Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
Konu | : | Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunuseven ve Çorum Milletvekili Yusuf Ahlatcı ile 143 Milletvekilinin Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3138) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 28 .05.2025 |
İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Değerli Başkanım, teşekkür ediyorum.
Kıymetli milletvekili arkadaşlarım, Değerli Bakan Yardımcım, kıymetli bürokratlarımız, sivil toplumun değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İç Tüzük'ümüzün 38'inci maddesinde çok açık bir hüküm var. Komisyonlar kendilerine havale edilen tekliflerin Anayasa’nın metin ve ruhuna aykırı olup olmadığını tetkik etmekle yükümlüdürler. Bu noktada söz konusu kanun teklifi hakkında Kanunlar ve Kararlar Başkanlığından Anayasa'ya uygunluk değerlendirmesi alınıp alınmadığını sormak istiyorum çünkü Komisyon üyeleri olarak bize Kanunlar ve Kararlar Başkanlığından Anayasa'ya uygunluk noktasında bir veri ulaşmış değil. Bu konuda bir uygunluk değerlendirmesi tarafımıza iletilmediği için Anayasa'ya uygunluğu denetlenmemiş bir teklifle karşı karşıya olduğumuzu ifade etmek isterim.
Öte yandan, teklifin çeşitli maddelerinde Anayasa Mahkemesi kararlarına referans verilmiş. Mesela 18'inci ve 31'inci maddelerde bu yönde referanslar var. Ayrıca, referans verilmemiş olsa da teklifin 6'ncı, 9'uncu ve 30'uncu maddeleri hakkında Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararlar söz konusu. Hangi kararlar diye soracak olursanız; 29 Kasım 2012 tarihli karar, 12 Temmuz 2017 tarihli karar. Bu 3 madde bakımından da Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmuş mu? Hem Komisyon üyesi hem teklif sahibi olan milletvekili arkadaşlarımız hem de bu metnin hazırlanmasında katkıda bulunan bürokratlar bu konuya dikkat çekmişler mi, doğrusu öğrenmek isterim.
Özellikle 6'ncı madde bakımından maddenin 11'inci fıkrasıyla sürücünün işlettiği araçta bir ihlal tespit edilmesi hâlinde sürücü aynı zamanda işleten değilse işletene sürücüye verilen cezanın 2 katı tutarında idari para cezası uygulanması öngörülmektedir. Bu uygulama, işletenin doğrudan bir kusurunun olup olmadığına bakılmaksızın cezalandırılmasına yol açabilecek bir içeriktedir.
Anayasa Mahkemesi, 12/7/2017 tarihinde 2017/122 sayılı Karar'ında aynı maddedeki benzer bir düzenlemede suçun işlenmesine katkısı ya da etkisi ortaya konulmayan araç sahibine doğrudan ceza verilmesini, Anayasa’nın 38'inci maddesinde güvence altına alınan cezaların şahsiliği ilkesi ve hukuki belirlilik ilkesi bakımından Anayasa’nın 2'nci maddesine açıkça aykırı bulmuş ve bu düzenlemeyi iptal etmiştir. Benzer şekilde, teklifin 18'inci maddesinde de aynı gerekçeyle Anayasa Mahkemesi kararının gereği karşılanmamaktadır.
Anayasa Mahkemesinin önceki içtihadı ışığında bu teklif yasalaşırsa yapılacak başvuruda iptal edilme ihtimali çok yüksektir. Kanun koyucunun Anayasa Mahkemesi kararlarını dikkate alarak kusur, fiil, ceza üçgeninde açık ve gerekçeli bir illiyet tesis edilmesi ve bu eylemin o kişi tarafından gerçekleştiğinin kanıtlanması yükümlülükleri yerine getirilmemiştir.
