| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 18 .11.2025 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, sayın milletvekilleri, Dışişleri Bakanlığımızın ve kurumlarımızın değerli bürokratları; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, 23 sayfalık konuşmanızda defalarca "güven", "güvenlik" kelimesi geçmekte ama hiç ağzınıza almadığınız bir kelime var, söylemekten imtina ettiğiniz ya da zorlandığınız bir kelime, aslında işin anahtarı, demokrasi Sayın Bakan, "demokrasi" kelimesi konuşmanızda bir kez dahi geçmiyor. Dünyada gerçek itibar, müreffeh bir ülke ve peşinde koştuğunuz başarılı bir dış politika için birinci şart, demokrasi ve hukuk devlettir. Demokrasi geçmiyor ama hukuktan bahsediyorsunuz, sadece 3 kez; biri Keşmir, biri Kıbrıs, biri de Irak için. Peki ya Türkiye? Türkiye'de hukuksuzluk, adaletsizlik almış başını gidiyor. Kurucusu olduğumuz Avrupa Konseyinin temel unsuru Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Demirtaş ve Kavala kararlarını tanımıyorsunuz. Kendi Anayasa Mahkememizin Can Atalay, Tayfun Kahraman kararları uygulanmıyor. Tutuksuz yargılama esas olmasına rağmen Cumhurbaşkanı adayımız, parti genel başkanları, belediye başkanlarımız, gazeteciler, hak savunucuları, öğrenciler aylarca, yıllarca zindanlarda çürütülürken, basın özgürlüğünde 158'inci, organize suç yapılanmasında 183'üncü, kadın-erkek eşitliğinde 127'nci sırada, diplerde olurken ülkemiz, siz göğsünüzü gere gere Türkiye'nin itibarını koruyamazsınız Sayın Bakan.
Sayın Bakan, televizyonlarda söylüyorsunuz, Cumhurbaşkanı sizi atadığında çağırıp "AB için elinden geleni yap." demiş. Doğru hatırlıyorum değil mi demeçlerinizden? Peki, sizin elinizden gelen bu mudur? Bugünkü konuşmanızda Türkiye'nin stratejik yönelimi olan ve kazanılmış hakkımız Avrupa Birliği üyelik sürecimizden bahis dahi etmemeniz kaygı vericidir. AB İlerleme Raporu'nun işinize gelen yanlarına "olumlu" deyip demokrasi alanındaki eksiklikler sıralanınca, Cumhuriyet Halk Partisine yönelik yargı tacizleri sıralanınca "taraflı", "ön yargılı", "mesnetsiz" diyerek hiçbir yere varamazsınız, sadece kendi kendinizi kandırırsınız. Temel önceliğimiz dediğiniz gümrük birliği de vize serbestisi de demokrasi ve hukuk devleti olmadan gerçekleşemez, sadece konuşma metninizde bir iyi niyet olarak kalır. Alman Başbakanının sözlerine güveniyorsunuz ama o, Avrupa Birliği üyeliğinden bahsetmiyor, diğerleri gibi günün koşullarına göre taleplerini karşılayacak bir Türkiye'yle ortaklık istiyor. Konuşmanızdan anladığım kadarıyla, siz de hakkımız olan üyeliği savunmak, şartlarını yerine getirmek yerine, bu al ver ilişkilerinden gayet memnunsunuz.
Sayın Bakan, Avrupa Birliği üyeliği için sarf etmediğiniz çabanın çok daha fazlasını Arap dünyasıyla bölgesel bir birliktelik için göstermektesiniz, ifade etmektesiniz. "Bunda ne var?" diyebilirsiniz. Tabii ki bu tür iş birlikleri önemlidir ama siz elinizdeki Avrupa Konseyi üyeliğinin, Avrupa Birliği tam üyelik hukukumuzun değerini bilmezken AB benzeri bir birlikteliği bölgeye örnek gösteriyorsunuz. Siz ne kadar umursamasanız, gayret göstermeseniz de Türkiye Avrupa'nın ayrılmaz bir parçasıdır. Böyle olmasa Cumhurbaşkanı çıkıp "Avrupa'nın güvenliği bizsiz düşünülemez." diyebilir mi? O yüzden, Avrupa Konseyi, AGİT, NATO üyeliklerimiz ve AB tam üye adaylığımızdan kaynaklanan hukukumuzu bir kalemde silip yok sayamazsınız. Anımsatmak isterim ki Avrupa'yla her alanda entegre olmuş bir Türkiye hem bölgemizde hem İslam âleminde hem de Kafkaslarda çok daha değerli ve tercih edilir olacaktır.
