| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 17 .11.2025 |
ÖMER KARAKAŞ (Aydın) - Sayın Bakanım, ben konuşabilir miyim?
Şimdi, sunumumuzu dikkatlice dinledim. Tabii, sunumunuzda Bakanlığınızın yaptığı birçok şeyi sırayla tek tek "Biz Bakanlık olarak şunu yaptık, bunu yaptık." şeklinde anlattınız ancak dikkatimi çeken bir şey oldu: Özellikle trafik kazalarındaki acı tablodan bahsettikten sonra sunumunuzun tamamında "Bakanlık olarak şunu yaptık, bunu yaptık." derken trafik kazalarındaki acı tabloyu bahsettikten sonra AK PARTİ iktidarının 36 maddelik Trafik Kanunu'ndan bahsettiniz. Yani burada Bakanlığınızın değil, "AK PARTİ iktidarının" dediniz. Aslında siz haklısınız söylemekte çünkü maalesef Karayolları ve Trafik Kanunu Adalet Komisyonunda görüşüldü. Yani ben çok merak ediyorum, İçişleri Komisyonunda partinizden çok kıymetli milletvekili arkadaşlarımız var, siz Bakanlık olarak konuya hâkimsiniz. Bu niye Adalet Komisyonunda görüşüldü, niye Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanıyor? Acaba merak ediyorum, biraz da mizah katalım yani Sayın Adalet Bakanı size geldi ya da Sayın Cumhurbaşkanımıza gitti "Ben bu oyuncağı çok sevdim, ben bununla oynamak istiyorum. O yüzden bunu ben hazırlayacağım, ben Adalet Komisyonunda görüşeceğim." mi dedi? Böyle bir şey olabilir mi?
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Bakan Bey demez öyle bir şey.
ÖMER KARAKAŞ (Aydın) - Lütfen, müsaade edin arkadaşlar.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ona Meclis Başkanlığı karar veriyor Değerli Vekil.
ÖMER KARAKAŞ (Aydın) - Yani bu, tamamen kurumlar arasındaki Hükûmetin ciddiyetsizliğini ortaya koyan bir durumdur; bunu hiçbir şekilde kabul edemiyoruz. Bak, ne güzel, yaptıklarınızı savundunuz ama kanunla ilgili olarak sadece kendi Bakanlığınızla ilgili değil "36 maddelik AK PARTİ iktidarının kanunu inşallah geçer." dediniz.
İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA - "AK PARTİ Grubumuz" dedim.
ÖMER KARAKAŞ (Aydın) - Her neyse, fark etmiyor Sayın Bakanım.
Şimdi, bunlar tabii ayrı konular ama şunu özetle söylemek istiyorum: Evet, burada bütçede birçok konuya değindiniz ama en önemlisi, gecesini gündüzüne katan polislerimizin çok büyük sıkıntıları varken bunlarla ilgili bu bütçede aslında hiçbir şey yok. Yani ben geçen yılki bütçede de söyledim; artık polislerimizin bir kanunu olmalı, meslek kanunu olmalı, bunu el birliğiyle hazırlayalım. Yani artık polislerimiz zulüm görmesin, kâğıt üzerinde 12/36 çalışan polislerimiz fiilen 12/12 çalışarak insanlık dışı bir muameleyle karşı karşıya, haftada yetmiş iki saatlik bir çalışma oranı var. Bu çalışma düzeni maalesef modern bir kölelik düzeni hâline gelmiş Sayın Bakanım. O bakımdan, polislerimizin mutlak surette haklarının, hukuklarının korunması lazım. Biraz önce, Trafik Kanunu'na atıfta bulunurken dedim ki: "Kurumlar arası bir koordinasyon yok, bir ciddiyet yok." Yani sizin Bakanlığınızın dışında, genel anlamda Hükûmet adına söylüyorum.
