KOMİSYON KONUŞMASI

İSMET GÜNEŞHAN (Çanakkale) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar; bugün burada sadece bir bütçeyi değil, aynı zamanda bir anlayışı da tartışıyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığının önümüze koyduğu rakamlar büyük ama bu büyük bütçenin arkasındaki vizyon ne yazık ki dar ve yüzeysel. Rakamlarla övünülüyor ama ortaya konulan işler bu ülkenin kültürel zenginliğini korumaktan çok uzak. Kültür ve Turizm Bakanlığı için bu yıl öngörülen bütçe yaklaşık 70 milyar lirayı buluyor ancak burada sormamız gereken basit bir soru var: Bu para gerçekten halk için mi harcanıyor, yoksa vitrin süsü olarak mı kullanılıyor? Her yıl aynı cümleleri Sayın Bakandan duyuyoruz: "Turizmi on iki aya yayacağız, kültürü her yere taşıyacağız." Fakat her sene aynı şehirlerde aynı isimlerle aynı gösteriler yapılıyor. Kültür denilince akla birkaç konser, birkaç fuar, birkaç reklam filmi geliyor. Bugün sanatçılarımız hâlâ destek bekliyor. Yerel tiyatrolar kapanıyor, kütüphaneler maalesef personel bulamıyor. Örnek verelim: Kültür yolu festivali. Elbette ki bu festival çok önemli ve destek de veriyoruz ve zaten Bakanlık da bu projeyle övünüyor, "dünyanın en büyük festivali" diyor ama halkın bundan ne kadar yararlandığını, kimlerin katıldığını, hangi illerde gerçekten bir kültür hareketi doğduğunu ve bunun bütçesinin ne olduğunu kimse bilmiyor. Büyük bütçeler harcanıyor ama ortada kalıcı bir kültür kazanımı yok. Bu festival halkın değil, tanıtım afişlerinin projesine dönüşmüş durumda. Kültürü halkın yaşamına katmak yerine, birkaç şehirde vitrine koyuyorsunuz. Halkın kültürle buluşması değil, Bakanlığın PR çalışmasının öne çıktığını görüyoruz.

Ama daha acısı, Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; turizm alanındaki ihmaller. Kartalkaya Otel faciası hepimize aslında ağır bir ders olmalıydı. 78 vatandaşımızı maalesef bu acı olayda kaybettik. Raporlarda alarm sisteminin söküldüğü, yangın söndürme cihazlarının kullanılmaz durumda olduğu, denetimlerin yapılmadığı yazılıyor. Buradan size sormak istiyorum: Peki, bu ihmallere kim göz yumdu? Bakanlık bu olaydan sonra 81 ilde denetim başlattığını açıkladı, güzel ama bu önlemler neden onlarca insan ölmeden önce alınmadı? Denetim dediğimiz şey felaket olduktan sonra kameraların önünde başlatılan bir prosedür değildir; denetim görevdir, sorumluluktur, vicdani bir yükümlülüktür. Bu ülkede tesislere milyonluk teşvikler veriliyor ama güvenlik için ayrılan bütçe, maalesef, yok. Turizmi büyütmekle övünüyoruz ama insan hayatını koruyamıyoruz. Bakanlık sadece tanıtım yaparak sorumluluktan kaçamaz. Bu olayda sadece işletme sahipleri değil, görevi ihmal eden kamu yöneticileri de mutlaka hesap vermelidir.

Sorun sadece bu Bakanlıkla da sınırlı değil; ne acıdır ki diğer Bakanlıklar da bu olaya seyirci. İş güvenliği, afet yönetimi, ruhsat denetimi konularında hiçbir koordinasyon yok. Herkes topu birbirine atıyor. Ortada bir sistemsizlik var ve bu sistemsizlik de maalesef can alıyor ve sizin Bakanlığınızda da diğer Bakanlıklarda olduğu gibi kuralsızlık kural hâline gelmiş durumda.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kültür ve turizm sadece ekonomik gelir getiren sektörler değildir; bunlar bir ülkenin kimliğini, hafızasını, onurunu temsil eder. "Kültür politikası" demek birkaç büyük konser düzenlemek, birkaç şehirde sahne kurmak değildir; kültür politikası halkın yaşamına değer katmak, sanatçının emeğini korumak, gençlere ufuk açmak demektir. Bugün önümüzdeki bütçe ne yazık ki bu anlayıştan çok uzakta. Halktan kopuk, sanatçıyı görmezden gelen, denetimi ihmal eden bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. Büyük bütçeler, büyük sözler ama her zamanki gibi sonuç sıfır. Eğer gerçekten bu ülkenin kültürünü korumak, turizmini geliştirmek istiyorsak önce samimi olmak zorundayız, harcanan her kuruşun hesabını vermek zorundayız yani şeffaf olmak zorundayız. Bakın, Sayın Bakan, kültür, bir gösteri değil, bir toplumun ruhudur ve biz o ruhu kaybettiğimizde elimizde ne bütçe kalır ne de itibarlı bir ülke.

Teşekkür ederim.