KOMİSYON KONUŞMASI

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkanım, bizim itirazlarımız net, diyoruz ki biz burada: Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 5651 sayılı Kanun'un kişilik haklarının ihlaline ilişkin 9'uncu maddesi hemen hemen aynı hükümlerle yeniden düzenlenmiş, öngörülen cezalar ise artırılmıştır. Bu açıdan da Anayasa Mahkemesi iptal kararı gerekçeleri istikametinde hareket edilmediği ve kelime oyunları yapılarak durumun geçiştirilmeye çalışıldığı görülmektedir diyoruz.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Bu Anayasa Mahkemesi kararı mı?

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Bakın, anlatıyorum.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Bu, Anayasa Mahkemesi kararı mı Sayın Bülbül?

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Devam ediyorum şimdi, oraya da geçeceğiz.

İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Şu ana kadar ki Sayın Vekilimin kendi kanaati.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Şu, kanaatim, daha geçeceğim, geçeceğim daha.

Anayasa Mahkemesi kararında, ifade özgürlüğüne getirilen müdahalenin hukuki güvenlik ve belirlilik ölçütleri bağlamında tereddütlere yol açtığı, kapsamı ile sınırlarının belli olmadığını belirterek iptal kararı verilmiştir. Burada "içeriğin çıkarılması ve kaldırılması" yerine "internette kaldırılması" ifadesi getirilmektedir. Kelime değişikliğiyle... Yine teklifin 24'üncü maddesinde "içeriğin kaldırılması ve/veya" şeklinde aynı ifadeye yer verilerek düzenleme yapılmaktadır. Bu, masumiyet ilkesine aykırı bulunarak iptal edilmesine rağmen, BTK Başkanına verilen içeriğin yayından çıkarılması yetkisi masumiyet ilkesine aykırı bulunarak iptal edilmesine rağmen teklifte aynı şekilde geri getirilmiş olduğu görülmektedir. Bu, Anayasa 38, AİHS'nin de 6/2'nci maddesine aykırıdır, diyor. Buradan yola çıkarak size kanun teklifinde gerekçe gösterilen Anayasa Mahkemesinin 11/10/2023 tarih ve 2020/76 esas, 2023/172 sayılı Kararı'ndan ilgili bölümleri okuyorum: "Anayasa’nın 38'inci maddesinin dördüncü fıkrasında 'Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.' şeklinde de açıkça ifade edilen ve Anayasa’nın 36'ncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının da bir unsuru olan masumiyet karinesi, hakkında suç isnadı bulunan bir kişinin adil bir yargılama sonucunda suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis edilene kadar masum sayılması gerektiğini ifade etmekte ve hukuk devleti ilkesinin bir gereğini oluşturmaktadır. Masumiyet ilkesi uyarınca bir kişinin suçlu olarak nitelendirilmesi ve hakkında ceza hukuku alanına giren yaptırımların uygulanabilmesi kesin hükümle mahkûm olmasına bağlıdır. Anayasa’nın anılan maddesinde yer alan bu güvencenin mahkeme kararına işaret ettiği açıktır. Dolayısıyla bağımsız bir mahkeme tarafından verilen bir hüküm bulunmaksızın kişilerin suçlu kabul edilmesi masumiyet karinesi güvencesiyle de çelişir. Nitekim, kişinin suçluluğuna bağımsız mahkemece karar verilmesini öngören anayasal güvence feragat edilebilir nitelikte değildir. Bir yaptırımın veya hukuki bir tasarruf işleminin hangi şartlarda suç isnadı niteliğinde sayılıp suç ve cezalara ilişkin güvenceler kapsamında değerlendirebileceği, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında açıkça ifade edilmiştir." Onları da yazmışlar, tak tak, onları okumuyorum. "İçeriğin çıkarılması kararı verilmesi şeklindeki idari tedbirin bir suç şüphesine bağlı olarak uygulandığı açıktır. Anayasa’nın 38'inci maddesi suç şüphesi altında bulunan kişiyle ilgili olarak çeşitli tedbirler alınmasını mutlak olarak yasaklamamaktadır. Suç şüphesi altında bulunan kişiye ilişkin olarak çeşitli adli ve idari tedbirlerin alınmasına anayasal bir engel bulunmamaktadır. Ancak öngörülen tedbirin ceza yargılama süreciyle bağlantılı olarak yürütülen geçici bir tedbir niteliğinde olması gerekir. Ceza yargılaması sürecinden tamamen kopuk olarak uygulanan ve nihai nitelik taşıyan tedbirler, kişinin ceza mahkemesi kararından önce suçlu muamelesi görmesi sonucunu doğurduğundan masumiyet karinesini zedeler. Dava konusu kurallarda öngörülen tedbirin ceza yargılama sürecinden kopuk ve Başkan tarafından yapılacak bir suç tespitine bağlı olarak uygulanan nihai bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır." Başkan kim? BTK Başkanı. Yine okuyorum: "Dava konusu kurallarda öngörülen tedbirin ceza yargılama sürecinden kopuk ve Başkan tarafından yapılacak bir suç tespitine bağlı olarak uygulanan nihai bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Başkan tarafından uygulanan idari tedbir, tedbir uygulamasının gerekçesini oluşturan suçla ilgili olarak başlatılan ceza soruşturması sürecinde gözden geçirilememekte, yargılama mahkûmiyet dışında bir hükümle neticelense bile içeriğin çıkarılması kararı ayakta kalmaya devam etmektedir. Bu durumda masumiyet ilkesinin birinci boyutunu oluşturan ve bir kimsenin suçlu olduğu kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla tespit edilene kadar ona suçlu gibi muamele edilemeyeceğine ilişkin güvence anlamsız hâle gelmektedir.

