KOMİSYON KONUŞMASI

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, öncelikle KİT Alt Komisyon Başkanlığı yapan Mehmet Demir Vekilimi özellikle Zonguldak'ta yaptığımız toplantıdaki yapıcı tutumu nedeniyle kutluyorum. Kendisi şu anda burada değil ama bunu da söylemekte fayda var.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Buradayken başta söyleseydiniz keşke.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet, yani bilerek bekledim! Siz söyleyince daha bir güzel olur onun için.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Peki.

Buyurun, devam edin.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şimdi, tabii, çok konu var, aslında çok boyutlu. Özellikle Amasra faciasının üzerine yaptığımız bir KİT Üst Komisyon toplantısı olduğu için daha derinleştirerek konuları konuşmamız gerekir. O doğrultuda ben de hazırlıklı geldim ama mümkün olduğunca geneli üzerindeki konuşmayı sade bir şekilde yapıp bazı konulardaki sorunlara dikkat çekmek istiyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ve süresi içerisinde.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet, elimden geleni bu konuda yapacağım.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Peki.

Buyurun.

MAHİR POLAT (İzmir) - Bu uyarıyı hep bize yapıyorsunuz ama.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Herkese, bütün arkadaşlara yapıyorum.

MAHİR POLAT (İzmir) - Keskinkılıç'a hiç yapmadınız ama.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Hayır, hayır efendim, sürelerin tamamını kullanıyor ve geçmiyor arkadaş.

Neyse, Sayın Yavuzyılmaz sade bir konuşma yapacağı için...

Buyurun.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şimdi, evet, çok fazla tekrara girmeden bir iki noktaya temas etmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi, diğer bulgularda vardı, söz almamıştım ama ifade etmekte fayda var, özellikle ÇATES'e verilen kömür konusunda. Burada çıkan şistlerle ilgili olarak bunların değerlendirilmesi ve çıkan taş kömürüyle karıştırılarak termik santral yakıtına dönüştürülmesiyle ilgili bir bulgu vardı. Burada kömürün zenginleştirildiğini, lavuar tesisinin açıldığını ifade etmişsiniz. Zonguldak genelinde böyle ortaya çıkan şist var mı, varsa bunu yine çıkan taş kömürüyle yani belirli özelliklerdeki taş kömürüyle bir araya getirmek suretiyle termik santral kömürüne, yakıtına dönüştürme gibi bir planınız var mı?

Diğer bir sorum, bir tablo istiyorum. Bu tabloda Türkiye Taş Kömürü Kurumu faaliyete geçtiği günden bugüne kadar olan tüm işçi alımları, memur alımları -yer altı, yer üstü işçileri olarak belirtilmek şeklinde- aynı zamanda da emekli olan yer altı, yer üstü işçilerini ve memurlarını gösteren bir tablo. Bunu hep birlikte analiz etme şansımız olur. Diğer taraftan da yine yıllar itibarıyla yapılan kömür üretimini, hem tüvenan hem satılabilir kömür üretimini sizden istiyorum. Demir çelik sektörüne verilen kömürün de miktarını yine o yıllar içinde sizden istiyorum.

