Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
Konu | : | Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunuseven ve Çorum Milletvekili Yusuf Ahlatcı ile 143 Milletvekilinin Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3138) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 28 .05.2025 |
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Hepinize saygı ve hürmetlerimi sunarım.
Şimdi, teknik anlamda hemen şunu söyleyeyim: Evet, yani değerli vekilimizin kaldığı yerden, güzergâh dışı çalışma dedik. Hemen Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfının Türkiye'de her ilde araçları var. Aşağı yukarı İstanbul'da 200'e yakın, Ankara'da nereden bakarsan 100-150'ye yakın; bunların hepsi güzergâh dışı çalışıyor. Peki, bu keşfe giden, hacze giden araçlarla ilgili bu kanuna göre bakarsanız her gün ceza kesilir, bir. Yani kanun dediğiniz toplumun bağrından çıkması lazım.
İki, şimdi, burada, evet arkadaşlarımız dediler ki: "Cezalar caydırıcı değil." Caydırıcı olması açısından bir, Türkiye'de Elektronik Denetleme Sistemi ve MOBESE sistemleri mevcut ancak ülke genelinde yaygınlığı sınırlı, yaygın olmadığı için sıkıntı yaşıyoruz. Denetimler dönemsel kampanyalarla yoğunlaşıyor; yanlış, sürekli olması lazım. Almanya, İngiltere, Japonya trafik kameraları, plaka tanıma sistemleri radarlarla çok yaygın ve anlık çalışır; Türkiye'de çalışmaz, yapılmıyor. İsveç trafik denetiminde teknolojik olduğu kadar sivil denetimle de destekleniyor; Türkiye'de fahri trafik polis müfettişi çıkarıldı, maalesef işlemiyor. Toplumsal algı ve kültürel caydırıcılık açısından da çalışmalar yapılması lazım, Türkiye'de bunlar yapılmıyor yani Türkiye'de kurallara uymamak normalleştirilmiş durumda, ceza sadece bir ödeme olarak görülüyor. Trafik cezaları davranış değişikliği yaratmakta yetersiz kalıyor. Bu İsveç'te, Japonya'da suç işlemenin sosyal karşılığı çok yüksek, toplumsal tepki cezadan daha fazla caydırıcı oluyor; biz toplumsal tepkiyi yaratamıyoruz.
Ve sonuç, Türkiye'de buna yönelik tespit ve önerilerimiz şu: Türkiye'de sorun sadece cezaların düşüklüğü değil, arkadaşlarımızın bahsettiği gibi uygulama ve eğitim yetersizliği, gelirle orantısızlık. Gelirle orantısızlığı girin, internette girin, sahibinden satılık Corsa araca girin, 1998 model araç 248 bin, getirdiğiniz ceza 270 bin; bir ceza getiriyorsunuz 370 bin yani bu olacak iş mi arkadaşlar? Geçmişte asgari ücret yani cumhuriyetin kurulduğu tarihten bugüne kadar asgari ücret ile idari para cezası arasında bazı cezalarda 18 kat var, bazı cezalarda 7 kat var. Tarihten biz bugüne kadar idari para cezaları ile asgari ücret karşılaştırması yaptığımız zaman makas bu kadar açık değildi. Teknolojik denetim eksikliği var, toplumsal bilinç azlığı var.
Öneriler: Gelir bazlı ceza sistemine geçilmeli.
İki, trafik cezaları sadece para değil, zorunlu trafik eğitimiyle desteklenmeli, bu yapılmıyor. EDS sistemleri ülke genelinde yaygınlaştırılmalı. Ehliyet puan sistemi daha etkili hâle getirilmeli, var ama etkisiz. Trafik ihlalleriyle mücadelede kamu spotları ve medya kampanyaları yoğunlaştırılmalı, maalesef bunlar yapılıyor ama yetersiz, eksik.
Ve burada fiziki olarak yolların yapılmasıyla ilgili Şanlıurfa-Suruç arasına biz "ölüm yolu" diyoruz, bununla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Suruç'tan yani bu "ölüm yolu" dediğimiz... Hatta tüm Şanlıurfalılar dâhil oldu, parti ayrımı yapılmaksızın Suruç'a kadar biz burada yürüyüş yaptık "ölüm yolu" olarak dikkatleri çekme adına "Yolu yapın." dedik. Akçakale-Şanlıurfa arasında küçük sanayi sitesi var, bakanlığa müracaat ettik, dedik ki: "Buraya ışık koyun, döner kavşak koyun." konulmadığı için sürekli kazalar yapılıyor.
Şimdi, gelelim biraz önce arkadaşlarımız dediler ki: "Ya, etki analizinin düzenlenmesiyle ilgili bir düzenleme yok." Arkadaşlar, var; hemen söylüyorum: Cumhurbaşkanlığı Kanun Hazırlama Usul ve Esasları Hakkındaki Yönetmelik'in 26'ncı maddesinde düzenleyici etki analizinin yapılması gerekiyor. Peki, düzenleyici etki analizi ne işe yarar? Aslında bu kanun teklifinde etki analizini içermemesi yalnız bir eksiklik değil, buna gelirken Sayın Bakan Yardımcımız kalktı, dedi ki: "Efendim, biz bu çakarlarla ilgili cezaları artırdık, düştü." Sadece bir o mu var? Peki, burada mevcut olan kanunla 2023 yılında trafik kazaları azalıyor, ölüm kazaları azalıyor; 2024'te sizin o bahsettiğiniz analiz bende burada yani arkadaşlara dağıtmadınız ama bana geldi. Peki, burada 2023'te bu kadar şey oluyor da kazalar olmuyor, vakalar azalıyor da 2024'te niye fırlıyor? Bana bunun... "Niçin siz etki analizini istiyorsunuz?" İşte, bunun için istiyoruz. Yani en azından bunun...
