| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 18 .11.2025 |
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Çok değerli milletvekillerimiz, çok değerli Bakanımız, Bakan Yardımcımız ve değerli bürokratlar ve basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Dışişleri Bakanlığı bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
AK PARTİ iktidarlarıyla beraber Türk dış politikasında köklü bir değişim ve dönüşüm gerçekleşmiştir. Geçmişte uygulanan edilgen ve "Bekle, gör." anlayışının yerine proaktif, sonuç odaklı, dinamik bir diplomasi anlayışı hâkim olmuştur. Türkiye artık, gelişmeleri geriden takip eden değil, gelişmelere yön veren, sahada ve masada güçlü bir aktör olmuştur. Bugün dış politikamız tek bir eksene bağlı değildir. Türkiye hem Doğu'ya hem Batı'ya hem Güney'e hem de Kuzey'e aynı anda yüzünü dönen, çok boyutlu diplomasi yürüten bölgesel ve küresel bir güç olmuştur.
Ekonomik kapasitemize baktığınız zaman, dünyanın 17'nci büyük ekonomisi olmamıza rağmen Türkiye Cumhuriyeti 2002'de 163 olan faal dış temsilcilik sayısını 264'e yükseltmiş; 148 büyükelçilik, 14 daimi temsilcilik, 93 başkonsoloslukla dünyanın en geniş diplomatik temsil ağlarından birine sahip ilk 3 ülkeden biri hâline gelmiştir. Bu, Türkiye'nin yalnız bölgesel değil, küresel bir aktör olduğunun açık bir göstergesidir.
15 Mart 2011 tarihinde başlayan Suriye iç savaşı, terör örgütlerinin ve bazı emperyal güçlerin sahaya yerleşmesiyle büyük bir yıkıma yol açmıştır. Türkiye sınır güvenliğini, bölge istikrarını ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumak amacıyla bir dizi stratejik hareketler gerçekleştirmiştir. 24 Ağustos 2016 tarihinde Türkiye'ye yapılan hain darbe girişiminden hemen kısa bir süre sonra Fırat Kalkanı Harekâtı'nı ve 8 Ekim 2017 tarihinde İdlib Operasyonu'nu, 20 Ocak 2018 tarihinde Zeytin Dalı Harekâtı'nı, 9 Ekim 2019 tarihinde Barış Pınarı Harekâtı'nı ve 27 Şubat 2020 tarihinde Bahar Kalkanı Harekâtı'nı gerçekleştirmiştir.
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Onlar mı darbe yaptı?
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Tabii, o günlerde muhalefet partileri şunu söylüyordu: "Bizim Suriye'de ne işimiz var?" Dolayısıyla da eğer biz muhalefet partilerinin politikalarını izleseydik ve Esat'ın yanında yer alsaydık Esat bugün kaçmış olacaktı.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Muhalefeti dinleseydin 8 milyon mülteci gelmezdi. Avrupa'nın mülteci ambarına dönmezdi Türkiye, muhalefeti dinleseydin.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Dolayısıyla da bugün Suriye'de hiç sözü geçmeyen bir ülke olurduk ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü de korumamız mümkün olmazdı.
Bu operasyonlar sayesinde terör tehdidi sınırlarımızdan uzaklaştırılmış, Suriye'nin parçalanmasının önüne geçilmiş ve milyonlarca sivil, katliamdan korunmuş, tüm bu adımların sonucu olarak da 8 Aralık 2024 tarihi itibarıyla Suriye'de barışın tesisi yönünde tarihî bir eşik aşılmış, hem Suriye'de hem de bölgede huzur sağlanmıştır.
Dışişleri Bakanlığımızın dosyada sunduğu resmî değerlendirmelere göre; Suriye'nin İslam İşbirliği Örgütüne geri dönüşü, yeni diplomatik angajmanların, kanalların açılması, yaptırımların gevşemesi, Türk Hava Yolları seferlerinin başlaması ve Türkiye'den 550 binden fazla Suriyeli'nin Suriye'ye geri dönmüş olması bölgesel normalleşmenin somut kazanımlarıdır.
Yine, aynı şekilde, 2020 yılında Azerbaycan'ın Karabağ'ı kurtarmak için yaptığı kırk dört günlük zaferde gerçekten de Türkiye'nin etkisi büyük olmuştur ve Karabağ kurtarılmıştır. Fakat bu sırada da aynı şekilde, maalesef muhalefet milletvekillerinden "Türkiye Azerbaycan'a silah yardımı yaptı." diyenler oldu. Dolayısıyla da biz kardeşlerimizin yanında yer almayacağız da Ermenistan'ın yanında mı yer alacaktık arkadaşlar? Dolayısıyla Türkiye dış politikası uzun deneyimler sonucu oluşmuş bir politikadır.
