| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 12 .11.2025 |
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; öncelikle dün meydana gelen uçak kazasında hayatını kaybeden şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve kahraman silah arkadaşlarına başsağlığı diliyorum.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bütçesi 2026 yılı için 532 milyar lira olarak belirlenmiş olup bu bütçenin 414 milyar lirası yoksullukla mücadeleye ayrılmıştır. Bu kaynak bir övünç kaynağı olarak sunuluyor ancak bu, AKP'nin yoksulluğu çözmek yerine yönetmek ve muhtaç bırakmak politikasının bir sonucudur. Bunun adı olsa olsa muhtaçlık siyasetidir.
86 milyonluk ülke nüfusumuzun yaklaşık 9 milyonu 65 yaş ve üzeri nüfusumuzu oluşturuyor ve bu yaşlı nüfus da hızla artmakta. Bakanlığınıza bağlı 172 huzurevinde 15.000, 280 özel huzurevinde ise 13.630 yaşlımız hizmet almakta, Haziran 2025 verilerine göre ise sırada bekleyen yaşlı sayısı 11.000'e ulaştı. Peki, neden? Açlık sınırının çok çok altında emekli maaşı alan emeklilerimiz fahiş kira artışlarından dolayı barınma krizi de yaşıyor. Kiralarını ödemekte zorlanan yaşlılarımız ise son çare olarak huzurevlerine sığınmaya çalışıyor ama ne çare, yer yok.
Peki, Tekirdağ'da durum farklı mı Sayın Bakan? Tabii ki hayır, içler acısı durumdayız. Sayın Bakana huzurlarınızda sormak istiyorum: Süleymanpaşa'da bir huzurevimiz vardı, deprem tehlikesi nedeniyle boşaltıldı ve Malkara'ya taşındı sakinleri. 2023 bütçesinde "Bu binayı bir yıl içinde yıkıp yeniden inşa edeceğiz." dediğiniz bina üç yıldır bekliyor Sayın Bakanım. Bunun için Tekirdağ halkı sizden cevap bekliyor. Bizim 1 tane bakımevine değil, hatta kapasitesi yüksek olan 2 tane bakımevine ihtiyacımız var.
Türkiye'de aynı zamanda engelli bireylerin istatistikleri de en son 2011 yılında yapılmış olup güncellenmemiştir. TÜİK verilerine göre yaklaşık 10 milyon kişiye yakın engelli vatandaşımız var. 2019 yılında yönetmelik değiştirilerek engellilik düzeyi tanımlamaları güncellenmiş, bu da engelliler için büyük bir mağduriyet yaratmıştır. Engelli erkeklerin iş gücüne katılımı yüzde 35,4; kadınların ise 12,5'te kalmıştır. Binlerce engelli vatandaşımız kamuya alınmayı beklemekte, asgari ücretin altında, sizin de dediğiniz gibi 6-7 bin lirayla evde bakım maaşıyla yaşam mücadelesi vermektedir. Özellikle engelli öğretmenlerimiz atama beklemekte. Engelli istihdamı yasal zorunluluk olmasına rağmen özel sektör de kamu da istihdamı kâğıt üzerinde bırakmaktadır.
Evet, Sayın Bakan, kadınlar öldürülüyor, her gün 3-5 kadın az alıyoruz. İsimleri her gün bir haber bülteninde, bir dosya kapağında, bir mahkeme salonunda yankılanıyor. Ya, adını duymadıklarımız nerede? Bu kadınların çığlığını duymuyorsunuz. Yüzlerce kadın en çok da evinde ve en çok tanıdığı kişiler tarafından öldürülüyor. En güvenilir yer diye düşünülen Mecliste, üniversitede dahi kadınlarımızı koruyamadınız. Sevgi adı altında işlenen cinayetler, namus bahanesiyle örtülen vahşetler. Biz artık hiçbir bahaneyi kabul etmiyoruz Sayın Bakan. 6284 sayılı Kanun'u etkin bir biçimde uygulamayanlar, İstanbul Sözleşmesi'nden bir gecede çıkanlar, devlet gücünü kadının arkasından çekenler bu bir aile meselesi değil, apaçık bir kadın kıyımıdır.
Değerli arkadaşlar, ucuz iş gücü olarak görülen çocukların da kayıt dışı çalıştırılmaları ağır bir çocuk istismarıdır. Yasak olmasına rağmen özellikle ağır ve tehlikeli işlerde kayıtsız ve sigortasız olarak çalıştırılmaya devam edildikçe bu çocuklar hayatlarını kaybetmeye devam edecektir. Ne yazık ki son beş yılda en az 328 çocuk işçi iş cinayetlerinde hayatlarını kaybetmiş olup 106'sı sadece 14 yaşın altındadır. Bu tablo sadece ekonomik değil, ahlaki bir çöküştür. Bir çocuk sabah çantasını alıp okula gideceğine eğer eline çekiç alıyorsa o toplumda en büyük yoksulluk vicdandadır.
Çocukların cinsel istismara karşı korunmasının sağlanması gerekmektedir. Devlet tarafından teşvik edilen sanal kumar yüzünden milyonlarca çocuğumuz telefonları sayesinde bu kumar sitelerine kolayca ulaşıyorlar. Kumar dolayısıyla intihar eden gençlerimizi görmezden gelmeyiniz.
