KOMİSYON KONUŞMASI

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Teşekkürler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, az önce burada aile politikalarının ne kadar güllük gülistanlık olduğuna dair bir sunum dinledik sabah ama Sayın Bakan, siz bu ülkenin Aile Bakanısınız ve bu ülkede her gün 1 kadın katlediliyor, farkında mısınız bilmiyorum ve kadınlar öldürülüyor, nerede öldürülüyor? Evlerinin içinde öldürülüyor. Kimler tarafından öldürülüyor? Eşleri tarafından, sevgilileri tarafından, aile içerisindeki bireyler tarafından her gün 1 kadın bu ülkede katlediliyor ve 2025 verilerine göre de kadınların yüzde 65'i evlerinde öldürülmüş yani kadınlar en çok az önce sunumunuzda 59 defa "aile" dediğiniz ailenin içerisinde öldürülmüş, en çok da korunması gereken yerde öldürülmüş ve o hâlde soruyorum size...

AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI MAHİNUR ÖZDEMİR GÖKTAŞ - Ne yapalım, aileyi yok mu edelim?

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Biz sizi dinledik sabırla. Tek bir şekilde sizi engellemedik, lütfen dinleyin ve cevabınızı merak ediyorum zaten.

Peki, soruyorum ben size: Siz, gerçekten ailenin güçlenmesiyle bu sorunun çözüleceğine inanıyor musunuz? Gerçekten çok merak ediyorum. Yani "Aile güçlenince bu sorun ortadan kalkacak." diyorsunuz. O zaman size soruyorum: Kadınların canını koruyamadıktan sonra, o ailenin güçlenmesinin önemi olacak? Bakın, siz geldiğinizde, sabah size burada bir soru sordular, dediler ki: "Saliha Akkaş -Mecliste öldürülen, katledilen bir kadın- öldürüldü."

AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI MAHİNUR ÖZDEMİR GÖKTAŞ - Mecliste çalışan.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Siz ne dediniz? "Ama biz ailesini kuruyoruz." dediniz ama Saliha gitti artık yaşamda değil, hayatta değil, ailesini korumanızın ne önemi var, ne faydası var? Kadın katledildi, toprağın altına girdiği. Bir kere bunu görerek o şekilde politikalarınızı üretmenizi istiyoruz.

AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI MAHİNUR ÖZDEMİR GÖKTAŞ - Kadınları istismar etmeyin.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Yine, kadına yönelik şiddetin aileyi koruyarak önlenebileceğinden artık vazgeçin. Biz size önereceğiz birazdan. Bilimsel verilerden bahsetti, onları da size açıklayacağız. Bakın, bu bireysel değil, sistematik bir sorun, bunu kabul edin. Bakın, bu bireysel değil, sistematik bir sorun ve bu ataerkil sorunun ta kendisi, bunu görün ve siz o sistemi ayakta tutmaya devletin imkânlarıyla, Bakanlığın eliyle de devam ediyorsunuz. Bakın, Sayın Bakan, bir kadın olarak gerçekten inanıyor musunuz, bu ülkede kadınların korunduğuna? Ve kadınlar her gün öldürülürken, korku içinde yaşarken siz 2025 yılını ne yaptınız? Aile yılı olarak ilan ettiniz. Bakın, Bianet'in verilerini paylaşacağım sizinle: 2025 yılının ilk dokuz ayında erkekler tarafından tam 224 kadın katledildi, 561 kadın ise fiziksel şiddete uğradı ve siz bu tablo karşısında Bakanlık sunumunuzda kadına yönelik şiddetle ilgili kısma sadece bir sayfa ayırdınız ve dikkatle dinledim, sadece beş dakika konuştunuz ve geri kalan bütçenin tamamını da bu şiddeti önlemeye dair hiçbir politikayı işlemediğiniz ve kadınların hayatı sizler için bir sayfalık bir dipnottan başka bir şey değil ve üstelik bu kadar, aslında ölümün ortasında hâlen ne diyorsunuz? "25 Kasımda Kadına Karşı Şiddetle Mücadele 5. Ulusal Eylem Planı'mızı açıklayacağız." diyorsunuz. Zerreyimiskal kadar heyecanlanmadık acaba ne var bu 5. Ulusal Eylem Planı'nda. çünkü, 4 tane eylem planı geçti ya, bu kadınlar ne hayır gördü bu eylem planından? Her gün bir kadın öldürülmeye daha devam edildi. Ne yapacaksınız bu 5. Eylem Planı'nızda, soruyoruz bunu size ve kadınlar her gün öldürülüyor. Siz, hâlen eylem planı açıklamaktan kendinizi alıkoyamıyorsunuz. Geçmiş 4 plandan hiçbir hayır görmemiş kadınlara 5'inci planın müjdesini vermeye çalışıyorsunuz ama bir kez daha ifade ediyoruz bu sorununun kökü çok açık. Şiddeti doğuran zihniyetle yüzleşmeden, bu toplumun yapısını değiştirmeden, şiddeti kolaylaştıran koşullarla mücadele etmeden mış gibi yapıyorsunuz, başka da bir şey değil. Bu ama mış gibi yapılan her politika bilinsin ki bir kadının ölüm ilanında sona eriyor ve bilinsin ki, her kadın cinayetinde bir parmak izi gibi devletin ihmali ve Bakanlığınızın ihmali görülüyor ve Bakanlığımızın bu konuda gerçek bir irade göstermediğini de attığınız her adımdan anlıyoruz.

