ERHAN USTA (Samsun) - Şimdi, Sayın Bakan Yardımcısının açıklamasından sonra şunu konuşma ihtiyacı hissettim ben: Bu bir defa Ottawa Antlaşması'nı imzalamamızın tarihi yani o anlaşmaya katılmamızın tarihi manidar. Yani bu mayın temizleme işi bir anda bir çıktı, ondan sonra Ottawa Antlaşması'na da imza atıyoruz, tam bu süreçte de mayınlar temizlenmeye, kaldırılmaya başlanıyor ve Suriye'den bir mülteci akınına uğruyoruz, kaçak girişlere. Yani bütün bu hazırlık acaba Suriye'den bu mültecilerin Türkiye'ye girmesi, bu kaçak girişlerin önünü açmak için mi yapıldı? Çünkü hükûmetin Suriyeli mültecilerle ilgili herhangi bir rahatsızlığı filan yok, ellerini kollarını sallaya sallaya bu ülkeye girdiler. Bu mayınlar olsa girebilirler miydi? Muhtemelen giremezlerdi. Bize kimse "Efendim, tarım arazilerini temizliyoruz, tarım ve hayvancılıkta kullanacağız." filan demesin. Ya, bu memleketin kaç milyon hektar tarım arazisi şu anda boş zaten. Yani ben bu kadar milyonlarca dolarlık -milyarlarca dolar belki- para harcayacağım, mayın temizleyeceğim, ondan sonra burayı tarıma açacağız, öyle bir şey yok. Yani tabii, siz Tarım Bakanlığı olmadığınız için... Biz biliyoruz yani burada bu rakamlar var. Şu anda bizim tarım arazilerimiz boş, millet ekmiyor. Yani eğer sırf bunun için yapıyorsanız bunu yapmayın ama bunun arkasında -bunu tutanaklara girmesi açısından söylüyorum- bütün tezgâh şuymuş arkadaşlar: Yani Suriye'den o kaçak mülteci girişinin yani Anadolu'yu Türksüzleştirme projesinin altyapısı hazırlanmış, bütün mesele buymuş. İsraillilere verilebilseydi ballı börek olacaktı, o yapılamadı ancak nihayetinde bu kadar mültecinin girişinin altyapısı da bu şekilde maalesef hazırlanmış oldu.

Teşekkür ederim.