Diğer konu uyuşturucu, kullanma yaşı 8-9'lara indi. Okullara güvenlik tahsis edilmediği için okul önlerinde, hatta okul bahçelerinde bile uyuşturucu satılabilmekte. Çocuk taciz ve tecavüzlerinin bu kadar arttığı ülkemizde sizin uygulamaya koymaya çalıştığınız komşu anneye kaç tane aile çocuğunu teslim edebilecek Sayın Bakan? Size sormak istiyorum: Siz bunu yapabilir misiniz?
Buradan bir de İstanbul'a değinmek istiyorum. İktidarınızın korkulu rüyası olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu'nu mesnetsiz suçlarla hapse attınız ve diplomasını iptal ettiniz, mal varlığına el koydunuz ve 19 Martta gerçekleşen bu sivil darbeyle ülkede büyük bir siyasi ve ekonomik kriz yarattınız.
Sizin yirmi üç yıl süren iktidar döneminde yapamadığınızı Sayın Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşları tarafından altı yılda yerel yönetimlerin toplumsal dayanışmayla nasıl bir arada yürütüldüğünü size sunmak istiyorum. AKP belediyeciliğinde tarikat, cemaat ve iktidarınıza yakın vakıflara verilen desteğin Cumhuriyet Halk Partisi belediyeciliğinde İstanbul halkıyla nasıl buluştuğunu göstereceğim. Paylaşan İstanbul vizyonuyla sosyal belediyeciliği yeniden tanımlamış, kentin her köşesine adalet ve merhamet eli uzatılmıştır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bu anlayışın merkezinde kadın, çocuk, genç, yaşlı, engelli ve yoksul yurttaşlarımız vardır. Beton değil insan önceliklidir. İstanbul'da çocuk artık yalnız değildir. Halk Süt projesiyle 839 bin çocuk 85 milyon litre sütle buluşturulmuştur. Yeni doğan destek paketiyle 83 bin aileye ilk günden destek verilmiştir. Anne Kartla 2,8 milyon anneye ücretsiz ulaşım sağlanmış, kadınların sosyal hayata katılımı teşvik edilmiştir. Askıda faturayla 452 bin fatura ödenmiş, dayanışmanın dijital hâli hayat bulmuştur. Kadın artık üretimin, kararın ve kamusal alanın öznesidir. Kadın merkezleri 246 bin kadına destek vermiştir. Regl yoksulluğuyla mücadelede 53 bin ped ücretsiz dağıtılmıştır. Kadın Emeği Atölyeleri ve Kadın Destek Hattı binlerce kadına hem ekonomik hem psikolojik olarak güçlendirmiştir. Sığınmaevinden ayrılan kadınlara yeni bir yaşam kurmaları için başlangıçta 10 bin TL ve aylık destek sağlanmıştır. Bu politikalar bir lütuf değil kadınların eşit yurttaşlık hakkının gereğidir. Engelli bireylere gelince, onların hayata katılımı için 31 engelli merkezi 186 bin kişiye, Florya ve Şile kampları 68 bin kişiye hizmet vermiştir.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Vaat etti ama hiç birini yapmadı.
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Evde bakım ve sağlık desteği 132 bin haneye ulaşmış, darülaceze 929 yaşlımıza yuvaya dönüşmüştür; bu tablo, sosyal devletin yerelde nasıl vücut bulduğunun en somut örneğidir. İBB geleceğe yatırım diyerek eğitimi de öncelemiştir. Genç üniversiteli desteğiyle 388 bin öğrenciye 5,8 milyar TL destek verilmiştir. Kızlar Okusun Diye Projesiyle 9 bin kız çocuğu eğitime devam edebilmiştir. 2019 öncesinde hiç olmayan kreş sayısı İstanbul'da 127'ye ulaşmış, 12.649 çocuk erken eğitime başlatılmıştır. Artık İstanbul'da hiçbir genç param yok bahanesiyle okul kapısında kalmamaktadır. Kent lokantaları 19 noktada 7 milyon vatandaşa ucuz, sağlıklı yemek sunmuştur. Halk ekmek üretimini 1,8 milyon adete çıkarmış, ekşi maya tesisini hayata geçirmiştir.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Azaltmışsınız, azaltmışsınız.
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - 1,2 milyon gıda kolisiyle 2,5 milyar TL'lik katkı sağlanmıştır. Bu rakamlar yoksullukla mücadelenin sadece sözde değil sahada da verildiğinin kanıtıdır.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Maşallah, maşallah!
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Evet, değerli arkadaşlar, bu veriler bize gösteriyor ki yerel yönetim doğru ellere geçtiğinde sosyal adalet bir hayal değil dayanışmaya, eşitliğe yatırılmış bir sonuçtur.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ya, çöpleri niye toplamıyorsunuz?
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - İBB kaynakları betona değil insana, gence, engelliye yatırılmıştır.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Çöpleri toplayın, suları akıtın, yol yapın.
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Bu model yalnız İstanbul'un değil Türkiye'nin sosyal devlet ufkunun yenilenmesidir.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Belediyelerinizin nasıl çalıştığını belediye başkanı anlatsın size.
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Ve biz bu dayanışma hikâyesini her şehirde yeniden inşa edeceğiz.