Diğer taraftan, burada Amasra sahası bizim için önemli bir saha. Neden önemli bir saha? Çünkü Amasra'daki taş kömürü sahası ikiye ayrılıyor Amasra-A ve Amasra-B olmak üzere. Şimdi, bu sahanın önemi şuradan geliyor: Türkiye taş kömürü havzasında tespit edilen şu anda -Zonguldak havzası diyelim- 1,5 milyar ton taş kömürü var. Bunun 815 milyon tonu TTK tarafında yani yaklaşık 800 milyon ton TTK, 600 milyon ton Amasra-B sahası ve 100 milyon ton da diğer sahalarda bulunuyor yani buradan Amasra-B sahasının ne kadar kritik ve önemli bir saha olduğu aslında ortaya çıkıyor. Şimdi, Amasra-B sahasında 621 milyon ton olan rezervin 606 milyon tonunu siz Hattat Enerjiye verdiniz ve yüzde 3'ü de grizu faciasının yaşandığı Amasra-A sahası TTK'nin uhdesinde şu an ve burada yapılan anlaşmaya göre "Üç yıl hazırlık süresi olacak, on yedi yıl da üretim dönemi olacak." diyerek 2005 yılında bir anlaşmayı imzaladınız. 2006 yılında yer teslimi yapıldı. Sonra üç ayrı zamanda -kurumun da ifade ettiği gibi- toplam kırk dört aylık bir hazırlık süresi verildi, üzerine mahkeme kararıyla yetmiş altı ay daha süre verildi ve neticede ruhsat devri yaparak firmaya bir on sekiz ay daha süre verdiniz ve öyle bir duruma geldi ki firmanın normalde yapılan ilk sözleşmeye göre bu hazırlık sürecinde diyelim 500 bin ton, 1'inci yılda 2,5 milyon ton, 2'nci yılda 2,5 milyon ton üretim yapması gerekirken şu anda gelinen noktada 118.976 ton üretim yaptı. Bu üretimin taş kömürünün normal şu andaki güncel piyasa fiyatına göre yani tonuna 7 bin lira gibi bir fiyat biçersek bu 118.976 tondan elde ettiği gelir 832 milyon 832 bin lira. Güncel fiyattan söylüyorum bunu. Bu da şu anda orada çalışan 850 civarı diye ifade ediliyor yani o civardaki işçinin maaşının 40.825 lirasını karşılıyor. Peki, devlete ayrıca ne ödemesi yapıyor? Hiçbir şey. Bugüne kadar yapması gereken üretimi yapamaması nedeniyle ödenen ne kadar para var? Bunu size soruyorum. O da neredeyse -tahmin ediyorum- hiç. Bunca süre bu taş kömürünün çıkarılamaması ve yaşanılan gecikme dolayısıyla oluşan kamu zararını kim karşılıyor? Hiç kimse. Bu taş kömürü sonuçta kime ait? Bize ait. Bir sözleşmeyle bir şirkete verilmiş, sonuçta neredeyse ortaya hiçbir şey çıkmamış.

Sorum şu: Neden bu sahayı Türkiye Taş Kömürü Kurumu kendisi işletmedi? Neden ruhsat devri yaptı, neden kendisi işletmiyor? Teknik kabiliyeti mi yok kurumun? Yani 5 ayrı müessesede yerin 600-800 metre altına inip de kömür üretebilen kurum Amasra-B sahasını işletemeyecek mi size göre? Yoksa, eğer Amasra-B sahası Türkiye Taş Kömürü Kurumuna verilip de işletilseydi TTK'nin kapatılma planı size göre gecikmiş veya engellenmiş olacaktı, o nedenle siz zaten kurumu büyütmek değil, küçültmek ve yok etmek istediğiniz için mi Amasra-B sahasını yani 600 milyon tonluk rezervi Türkiye Taş Kömürü Kurumunun işletmesine müsaade etmediniz?

Şimdi, diğer taraftan, milletvekili arkadaşım ifade etti, bu TTK'de bir şeyler oluyor. Bir şeyler oluyor yani burada aslında konuşulmuyor, milletvekillerimiz, Komisyon üyesi milletvekillerimiz farkında değil ama bir şey yaşanıyor. Şimdi, burada bir denetim süreci özellikle ağır tehlikeli iş sınıfı olan madenlerde çok kritik ve çok önemli. Çünkü burada grizu yani metan gazı kömür üretimi esnasında çıkıyor, damarların arasından çıkıyor; bütün maden ocağını doldurmasına gerek yok, belirli bir yerde dahi toplansa orada belirli ısıl koşullarda oksijenle buluşup bir alev üreten herhangi bir ekipmanın çıkardığı ateşle temasa girdiği an 2000 derecenin üzerinde ısıyla bir patlama yaratıyor ve tıpkı filmlerde gördüğümüz o tünellerin içindeki bir ateş topunun ilerlemesi, zaman zaman kömür tozu patlamalarıyla büyüyerek, gürüldeyen bir soba gibi maden ocağının içinde ilerleyerek önüne neyi alıyorsa hem fırlatıyor hem yıkıyor hem yakıyor, aynı zamanda da boğuyor. Böyle bir durum. Şimdi, o nedenle denetim kritik.