Değerli Başkanım, uzunca süredir görüyoruz ki Parlamentoda yapılan düzenlemeler Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarında son günlerine kadar beklenip Anayasa Mahkemesinin kararları sağlıklı bir şekilde değerlendirilmeden "mış" gibi yapılarak süre kazanmaya matuf düzenlemeler içermektedir. Burada yapılan da işin açıkçası budur çünkü 2017/122 sayılı Karar son derece açık ve nettir. Bu konunun da yasa teklifinde bulunan arkadaşımızın ve bürokratların gözünden kaçtığı kanaatindeyim çünkü hepimizi bağlayan yegâne burada Anayasa var ve Anayasa Mahkemesinin kararları da hepimizi bağlamalı.
Diğer yandan, söz konusu kanun teklifi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 88'inci maddesinde düzenlenen kanun yapma usulüne de açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Bilindiği üzere 2017 Anayasa değişikliğiyle, Bakanlar Kurulu kavramı yürürlükten kaldırılmış ve Bakanlar Kurulunun kanun tasarısı sunma yetkisi sona ermiştir. Bu değişiklikle birlikte hukuk sistemimizde tasarı kurumu da ortadan kalkmış, kanun teklifi verme yetkisi yalnızca milletvekili arkadaşlarımıza tanınmıştır ancak bu kanun teklifinin hazırlanış sürecine ilişkin olarak kamuoyuna yansıyan basın açıklamaları... Bakınız, dün, benim ilk defa şahit olduğum bir uygulama yaptınız Sayın Başkan, sizi tebrik ediyorum. Geçtiğimiz dönemlerde biz farklı Komisyonlarda görevler yaptık, Anayasa Komisyonunda yaptık, İçişleri Komisyonunda yaptık, pek çok araştırma komisyonunun sözcülüğünde bulunduk ama hiçbir zaman bu şekilde, kamu görevlileri de çağrılmak suretiyle Komisyon üyelerinin bir çalışma öncesinde bilgilendirildiğine şahitlik etmemiştik. Bu nedenle, tutumunuzdan dolayı sizi tebrik ediyorum ama dün biz burada aynı zamanda kanun teklifi sahibi arkadaşlarımızın bir kısım konulara yeterince vâkıf olduklarına ama bir kısım düzenlemelere ise yeterince vâkıf olmadıklarına çalışma ortamı içerisinde bizatihi şahitlik ettik. O nedenle, kanun teklifinin hazırlanış sürecine ilişkin olarak kamuoyuna yansıyan basın açıklamaları hiç olmazsa Parlamentoya saygı gereği İçişleri Bakanlığı tarafından yapılmamalı arkadaşlar. Madem böyle bir düşünceniz var, bir kanun teklifi vereceksiniz; bu kanun teklifini verecek olan milletvekili arkadaşımızın manevi şahsiyetine duyacağınız saygı nedeniyle hiç olmazsa bu açıklamaları önceden siz yapmayın, bu kanun teklifini veren arkadaşımız yapsın ve kamuoyunu milletvekili arkadaşlarımız bilgilendirsin. Bakanlığın bilgilendirdiği konularda tamamlayıcı imza atan arkadaşlarımızı da zor durumda bırakıyorsunuz, bunu da özellikle ifade etmek isterim. Her ne kadar teklif usulen bazı milletvekillerinin... Artık onu söyledim, eşmiyorum çünkü gördüm ben, İbrahim Bey teklifle alakalı gerçekten emek vermiş, çalışmış ama yine söylüyorum, sadece İbrahim Bey için değil bütün milletvekillerimizin onurunun korunması adına bu tür kanun tekliflerinin bakanlık tarafından önceden kamuoyuyla bilgilendirilmemesini hassaten istirham ediyorum.
