KOMİSYON KONUŞMASI

GEORGE ASLAN (Mardin) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, Bakan Yardımcıları, bürokratlar ve Değerli Komisyon üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye'de işçiler ve emekçiler, düşük ücretler, kayıt dışı istihdam, güvencesiz çalışma koşulları, keyfî işten çıkarmalar, iş sağlığı ve güvenliği ihlalleri ile sendikal örgütlenmenin sistematik olarak engellenmesi gibi birçok temel sorunla karşı karşıyadır. Bu sorunların yanı sıra çalışma yaşamının en önemli problemlerinden biri de uzun çalışma saatleridir. Türkiye, OECD ve Avrupa ülkeleri arasında en uzun çalışma saatlerine sahip ülkelerden biridir. Pek çok sektörde 45 saatlik haftalık yasal çalışma süresinin de üzerinde mesailer yapılmaktadır. Özellikle özel sektörde fazla mesai neredeyse normalleştirilmiş durumda. Üstelik, bu mesailer çoğu zaman ücretlendirilmemekte ya da kayıt dışı bırakılmaktadır. OECD ve ILO verilerine göre Türkiye'de ortalama haftalık çalışma süresi yaklaşık 44-46 saattir. Buna karşın Almanya'da 34-36 saat, Hollanda'da 32-34 saat, Fransa'da 35 saat, İsveç'te 36-37 saat, ABD'de 38-40 saat civarındadır. Bu durum, Türkiye'nin haftalık çalışma süresi bakımından OECD ortalamasının yaklaşık 6-8 saat üzerinde olduğunu gösteriyor. Yani Türkiye'de bir çalışan haftada neredeyse bir gün fazladan çalışmış oluyor. Buna rağmen bu uzun süreler ne ekonomik verimlilikte ne de yaşam kalitesinde aynı ölçüde bir artışa dönüşmektedir.

Türkiye'de bir işçi günde ortalama 10-11 saat, haftada ise 60 saate varan mesailerle çalışıyor. Peki, bunca emeğin karşılığında ne alıyor? Birçok işçi açlık sınırının altında kalan asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Peki, gelişmiş ülkelerde durum nedir? Avrupa'da, örneğin Almanya'da, Hollanda'da, Fransa'da işçiler haftada ortalama 35-38 saat çalışıyor, daha az çalışıyorlar ama daha çok kazanıyorlar; üstelik, sosyal yaşamları var, aileleriyle vakit geçiriyor, kendilerine zaman ayırabiliyorlar. Türkiye uzun saatler çalışmasına rağmen kişi başına düşen üretkenlikte OECD ortalamasının oldukça gerisinde. Bu durum çok çalışmak ile verimli çalışmak arasındaki farkı ortaya koyuyor. Örneğin Hollanda, Danimarka ve Norveç gibi ülkelerde haftalık çalışma süreleri 30-35 saat arasında olmasına rağmen kişi başına düşen verimlilik oranları Türkiye'nin çok üzerindedir. Bunun en önemli nedenlerinden biri, uzun çalışma saatlerinin üretkenliği artırmaktan çok yorgunluk, tükenmişlik ve düşük motivasyona yol açmasıdır. Gelişmiş ülkeler çalışma sürelerini azaltırken iş verimliliğini korumayı veya artırmayı başarmışlardır. Bu başarı, teknolojik altyapı, verimlilik odaklı çalışma kültürü ve çalışan insanlarına verilen önemle doğrudan ilişkilidir. Türkiye'de ise çok çalışmak, hâlâ iyi çalışmakla eş değer görülmekte, iş güvencesizliği ve düşük ücretler de uzun saatleri âdeta zorunlu kılmaktadır.

Sayın Başkan, değerli üyeler; uzun çalışma saatleri kısa vadede ekonomik üretkenliği artırıyormuş gibi gelebilir ancak uzun vadede çalışanlarda fiziksel rahatsızlıklar, psikolojik tükenmişlik, aile yaşamında bozulma ve iş veriminde düşüş gibi bireysel ve toplumsal sonuçlar doğurmaktadır. Çalışanlar için sağlıklı ve adil çalışma koşulları bir ayrıcalık değil, temel bir haktır. Bu, ayrıca, ülkenin ekonomik ve sosyal kalkınması açısından da bir gerekliliktir.

Emekçilerin hakları korunmadığı sürece ekonomik büyüme ve toplumsal refah kalıcı olamaz. Bu nedenle haftalık çalışma saatlerinin 35 gibi makul bir seviyeye indirilmesi gerekmektedir diyor ve teşekkür ediyorum.