KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, sayın milletvekilleri, değerli katılımcılar; Cezai Konularda Uluslararası Adli İşbirliği Kanunu Tasarısı içeriği daha önce ikili anlaşmalar ve bir kısım kanunlarla iç hukukumuzda kısmen var olmakla birlikte bunları kodifiye eden, bu alanda kapsamlı bir düzenlemedir. Özel nitelikli konuları ve hukukumuza ilk defa girecek bazı kavramları içermektedir. Günümüz dünyasındaki gelişmeler örgütlü suçlar için de elverişli bir ortam oluşturmaktadır. Özellikle terörizm, finansal suçlar ve kitle imha silahlarının yayılması gibi tehlikeler millî güvenlik açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu gelişmelerin sonucu olarak suçlar da küreselleşmektedir. Bu nedenle, devletler açısından sınıraşan örgütlü suçlarla mücadele büyük önem arz etmektedir. Yurt dışında yaşayan milyonlarca vatandaşımız da dikkate alındığında ülkemiz açısından bu alanda uluslararası iş birliğinin önemi daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu tür problemlerle mücadelede etkinlik sağlanması, suçun ve suçluların yakalanması için ülkeler arasında iş birliği şarttır. Kuşkusuz yeryüzünde hiçbir ülke suçlular için bir sığınma yeri olmamalıdır ve tüm ülkelerin, özellikle terörle mücadele konusunda olmak üzere suçlarla mücadelede iş birliği yapması zorunludur. Bu çerçevede Türkiye de uluslararası adli iş birliği alanında diğer ülkelerle çok sayıda ikili ve çok taraflı sözleşmeler yapmıştır.

Tasarıyla uluslararası adli iş birliği alanında zamanın şartlarına göre imzalanmış olan anlaşma hükümlerinin uygulamada farklılıklara sebep olmasının önüne geçilmesinin amaçlandığı belirtiliyor. Devletler arasındaki adli iş birliği kapsamında suçluların iadesi, kovuşturma ve soruşturmanın devredilmesi, infazın devredilmesi ve hükümlünün nakli konuları tek bir kanuni düzenleme çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu konuların her birine dair Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar mevcut bulunduğu için kanun tasarısında sevk edilen düzenlemelerin bahse konu anlaşmamalara uygunluğunun tesis edilmesi önem taşımaktadır. Aksi ihtimalde Anayasa'nın 90'ıncı maddesi hükmü gereği görüşülen kanun tasarısının yasalaşması hâlinde hukuki değerden mahrum kalması gibi bir sonuç ortaya çıkabilecektir. Nitekim tasarının 1'inci maddesinde adli iş birliğine ilişkin anlaşmalar saklı tutulmaktadır. Ama bu durumda amaçta belirtilen zamana göre farklılık arz eden anlaşmalarda oluşan farklı uygulamaların önüne nasıl geçilecektir?

Bir diğer husus: Tasarının ana unsurunu oluşturan merkezî makam olarak Adalet Bakanlığının tespitidir. Bu durum işlerin hızlı yürümesine katkı sağlayabilecektir ancak alınacak kararların dış politika, güvenlik, siyaset, sosyal ve ekonomik hususlarla da ilgili olması nedeniyle gerektiğinde diğer bakanlık ve kamu kuruluşlarından görüş alınabileceğinin de tasarıya eklenmesi yerinde olacaktır.

Tasarıdaki soruşturmanın ve kovuşturmanın devri hususu ceza kavuşturmalarının aktarılmasına dair Avrupa Sözleşmesi'nin 2'nci maddesinin birinci fıkrasında son derece geniş tutulmuş iken 23'üncü maddede suçun işlendiği yerle sınırlı tutulmuştur. Acaba tasarının hazırlanması sırasında işlenen suçlarla ilgili "Türkiye'de yürütülen soruşturma veya kovuşturmalar" ibaresi yerine sehven "Türkiye'de işlenen suçlarla ilgili yürütülen soruşturma veya kovuşturmalar" ibaresi mi kullanılmıştır? Bu belirsizlik içinde tasarının söz konusu maddesinin ceza kovuşturmalarının aktarılmasına dair Avrupa Sözleşmesi'ne uyum sağlamayı mı yoksa ayrı bir düzenleme sevk etmeyi mi gaye edindiğini tespit etmek mümkün olmamıştır.

Diğer taraftan, tasarının 31'inci maddesinin dördüncü fıkrasında bulunan "İnfaz sırasında hükmün verildiği devlette veya Türkiye'de genel veya özel af kabul edilmesi ya da suç ve cezayı ortadan kaldıran veya hafifleten bir sebebin ortaya çıkması hâlinde hükümlünün hukuki durumu hakkında bulunduğu yer ağır ceza mahkemesince karar verilir." hükmüyle yabancı devlette hüküm giymiş olanların Türkiye'ye iadesi talep edilerek bu madde uyarınca yeni bir sebep ve durum ortaya çıktığı iddia edilerek hüküm hafifletilebilecek veya ortadan kaldırılabilecektir. Bu yönüyle tasarı kamuoyunda kara para aklama ve yolsuzluk nedeniyle Türkiye'nin gündeminde olan ve ülke dışında bulunan bazı kişilerle de illiyet kurularak değerlendirilmektedir. Buradaki kaygı, bu kanunun amacı acaba bir aklama ya da cezanın veya infazın hafifletilmesi girişimi midir? Sayın Bakandan bu hususa açıklık getirmesini bekliyoruz. Birinci maddede ikili anlaşmalar saklı tutulduğuna göre yapılan düzenlemeler ne getirecektir? Bu tasarıyla, örneğin, iade edilmeyen bölücülerin, teröristlerin ülkemize iadesi mümkün olacak mıdır? Bölücü terör örgütünün bazı ülkelerde yuvalanmasının ve destek görmesinin önüne geçilebilecek midir? Ülkemize ve milletimize ihanet eden, yetim hakkına el uzatılanlardan hesap sorulacak mıdır? Bu tasarı bunlarla ilgili olarak karşılaşılan problemleri giderebilecek midir?

Tüm bunlara bir cevap beklediğimizi ifade ederek, heyetinizi saygıyla selamlıyorum.