Ya, bakın, bir şey söyleyeceğim: Jandarma Genel Komutanımız burada. Bu ülkede jandarma Hükûmet tarafından asker sayılmıyor yani bizlerin evlatları Jandarmada askerlik yapıyor, Kara Kuvvetlerinde de askerlik yapıyor. Bakınız, ben Aydın Milletvekili olarak Aydın'daki tüm resmî törenlere gidiyorum, orada bir generalimiz var. Şimdi, Kara Kuvvetlerinin temsilcisi, oradaki komutanı jandarmanın daha alt sınıfında olduğu için her resmî törende İzmir'den Kara Kuvvetlerinden paşa geliyor. Peki, Jandarma Genel Komutanı da burada; yıllarca terörle mücadele eden, her türlü mücadeleyi yapan jandarmadaki insanlar, aynı okuldan mezun, aynı devre, aynı şey, bunlar nasıl asker olmaz? Sizin çocuğunuz askere giderken jandarma çıkıyor mu? Çıkıyor; Kara Kuvvetleri de çıkıyor, Hava Kuvvetleri de çıkıyor. Ha, bunu burada söylerken, Bakanlık olarak bu sadece sizin eksiğiniz, suçunuz anlamında söylemiyorum yani ben aslında Hükûmetin bir koordinasyon eksikliğine dikkat çekmek istiyorum yani jandarmanın askerden sayılmaması çok yanlış.
Şimdi, diğer taraftan, polis alımları yapıyorsunuz değişik şekillerde; işte, bir tarafta polis meslek okulları var, diğer tarafta üniversite mezunlarının alındığı, bunların değişik şekilde eğitimleri var. Şimdi, ne kadar acıdır ki 2015 yılında çıkan bir sisteminiz var; bu sistemde -düşünün arkadaşlar, bakın, iyi dinleyin- bir öğrenci arkadaşımız sınava giriyor, sınavdan geçiyor, polis okuluna alınıyor, bir de ön sağlık koşulu isteniyor bundan, o da oluyor, işte altı ay, iki sene, neyse, durumuna göre eğitim görüyor. Eğitim bitiyor, eğitim bittikten sonra bir sözlü mülakat yapılıyor. Sözlü mülakatı yapamayan arkadaşımıza iki yıl eğitim gördükten sonra "Polis olamazsın." deniliyor. Ya, devlet iki yıl para harcamış, masraf etmiş, yazık günah değil mi? O çocuk iki yıl eğitim görmüş. Ya bu sınavı başında yaparsınız... Bir de bu çocuklar okurken not alıyor, normal yani derslere girip notlar alıyorlar. Ayrıca, bir daha sözlü sınavda bu çocukları elemenin... Hem çocuklarımıza yazık hem de devlete yazık Sayın Bakanım. Yani 2015 yılında bu yapıldıysa bunu devam ettirmek zorunda değilsiniz, bu gerçekten yanlış.
