KOMİSYON KONUŞMASI

HÜSEYİN OLAN (Bitlis) - Evet, ben de zaman kazanma anlamında herkesi selamlıyorum.

Aslında, ilk başta söz hakkı isteyen Kayıhan Vekilimi dinleyince yani Bursa'da ve batıda gerçekten yoğun bakımlardaki yatak sıkıntısı ve doktor sıkıntılarına vekili olduğum Bitlis ve çevre illerinde şükretmek zorunda kaldım. Yani düşünün, batıda eğer Bursa'da, İstanbul'da, İzmir'de bu kadar sıkıntı varsa siz artık varın bizim oraları düşünün.

Yani bizim işimiz gücümüz aslında yoğun bakım hastalarına çevre illerde, işte, Diyarbakır'da, Van'da, Elâzığ'da, Erzurum'da yer bulmak, aramak. Tabii, bu etik midir? Aslında etik de değil çünkü birileri eğer bir vekil buluyorlarsa, o vekilin kanalıyla kendilerine bir yatak buluyorsa aynı zamanda diğer hastaların da biz hakkına girmiş oluyoruz. Bu noktada da büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Yani ben onlarca hastaya acilde sedyede can verirken şahit oldum. Bu noktada gerçekten ciddi sıkıntılarımız var. Aynı sıkıntılar yine yatak sıkıntısında da var, hastane sıkıntısında var. Hastanelerin yapısı, hastanelerin olduğu yerler ciddi anlamda sıkıntı. Van büyükşehir olmasına rağmen 2 hastane var, biri şehrin bir ucunda, diğeri diğer ucunda. Doktor desen Allah'a emanet, yok. Doktor sıkıntısı var, büyük bir sıkıntı var Van gibi bir yerde. Yine, aynı şekilde, orada çalışan personelin ciddi anlamda sıkıntıları var, yemek sıkıntıları var. Biz bunu daha önce de dile getirmiştik. İhale verilen firma gerçekten artık "Ne şekilde, ne kadar kâr edebilirim?" mantığıyla hareket ediyor ve ne denetleyen var ne de soran var ne de şey yapan var. Herhangi bir ufak hak aramada da o hak arayan sendika yetkililerine mobbing uygulayarak başka yerlere sürgün ediyorlar.

Yine, bununla birlikte, tabii, ilçe hastanelerimiz büyük sıkıntı içinde. Geçenlerde yine çok sözü edildi ama ben de söylemek zorunda kalıyorum Sağlık Bakanlığı yetkililerine. Bitlis ilçelerindeki hastanelerin durumunu sormuşum; 7 soruda doktor sayısı, branş sayısı, hemşire sayısı, şu sayısı, yatak sayısı sormuşum. Bana verdikleri cevap standart. Örneğin "Ahlat ilçemizde 6 aile sağlığı merkezi bünyesinde 16 aile hekimliği birimi hizmet vermektedir." Cevap bu, bütün hepsinde cevap bu, sadece aile hekimlikleriyle ilgili. Yani şimdi orada bu cevabı veren yetkili hastaneler ile aile sağlık merkezlerini ayırt edemiyor mu, yoksa gerçekten bizimle dalga mı geçiyorlar? Yani bu ciddi sıkıntı. Bakın, hepsi öyle, hepsi öyle; kesyapıştır yapmışlar sadece aile sağlık merkezleri ve aile hekimlerinin sayısı var. Yani bu ciddiyetsizlik açık söylemek lazımsa, o da ayrı bir mesele. Söylediğimizde de işte "Burası yeri değil." E, biz burada konuşmayacağız da nerede konuşacağız? Yani biz burada Sağlık Bakanını karşımızda görmezsek, yetkilileri karşımızda görmezsek nerede derdimizi dile getireceğiz?