Sayın Bakan, Türkiye'nin dünyadaki itibarının göstergesi, Trump'ın ikide bir sırtınızı sıvazlaması değil vatandaşlığımızın yani pasaportumuzun değeridir, insanımızın yabancı ülkelerin konsolosluk kapılarındaki onurudur, değeridir. İşte, bu yıl pasaportumuz 8 basamak daha geriledi. AB'ye aday olan tüm ülkeler, hatta savaş hâlindeki Ukrayna yurttaşları bile AB içinde serbest dolaşabilirken Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ikinci sınıf muamele görmesi iktidarınızın beceriksizliğinin sonucudur. Bahsettiğiniz Cascade Sistemi sorunu çözmüyor, çözmez, vatandaşın vize çilesini bitirmez. 2016'da "vizesiz Avrupa" diye manşet attırmıştınız, 2026'da vatandaş ağzıyla kuş tutsa vize alamıyor, değil vize, randevu alamıyor. Çözüm belli, Avrupa Birliği'yle imzaladığınız anlaşmaya uymalısınız, uymalıyız. "6 kriter kaldı; yaparsanız bu sistem, vize serbestisi gelecek." diyorlar. Biz muhalefet olarak haydi el ele verelim diyoruz, vatandaşın çilesi bitsin diyoruz ama siz bekliyorsunuz, duruyorsunuz hatta kendi ulusal eylem planınızda o 6 kriterin hayata geçme tarihini 2028 diye açıklayabiliyorsunuz, yani üç yıl daha ne umudunuz ne niyetiniz ne de çabanız var; yazıktır bu millete çektirdiğiniz vize çilesine. Sadece elin yabancısı değil kendi insanımız bile vatandaşlığımıza değer vermiyor; üzülerek ifade ediyorum. İşte Almanya'da çifte vatandaşlık kanunu çıktı; 600 bin Türk, vatandaşlığı seçer diye plan yaptınız ama gerçekleşme 50 bini zar zor buldu mu bilmiyorum; rakamlar sizde. Hiç düşündünüz mü neden istemiyorlar vatandaşlığımızı, ay yıldızlı pasaportumuzu? Hiç düşündünüz mü neden kaçıyor gençlerimiz bu vatandan?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Bakan "Trump yönetimiyle ilişkileri stratejik vizyon ve olumlu gündem etrafında ilerletiyoruz." dediniz. Trump'ın payına düşenleri; işte, 50 milyar dolarlık uçak siparişinizi, Amerikan ürünlerine milyarlarca dolarlık karşılıksız vergi indirimi jestinizi ve memleketim Eskişehir'deki 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezervimizi peşkeş çekme gayretlerinizi Genel Başkanımız sayesinde ulusça öğrenmiştik ama açıklar mısınız lütfen; Türkiye'nin payına düşen olumlu sonuçlar nedir? El koydukları F-35 uçaklarımızı iade mi aldınız? CAATSA yaptırımlarını kaldırttınız? Hadi hepsini geçtik, millî savaş uçağımıza motor mu temin edebildiniz; hangisini edindiniz? Bakın, demokrasiden, adaletten bahsetmediğiniz konuşmanızda, tam 37 kez "güven", 13 kez de "güvenlik" dediniz ama işte, Türkiye'nin güvenliğini sağlayacak bir hava savunma sistemini hâlâ temin etmekten aciz bir konumdasınız. Pardon, Washington'da bir şeyi kazandınız; doğru ya, size, olmayan meşruiyetinizi kazandırmışlar.
Sayın Bakan, Washington'da sessiz kaldığınız 2 mesele daha var. Birincisi: ABD'li meslektaşınız çıkıp "Konuşurlar böyle ama sonra Beyaz Saray randevusu için kapıda sıra beklerler." dediğinde neden yanıt vermediniz?
İkincisi: Trump, çıkıp kameralar önünde "Rusya'dan petrol alımını durdurmalısınız." dedi. Ne Erdoğan'dan ne de sizden tek bir açıklama yok. Oysa, bir yıl önce burada Başkan Biden aynı baskıyı uyguladığında bizzat siz, bu talebin enerji güvenliğimiz için büyük zorluk yaratacağını ama ABD'nin bu durumla ilgili bir kaygı taşımadığını vurgulayarak tepki göstermiştiniz. Şimdi ne oldu da bu kadar suskunsunuz?
