| Komisyon Adı | : | (10/2608,2609,2610,2611,2612,2613) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım Sigortaları ve Doğal Afetler Daire Başkanı Kamil Özdemir ile Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi Anonim Şirketi Genel Müdürü Bekir Engürülü tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 28 .05.2025 |
SİNAN ÇİFTYÜREK (Van) - Kurum temsilcilerinin sunumlarını dinleyince doğrusu yani hani söylem ile icraat arasındaki farkı durmadan irdelemeye çalıştım, anlamaya çalıştım. Hem hâlen sahada mesela, daha buraya gelmeden önce Malatya'dan, Pazarcık'tan yani Maraş'tan, Elbistan'dan, Adıyaman'ın özellikle Besni üzümünün yoğun olduğu bölgeden üreticiler beni arıyor, diyorlar "Ya, hani ne oldu? Ya, bir yardım, geldiniz buraya..." Sahada inceleme yapmış gibi buraların hepsini gezdim, dolaştım dört gün boyunca, saha çalışması yaptım, raporlaştırdık onu. Vallahi yakında geleceğiz o tarafa dedim, sizi de oraya çağıracağım, gelin, sayın vekillere, yetkililere sorun diye. Yani hani "Şöyle yardım yaptık, böyle yardım yaptık." deniliyor da sahada tablo bu değil bize gelen haberler; bu, bir.
İkincisi, şimdi, ben yine sayın kurum temsilcilerini dinleyince tarıma ilişkin bizim bazı konularda dünyada, hatta Avrupa'nın ilk 3 ülkesinin dışında ne kadar önemli çalışmalar yaptığımızı, etkinlikler yaptığımızı, tarıma nasıl önem verdiğimizi dinleyince vallahi aklıma şimdi biz Almanya'dan, Fransa'dan et ithal ediyoruz. Bu nasıl oluyor yani? Almanya ya, Fransa... Süt, ben sordum biraz yani et, süt ve benzeri, makarnaya varana kadar biz oralardan daha pahalı tüketiyoruz sayın vekiller, sayın kurum yetkilileri. Ben gelmeden doğrudan doğruya orada arkadaşlarımdan, yoldaşlarımdan rica ettim, dedim ki: Ben buradan Google üzerinden verilere bakmak istemiyorum. Mümkünse gidin, markette doğrudan doğruya bakın etin fiyatı nedir, makarnanın fiyatı nedir, sütün fiyatı nedir, yumurtanın fiyatı nedir diye bana veri gönderdiler; emin olun -zaman dar, vekilimin söz hakkını aldım, sağ olsun- biz onlardan pahalı tüketiliyoruz ve biz tarımın beşiğiyiz yani uygarlığın beşiğiyiz, ilk anayurduyuz dünyada; daha doğrusu tarım uygarlığı buradan doğdu, tarımla doğdu ve buradan doğdu.
Şimdi, bir vekilimiz değindi, iki cümleyle daha açayım: Hollanda bizim sekizde 1'imiz, ya, biz Hollanda'nın üçte 1'i, dörtte 1'i ihracat yapıyoruz sayın yetkililer yani bu üçte 1'idir, dörtte 1'idir Türkiye adına kara bir tablodur; bu, birincisi.
İkincisi, şimdi, zaman da dar, değinildi ama ben şunu söyleyeyim: Siz benden çok daha iyi biliyorsunuz, devletin aklı bunu çok daha derinden biliyor; iklim krizi -demin sayın vekilimiz değindi kısaca buna- bizim bildiğimiz gibi yani birkaç yılda bir, on yılda bir yüzleşeceğimiz bir mesele değil artık. Biz mega felaketlerle bir yılda 3-4 defa yüzleşiyoruz. Çukurova'dan ben yeni geliyorum, Çukurova bir yılda 3-4 defa peş peşe yüzleşti. Yani diyelim mi Çukurova eskiden beş, altı yılda ya da belki on yılda, on beş yılda yüzleşeceği bir mega felaketi bu yıl peş peşe 3 kere yaşadı. Yani o nedenle sadece Tarım Bakanlığı değil, devletin kendisi...
Demin göstermiştim, burada da bir harita göstereyim ben size; TÜBİTAK'ın bir önceki sayıda çıkardığı bu tablo hakikaten dehşet verici bir tablo, veriler... Burada dünyadaki toplam yabani hayat popülasyonunu ele alıyorlar, burada tatlı su kaynaklarında, denizde ve karalarda toplam canlılardaki popülasyonun yer yer yüzde 80'e vardığını, azaldığını söylüyor. Bu, esasında çok ciddi bir küresel iklim değişikliğidir. Dolayısıyla, iklim değişikliğine ilişkin olarak zaman, mekân aralığı daralıyor, değişiyor, devletin buna ilişkin stratejik yönelimlere girmesi gerekiyor, bunların başında da... Mesela, bir şehirde bize sordular, dediler ki: "Ya, bizi yazboz tahtasına dönüştürdü, badem ekiyoruz, sonra badem fazla oluyor, 'Onu sökün." diyorlar, söküyoruz, kayısı ekiyoruz, söküyoruz, başka bir şey ekiyoruz." İklim değişikliğine uygun yeni ürün desenleri konusunda devlet stratejik olarak çalışıyor mu? Sadece bakanlıktan söz etmiyorum, onu söyleyeyim. Dolayısıyla, kâğıt üzerinde her şey çok güzel. Ben Tokatlı değilim, Urfalıyım fakat bizim Tokatlı Hüseyin amcanın bir sözü vardı, çok dehşet verici, çok anlamlı söz. Biz genciz ya "Devrim yapacağız." diyorduk o zaman. Derdi ki: "Oğlum, tavuğu sofrada gören, toprağı saksıda görenler hayatı anlayamaz." Ben sayın bürokratlara hakaret etmek istemiyorum, saygı duyuyorum ama yani söylem ile saha arasındaki fark farklıdır; onu görüyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum, görüşmek üzere.