Ayrıca, teklifin, konusu itibarıyla esas komisyon olarak İçişleri Komisyonunda görüşülmesi gerekirken başka bir Komisyona sevk edilmesi de usul bakımından ayrı bir tartışmayı beraberinde getirmektedir. Bu hususun da not edilmesinde fayda var. Değerli Başkanım, Adalet Komisyonu Başkanlığı olarak bu görüşmeleri yapıyoruz ama karşımızda yürütmenin temsilcisi olarak çok değerli İçişleri Bakan Yardımcımız var. Bu görüntü bile aslına bakarsanız bu kanun teklifinin İçişleri Komisyonunda görüşülmesi gerekliliğini bize net olarak ortaya koyuyor. Dolayısıyla, bu hususta da ben bu kanun teklifinin asıl görüşülmesi gereken Komisyonun İçişleri Komisyonu olduğunu düşünüyorum.
Diğer bir nokta, teklif metni, Anayasa'mızın 2'nci maddesinde yer alan ve değiştirilmesi yasaklanan hükmün içerdiği hukuk devleti ilkesini de ihlal etmektedir. Neden derseniz çünkü hukuk devletinin önemli unsurlarından biri belirlilik ve hukuki güvenlik ilkesidir. Teklifte yer alan bazı düzenlemelerde kavramların yoruma açık ve uygulamada farklılık yaratabilecek şekilde tasarlanmış olması hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik ilkeleri bakımından tartışma doğurmaktadır. Özellikle teklifin 33'üncü maddesi bakımından "övme" ve "özendirme" gibi ifadeler... Kime göre övme, kime göre özendirme? Bu hususların net bir şekilde ifade edilmesi ve en azından Komisyon ve Genel Kurul aşamalarında bu övme ve özendirmenin örnekleme yöntemiyle bu kanun teklifinin altına dercedilmesi gerekir. Uygulayıcısı açısından subjektif değerlendirmelere açık hâle gelmekte ve normun sınırlarının muğlak kalmasına sebep olabilmektedir. Bu da vatandaşlarımızın hangi somut davranışlarının yaptırıma tabi olacağını önceden bilememelerine neden olarak hukuk devleti ilkesini ihlal edeceği gibi ifade özgürlüğünü de yok edecektir. Özellikle son günlerde ifade özgürlüğünün kısıtlanması konusunda iktidarın son derece katı bir tutum sergilediğini hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla, burada, yargının tarafsız ve bağımsız olduğu bir ülkede tam manasıyla bu belirlilik ilkesinin netleştirilmesi ve ülkenin yargısında bir problem varsa burada müphem bir alan kalırsa da çok büyük tehlike yaratacağını da özellikle ifade etmek isterim.
Madde gerekçesinde düzenlemeyle ihbar amacıyla yapılan paylaşımlar ile haber niteliğinde olan paylaşımların yasaklanmadığı, sadece trafik kural ihlali yapmayı özendirmek amacıyla bu görüntüleri alenen yaymanın ve övmenin yasaklandığı ifade edilse de maddenin yazım dili yanlış; hem de uygulamada bu hususların nasıl uygulandığını hepimiz gayet iyi biliyoruz.
Tüm bu nedenlerle, İç Tüzük'ün 38'inci maddesinin açık hükmü yani "Bir Komisyon, bir teklifin Anayasa'ya aykırı olduğunu gördüğü takdirde gerekçesini belirterek maddelerin müzakeresine geçmeden reddeder." hükmü uyarınca madde müzakerelerinin reddedilmesi gerektiğini not düşmek isterim.
Sayın Başkanım, yine, burada sivil toplum temsilcileri var, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığını doğrudan ilgilendiren konular görüşülüyor. Bizim burada hem İçişleri Komisyonunun tali komisyon olarak raporunu görmemiz gerekirdi hem de Ulaştırma Komisyonunun biz tali komisyon olarak bu kanun teklifine ne dediğini bilerek bu kanun teklifini görüşseydik fevkalade iyi olurdu ama gördüğüm kadarıyla her iki Komisyonun da tali raporları Komisyonumuza intikal etmiş değil.
Maddelere geçildiğinde daha detaylı değerlendirme mutlaka yapacağız ama Anayasa'ya aykırılık noktasındaki bu önerimizin kabulünü saygılarımla arz ve talep ediyorum.