| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı(1/517) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 14 .01.2016 |
MUSA ÇAM (İzmir) - Teşekkür ederim.
Tabii, bu düzenlemeyle, tasarının 19'uncu maddesine benzer biçimde doğum sonrası kadınların çalışma yaşamından çekilmesinin önlenmesi amaçlanıyor. Tamam, bir sorun yok, buraya kadar gayet güzel ama bu çerçeve, doğum öncesinde tam zamanlı çalışan kadın işçilere analık izninin sonuna kısmi süreli çalışma hakkı tanımaktadır; yine bir sorun yok. Şüphesiz analık izni sonrasında kadın işçiye kısmi süreli çalışma hakkını tanıması ve bunu kısmen de olsa yasal güvenceye kavuşturması önemli; tamam. Ancak bu düzenleme amacını gerçekleştirmekten bana göre oldukça uzaktır; şimdi onları söyleyeceğim sizlere:
Esasında sorun düzenlemenin kendisinde değil düzenlemenin arka planındaki yaklaşımda. Bu arka plandaki yaklaşım da hem Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği temsilcisi hem TİSK temsilcisi hem de sizin biraz önce söylediğiniz "Çalışma hayatını esnekleştirmeliyiz." yani "Güvencesiz hâle getirmeliyiz" de yatıyor zaten, burada yatıyor. Geleceğim Sayın Bakan, siz cevap vereceksiniz.
Sorun, çocuk bakımı ve hane içi işleri kadının sorunu olarak gören, kadını her koşulda çifte mesaiye mahkûm eden, çocuk bakımını toplumsal bir yükümlülük ve kamusal bir hizmet olarak görmeyen yaklaşımdır. Zaten siz de söylüyorsunuz yani diyorsunuz ki yani "Kadın, çocuk mu doğuracak, kariyer mi yapacak, çalışacak mı; ne yapacak, ne edecek? Böyle bir sıkıntı var yani biz bunu görüyoruz." Biz de bunları görüyoruz ama bir kadın hem kariyer yapabilir hem çalışabilir hem çocuk da doğurabilir yani. Evet, Avrupa'da bunun çeşitli örnekleri var ama orada sizin söylediğiniz gibi sistemi esnekleştirerek, güvencesiz hâle getirerek değil, aksine sistemi güvenceli hâle getirerek çözmüşler sorunu. Biz burada biraz daha acımasız bir yaklaşım içerisindeyiz.
Bu sorunun çözümü için analık izninin artırılması, ebeveynler arasında paylaşılmasına olanak tanınması, çalışma saatlerinin düşürülmesi, yaygın ve erişilebilir kreş ve çocuk bakımı hizmeti sunulması gibi pek çok farklı seçenek söz konusu ama bunların hiçbirini söylemiyoruz, bunlardan kaçıyoruz işi daha kolay bir şekilde nasıl esnekleştirebiliriz ve güvencesiz hâle getirebiliriz ona bakıyoruz. Ancak bu seçenekleri yaşama geçirmek yerine çocuk bakımını temel olarak annenin sorunu olarak gören yaklaşım annenin bu sorumluluğunu da yaşama geçirmek ve çalışma yaşamında yer almaya devam etmesini öngörmekte; bu çerçevede kısmi süreli çalışmayı bir çözüm olarak bize dayatmak istemektesiniz ve çalışan kadınlara bunu dayatmaktasınız. Bu doğru bir yaklaşım değil. Kaldı ki kadın işçi analık izni sonunda çocuğu ilköğretim yaşına gelene kadar kısmi süreli çalışmayı tercih etse dahi, bunu kabul etse dahi yaygın ve erişilebilir çocuk bakım ve kreş hizmetleri sunulmadığı sürece çocuğun bakımı sorun olmaya artarak devam edecektir yani büyük bir sorun olarak devam edecektir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki kısmi süreli çalışmayı tercih edecek kadın işçi sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için GSS primini ödemekle yükümlü olacak, ayrıca emekliliğe esas prim, gün sayısı bakımından kayba uğrayacaktır; bir başka yönü de budur. Kadın işçilerin çok büyük bir kısmının asgari ücret aldığı, kısmi süreli çalıştığı takdirde ücretinin düşeceği, gelir kaybı telafi edilmediği gibi ek külfetle karşı karşıya kalacağı göz önünde bulundurulduğunda ve ayrıca çocuk bakımı sorununun çözümü için ek olanakların yaratılmadığı da dikkate alındığında kısmi süreli çalışma birçok kadın işçi için gerçekçi ve istenilir bir seçenek olmaktan bana göre çok uzaktır.