Sonuç olarak, ceza kanunlarında suç olarak düzenlenen eylemlerin işlendiğinin henüz kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla tespit edilmeden idari bir makamın yapacağı suç tespitine bağlı olarak nihai bir tedbir mahiyetinde olan içeriğin çıkarılması kararı verilmesinin ve bu kararın icra edilmemesi durumunda idari para cezası uygulanmasının masumiyet ilkesini ihlal ettiği değerlendirilmiştir.

Sulh ceza hâkimi tarafından madde kapsamında verilecek içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararının doğrudan birliğe göndereceği belirtilmiştir. Söz konusu fıkralarda yer alan 'içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi' ibaresi dava konusu kurallardan birini oluşturmaktadır. Dava dilekçesinde ve başvuru kararında özetle dava konusu kurallar kapsamında uygulanabilecek içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi kararının hukuki niteliğinin belirsiz olduğu, bu kararların koruma tedbiri olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, nitekim herhangi bir suç ve ceza soruşturması bulunmamasına rağmen haklarının ihlal edildiğini ileri sürenlerin talebi üzerine idari kolluk yetkisi bulunmayan sulh ceza hâkimliklerince bu yönde karar verilebileceği, bu yöntemin hukuk sistemine aykırı olduğu, kurallarda bu yöntemin hangi esaslar kapsamında uygulanacağı hususunda belirliliğin bulunmadığı, keyfî müdahalelere karşı yeterli güvence içermediği, kurallarla ifade ve basın özgürlüklerinin ölçüsüz biçimde sınırlandığı, kuralların birçok yönden belirsizlikler içerdiği, nitekim uygulanmaları sonucu bir tür sansür mekanizmasının ortaya çıktığı, Anayasa’nın 13'üncü maddesi gereğince böyle bir sınırlamanın kanunla yapılması Anayasa'da öngörülen sınırlama sebeplerini demokratik toplum düzeni gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun olması gerektiği, Anayasa’nın 13'üncü maddesi bağlamında kanunilik ilkesi yönünde değerlendirmede sonuç olarak 9'uncu maddenin uygulanması bağlamında sulh ceza hâkimliklerinin çekişmeli bir yargılama yapmadan, gecikilmeksizin ve hızlıca bertaraf edilmek ihtiyacını ortaya koyamadan sonuca vardıkları anlaşıldığı ve çatışan haklar arasında adil bir denge gözetiminin sağlanmasına ilişkin bir yaklaşımın tespit edilemediği vurgulanmıştır. Ayrıca, gerekçeli kararlarda somut olayların şartlarından bağımsız ve genel ifadeler içerdiği, olaylara konu yayınların kişilik haklarını ilk bakışta görülebilecek apaçık bir şekilde ihlal etmiş olduğu tespitinin nasıl yapıldığının anlaşılamadığı açıklanmış, benzer durumun sulh ceza hâkimliği kararlarına itiraz edilmesi üzerine verilen kararlarda da yer aldığı ifade edilmiştir. Bu çerçevede 9'uncu maddenin kapsamı ve sınırlarının belirli olmamasının yargı makamlarına geniş bir takdir alanı yarattığı ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvurulara ilişkin somut olaylara bakıldığında 9'uncu madde kapsamında verilen kararlara karşı itirazlardan sonuç almanın imkânsız olmasının da zor olduğunun görüldüğü değerlendirilmiştir." Bu, Anayasa Mahkemesinin bu konuyla ilgili kararları ve buradan yola çıkarak burada BTK Başkanına verilen içeriğin yayından çıkarılması yetkisinin masumiyet karinesine aykırı olduğu açık. Siz burada "içeriğin yayından çıkarılması" lafını kaldırıp da kelime değişikliği yapıp da -ne o- "internetten kaldırılması" lafını getirdiğiniz zaman sizin Anayasa Mahkemesi kararına uyduğunuz anlamına gelmiyor. Bu bir.

