| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 12 .11.2025 |
BİLAL BİLİCİ (Adana) - Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Anayasa'mıza göre Türkiye Cumhuriyeti bir sosyal devlettir. "Bunu biliyoruz." demeyin ama yeterince bildiğimizi ve bir sosyal devlet gibi hareket edildiğini düşünmüyorum. Nedir sosyal devlet? Zengin ile fakirin arasındaki çizginin aşırı olmadığı ve tüm vatandaşların insan onuruna yakışır bir şekilde yaşadığı devletin adıdır. Bugün Türkiye'de insanlarımız insan onuruna yakışan bir şekilde yaşamıyorsa o zaman Türkiye'deki sosyal devlet ilkesinde sorunlar var demektir. Biliyorsunuz, 2025 yılı Aile Yılı ilan edildi. Türkiye'de nüfus artış hızı ciddi anlamda düşmekte. "En az 3 çocuk" denilerek ailelerden çocuk istenmesi biliniyor da şunu sormak istiyorum: O çocuklar doğduğunda nasıl bir ekonomiyle büyüyecek, hangi gelecekle uyanacak, bu hiç sorulmuyor. "Aile" diyoruz, aile önemli, aile için ilk önce evlenmek gerekiyor. "Bugün Türkiye'de bir evliliğin maliyeti nedir?" dersek yani "Evlenmek çok kolay, çok ucuz da gençler mi evlenmiyor?" diye sormamız lazım. Basit bir düğün ve ev için uygun bir mobilya, beyaz eşyalar ve bunun gibi masraflar dâhil korkunç rakamlara çıkmakta. Şimdi, Aile Yılı kapsamında Bakanlığınız gençlere 150 bin liralık faizsiz kredi sağlamakta. 150 bin liralık kredi veriyorsunuz ama bir parça mülkü olan ya da maaşı asgari ücretin bir tık üstünde olan gençlere "Hakkınız yok." denmekte. Biz demiyoruz ki zenginler yararlansın bunlardan ama hem kredi rakamını hem de başvuru kriterlerini adil ve hakkaniyetli belirlemek lazımdır diyorum.
Şimdi, büyük bir korkunç ekonomik tablo var karşımızda. Gençlere "Hadi evlenin ve çocuk yapın." diyorsunuz, hatta "1 değil 3 çocuk" denilmekte. Bugün pek çok vatandaşımız ve gençlerimiz gelecek için son derece endişeli. Endişeli olmasın da ne yapsın bu millet, ne yapsın bu gençler? Her gün ekranlarda, sosyal medyada, sokaklarda o korkunç haberleri ve olayları hepimiz görüyoruz. Ekonominin hâli de ortada, adaletin durumu da ortada, eğitimin hâli de ortada; kısacası, ülkenin durumu apaçık ortada. Böyle bir ortamda "Biz 1 Ocak 2025 sonrası doğan ilk çocuk için bir kereliğine mahsus 5.000 lira vereceğiz, ikinci çocuk için aylık 1.500 lira, üçüncü çocuk için ise aylık 5.000 lira vereceğiz." demekle Türkiye'nin nüfus hızını kimse arttıramaz. "Nüfusu nasıl artırırız?" diye sorarsak Amerika'yı da yeniden keşfetmeye gerek yok; adil, mutlu, hür bir Türkiye bunun çözümüdür.
Son olarak, Adana'mızın Bakanlığa iletmemi istediği bazı sorunları ve taleplerini ifade etmek istiyorum. Türkiye'nin sorunları ile Adana'mızın sorunları arasında da pek bir fark yok ama gençliğimiz zamanında ilk 4'te olan Adana bugünlerde maalesef birçok konuda ilk 10'a bile zar zor girebilmekte. Adana'nın ilçelerindeki sosyal hizmet merkezlerinin kapasitesi bir an önce artırılmalı, kırsal ve şehir dışı erişim kolaylaştırılmalı. Adana'da sosyal yardım başvuruları o kadar arttı ki bu da yoksulluğun en somut göstergesidir diyorum. Vatandaşın -tabiri caizse- kolunu, bacağını kırıp sonra da sosyal yardımla kol değneği vermektesiniz ve sonra da "Hükûmet olarak biz olmazsak yürüyemezsiniz." diyorsunuz, vatandaşın yürüyememesine sebep olan asıl sizsiniz. Bunun dışında, sosyal güvencesi olduğu için sosyal yardımdan yararlanamayan vatandaşlarımız var ve bu, kayıt dışı çalışmanın artmasına da sebep olmakta. Adana'da ayrıca 400 yaşlımız huzurevi ve yaşlı bakımevi için sırada beklemekte. Özellikle Adana'da birkaç ay öncesinde kadına şiddette beyan esasken şimdi bu konuda süreç eften püften nedenlerle uzatılmakta. Türkiye'de ve Adana'da kadına şiddet konusunda kadınlar mağdurdur diyorum.
Saygılarla.