Peki, kim denetliyor maden ocaklarını? MAPEG denetliyor, değil mi? Çalışma Bakanlığı denetliyor, Sayıştay denetliyor. Şimdi, bakıyorum ben, MAPEG'in bir denetimi var 21 Mart 2024 tarihinde. Nereyi denetlenmiş? Türkiye Taşkömürü Kurumu Armutçuk Müessesesini yani diğer adıyla Kandilli diye ifade ettiğimiz müesseseyi denetlemiş ve yaptığı denetimde "Armutçuk Müessesesine ait yer altı ocağıyla ilgili olarak havzanın jeolojik yapısı ve gaz içeriği göz önünde bulundurularak hazırlanacak panoların sondajla önce 3 boyutlu hâle getirilmesi, ekonomik ve işletme güvenliği açısından uygun bulunan rezervlerin geri dönümlü yöntemle çalıştırılacak şekilde planlanması, eski imalatlar arasında kalan bölgeler için gerekli topuk mesafesinin bırakılması, ekonomik olmayan ve işletme güvenliği açısından risk oluşturacak bölgelerde çalışma yapılmaması gerektiği hususları tespit edilmiştir." diyor ve "Yer altı ocağında üretime yönelik faaliyetlerin durdurularak işletme açısından tehlikeli durumların giderilmesine yönelik konuyla ilgili olarak Zonguldak Valiliğine yazı yazılmıştır." diyor. Yani, burada bir sorun tespit edilmiş, sorun da bildirilmiş. Buna kimsenin bir müdahalesi yok. Bunu yapan kim? MAPEG'in müfettişleri ve ardından "Söz konusu sahada üretim faaliyetleri durdurulan yer altı ocağıyla ilgili olarak üretim faaliyetlerine izin verilmesine ilişkin talepleriniz için önce teknik bir rapor hazırlayın, Genel Müdürlüğümüze sunun ve Genel Müdürlüğümüzün uygun görmesi durumunda da yeniden yerinde tetkik edilip çalışmalar başlayacaktır." diyor. Ne zaman diyor? 21 Mart 2024 tarihinde. 31 Martta da seçim var bu arada. Bir gün sonra, 22 Mart 2024 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı MAPEG tarafından bir yazı yazıyor ve yazıda "Üretim faaliyetlerine izin verilmesi, Genel Müdürlüğümüz kayıtlarında yeniden yapılan incelemeler neticesinde işletme güvenliği açısından risk oluşturacak bölgelerde çalışma yapılmaması gerektiği hususlarıyla ilgili olarak konunun söz konusu 2023 Yılı İşletme Faaliyeti Raporu sonrası değerlendirilmesinin uygun olacağı tespit edildiğinden üretim faaliyetlerinin durdurulması kararının iptal edilmesi uygun görülmüştür." deniliyor.

Şimdi bunu neden okudum? Şunu söyleyeyim: Şimdi, MAPEG veya Çalışma Bakanlığı müfettişleri bazı uyarılar yapıyor, uyarıların gereği yerine getirilmiyor Kurum tarafından, Kurum buna aslında bir noktada direniyor ve neticesinde de ardından bir siyasi müdahalenin de aslında olduğu bir alana konu taşınıyor ve buradaki yapılan uyarılar görmezden geliniyor.

