bakan, sizin Bakanlığınız döneminde devam ettirdiğiniz MESEM uygulamasıyla yaşanan çocuk işçi cinayetlerine yenilerini ekliyorsunuz maalesef. Haftada sadece bir gün okula giden öğrenci olmaması lazım. MESEM kapsamında çocukları çalıştırmak çocuk emek sömürüsünün meşrulaştırmış hâlinden başka bir şey değildir. Öğrencinin eğitimini düşünen değil, sermayeyi hedefleyen politikalarınızla yaşanan çocuk işçi ölümlerinin bir numaralı sebebi sizlersiniz Sayın Bakan. MESEM uygulaması daha fazla can almadan derhâl bu uygulamadan vazgeçilmelidir.
Türkiye'de öğrenci başına eğitim harcamaları OECD ortalamasının çok altındadır. OECD'nin her yıl yayımladığı Bir Bakışta Eğitim Raporu'nda Türkiye'nin ilköğretim eğitim harcaması OECD ortalamasının yaklaşık yüzde 36'sına denk gelmektedir. Bu derin fark eğitime harcanan bütçenin yetersizliğini aslında net bir şekilde ortaya koymaktadır. Türkiye'de yeni okul ve yeni derslik yapımı yok denecek kadar sınırlıdır. Bilimsel, teknolojik altyapıya dönük kaynaklar yetersizdir.
Sayın Bakan, birçok okulda sınıflar kalabalık, laboratuvarlar yok, kütüphaneler yetersiz, spor alanları sınırlı, yardımcı personel eksiktir. Çocuklara bir öğün öğrenci yemeğini çok gören bir Bakanlıkla karşı karşıyayız. Tüm okullarda bir öğün ücretsiz yemek ve temiz su sağlanmasının Bakanlığa maliyeti ne kadardır, merak ediyoruz. Bunu çocuklara çok görmenin gerekçesi nedir?
Sayın Bakan, Millî Eğitim Bakanlığı hak gasplarının odağı hâline gelmiş durumdadır maalesef, daha önce "Mülakatları mülakat gibi yapacağız." diyerek kabul ettiğiniz mülakat sistemindeki haksızlıkları hâlen devam ettiriyorsunuz. "Norm kadrolar dolu." diyerek öğretmen atamasını gerçekleştirmiyorsunuz, onun yerine okullardaki öğretmen açığını 100 binlere yaklaşan ücretli öğretmenle kapatmayı tercih ediyorsunuz. Açlık sınırının altında ücretlerle güvencesiz çalıştırılan öğretmenler Millî Eğitim Bakanlığında büyük bir hak gasbına uğramaktadır.
Türkiye'de çeşitli nedenlerle üniversite öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kalan ve ilgili yükseköğretim kurumlarıyla ilişiği kesilen çok sayıda genç bulunmaktadır. Bu gençlerin önemli bir bölümü eğitim hayatlarını kendi arzuları dışında ekonomik, sosyal, sağlık ya da ailevi nedenlerle sürdürememiş durumdalar. Özellikle 6 Şubat depremleri deprem bölgesindeki binlerce gencin öğrenim hayatına devam edememesine neden oldu. Bu gençlerin gelecek umutlarının yarım kalmaması için bir an önce öğrenci affı hayata geçirilmelidir. Kamusal, bilimsel, cinsiyet eşitlikçi ve ana dilde eğitimi esas alan bir program düzenlenerek bütçeleme bu ilkeler üzerinden değerlendirilmelidir. Okullardaki öğretmen açığı ücretli öğretmenlikle değil, kadrolu öğretmen istihdamıyla sağlanmalıdır. MESEM uygulamasına son verilmelidir. ÇEDES programıyla hiçbir pedagojik formasyonu olmayan kişilerin okullarda ders vermesine son verilmelidir. Millî Eğitim Bakanlığının bütçesi OECD ortalamasına denk getirilmelidir, o seviyelere çıkarılmalıdır. Özel okullara teşvik ve kaynak aktarımına son verilerek kamu kaynakları devlet okullarının güçlendirilmesi için kullanılmalıdır. Tüm okullarda bir öğün ücretsiz yemek ve temiz su ihtiyacı karşılanmalıdır diyoruz.
Teşekkür ediyorum.