KOMİSYON KONUŞMASI

EVRİM KARAKOZ (Aydın) - Sayın Başkan, hazırunu saygıyla selamlıyorum.

İçişleri Bakanlığına ayrılan bütçenin arttığı ancak devlet kurumlarına olan halk güveninin maalesef hızla azaldığı bir dönemi hep birlikte yaşıyoruz. İçişleri personellerinin mali, sosyal haklarının, çalışma düzenlerinin inatla iyileştirilmediği bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz gibi, maalesef bu yıl da suç oranlarında dünyayla yarışıyoruz. Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri maalesef hâlâ ülkenin kanayan bir yarası. Uyuşturucu kaynaklı suçlarda rekorlar kırılıyor. Okullara, en ücra köylere kadar uyuşturucunun girdiğini görüyoruz. Sokaklarımız güvensiz, neredeyse her sokakta çete var, mafya var, suç örgütü var ve iktidarınızın yarattığı ekonomik yıkım nedeniyle yasa dışı bahis, kumar inanılmaz boyutlara ulaştı. Siber suçlarla mücadele edilemiyor. Çeteler, terör örgütleri telefon üzerinden, internet üzerinden örgütleniyor. Diğer taraftan da sağ olsun Sayın Bakan soru önergelerimize cevap da vermiyor. Depreme karşı alınan tedbirleri sormuşuz, cevap yok. Selçuk-Ortaklar yolundaki trafik kazalarını sormuşuz, cevap yok. Aydın'da yaşanan trafik kazalarını sormuşuz, cevap yok. Usulsüz çakar kullanımını sormuşuz, cevap yok. Sahte alkolden ölümleri, kaç kişinin yatırım yoluyla vatandaş kazandığını, AFAD personel yapısını, teçhizat durumunu, trafik uygulamalarını sormuşuz, cevap yok. Tüm bunlar olurken Sayın Bakan bize cevap yazmıyor ama "tweet"i bol bol yazıyor, siyaset yapmaktan geri kalmıyor, mahkeme kararlarının yok sayılamayacağını, kimsenin kanunlardan üstün olmadığını söyleyen "tweet"ler atıyor. Evet, mahkeme kararları yok sayılamaz, kimse kanunlardan daha üstün değildir. Peki, Sayın Bakan, attığınız bu "tweet"leri kalbine toplantılarında da söylüyor, devletin hukuka bağlı olması gerektiğini, örneğin, Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulması gerektiğini hatırlatıyor musunuz? Bunları savunuyor musunuz?

Sayın Bakan, Bakanlığınız döneminde CHP'li belediyelere yapılan gözaltı görüntüleri basına servis ediliyor, lekelenmeme hakkı, masumiyet karinesi maalesef hiçe sayılıyor. Siz AKP'li bir belediyeye operasyon yapsanız ki yapamazsınız da yaptınız diyelim, görüntüleri bu şekilde yayınlayabilir misiniz Sayın Bakan? Ya da CHP'li belediyelere gönderdiğiniz kadar demiyorum, yarısı kadar da demiyorum, onda 1'i kadar mülkiye müfettişi gönderebilir misiniz? Mülkiye müfettişlerinin raporları doğrultusunda AKP'li belediye başkanlarına, AKP'li bürokratlara soruşturma izni verebilir misiniz? Maalesef veremezsiniz. Geldiğimiz noktada demokrasi, millî irade, millet sadece sizi seçerse geçerli oluyor. Millet sizi seçmez ise ne var? Kayyum var, siyasi soruşturmalar var, siyasi kovuşturmalar var.

Sayın Bakan, başka bir konu da trafik cezalarına dair vatandaşlarımızdan gelen şikâyetler çığ gibi büyüdü. Ekonomik kriz, hayat pahalılığı, yüksek vergi ve zamlar altında ezilen yurttaşın sırtına yüklenen trafik cezaları bütçe açığını kapatma kalemi hâline getirilmiş durumdadır. Şimdi soruyoruz: Bakanlığınız trafik güvenliğini sağlamaya mı çalışmaktadır yoksa klasik bir AKP politikası olarak bütçedeki açığı kapatmak için yine vatandaş mı cezalandırılmaktadır? Bakın, trafik cezaları uygulanmalı, trafik güvenliği sağlanmalı; biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu savunuyoruz ama son zamanlarda yaşanan, özellikle radarla ve hız kontrolüyle alakalı cezalardan gerçekten milletimiz çok mağdur oluyor. Muhtarlıklar bugün âdeta, hızdan kaynaklı trafik cezası tebligat bürosuna dönüşmüş durumda.

Radarların gizlendiği noktalar, tabelasız hız sınırı değişimleri, geceleri görülmeyen uyarı levhaları... Bir tarafta, otoyollarda ve birçok yerde hız sınırlarını artırıyorsunuz, diğer taraftan da EDS ve radar uygulamalarıyla sürücüleri âdeta kapana kıstırıyorsunuz. Vatandaşlarımız artık maalesef "Devlet bana tuzak kuruyor." düşüncesine kapılmış durumda. Bu, cezalar rejimi gözden geçirilmeli, trafik cezaları hazinedeki açığı kapatmanın değil, can ve mal güvenliğini korumanın aracı olmalıdır.