İkincisi, 25'inci maddede, birazdan geleceğimiz maddede de "Sulh ceza hâkimliğince ayrıntılı bir inceleme yapılmasına gerek olmaksızın ihlalin ilk bakışta anlaşılabildiği hâllerde yirmi dört saat içinde içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi kararı verilir." hükmünde ayrıntılı bir inceleme yapılmasına gerek olmaksızın ihlalin ilk bakışta anlaşılabildiği hâllerde hukuki belirlilik yok, öngörülebilirlik yok, hukuki güvenlik ilkesinden yoksun, hukuk devleti ilkesine aykırı, suç ve cezalarda kanunilik ilkesine de Anayasa 38'e göre aykırı.

Biraz önce dediği gibi Sayın BTK yetkilisinin, "İlk bakışta ihlal doktrininin bu denge konusunu ortaya koyduğuna ilişkin bir yaklaşım olduğu da dile getirilse dahi taşıdığı hukuki belirsizlikler ifade hürriyeti bakımından da keyfî bir sınırlamaya dayanak olabilecek ve Anayasa’nın 13'üncü maddesine açıkça aykırılık teşkil edecek bir düzenleme." diyor. Ne anlatayım ben arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi kararı bu. Sayın Hocam, ne anlatayım? Sayın Genel Müdür, ne diyorsun?

Sonra bir şey daha var, onu da söyleyeyim Başkanım.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Buyurun.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Arkadaşlar, sulh ceza mahkemesine yapılan itirazlar var ya, itirazlar, o itirazlarda sulh ceza hâkimliğinin... Mahkeme nereden çıktı? Eskiden kaldığımız belli oluyor. Mahkemeler eskiden özgürlük yeriydi, şimdi sulh ceza hâkimlikleri açıkça sansür, tutuklama ve sarayın aparatı gibi, yargı aparatı gibi kullanılıyor. Ona da geleyim aynı zamanda. Sulh ceza hâkimliğine yapılan itirazlarda sulh ceza hâkimliğinin karar verme süresi yok, süresi yok arkadaşlar. Sulh ceza hâkimi alacak, dosyaya koyacak, ne zaman karar verirse verecek.

İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Süleyman Bey, on dört saattir seninle beraber olmasak aklımıza farklı şeyler gelecekti, adam kendini sıfırladı, yeniden mi başladı diye.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Ya, Sayın Başkanım, konuşmayalım diyorum ama yahu Başkan yani...

FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) - Başkanım, kifayetimüzakere.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - 25'inci maddede de Gizem Hanım'ın da açıklamaları var Başkanım, ona geçince orada da bahsedeceğiz.

Teşekkür ederim.