KOMİSYON KONUŞMASI

YILMAZ HUN (Iğdır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli Komisyon üyeleri; Bakanlık, turizm gelirlerini övünçle "Rekorlar kırıyoruz." diyerek anlatıyor ancak o rekorların ardından milyonlarca emekçinin alın teri, çoğu zaman da çaresizliği yatıyor. Turizm işçileri günde on dört ile on altı saat arasında çalışıyor, mevsim sonunda işsiz kalıyor, işsizlik ödeneği hakkından dahi yararlanamıyor. Örgütsüz ve sendikasız olarak turizm emeçleri, güvencesiz, ağır çalışma ortamlarıyla patronların insafına bırakılmaktadır. Sayın Bakan, iktidarın turizm alanında yaptığı tüm programlar patronların çıkarları doğrultusunda oluşturulmaktadır. Sendikalaşma oranı yüzde 3,4'le sendikalaşma oranının en düşük olduğu sektörlerden biridir. Sayın Bakan, turizm emekçilerinin çoğu asgari ücretin biraz üzerinde maaş alıyor, fazla mesai ücretleri ödenmiyor, konut kiraları 30 bin ile 40 bin arasına dayanmışken otel lojmanlarında kalabalık, sağlıksız koşullarda yaşamaya mahkûm ediliyorlar. Mevsimlik olarak dört ile yedi ay arası çalışabilen turizm emekçileri bu süre zarfında emeklilerinin karşılığını alamamaktadır. Kadın emekçiler hamile kaldıkları için işten çıkarılıyor, gençler "stajyerlik" adı altında ücretsiz çalıştırılıyor. İşte, o sayıların parlayan ışıkları aslında bu insanların emeğinin üstünü örten bir sis perdesidir.

Stajyer öğrencilere en az asgari ücretin yüzde 75'i oranında maaş ödenmesi zorunlu hâle getirilmelidir. Eğitim kurumları ile işletmeler arasındaki protokoller bağımsız denetime açılmalıdır ve Türkiye ILO'nun 172 sayılı Turizm Çalışanlarının Çalışma ve Yaşam Koşullarının İyileştirilmesi Sözleşmesi'ni derhâl imzalamalıdır.

Sayın Bakan, Kültür ve Turizm Bakanlığı âdeta tek bir kimliği merkeze almış, Anadolu'nun çok dilli ve çok kültürlü hakikatini görmezden gelmektedir. "Millî kültür" adı altında Kürtçe, Zazaca, Ermenice, Lazca, Süryanice, Arapça gibi diller yok sayılmaktadır. Alevi, Bektaşi cemevlerini merkeze bağlayan asimilasyoncu yapılar, Kürt sanatçılara verilen konser yasakları, Kürtçe şarkı söyleyen sanatçılara açılan davalar; bunlar kültür politikası değil, kültürel mühendisliktir. Halkların dili ve inancı, kültürü üzerinde iktidar vesayeti kurulamaz. Kültür, iktidarın değil, halkların malıdır. Bu ülkenin kültürel bütçesi tüm dillerin, tüm kimliklerin eşit temsiline dayanmalıdır.

Sayın Bakan, RTÜK, halkın haber alma hakkını korumak yerine iktidarın eleştiriye tahammülsüzlüğünü koruyan bir sopa hâline gelmiştir. 2025'in ilk yarısında verilen 46 cezanın 42'si eleştirel yayın yapan kanallara kesilmiştir; Halk TV, NOW TV, TELE1 ekranları âdeta karartılmıştır. RTÜK'ün eli ifade özgürlüğünü boğan bir mekanizmaya dönüşmüştür. Netflix'ten MUBI'ye kadar dijital platformlara "ahlaka aykırı" denilerek cezalar kesilmiş. Bu, yalnızca medyaya değil, toplumsal çoğulculuğa da sansürdür. Basın özgürlüğü bir iktidarın keyfine göre ölçülemez. RTÜK yandaş medyayı koruyan değil, tüm yurttaşların sesi olmalıdır. DEM PARTİ olarak RTÜK'ün yeniden yapılandırılmasını, bağımsız medya temsilcilerinin kurulda yer almasını, cezalandırma yerine uzlaşma ve kamu diyaloğu temelli bir sistem kurması gerekmektedir.

Bir ülkenin gerçek kültür politikası farklılıkları bastırmakla değil, onları yaşatmakla ölçülüdür. Bir ülkenin turizm başarısı, emeği sömürmekle değil emeğe saygı göstermekle büyür ve bir ülkenin demokrasisi, ekranları karartmak değil, halkın sesini çoğaltmakla güçlenir. DEM PARTİ olarak bu bütçeyi reddediyoruz çünkü bu bütçe emeğe değil sermayeye, kültüre değil tek tipleşmeye, özgürlüğe değil sansüre hizmet etmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığının yapısı kökten değişmelidir, Bakanlık tekçi ve ideolojik bir aygıt olmaktan çıkarılmalıdır. Tüm halkların, tüm inançların, tüm dillerin bakanlığı hâline gelmelidir çünkü kültür bir kimliğin değil, ortak yaşamın, ortak hafızasının adıdır. Bir ülke emeğine değer verdiği kadar büyür. Bir ülke farklı dillerini ve kimliklerini koruduğu kadar güçlüdür. Bir ülke özgür basınla nefes alır, sansürle boğulur.

Yerel dillerde tiyatrolar, festivaller, yayınlar desteklenmelidir. Kürtçe, Lazca, Ermenice, Süryanice üretimler bu ülkenin kültürel zenginliği olarak kabul edilmelidir. Yayın özgürlüğü ilkesi esas alınmalıdır. Kürtçe ve diğer dillerde yayın yapan kanallar ve yayınevleri teşvik edilmelidir. Dezavantajlı diller, kültürler için bütçe ayrılması uygun düşecektir.

Sayın Bakan, bu yıl içerisinde yasaklanan Mezopotamya Ajansının "web" sitesi ve JINNEWS'in Türkçe ve Kürtçe X hesapları erişime kapatıldı, Şubat 2025.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - Teşekkür ederiz Sayın Hun.

YILMAZ HUN (Iğdır) - JINNEWS'in X hesapları Türkiye'de erişime engellendi, Şubat 2025.