KOMİSYON KONUŞMASI

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Teşekkürler.

Sayın Bakan, küresel iklim değişikliğinin en çok etkileyeceği alanlardan biri tarım, diğeri de enerji. Bu bağlamda, sizin sunumunuzda iklim değişiklikleriyle ilgili karbon kredisi dışında iklim kanununda bir şey olmaması çok önemli görülmemiş ama bundan sonraki süreçte en çok konuşacağımız konulardan biri enerjinin arzıyla ilgili oluşacak sorun. Enerjiyi üretebilirsiniz, tesislerde kurabilirsiniz ama altyapınız yeterli değilse ortaya çıkabilecek sorunlar çok yönlü ve çok boyutlu oluyor. Şimdi, farklı illere gittiğimizde enerji kesintileri oluyor. Özellikle mevsim etkisiyle ortaya çıkan sorunlar var; şu şansımız var, kar çok yağmıyor. Kar yağsa diyeceksiniz "Tel koptu." ya da don olduğu zaman elektrik kesintileri önemli sorun yaratıyor. Biz Zirai Don Komisyonu olarak illere gittik. Mersin'de ilginç bir olayla karşılaştık. Müteşebbis yatırım yapmış, don olduğu zaman rüzgâr pervanesi almış, bu elektrikle çalışıyor ama o sırada donun etkisiyle altyapı yetersizliğinden elektrik kesilmiş, yapılan o kadar milyonluk yatırım boşa gitmiş. Önemli olan, elektriği enerjiye ihtiyaç olduğu zaman ulaştırabilmek. Farklı bölgelere gidiyoruz, enerji kesintileri bakım gerekçesiyle üst düzeyde fazla gerçekleşiyor. Bu ne demek? Buz dolabındaki gıdanın da aynı zamanda israf olması demek, elektrikle çalışan aletlerin bozulması demek ve buna benzer sorunların da ortaya çıkması demek. Soğuk hava deposunun çalışmasından evdeki buz dolabına, elektrikli aletlere kadar hepsinin zamanında enerji alabilmeleri önemli. Ülkemizde orman yangınlarında enerji altyapısının etkisi yüzde 3 ile 5 civarında olduğu ve en yüksek oranın burada gerçekleştiği biliniyor. Elektrik iletim hatları arızaları, kısa devreler ve bakım eksiklikleri yangınların başlıca nedeni olarak tanımlanıyor. İklim değişikliğiyle kuraklık, sıcaklıkların artışı yanında, düşük nemin yangına etkisi kadar enerji hatlarının bir kıvılcımla yangına dönüşmesinde önemli rolü var. Keza, yer altından çıkarılan sular trafolarla çıkarılıyor, orada da ya enerjinin bedeli ya da enerjinin kesintisi sulama suyu sorununun da ortaya çıkmasına neden oluyor. Bir de Aralık 2023'te 30 lira olan mazot 2024'te 43 lira, şu an 58 lira. Buna yalnızca nakliye açısından baktığımız kadar tarlaya giren traktörün de üretimi açısından durumu değerlendirmek lazım. Bunun yarattığı olumsuzluğun da gıdada fiyat artışlarının bir nedeni olduğu unutulmamalı. Meralarımız güneş enerji panelleriyle kaplanıyor, güneş enerjisi için mera alanları, tarım alanları yok edilmeden bu yatırımların yapılması gerekirken çoğu yerde gittiğim zaman güneş enerji panellerinin tarım arazilerinin üzerinde de izin verildiğini görüyoruz. Şimdi, bununla ilgili bir önermem var. Güneş panellerini belli bir yüksekliğe alıp en azından bir gezen tavuk gibi farklı amaçla da o alt kısımlardan faydalanıp arazinin faydalı kılınmasının yoluna bakalım çünkü orada binlerce dönüm arazi ülke genelinde boşlukta kalıyor. Madenlerle ilgili -uçak yolculuğu yapıyorsunuzdur- aşağı baktığınız zaman, ormanlarda yapılan madenlerle ilgili boz toprağı görüyorsun. Sonra diyorsunuz ki: "ağaçlandırma yapılıyor." Sayın Bakan, bakınız, her maden o bölgenin su kaynaklarının, yer altı su kaynaklarının zarar görmesine, farklılaşmasına, ortadan kaybolmasına neden olduğu gibi aynı şekilde, oradaki börtü böceğin, kuşun, doğal yaşamın da sonunu getiriyor. Ağaç dikseniz ne olacak? Oranın iklim yapısı değişiyor, oradaki yaşayan insanların bölgesel göçlerinin oluşmasına neden oluyor, altyapı sorunlarının doğmasını oluşturuyor. Yani, yalnızca madeni ağaç dikmekten ibaret olarak algılamayalım, bir yaşamı yok ediyoruz. Madenlerden faydalanmayalım mı? Faydalanalım ama bununla ilgili yapılacak şeyin de bir planlaması olması lazım. Bir vahşi madencilikle Türkiye'nin gelecekte de ihtiyacı olan ve kullanacağı alanları bugünden boşaltırsak gelecek nesillerin de hakkını gasbetmiş oluruz.