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Tanal, onun cevabını Sayın Bakanımız, bürokratlar verecekler.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Üstadım, ellerinde var. Evet, verecekler ama...
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sizin söylediklerinizi, soru olarak varsa onun cevaplarını verecekler.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Burada şunu söylüyorum: Şimdi, etki analizinin... Bu sadece bir teknik eksiklik değil, yasama sürecinin meşruiyetine, anayasal düzene doğrudan bir tehdittir bu etki analizinin yapılmaması veya verilmemesi. Bu Anayasa’nın 2'nci maddesinde Türkiye Cumhuriyeti hukuk devleti olarak tanımlanır. Hukuk devletinde yasalar keyfî değil; hesap verebilir, öngörülebilir şekilde yapılır. Öngörülebilirliğin de amacı etki analiziyle ancak... Etki analizi zaten bu öngörülebilirliğin temelidir. Eğer etki analizini yapmazsak Anayasa'mızdaki hukuk devleti öngörülebilirlik ilkesini göremeyiz, onunla görebiliriz. Anayasa’nın 6'ncı maddesi "Egemenlik milletindir." diyor. Burada temsilcilere, milletvekillerine bu bilgilendirmelerin verilmemesi, eksik bilgi verilmesi; milletvekilleri aldatılmış olur. Yani bu etki analizinin bize verilmemesiyle milletvekilleri, yasama organı üyeleri aldatılmış oluyor. Bu, Anayasa'mızın 87, 88'inci maddelerindeki yasama yetkisinin kullanılmasının bir usule ve bir şekle bağlı olduğunu ifade eder. Etki analizi içermeyen teklifler bu usul kurallarını ihlal eder Anayasa’nın. Burada etki analizi olmaksızın teklif sunmak Meclisin bütçe hakkının dolaylı yoldan bir gaspıdır, siyasi etik ve saydamlık sorunudur aynı zamanda. Etki analizlerini kaçırmak milletin gözünden gerçekleri saklamaktır. Yasaların halkı nasıl etkileyeceği bilinmeden yapılan düzenlemeler halkın değil, belli bir çıkar grubunun çıkarına çalışır. Yani burada etki analizinin amacı ne? Halka etkisi nedir bunun? Bu demokratik rejime değil, teknokratik keyfîliğe, oligarşik manipülasyona işaret eder ve burada denetlemeden, denetimden kaçınmak için bunlar yapılmıyor veya sunulmuyor. Etki analizi, yasaların uygulandıktan sonraki denetimi açısından ve öncesinden... Bu, bir temel araçtır, bunun kullanılması lazım. Bu raporlar olmadığı sürece bu yasanın toplum üzerindeki etkisi izlenemez, hesap sorulamaz, uygulama değerlendirmesi yapılamaz. Bu da halkın Meclis üzerindeki denetim hakkının fiilen ortadan kaldırılmasıdır.
Sonuç ve çağrı; Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan herhangi bir kanun teklifinde etki analizi bulunmuyorsa bu teklif hukuken sakattır, siyasal olarak meşruiyetten yoksundur, toplumsal sorumluluğa aykırıdır. Bu tür eksik teklifler, İç Tüzük'e uygun hâlde getirilmeyen teklifler Meclis komisyonundan geri çekilmelidir. Aksi hâlde, bu eksiklik yalnızca teklif sahibinin sorunu değil, bu eksikliği bile bile oylayan her milletvekili de hukuken tarih önünde sorumlu olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti yasama organı keyfî düzenleme yeri değil, halkın iradesini yansıtan ve hukuka uygun kararlar alınan bir organdır. Bu ilkeye bağlı kalmak sadece anayasal bir zorunluluk değil, vicdani bir görevdir.
Söz verdiğiniz için de teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunarım.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Teşekkür ediyorum Sayın Tanal.
En azından süreye riayet ettiniz ama Anayasa’nın 87 ve 88'inci maddeleriyle ilgili söylemiş olduğunuz hususlara katılmadığımı da ifade etmek isterim.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - O sizin görüşünüz tabii ki.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Az önceki de sizin görüşünüzdü dolayısıyla...
Çok teşekkür ediyorum.
Şimdi, Sayın Suiçmez...
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Şimdi, hepinizden özür diliyorum, gitmem gereken bir yer var onun için konuştu, gitti demeyin bana. Özür diliyorum.
ÖMER ÖZMEN (Aydın) - Mahmut Ağabey, biz sabaha kadar buradayız, bekleriz.
NURETTİN ALAN (İstanbul) - Kesin diyeceğiz Sayın Tanal, bunu deriz yani.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Çok teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - İmkânlar dâhilinde gelmeye çalışacağım.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Tanal, çok teşekkür ediyoruz.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Ama oradan beyefendi benim teklifimi sınırlamak için de "Komisyon üyesi olmayanlar konuşamaz." dedi.