KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, bildiğiniz gibi, memleketimizde siyaset alanı son derece daraldı. Her şeye bir güvenlik penceresinden bakılıyor ve demokratik siyaset adına zaten her gün geriliyoruz, her gün bunun kırıntılarını yaşıyoruz. Çözüm üzerine, nasıl çözümler üreteceğimiz üzerine Meclisin devreye girmesini istiyoruz, Meclisimizin hayatın her alanında çözüm üretmesini istiyoruz. Ancak, bürokratik oligarşi, güvenlikçiler, Ergenekoncular, devletin ne kadar derinliklerinde yapı varsa bugün tekrar yüzeye çıktı, ipi ele aldılar ve yüzyıllık güvenlik siyasetini tekrar devreye soktular. Kendilerince diyorlar ki: "Bizim söylediklerimiz esastır, bunlar devletin bütünlüğü için esastır. Anayasa'ya bunlar uygundur, bunun dışında muhalefet eden herkes teröristtir." Paradigma bu. Ve siz, mesela, altı ay önce olmayan bir şekilde, çözüm süreci varken, memleketimizde barış havası varken, her şeyi Mecliste konuşabileceğimiz hissi varken bütün bu dediklerimizin hepsini yine yazıyorduk, vardı ve bugün "Roboski katliamı" demek Anayasa'ya aykırı olmuş oluyor ve yasalara aykırı olmuş oluyor sizin tabirinizle. Biz Roboski'de 34 çocuğun devletin savaş uçakları tarafından parçalanmasını bir katliam olarak değerlendiriyoruz; bu, siyasi bir değerlendirmedir. Siz bunu kendi pencerenizden, kendi zaviyenizden "Efendim, orada sınır ötesi bir geçiş vardı, devletin uçakları, silahlı güçleri gereğini yapmıştır." derseniz geçmişte hepimizi gadre uğratan devlet anlayışı bugün beni öteki sayar, yarın sizi öteki sayar; geçmişte sizin babanızı öteki saymıştı; öbür gün öbürünün dedesini öteki saymıştı; her gün başka bir subjektif çerçeveden, başka bir subjektif pencereden hepimizi öteki saymıştı. Siz bugün diyorsunuz ki: "'Roboski katliamı' dedin, bu Anayasa'ya aykırı." Neye göre? Ben yasama sorumsuzluğu yani yasama dokunulmazlığı anlamında bakıyorum. Biz nasıl yasaları değiştireceğiz, nasıl demokratik bir hâle getireceğiz? Önerilerimizi burada sunamazsak nerede sunacağız? Biz nasıl muhalefet yapacağız? Biz, evet, bakın, burada söylediğim her şey dokunulmaz. Bakın, Roboski katliamı diyorum, var mı, bir şey yapabiliyor musun? Niye bunu yazıya döktüğümde engel oluyorsun? Çünkü benim dokunulmazlığım var, kürsü dokunulmazlığım var. Ben bunu kâğıda da dökebilirim, buraya da Roboski katliamı diyebilirim, devlete eleştiri sunabilirim. Devlet bir kutsal değildir. Bunu en iyi siz biliyorsunuz, hepimiz biliyoruz, hepimiz geçmişte bu devletin gadrine uğradık. Hayal ettiğimiz şey, bu devletin demokratikleşmesi. Bugün bana dokunur, yarın tekrar sana dokunur, süngü tekrar sana döner. Niye bu kadar daraltıyoruz siyaset alanını? Buna karşı bir tutumumuz olmayacak mı? Efendim, Meclis Başkanı eleğin deliklerini tıkamış, her şeyi. Bakın, biz soru önergesi veriyoruz, soru önergesinde "Şurada şu kelimi şöyle olmalıydı da, böyle olmalıydı." diye geri gönderiyor, bir soru önergesini çok basit gerekçelerle... CHP'lilere de, MHP'lilere de, HDP'lilere de oluyor. "Burada bir yorum vardır." diye bir tek kelimeden dolayı geri gönderiyor. Bu, Meclis Başkanının tavrıdır; buraya yansıyor, Genel Kurula yansıyor. Biz burada siyaset alanını da genişletemezsek, demokratik siyaset alanını toplumdaki bu kutuplaşmayı nasıl yok edeceğiz? Nasıl bizim temsil ettiğimiz halkın görüşleri, partinin programında olan görüşler buraya yansıyacak? Siz nasıl kendi zaviyenizden, baktığınız pencereden "Bu Anayasa'ya aykırıdır." diyebilirsiniz efendim? Diyemezsiniz, buna hakkınız yok.

Bu çerçevede, bu tartışmaya bütün siyasi partiler görüş versin. Bakın, bu tarihî bir an olabilir; bugün bana, yarın size, her birinize olabilir çünkü geçmişte de hepimize oldu ve tekrar olabilir. Güvenlikçi siyaset devrededir, darbe dinamiği devrededir. Yarın başka güçler devreye geçip bütün siyaset alanını yok edebilir. Bunun önüne geçmek siyaset alanını tekrar ortaya koymaktır. Hepimizin görüşlerini burada özgürce ortaya koyabilme hakkımızdan geçer. Bu alanı hep beraber açalım arkadaşlar. Böyle bir şey olabilir mi? Başkan kendi zaviyesinden "Ben bunu basarım, ben bunu basmam." diye orada yüksek yargıçlık gibi bir pozisyona geçebilir mi? Bununla ilgili Meclis Başkanının ve Meclis Genel Kurulunun bir tavır ortaya koyması lazım. Siyaset burada yapılır, burada bütün görüşler buluşur, görüşler müzakere edilir, görüşler bir noktada ortaklaştırılır ve millet iradesi dediğiniz şey ortaya çıkar. Millet iradesi dediğiniz şey AKP'nin iradesi değildir ki, hepimiz milleti temsil ediyoruz. Bizim bölgede pek çok arkadaşımız yüzde 90-yüzde 95 oylarla seçildi. Böyle bir şey olabilir mi? Bu görüşlerimizin bu açıdan, burada da, muhalefet şerhlerimize de özgürce konulabilmesini, genel ahlaka bir hakaret yoksa siyasi görüşlerimizin orada olabilmesini hepimizin savunması lazım.