Sayın Başkan, Hasan Dağı yanardağlardan birisi ve buranın bir dönem içinde patlayacağı da konuşulan bir olgu. Bununla ilgili MTA'ya sorumuza verilen yanıtta gaz çıkışlarının olduğu bildirilmişti. Son yıllarda Hasan Dağı'ndan sesler gelmeye başladı. MTA bu konuda inceleme yapıyor mu? Çünkü ölü fayların harekete geçtiği bir dönemdeyiz. Şimdi, Tuz Gölü'ne doğal gaz deposu yapıldı ama orada bir Tuz Gölü Fay Hattı var. Belki doğal gaz deposu depreme dayanıklılık üzerinden yapılmış olabilir ama Hasan Dağı'ndaki etkisinin ne olacağı incelendi mi? Çünkü geçenlerde bilim insanları dediler, bu fay hattıyla ilgili ortaya çıkan sorunlar var. Niğde'de bir hastanemiz vardı, onun olduğu yere fay hattı geliyor diye hastanenin temeli açıldı, yatırım durdu. Onun için bunların da dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda MTA'nın bir açıklaması olsa faydalı olur diyorum. Bir de MTA yine Bolkarlarda mağaralarla ilgili çalışmalar yapmıştı, bunlarla ilgili rapor yayınlandı mı? Seçimden seçime Niğde'de petrol bulunur. TPAO'nun Genel Müdürü "Niğde'de petrol yok." dedi ama son seçimde yine bir gazetenin manşetindeydi. Niğde'de petrol var mı, yok mu; bir de bunu öğrenelim yani varsa da bilgimiz olsun.

Şimdi, bu bor madeni çok önemli. Bor madeninin değerlendirilmesi ve kullanılmasında ortaya çıkabilecek verimlilik önemli. Maden olarak çıkarıldıktan sonra işleniyor. Bakın, dezenfektan yapıldı, deterjan yapıldı, çamaşır sodası yapıldı, bulaşık deterjanı yapıldı; bunların pazar payı şu anda nedir? Çünkü bir bakıyorsunuz rafta varlar, sonra geri çekiliyorlar; daha öncekinde eksik üretim yöntemlerinden dolayı yenilenmişti, şu anda üretimleri sürüyor mu? Burada, yurt dışında pazarımız var mı, satış yönünde bir çalışma gerçekleştiriliyor mu? Bir de bu Eti Maden gibi kuruluşların yurt dışında -daha önceleri KİT Komisyonunda dile getirmiştik- şirketleri var; bu şirketler devam ediyor mu? Yani yurt dışında Jersey Adaları'nda filan vardı, bu vergi dışı olan yerlerde kurulmuş şirketler vardı. Buraların yönetiminde kimler var, gelir gideri nedir, Sayıştay denetimine girdi mi? Bu konularda bilgilendirirseniz memnun oluruz.

Bu, bir yıl içinde kaç tane abonenin iptali var? Bununla ilgili yine bilgilendirirseniz memnun oluruz.

Taşeron devam ediyor mu yani Bakanlığınızda taşeron olarak çalışan var mı? Çünkü taşeron modern bir kölelik, o insanları sömürmenin anlamı yok. Devlet böyle bir işin içinde olmamalı, tamamı kadroya alınmalı.

Bir de bir yılda bu ülkede ne kadar elektrik kesintisi yaşandı? Toplamda ne kadar elektrik kesintisi yaşandı? Keza, kayıp kaçaklarla ilgili de ülkemizde vatandaşın bilgisi dışında, faturada görünmüyor ama bir tahsilat yapıyorsunuz. Topladığınız kayıp kaçak bedeli ile kayıp kaçak enerji miktarı ne kadar? Yani bizden, herkesten alıyorsunuz zorunlu. Acaba bu kayıp kaçağın kaç katı fazla para topluyorsunuz ya da o, onu karşılıyor mu? Karşılamıyor da olabilir, onu da öğrenmekte fayda var.

Bu sabit saat uygulamasını çok arkadaşımız söyledi, İTÜ'nün bir raporu dayanak gösterilerek bu konuda daha önce açıklamalar da yaptınız ama insanların yaşamsal olarak uğradıkları büyük bir mağduriyet var. Sabah erken saatlerde giderken gün doğmamış oluyor, okulların lambaları yanıyor, evlerin lambaları yanıyor, farklı biçimde sokak lambaları da o saatte zaten yanıyor. Bunlardan oluşan bir enerji tüketimi var yani enerji firmalarının talebi doğrultusunda mı bu iş yürüyor, yoksa enerji tasarrufu sağlanabiliyor mu? Bunun da önemli olduğunu düşünüyorum.

Şu anda enerjide ödemesini yapamayan abonelerden kapalı olan var mı? Bunlardan icraya verdiğiniz ve bu anlamda da icra yoluyla tahsilata yöneldiğiniz var mı?

Bunun yanı sıra, ülkemizde enerjiyle ilgili yapılan çalışmalarda -daha önce de söyledik- özelleştirme sonucu enerji dağıtımı yapan firmaların daha uygun koşullarla devletten enerji alıp altyapı çalışmalarında o kadar çok istekli olmadığı görülüyor. Bununla ilgili farklı bölgelere gittiğimizde de gördüğümüz olaylar var. Örneğin, sokak lambalarının aydınlatmasıyla ilgili... Bu site içi ışıklandırmada eğer site, o TOKİ'ye müstakilse lambasını dahi yakmıyorlar, diyorlar ki: "Buradan para bize gelmiyor, onun için buranın aydınlatmasını sağlamayız." Bazı bölgelerde karartma uygular gibi işlemleri var.

Bütünüyle baktığımız zaman, Bakanlığınızın önümüzdeki süreçte küresel iklim değişikliğini önceleyerek bu konuda yeni bir vizyon, yol belirlenmesinin yararlı olacağını düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.