Tabii, diğer bir konu uyuşturucu sıkıntısı. Uyuşturucu bölgede gerçekten ciddi anlamda artık kendisini hissettirmeye başladı. Öyle ki uyuşturucu kullanma yaşı ilkokuldaki çocuklara kadar inmiş. Geçen yıl ben geçen dönemki Sağlık Bakanımıza bir soru sordum. Bitlis'te 2018 yılında açılan AMATEM ve ÇEMATEM var ve 2018 yılından beri orası boş yani herhangi bir şey yapılmıyor, boş bina. Ben burada Sağlık Bakanına Plan ve Bütçe Komisyonunda sordum: "Bunu neden yaptınız?" dedim. "İhtiyaç yok." dedi. O zaman sorayım, tamam, ihtiyaç yok diyelim, binayı neden yaptınız Sayın Sağlık Bakanlığı yetkilileri? Eğer ihtiyaç yoksa -ki ciddi anlamda ihtiyaç var bölgede çünkü uyuşturucu gerçekten artık tamamen bir toplumsal sorun olmuş- o zaman neden yaptınız? Bu soruyu da sormak istiyorum.

Yine, bir diğer sıkıntı sağlık personeline şiddet. Geçenlerde hepinizin de bildiği gibi Diyarbakır'da Eczacı Fatih Ufuk Yıldız kalfası tarafından öldürüldü. Öldürülme sebebini biliyor musunuz nedir? Maaşını ödeyemediği için. Siz eğer eczacılık fakültelerinin sayılarını 60'ın üzerine çıkarırsanız ve o noktada sadece eczanelere, serbest eczanelere yönlendirirseniz sonu bu olur. Yani biz defalarca burada aktardık, eczacılığa farklı alanlar açılması, klinik eczacılık, şudur, budur, farmasötik eczacı; kamu kurumlarında istihdam edilmeleri, hastanelerde 50 yatağa 1 eczacı istihdam edilmesi ancak ne yazık ki fakülte sayılarını artırırken bunların istihdam edilmesi noktasında da bir çalışma yapmadınız ve bugün, bu, ciddi anlamda insanların hayatına mal olabilecek bir şekle dönüştü.

Diğer bir nokta, arkadaşlar da söz ettiler, cezaevlerindeki durum. Cezaevlerindeki durum, gerçekten şu anda 1.500'e yakın hasta tutsak var ve bu insanlar ne tedaviye gönderiliyor ne sevk ediliyor ne tedavi edilirken -Ömer Vekilim anlattı- ağız içi aramasıdır, kelepçeli tedavidir... Bunları tabii, insanlar ister istemez kendi onurlarından ödün vermemek için kabul etmiyorlar. ATK'ler burada görevlerini yapmıyorlar, meslek etiğine uymayan hareketlerde bulunuyorlar ve tamamen üstten gelen direktifler noktasında rapor veriyorlar. Bu hasta tutsakların bir an önce uygun bir şekilde tahliye edilmelerini bekliyoruz ve Sağlık Bakanlığının burada üzerine düşen görevi yapıp ATK'lerin gerçek anlamda meslek etiğine uygun bir şekilde de karar vermelerinin önünü açmaları lazım.

Kısacası, şimdi anlatacaklarım bunlardı, aslında sıkıntılarımız çoktur. Ha, bir de şu var: Acillerde yoğunluğun azaltılması. Biz geçenlerde... Biliyorsunuz, geçen Komisyonda şunu, acillerdeki yoğunluğu azaltmak için dediniz ki: "Biz ASM'lerde muayene ücretlerini yüzde 50 azaltacağız, acilde ve diğer şeylerde yükselteceğiz ve böylelikle acillerdeki hasta yoğunluğu azalacak." E, peki azaldı mı, soruyorum şimdi size. O zaman bunlar çözüm değil. Bu tür palyatif çözümler sorunu çözmüyor; daha akılcı, daha mantıklı çözümler üretmek lazım. Bunun da çözümünü üretmek için hastanelerin yeterli seviyede olması, fiziki altyapılarının olması, doktorlara "Ülkeyi terk edin." denileceğine doktorları nasıl tutabiliriz... Bölgede gerçek anlamda hem bölgede hem Türkiye'de doktorların görevlerini icra edebilmeleri için insan onuruna, mesleki onura yakışabilecek bir şekilde bunun altyapısı hazırlanarak ancak bu tür sıkıntıları aşabiliriz. Elbette ki maddeler üzerinde de konuşacağız. Şimdilik ben bunları aktarmak istiyorum.