Yine, 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren Gazze, İsrail tarafından ağır saldırılara maruz kalmış, iki yıla yakın bir süre boyunca tarihin en yıkıcı sivil katliamlarından biri yaşanmıştır. Gazze neredeyse tamamen yıkılmış, binlerce masum insan hayatını kaybetmiştir. Bu olağanüstü süreçte Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğiyle Filistinli mazlumların yanında dimdik durmuştur. Türkiye, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere tüm uluslararası platformlarda Filistin halkının hakkını en gür sesle savunmuş ve dünyanın vicdanı olmuştur. Gazze'ye en fazla insani yardım ulaştıran ülkelerden biri de Türkiye'dir. 103 bin tondan fazla insani yardım ulaştırılmış, ateşkes sürecinin mimarlarından biri Türkiye olmuş, Filistin İnsani Yardımlar Koordinatörlüğü aktif şekilde sahada görev yapmıştır.
Bazıları bize "Libya'da ne işiniz var? Somali'de, Suriye'de, Filistin'de ne işiniz var?" diye soruyorlar ancak bu soruyu yöneltenler aynı ülkelerde yıllardır bulunan emperyal güçlere neden orada olduklarını hiç sormuyorlar. Türkiye'nin varlığını sorgulayanlar, önce dönüp o topraklara binlerce kilometre öteden gelip krizleri derinleştiren ülkelerin hesap vermesini istemesi gerekmektedir.
Türkiye, bu coğrafyalarda mazlum halkların zarar görmesini engellemek, ülkelerin parçalanmasını önlemek, bölgesel istikrarı sağlamak için bulunmaktadır; büyük bir devlet olmanın gereği budur. Kimileri çıkar hesaplarıyla, bu ülkeleri karıştırmak için oradayken Türkiye barışın, güvenliğin ve insani yardımların teminatı için oradadır.
Türkiye önce kendi vatandaşlarının güvenliğini sağlamak, ardından da yakın coğrafyada barışı tesis etmek için adım atmaktadır. Bugün Türkiye olmasa birçok bölgede terör örgütleri ve felaket savaşları daha da güçlenecek, masum siviller çok daha ağır bedeller ödeyecektir. Kısacası, Türkiye başka devletlerin yaptığı gibi; sömürmek, çıkar devşirmek veya bölgeyi istikrarsızlaştırmak için değil, barışı korumak, insani sorumluluklarını yerine getirmek ve bölgenin geleceğine sahip çıkmak için sahadadır.
Yaşanan Ukrayna-Rusya savaşı sürecinde ara buluculuk konusunda en etkin rol üstlenen ülkelerden biri Türkiye olmuştur. Özellikle küresel gıda güvenliğini doğrudan etkileyen tahıl krizi Türkiye'nin yürüttüğü diplomatik girişimlerle aşılmış ve bu süreçte Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın çabaları belirleyici olmuştur.
AK PARTİ iktidarları döneminde Türkiye'nin Afrika ülkeleriyle ilişkileri önemli ölçüde gelişmiş, siyasi, ekonomik ve kültürel temaslar güçlendirilmiş. Türkiye, Afrika'da 19 büyükelçiliğiyle kıtada en geniş diplomatik ağlardan birine sahiptir. Bunun yanında, Balkan Barış Platformunun kurulması, Körfez ülkeleriyle stratejik iş birliğinin güçlendirilmesi, Türk Devletleri Teşkilatının kurumsallaştırılması, Azerbaycan-Ermenistan normalleşmesine verilen destek, Somali-Etiyopya arasındaki Ankara süreci ülkemizin küresel ve bölgesel diplomasi kapasitesinin somut yansımalarıdır.
Dışişleri Bakanlığımız dijitalleşme ve konsolosluk hizmetleri alanındaki ilerlemelerle de dikkat çekmektedir. 2010 yılından bu yana 11 milyon kişi, 2025 yılında da 600 bin kişi bu hizmetten faydalanmıştır.
Sayın Bakanım, özellikle de yurt dışında bulunan vatandaşlarımıza sahip çıktığınız için sizlere teşekkür ederiz. Ne zaman yurt dışında bir vatandaşımız darda kalsa onun yanında oluyorsunuz.
Diğer taraftan, aynı zamanda, 2023'te 7,2 milyar, 2024'te de 7,4 milyar dolar tüm mazlum insanlara yardım eden bir ülkeyiz ve dolayısıyla da Türkiye'nin dış politikası bugün krizlere yön veren, barış süreçlerini şekillendiren, insani yardımlarda dünyaya örnek olan, küresel diplomasinin merkezinde konumlanmış bir vizyona sahiptir. Bu vizyon, güçlü devlet geleneğimizin sadece caydırıcılığımızın ve diplomasi masalarındaki etkinliğimizin bir sonucudur. AK PARTİ iktidarları dönemlerinde temelleri pekiştirilen bu güçlü dış politika hattı bugün Türkiye'yi hem sahada hem de masada kazanan, sözü dinlenen, itibarlı bir ülke konumuna taşımıştır. Bizler Komisyon olarak bu güçlü dış politika vizyonunun arkasında durmaya ve Türkiye Yüzyılı'nı uluslararası alanda da başarıyla inşa etmeye devam edeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle 2026 yılı Bakanlığımızın bütçesinin hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.