KOMİSYON KONUŞMASI

EVRİM RIZVANOĞLU (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bu ülkenin gençleri bugün kendisini nasıl tanımlıyor biliyor musunuz? Kaygılı, tükenmiş, geleceksiz çünkü gençler AK PARTİ iktidarının yarattığı yapısal şiddetin doğrudan mağduru hâline gelmiş durumdalar; eğitimde fırsatsızlık, barınmada imkânsızlık, işte güvencesizlik, kültürde dışlanmışlık. Gençler bugün bu ülkenin her alanında sistematik bir baskının içinde yaşıyorlar. Gelin, bunun ekonomik, sosyal ve siyasi boyutlarına bakalım. Bakanlığınız bu gençlere sözde burs ve kredi veriyor, yirmi yıl öncesiyle -biliyoruz, sevmiyorsunuz kıyaslamayı ama maalesef yapacağız- 2005'te bir öğrenci bursuyla 5,67 gram altın alınabiliyordu, bugün sadece 0,52. 2005'te burs asgari ücretin neredeyse üçte 1'iydi, bugün yalnızca yüzde 13'ü. İktidarınız yine sever bu çay ve simit hesabını, 2005'te KHK bursuyla İstanbul'da 275 adet çay ve simit alınabiliyordu, bugün sadece 43 adet. Sayın Bakan, gençlere verdiğiniz burslarla bir öğrencinin günde, bir günde 3 öğün simit yemesi mümkün değil.

Gelelim en yıkıcı mesele barınma meselesine. KYK yurt fiyatları 750 ila 1.200 TL arasında değişiyor, eğer bir öğrenci gerçekten şanslıysa hem burs alabilmiş hem de yurda yerleşebilmişse bursun neredeyse yarısı barınmaya gidiyor. Peki, yurt bulamayanlar? İşte, onu tabii siz bize cevap vermeniz gerekiyor. Seçim bölgem İstanbul'da kiralar 27 bin TL'ye dayanmış durumda, bir öğrenci bir yıl boyunca bursunu velev ki biriktirebilirse bu şehirde neredeyse bir ay yaşayabiliyor sadece. Üniversiteler çoğalıyor, yurt kapasitesiyle aynı hızla artmıyor dolayısıyla gençlerin sırtındaki yük sadece yüksek kira da değil açık, net ve derinleşen bir barınma krizi hâline geliyor. Eğitim binaları çoğalıyor ama umutlar da daralıyor. Üniversite mezunlarının iş gücüne katılım oranı yerinde sayıyor. TÜİK'e göre 15-29 yaş arası gençlerin her dördünden 1'i yani yüzde 26'sı ne eğitimde ne istihdamda. Avrupa Birliğine bakalım, bu ortalama sadece yüzde 11,1 yani Türkiye'de bir gençseniz Avrupa'daki akranlarınızdan 2 kat daha fazla işsizlik yaşıyorsunuz. Bu tablo da gençlerin değil iktidarınızın karnesidir Sayın Bakan. Üstelik sadece işsizlik de değil emeğin değersizleşmesi de açıkça görülüyor. EUROSTAT verilerine göre, Türkiye'de çalışan gençlerin yüzde 41'i eğitime uygun olmayan işlerde çalışıyorlar. Gençler diplomalı ama değersizleşmiş durumdalar. Emekleri var ama karşılığı yok. Genç, bir hayat kurmak istiyor ama bu bile imkânsız. İstanbul Planlı Ajansına göre gençlerin yüzde 81,8'i evlenmenin, 78,8'i de tek başına eve çıkmanın maddi olarak imkânsız olduğunu söylüyor. Konut sahibi olmak, araba almak, birikim yapmak, hatta emekli olabilmek gençler için artık hayal falan da değil, neredeyse ulaşılmaz bir olasılık hâline geldi. Bugünün gençleri mezun olduğunda "İş bulurum." diyemiyor, "Sistemin dışında kaldım. diyor. Bu söz bir kişinin değil bir kuşağın da çığlığıdır Sayın Bakan ve bu kuşak kendi hatasından dolayı değil sizin politik tercihlerinizin sonucunda kayboluyorlar maalesef. Yine, EUROSTAT'ın Ebeveynlerle Yaşayan Bireyler verisi de tabloyu tam bir netleştiriyor hepimiz için. 2015-2024 arasında Avrupa'daki gençlerin aileyle yaşama oranı çok düşmüş, Çekya'da yüzde 15, Macaristan'da yüzde 10, Estonya'da yüzde 9 azalmış yani Avrupa'da gençler özgürleşiyor, Türkiye'de ise tam tersi oluyor. Aynı dönemde aileyle yaşama oranı ciddi oranda artıyor, gençlerin yüzde 50'si hâlen ailesiyle yaşıyor. Yani gençlerin yarısı ekonomik bağımsızlığını kuramıyorlar. Bu ülke, gençlerini özgür bir birey değil bağımlı evlat hâline getiriyor maalesef. Sonra diyorsunuz ki "Gençler niçin evlenmiyor? Neden çocuk yapmıyor? Doğum oranlarımız çok düşük. Neden yurt dışına gitmek istiyorlar?" İşte, cevabı aslında bu konuştuklarımızda. Gençler hayatta kalmaya çalışıyor Sayın Bakan, sadece hayatta kalmaya çalışıyor ama sizse burada makyajlanmış istatistiklerle bu durumla övünüyorsunuz tabii. Bugün gençlerin yüzde 41'i imkânı olsa Türkiye dışında yaşamak istiyor ve Türkiye gibi genç nüfusu, potansiyeli çok yüksek bir ülke gençleri elinde tutamıyor maalesef çünkü iktidarınızda gençler artık bu ülkenin öznesi değil görmezden gelinen, yok sayılan bir konu hâline geldi. Mesela, İstanbul'da yani neredeyse ülkenin en çok gencinin yaşadığı yerde barınmadan sosyalleşmeye, kültürden istihdama kadar gerçek çözümler üreten bir yönetim anlayışı var ve bugün o anlayışın öncüsü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu'nu cezalandırıyorsunuz çünkü kendisi gençlere kulak verdi, yurt kapasitelerini artırdı, kültür merkezlerini canlandırdı, gençlerin nefes alacağı alanlar açtı, gençlere sırtını dönmedi ama iktidar, gençlerin sesini duymak yerine, o sesini yükseltenleri susturmayı tercih etti. Fakat lütfen unutmayın, gençliğin sesi ilk seçimde sandıkta daha gür çıkacak.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.