Son olarak, bu hakkını kullanmak isteyen kadın işçilerden yalnızca iş güvencesi kapsamında olanlara yasal koruma sağlanmaktadır. İş güvencesi kapsamında olmayan kadınlara ve çalışanlara bu düzenleme hiçbir güvence getirmemektedir.
Şimdi, burada Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği temsilcisini dinledik, TİSK temsilcisini de dinledik ve şimdi burada sistemin tamamen en önemli şeyini Sayın Bakan söyledi "Çalışma yaşamını esnekleştirmeliyiz biz." diyor ve güvencesiz hâle getirmeliyiz. Buradan da yollar istihdam bürolarına doğru gidiyor, o taşlar döşeniyor böyle. Bir süre sonra zaten Türkiye Odalar Birliği Başkanı ve...
TİSK GENEL SEKRETERİ BÜLENT PİRLER - Ben böyle bir şey söylemedim.
MUSA ÇAM (İzmir) - Söylemediniz evet ama söyledi Odalar Birliği. "İstihdam büroları olmadığı, kurulmadığı sürece, yasalaşmadığı takdirde böyle bir düzenlemenin çok büyük sakıncalar doğuracağını" söyledi küçük ve orta ölçekli işletmelerin temsilcileri.
Şimdi, burada esas beklenti, istihdam bürolarının bir an önce kurulması, kiralık işçi şu anda illegal olarak veyahut da küçük ölçekte var ama bunun yasal bir güvenceye kavuşturulması ve dolayısıyla istihdam büroları meselesiyle Türkiye'de artık kısmi, esnek ve güvencesiz bir çalışma ortamının tamamen egemen kılınmasıdır. Burada herkes, kadınlar, erkekler, hepimiz varız ama şunu bileceğiz ki Türkiye'de emeklilik yaşının 65 ve kademeli olarak 67'ye çıkarıldığı, prim ödeme gün sayısının 9 binlere çıkarıldığı bir Türkiye'de bu düzenlemelerle artık bundan sonra hiç kimsenin ama hiç kimsenin emekli olma şansı yok arkadaşlar. Açık ve net, bu düzenlemelerle kimsenin emekli olma şansı yok. Siz çalışma yaşamını esnekleştirip güvenece... Ama emeklilikle ilgili esnekleştirmeye bir güvence getirmiyorsunuz. Dolayısıyla bu düzenleme özü itibarıyla kısmi çalışma açısından, anneler açısından, çocuk doğuran kadınlar açısından belki çok cazip ama bu işin perde arkasındaki olaylar itibarıyla baktığımızda gerçekten çalışma hayatına dinamit koyacak, çalışma hayatını altüst edecek bir düzenleme olarak düşünüyorum ve bu konuda hepimizin ama herkesin iyi düşünmesi gerekiyor. Biz, tabii ki sanayicimizi de, iş adamımızı da, fabrikalarımızı da düşüneceğiz ama önce insanı düşüneceğiz yani. İnsanı düşünmediğimiz takdirde, merkeze koymadığımız sürece, bunu sadece bir ekonomik gösterge olarak düşünmek mümkün değil diyorum.
Teşekkür ediyorum.