| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 12 .11.2025 |
MURAT ÇAN (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2026 yılı bütçesini iktidarın Aile Yılı ilan ettiği bugünlerde, bu dönemde görüşüyoruz; bu milletle dalga geçmenin AKP'cesidir.
Değerli milletvekilleri, 2024 yılında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının toplam bütçeye oranı yüzde 3,01, 2025 yılında 2,76, 2026 yılında öngörülen rakam 2,81'e denk geliyor. Aile Yılı ilan ettiğiniz 2025'de bir daha söylüyorum: Bakanlığın bütçedeki payı yüzde 2,76'yla en düşük, 2023'e gidersek bu oran 3,75'e kadar çıkıyor. Bu ülkede aileler yıkılıyor, çocuklar yoksulluğa mahkûm ediliyor, eşler ekonomik çaresizlik içinde birbirinden koparılıyor; bu tablo sizin eseriniz, bu yılı Aile Yılı ilan eden iktidarınızın eseridir.
Bugün aile kurumunun en büyük tehdidi yozlaşma, sosyokültürel dönüşüm, dış güçler falan değildir bizatihi iktidarınızın yanlış politikalarıdır. Bu ülkenin ailelerini asıl parçalayan hayat pahalılığı, düşük ücretler, işsizlik ve umutsuzluktur. Resmî veriler ortada, her 3 haneden 1'i borçla geçiniyor; hanelerin yüzde 60'tan fazlası kredi kartı ya da banka borcu altında, 2024 itibarıyla icra dosyası sayısı 25 milyon. Bir evin içinde huzuru değil borç mektuplarını paylaşan bir toplumdan bahsediyoruz artık. Adalet Bakanlığı verilerine bakıyoruz, tablo daha belirginleşiyor, daha ürkütücü hâle geliyor. Son beş yılda boşanma oranları yüzde 40'a yakın arttı. Sosyologlar diyor ki: "Yoksulluk, işsizlik, çaresizlik, boşanmaların en büyük nedenidir." Bu tablonun mimarları 2025'i Aile Yılı ilan ediyor en düşük bütçe rakamıyla. Aileyi dağıtanlar Aile Yılı ilan etmekle övünüyor karşımızda.
Biraz da seçim bölgem Samsun'daki tabloyu özetlemek istiyorum. TÜİK verilerine göre, Karadeniz Bölgesi'nde ortalama hane geliri Türkiye ortalamasının yaklaşık yüzde 20 altında. Samsun'da kiralar, sadece kiralar son iki yılda yüzde 180 oranında arttı. Bir asgari ücretli maaşının yarısından fazlasını kiraya veriyor. Hanede bereket kalmadı, bereket kalmayınca huzur gitti, aile kurumu enkaza dönüştü. Kaç aile bu enkazın altında kaldı? Sayı belli değil. Bakın, kamu çalışanlarının aile bütünlüğü de paramparça. Eş durumu, tayin hakkı neredeyse imkânsız hâle geldi. Sadece Samsun'da 200'den fazla öğretmen, eşiyle aynı şehirde, aynı ilçede yaşamıyor. Sağlık çalışanları yıllardır ayrı illerde görev yapıyor, anneler, babalar çocuklarını yılda birkaç kez görebiliyorlar maalesef. Devlet kendi personelinin bile aile birliğini koruyamamakta. Bu mudur sizin aileyi güçlendirme politikanız, anlayışınız? Kadınların durumu da giderek ağırlaşıyor. Samsun Barosu Kadın Hakları Komisyonunun geçen yılın istatistikleri üzerinden hazırladığı bir raporu var: Kentte kadına yönelik şiddet vakaları yüzde 27 artmış durumda. Sığınma evleri dolup taşıyor, kadınlar çocuklarıyla birlikte çaresizlik içinde kalıyorlar ama bu iktidar, bu yıkımın asıl sorumluları hâlâ çıkıyor "Aileyi koruyoruz." masalları anlatıyor ve şimdi Sayın Cumhurbaşkanı, yıllardır "3 çocuk yapın." diye nasihat veren kişi "Bu yetmez, 5 çocuk yapın." diyor, milletle yine AKP'ce dalga geçiyor. Sayın Cumhurbaşkanı, vatandaş 3 çocuğu değil, 1 çocuğu bile doyuramaz hâle geldi okullarda. Bir öğün yemek yiyen sayısı yüzde 60. Bu ülkede artık çocuk sayısını değil, yıkılan aile sayısını konuşuyoruz, konuşmalıyız. Dertleri refahı artırmak, geçimi kolaylaştırmak değil. Türkiye bu iktidardan ve onun ilgili bakanlığından kâğıt üstünde ilan edilmiş Aile Yılı değil, gerçek bir aile politikası bekliyor. Aileyi güçlendirmek isteyen, her şeyden önce insanları açlık sınırının altına mahkûm etmekten vazgeçecektir. Kamu çalışanlarını eşlerinden ayırmamalıdır. Kadını eve hapsetme, kadını sadece çocuk bakma ve büyütmekle ve ev işleriyle iştigal ettirme huyunu terk etmelidir.
Son sözüm şudur: Bu bütçe aileyi değil, iktidarın yanlış politika ve uygulamalarını koruyan, kollayan, aklamaya çalışan bir bütçedir. Bu bütçe ne aileyi ne emeği ne de insan onurunu savunmaktadır. Bu bütçede huzur yoktur, umut yoktur, insanca yaşam yoktur.
Teşekkür ediyorum.