KOMİSYON KONUŞMASI

İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün görüşmekte olduğumuz onuncu yargı paketinin 25'inci maddesiyle 5651 sayılı Kanun'un Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 9'uncu maddesi bazı ifade değişiklikleriyle yeniden yürürlüğe sokulmak istenmektedir. Ancak belirtmek isterim ki maddenin dili ne kadar farklılaştırılmaya çalışılırsa çalışılsın içerik itibarıyla iptal edilen hükmün neredeyse aynısını önümüze koymaktadır. Çünkü Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesindeki sorunlar aynı şekilde kalmaktadır. Anayasa Mahkemesi 11 Ekim 2023 tarihli 2020/76 esas, 2023/172 karar sayılı ilamıyla kişilik haklarını koruma amacıyla getirilen 9'uncu maddenin ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü açısından Anayasa’nın 13'üncü maddesinde yer alan ölçülülük ve demokratik toplum düzenine uygunluk ilkelerine aykırı olduğunu açıkça tespit etmiştir.

Yüksek Mahkeme özellikle şu hususların altını çizmiştir: Sulh ceza hâkimliklerinin başvurularına çelişmeli bir yargılama yürütmeksizin, makul bir aciliyet gereği ortaya konulmaksızın karar verdiklerini, gerekçeli kararların soyut, şablon ve olaydan bağımsız olduğunu, müdahalenin ne ölçüde gerekli olduğunun izah edilmediğini, bu yapısıyla maddenin keyfîliğe açık bir alan yarattığını, ayrıca içeriklere süresiz ve sınırsız erişim engeli getirilmesinin ölçülülük ilkesini ihlal ettiğini açıkça ifade etmiştir. Şimdi ise önümüze gelen bu yeni düzenlemede sorunların sürdüğü, Anayasa Mahkemesinin eleştirdiği çerçevenin korunduğu görülmektedir. Değişen iki şey var: Biri ilk bakışta "ihlal" gibi soyut bir ifadeyle sürecin yine muğlaklaştırılmasıdır; ikincisi ise internet sitesinde yapılan yayının tümüne sınırlama getirilmesinin zorlaştırılmasıdır ve olumludur.

Ancak şu sorularımıza cevap almak isterim: İhlalin ilk bakışta anlaşıldığı nasıl tespit edilecektir? Bu yorum yapacak hâkimin dayanağı nedir? Hangi yayın, hangi kriterlerle erişime kapatılacak, süresi ne olacak? Bu sorulara, teklif metni herhangi bir yanıt vermemektedir. Üstelik Anayasa Mahkemesi, Keskin Kalem Yayıncılık kararıyla sulh ceza hâkimliklerinin sistematik şekilde ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiğini ve çelişmeli yargılama yapılmadığını net bir şekilde tespit etmiştir. Buna rağmen, teklifte bu soruna çözüm sunan hiçbir usul güvencesi de yoktur.

Değerli arkadaşlar, İfade Özgürlüğü Derneğinin verilerine göre yalnızca 2023 yılı sonu itibarıyla Türkiye'de yaklaşık 953 bin web sitesi ve alan adı erişime engellenmiştir. Bu sayı, sadece hukuki bir tabloyu değil demokratik hukuk devleti ilkesinin ağır bir yara aldığını da göstermektedir. Biz bu tabloya daha fazla sansürle değil daha fazla hukukla cevap vermek zorundayız ancak yine aynı hukuksuzluk sarmalına girmek için yeniymiş gibi bir düzenleme yapıyoruz.

Sonuç olarak 25'inci maddeyle yapılmak istenen düzenleme ifade ve basın özgürlüğünü, Anayasa’nın 13'üncü maddesindeki ölçülülük ilkesini ve Anayasa Mahkemesinin kararını ihlal etmeye devam etmektedir. Bu nedenle, söz konusu düzenlemenin ya tekliften tamamen çıkarılması ya da Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen esaslara uygun şekilde baştan yazılması gerektiğini düşünüyorum.

Bu saatte bana bu kadar sabrettiğiniz için de teşekkür ediyorum.