Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
Konu | : | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3159) münasebetiyle |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 19 .06.2025 |
ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Ben de öncelikle bugün burada bulunan değerli halkımızı, değerli sivil toplum kuruluşu temsilcilerini ve değerli milletvekillerini selamlayarak başlamak istiyorum.
Ben de yine sabahki görüntüden dolayı sizi ve Divanı hem tutum geliştirmemekten hem de yaşanan şiddetten dolayı kınadığımı, kınamaya yönelik Sibel Vekilimizin söylemine karşı mütekabiliyet esasları doğrultusunda cevap vermemenizi, şiddeti meşrulaştırmaya çalışmanızı da doğru bulmadığımızı belirtmek istiyorum ve buna karşı da sizin göreviniz sabahki şiddeti soruşturmaktır, sorumlular yönünden derhâl bir soruşturma başlatmaktır. Bunu belirterek başlıyorum.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Benim önümün kesilmesinden mi bahsediyorsunuz?
ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Önünüzün kesilmesinden değil, meslektaşlarımızın, halkın yerlerde sürüklenmesinden bahsediyorum.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Ben dışarıda ne olduğunu bilmiyorum.
ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Türkiye Barolar Birliği üyesi meslektaşlarımızın yerlerde darbedilmesinden bahsediyorum Değerli Başkan.
Şimdi, tabii, şunu da en başta söylemek lazım: Tarih boyunca insanlık, sermaye, iktidarlar, devletler doğayı ve tabiatı her zaman bir talan ve sömürü alanı olarak gördü. Bu, tarihsel bir gerçeklik olarak önümüzde duruyor. Geldiğimiz noktada da bugün bu Meclise sunulan, bu Komisyona sunulan bu teklif de yine bu tarihsel durumun devamı niteliğinde bu Komisyona getirildi. Yine, doğanın, tabiatın sömürüsüne, talanına yönelik bir yasayla tekrardan bu devam ettiriliyor. Bunu en başta söylemek lazım ama bu böyle gitmez, böyle gitmemeli.
Değerli milletvekilleri, buradan bu yasa teklifine imza atan değerli milletvekillerine sesleniyorum: Bundan vazgeçin; tarihin, insanlık tarihinin bütün günahlarını sırtlamak zorunda değilsiniz, bunu sırtlayarak yürümek zorunda değilsiniz. Çözüm, gerçekten çözüm, insanlığa, tarihe, çevreye, doğaya saygı duymak; talanın, sömürünün karşısında olmaktır. Eğer gerçekten insanlık için, tarih için, doğa için bir şey yapmak istiyorsanız buradan başlayın. Biz yıllardır söylüyoruz, bir çözüm paradigmamız vardır. Bu, demokratik, kadın özgürlükçü ve ekolojik bir yaşamdır; bu, tarihsel bütün sorunların da çözülmesi için güçlü bir çözüm potansiyeline sahiptir. Çözüm istiyorsanız buyurun buradan başlayalım.
Bu yasa teklifi Anayasa'ya birçok aykırılık teşkil ediyor. Anayasa’nın 127'nci maddesindeki "yerinden yönetim" ilkesini açıkça ihlal ediyor. Anayasa’nın 35'inci maddesindeki mülkiyet hakkını da yine açıkça ihlal ediyor. Kamu yararı gibi bir amacınız yok. "Sermayeye nasıl daha fazla zenginlik katarız?" gibi bir amacınız var. "Sermayeyi nasıl daha güçlendiririz, nasıl sermayenin önünü açabiliriz?" gibi bir amacınız var. Yine, Anayasa’nın 56'ncı maddesinde yer alan "sağlıklı çevrede yaşam hakkı" bu hakkı da ihlal ediyorsunuz. "Çevresel etki değerlendirme süreçlerini nasıl sermayedarlar için ortadan kaldırabilir, onların işlerini nasıl daha da kolaylaştırabiliriz?" derdindesiniz.
Bakın, ben size bu yasayla yapılmak isteneni somut bir örnekle anlatacağım: 2020 yılında -çok çok iyi hatırlıyorum çünkü o dönem Baro Başkanlığı görevini yürütüyordum- Van'ın Gürpınar ilçesinde Şexan köyü, Yurtbaşı köyünde bir maden ocağında devleti arkasına almış olan, devlet demeyeyim, kaymakamı arkasına almış olan bir sermayedar o köylüye, o köyün içerisinde bulunan mermer ocağını gasbetmeye, halka zulmetmeye çalıştı. O görüntüleri hepiniz çok iyi hatırlıyorsunuzdur, resmen bir savaş alanına dönüşmüştü. O kaymakamın desteğini alan sermayedar, resmen, o mermer ocağını işletebilmek için köye baskın yapmış, yıkımlar yapmış, halkın üzerine gaz bombaları arttırmış, silah kullandırmıştı. Halkın direnişi ama kazandı, halkın direnişi sivil toplum kuruluşlarının, meslek odalarının desteğiyle birlikte kazandı çünkü halk haklıydı, direnişinde sonuna kadar haklıydı çünkü orada gasbetmeye çalışan, insanlığı, tarihi, coğrafyayı, tabiatı, hayvanların sağlığını zerre kadar düşünmeyen, bunu asla umursamayan bir sermayedar vardı ve elbette arkasında onu destekleyen, ona güç veren bir kaymakam. O süreçte halk direndi, o direnişiyle birlikte, orada, o mermer ocağının ÇED raporu hâlâ devam ederken, ÇED değerlendirme süreci hâlâ devam ederken, mermer ocağının ruhsatı çalışma yapılmak istenen alanın tamamı için alınmamışken orada çalışma yapmak isteyen o mermer ocağı işletmesinin karşısında halk güçlü direnişiyle kazandı çünkü daha öncesinde kurumların, tarımın, ilçe tarım müdürlüğünün, askeriyenin, birçok kurumun içinde yer aldığı bir raporlaşma süreci olmuştu ve o raporda şu söyleniyordu: "Burada yapılan mermer ocağı insan yaşamı için, hayvan yaşamı için, doğa için, çevre için zararlıdır." diye açıkça verilen bir rapor vardı. İşte o rapora rağmen kaymakam o sermayedara güç oldu ama başaramadı, halkın direnişiyle o geri tepti, o mermer ocağı ondan sonra yapılamadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Sayın Vekilim, teşekkür ediyoruz.
ZÜLKÜF UÇAR (Van) - İki cümleyle bitiriyorum Sayın Başkan .
Burada sizin yapmak istediğiniz de işte tam da budur. Burada yapılmak istenilen, işte, orada ÇED değerlendirme süreci devam ederken insan, hayvan, çevre, doğa sağlığına karşı rapor veren, olumsuz rapor veren kuruluşları bertaraf etmek istiyorsunuz, sermayedarların gücüne güç katmak istiyorsunuz. Biz de açıkça söylüyoruz: Bundan vazgeçin, artık insanlık için, insanlık tarihi için, insanlığın, doğanın, çevrenin, bütün canlıların geleceği için sağlıklı politikalar üretin.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Teşekkür ediyoruz Sayın Vekilim.
ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Teşekkür ederim.