Diğer taraftan, bunlardan sağlık raporu isteniyor. Şimdi, bir de sağlık raporunda işte kan değerleri düşük gelmiş, herhangi basit bir şey düşük gelmiş, deniyor ki: "İtiraz hakkınız var." Ya, inanın, bakın, burada arkadaşların birçoğu belki konuya hâkim değil, siz hakimsiniz Sayın Bakanım; bir öğrencinin sağlık raporu olumsuz geliyor, idari mahkemeye gidiyor -çünkü itiraz hakkı var, itiraz hakkına gidiyor- ve mahkemeler iki yıl, üç yıl, beş yıl sürüyor. Çocuk okuldan mezun oluyor, arkasından polisliğe başlıyor, silah veriyorsunuz buna, mücadeleye giriyor, operasyona giriyor, altı sene, yedi sene polislik yapıyor, sonra idari mahkeme karar veriyor, diyor ki: "Hastanenin verdiği sağlık raporu gerçekten doğruymuş, bu polis olamaz." Ya, altı sene, yedi sene polislik yapan çocuğun polislikten bu sefer -yani "Sen polis olmadın zaten." diyorlar- ilişiğini kesiyorlar. Peki, bu çocuğun yerine kendinizi koyun, ailesinin yerine kendinizi koyun; altı sene polislik yapmış "Artık polis değilsin." diyorlar. Şimdi, ailesine ne anlatacak, çevresine ne anlatacak? Ailesi diyecek ki: "Ya, yolsuzluk mu yaptın sen, hırsızlık mı yaptın? Ya, altı senedir sen polistin, iki senedir polistin; ne oldu?" İnanır mı o çocuğa ailesi, çevresi, eşi, dostu? "Ben ta öğrenciyken sağlık kuruluna müracaat etmiştim, mahkemeye başvurmuştum, bu sonuç geldi. Ben artık polis olamıyormuşum da o yüzden beni polislikten attılar." dese bu çocuğa kim inanır? Sizin evladınız olsa inanır mısınız? Çevrenizdeki biri olsa inanır mısınız? İnanmazsınız. Tekrar söylüyorum Sayın Bakanım, burada yapılacak işlem şudur: Bu öğrencilere yazık etmeyin, devlete de yazık etmeyin. Sağlık raporu, mülakat, KPSS, her neyse, ne yapacaksanız, hangi şartlarda alacaksanız alın bu çocukları ama bu çocukları almadan önce yani o okula başlamadan önce bu çocuklara her türlü sınavı yapın, ondan sonra okula başlatın, bu çocuklar da geleceğini görsün. Yazıktır, günahtır, bu kardeşlerimize de yazık etmeyiniz.
"Uyuşturucuyla mücadele" dediniz. Evet, uyuşturucuyla mücadele yapılıyor ama yetersiz. Sayın Bakanım, artık uyuşturucu ortaokullarda, ortaokul 1'inci sınıflarda. Yani, maalesef artık sınırlarımız kevgir oldu. Her türlü uyuşturucu madde değişik şekillerde sokuluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Bir dakika veriyorum.
ÖMER KARAKAŞ (Aydın) - Yani her şeyin telafisi olur, ekonomik sıkıntının olur, onun olur, bunun olur ama ortaokul gençliği uyuşturucuya bağımlı hâle gelirse, gençlerimiz biterse ülke biter, hiçbir şeyin anlamı olmaz, biliyor musunuz? O yüzden, sadece İçişleri Bakanlığı olarak değil, tüm diğer bakanlıklarda da koordinasyonu sağlayıp, artık şu sınır güvenliğini muntazam şekile getirip sizin de kararlılıkla bu işe el atmanız lazım. Bir defa, Adalet Bakanı da Trafik Kanunu yapmak yerine şunu yapmalı yani benim polislerim suçluyu yakalatıp cezaevine gönderdiğinde veya karakola getirdiğinde yasaları öyle yapmalı ki diğer kapıdan çıkmamalı yani kendi işini yapmalı, Trafik Kanunu'nu değil. O bakımdan işiniz zor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER KARAKAŞ (Aydın) - Son bir şey Sayın Bakanım, sözümü tamamlıyorum.
Biz yapılan doğru şeyleri de takdir ediyoruz. Özellikle Aydın'da Söke Hükûmet Konağı tamamlandı, Karpuzlu Hükûmet Konağı da tamamlandı. Siz Aydın'a geldiğinizde söz verdiniz, özellikle Aydın valilik binası ve AFAD binasının da 2026 yılı bütçesine mutlaka alınmasını istiyoruz.
BAŞKAN ORHAN ERDEM - Ömer Bey, teşekkür ediyoruz.
ÖMER KARAKAŞ (Aydın) - Her ne kadar AFAD Başkanımız sözlerini çok fazla yerine getirmese de biz AFAD'ın hakkını da savunuyoruz, AFAD binamızın da bir an önce yapılması gerektiğini söylemiş olalım.
Teşekkür ediyorum.