Bakın, bütçenizde, 2025 yılı Merkezî Yönetim Bütçesinde Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Programı'na 21,8 milyar TL ayırmışsınız ve Kadının Güçlendirilmesi Programı'na ise 7,9 milyar TL ayırmışsınız, tam 3 katı. Bu ne demek biliyor musunuz? Bir aileyi kurtarmak için 3 kadının ölmesine göz yummak demek ve siz sığınmaevlerini daha fazla açacağınıza her geçen gün daha da fazla sığınmaevinin kapatıldığını görüyoruz bütçenizde. Yer bulabilen kadınlar bile çoğu zaman gizlilik, güvenlik gibi en temel haklardan yoksun bırakılıyor. Kadınlar, devletin korunmasına sığındığında bile güvende olmadığını açık bir şekilde beyan ediyor. Yani bir yandan "Aile Yılı" deyip 19 ili ise pilot kent ilan ettiniz. Bakın, buna dair ise söyleyeceğim bu salonlarda kendi partililerinizi çağırdınız, birbirinizi ağırladınız fakat ne oldu gittiğiniz bir toplantıda, Maraş'ta 2 çocuk annesi Eser Karaca çalıştığı hastanede eski eşi tarafından pompalı tüfekle katledildi. Yine siz Bursa'da modüler aile eğitimi yaparken 5 Kasım günü 20 yaşındaki Arzu Khalilova, 2 çocuk annesi, eşi tarafından 75 kez bıçaklanarak öldürüldü.

Yine, seçim bölgem olan Urfa'da da yaptınız bunu, hızınızı alamadınız, Aile Yılı etkinliği yaptınız, kimi çağırdınız? Soruyorum size ya, birbirinizi ağırlamaktan başka ne yaptınız orada? Bir sürü kadın kurumu var, hangi birini çağırdığınız da "Bir taleplerinizi alalım, nedir bu sorunlar, konuşalım." dediniz. Mış gibi yapıyorsunuz, başka bir açıklaması yok ama ben size Urfa'nın verisini söyleyeyim: Bakın, 2024 yılında en az 8 kadın, 2025 yıl ilk on ayında ise en az 10 kadın öldürüldü ve bu ulaşmış olduğumuz rakamlar da sadece bizim ulaştıklarımız. İntihar süsü verilen cinayetler, kayıtlara geçmeyenler; bu verilerde yok bile. Yani siz "Aileyi koruyalım." diyorsunuz ama biz size soruyoruz: "O ailenin içinde kadın cehennemi yaşıyorsa onu da mı koruyacaksınız?" diye.