Sayın Bakan, siz de selefiniz gibi açtığınız temsilciliklerle övünüyorsunuz; iyi hoş da biz de her seferinde soruyoruz: Açılan ülkelerin kaç tanesi, bizim, millî meselemiz dediğimiz KKTC'yi tanıdı, KKTC'yle ticaret başlattı, ziyaret başlattı. İşte, hepimizin övündüğü, gurur duyduğu Türk dünyasıyla iş birliğimiz, bahsediyorsunuz ama onların hâline bakalım; hepsi "Önce KKTC tanınmayacak." diye Avrupa Birliği'yle anlaşma imzaladı; bu yetmedi, gidip teker teker Rum kesiminde büyükelçilik açtılar. Bir tanesine temsilcilik kurdurabildiniz mi KKTC'de? Hayır. Sonra da gelip burada, dalga geçer gibi "Türk devletleri, zirvelerinde KKTC destek verdi." diyebiliyorsunuz; ayıptır. Kıbrıs meselesine gelmişken şu hususu da vurgulayayım: Siz adada kendi adayınızı Cumhurbaşkanı seçtirmek için topçuları, popçuları, cüppelileri kullanırken KKTC büyükelçilerimizi o adayın seçim ofisi gibi kullanırken Rumlar ne yapıyordu biliyor musunuz? KKTC'de taşınmaz mal komisyonunu yok sayarak Rumlar'dan kalan emlak üzerinde yatırım yapan, işleten, kiralayan Türkiye Cumhuriyeti, KKTC ve hatta yabancı ülke vatandaşlarına davalar açıp cezaevine koydular.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Muş, bir cümlem kaldı.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Çakırözer, yeteri kadar süre verdim.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Yüzlerce yurttaşımız uluslararası yakalama kararlarının hedefinde. Şunu bile gördük: KKTC'den Türkiye'ye gelen yurttaşlar, kendi yurttaşlarımız hakkında "INTERPOL yakalama kararı var." denilerek sınır dışı edildiler.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.
Sayın Seda Gören...
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Bu mudur sizin "Milli davamızı sürdürüyoruz." dediğiniz gayretiniz ve gücünüz?
Sayın Bakan, bitirirken bir kez daha şunu vurgulamak istiyorum: Antalya Diplomasi Forumu'nun ülkemizin görünürlüğüne önemli katkı sağladığını söylüyorsunuz. Oysa siz de biliyorsunuz ki ülkemizde yaşanan diplomasi yoksunluğu bu yılki yapılan foruma damgasını vurdu. Cumhurbaşkanı adayımız ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun hukuksuzca zindana atılması ve sonrasında milyonların katılımıyla birlikte bir çok yabancı katılımcı bu forumu boykot etti. BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Gören, buyurun.
SEDA GÖREN (İstanbul) - Aynı anda konuşamayız Başkanım.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Çakırözer'in durması gerekiyor.
Sayın Çakırözer ne yapmamız lazım sizi durdurmak için?
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Yani Türkiye'nin içerideki problemleri içinde dışarıdaki problemleri için de demokrasi olmazsa olmazdır ama sizin sergilediğiniz perspektif tamamen demokrasiden yoksun bir bakıştır. Her alanda demokrasi ve hukuk devletini hâkim kılmadan dünyada itibar gören, ulusal çıkarlarımızı koruyan bir dış politikanın oluşturulması mümkün değildir.
SEDA GÖREN (İstanbul) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanım...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Devam edin, Sayın Gören.
SEDA GÖREN (İstanbul) - Süreyi sıfırlayabilir miyiz Başkanım mümkünse çünkü Utku Bey bitirmedi.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Çakırözer, sizi dinlemiyoruz şuan.
Siz lütfen devam edin, mikrofonunuz açık sizin..
SEDA GÖREN (İstanbul) - Utku Bey, nezaketinizi rica ediyorum, çok nazik bir insansınız siz, ben de sizin nezaketinizi rica ediyorum.
Teşekkür ederim.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Çözüm, çıkarlarımızı, itibarımızı, onurumuzu korumaktan aciz bu iktidarın derhâl millet eliyle değiştirilmesinden geçmektedir.
Sabrınız için teşekkür ediyorum.