Şiddet azalmıyor Sayın Bakan. Her geçen yıl bu ülkede şiddet artarak devam ediyor ve açıkça ifade ediyoruz: Failleri koruyan, cezasızlığı teşvik eden, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilen, 6284'ü uygulamayan bir iktidar şiddetin ortağıdır; bu, açık ve net. Yine, Bakanlığınız da elbette ki bu şiddetten kendini azade tutamaz.

"Koruma yasası" dediniz, 6284 sayılı Yasa'nın uygulama alanı her geçen gün daralıyor. Az önce veriden bahsetti, dediniz ya hani "Biz bununla ilgili nasıl bir saha verisi olarak bize gelin." 6284'ün bire bir uygulamasının içerisindeyiz. Uygulanmıyor, hâkimleriniz, savcılarınız 6284 sayılı kararları maktu kararlar olarak veriyor. Elimizde bir sürü "done"si var, "done"lerle konuşuyoruz ama diyorsunuz ki: Konseyde İstanbul Sözleşmesi'nin çekilmesiyle ilgili çok daha olumlu şeyler yaptığınızı bize burada anlatıyorsunuz ve inanmamızı bekliyorsunuz.

Yine, Kadın Dayanışma Vakfının verilerine göre 6284 sayılı Yasa kapsamında aslında zorla hapis kararlarının yalnızca kaçı uygulanıyor? Yüzde 34'ü uygulanıyor yani bu ne demek? "Şiddete sıfır tolerans." diyorsunuz ya ama bu veriye göre ise yüzde 74 tolerans gösteriyorsunuz.

Yine, şiddet sarmalı arttıkça da kadınlarla birlikte toplumda eril şiddet karşısında güçsüz, savunmasız bırakılan her kesime yönelik şiddet de hızla büyüyor.

Şunu söylemeden geçemeyeceğim: Yine, toplum dışına itilen ve bir yandan da kriminalize edilmek istenen LGBTİ+'lar. Nefret suçları artarak devam ediyor. Yalnızca yaşam hakkı değil, vücut bütünlüğüne saldırı, taciz, hakaret, istismar da LGBTİ+'ların 2025'te karşı karşıya kaldığı gerçek bir sorun. Gasp, darp, komşu şiddeti, komşu tacizi, aile şiddeti, bıçaklanma, pompalı silahla saldırı gibi saldırılar 2025'te LGBTİ+'lara dönük eylemlerin sadece birkaçı ve bunun müsebbibi de her gün sosyal medyada, TV'lerde, orada burada sizlerin insan dışılaştırılan söylemleri de bu şiddeti açık bir şekilde tetikleyen, körükleyen bir yerde duruyor. Oysaki şiddetin her türlüsüyle mücadele edilmeden yani "sıfır tolerans" demek ancak ve ancak bir reklam sloganı olur, başka da hiçbir şey olmaz.

Yine, kadınlar yalnızca fiziki şiddete değil, psikolojik, ekonomik her türlü şiddetle mücadele ediyor ama devlet eliyle ekonomik olarak yoksulluğa, yoksunluğa, güvensizliğe, istismara itilmeye devam ediyor.

Ezcümle, güvenli bir yaşam için, adalet için, kadınların, bir kadının daha bu ülkede katledilmemesi için bu bütçeden kadınlar paylarını istiyor. Bir gün başlarına bir şey geldiğinde "Devlet beni korur." demek istiyor. İnsanca, onuruyla, emeğiyle çalışıp kendi hayatlarını kurabilecek iş alanları, destek programları, eğitime, ulaşıma, istihdama destek istiyor ve şiddetle mücadele istatistiklerle değil, iradeyle olur ama görüyoruz ki o irade sizde yok Sayın Bakan.