Bakın, şunun altını çiziyorum: Ben Türkiye Taşkömürü Kurumunda üretimin durmasından yana değilim, çalışmaların durmasından yana değilim ama AK PARTİ'nin yaptığı uygulamalar, maden ocaklarını, Türkiye Taşkömürü Kurumunu çalışamaz duruma getiriyor veya risk altında çalışmayı zorunlu hâle getiriyor ve neticesinde de Çalışma Bakanlığı müfettişleri, geçtiğimiz günlerde Zonguldak'a geldiler, bazı denetimler yaptılar, yine bazı eksiklikleri belirlediler ve siz o eksiklikleri, yine kâğıt üzerinde buharlaştırdınız. Bakın, bunlar öyle büyük problemler ki. Şimdi, ben, bakın, bunları getirdim.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Toparlayalım Sayın Yavuzyılmaz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ben, diğer bulgular üzerine de bilerek konuşmadım.

Bakın, şu gördüğünüz, elimde gördüğünüz Çalışma Bakanlığı müfettişlerinin TTK ve müesseseleriyle ilgili yaptığı denetimlerde bulduğu eksikliklerle ilgili dosyalar ve Çalışma Bakanlığı müfettişleri de aynı zamanda Soma faciasıyla ilgili de yargılandılar, yargılanıyorlar ve Çalışma Bakanlığı müfettişlerinin yaptığı tespitlerin birçoğu Amasra Müessesesiyle ilgili olarak zamanında değerlendirilmedi, dikkate alınmadı ve neticesinde de Amasra'da felaket yaşandı; bunların tedbiri alınmadı. Bakın, burada, benim elimde gördüğünüz bu raporlar Amasra'nın, felaketten sadece üç gün önce Çalışma Bakanlığı müfettişleri tarafından yapılan denetimin raporu ve bu raporda diyor ki: "Yeraltında kullanılan bazı elektrikli ekipmanlar ATEX belgeli değildir." burada söylüyor ve bununla ilgili olarak da bir ceza kesiyor. Bakın, ceza da burada, kestiği ceza ve maalesef Türkiye Taşkömürü Kurumu bu ve benzeri Çalışma Bakanlığının yaptığı tespitlerle, kestiği cezalarla ilgili bunları gidermeyi seçmek yerine mahkemeye gidiyor ve mahkemede bu cezaları iptal ettiriyor. Ya, şimdi, bu Türkiye Taş Kömürü Kurumu nasıl denetlenecek? Yani, bu tespit edilen riskleri mahkeme kararıyla ortadan kaldırdığında nasıl bu riskler ortadan kalkacak. Şimdi, öyle bir şey ki, bakın, bu ATEX meselesi niye önemli? Amasra faciasından üç gün önce bu rapor yazılmış, bir yıl önceki raporda da var, bazı ürünlerin ATEX olmadığı yani alev çıkardığı dolayısıyla metan gazı ortamda var, oksijenle bir araya geldiyse, bir ısı altında alevle bir araya gelince grizu patlaması olacağıyla ilgili. Şimdi, benim size sorduğum sorularda siz kaçamak bir yanıt verdiniz, KİT Alt Komisyonundan sonra verdiğim sorularda. Dedim ki: "ATEX ürünü olmayan malzeme var mı?" Siz de buna dolambaçlı bir yoldan "Ne var, ne yok?" diyerek aslında geçiştiren bir cümle söylediniz. Bakın, Çalışma Bakanlığı müfettişlerinin raporları; Amasra var, Kozlu var, Üzülmez, Karadon, Armutçuk, hepsi var; bakın, burada, işte. Bakın, burada ATEX olmayan devre kesiciler, motorlar. Bakın, burada "Elektrik motoru." diyor, 30 adet "ATEX" yazmıyor, karşılığında "ATEX" yazmıyor ve dolayısıyla da bir risk teşkil ediyor ve neticesinde ne oluyor? Bakın, neticesinde şu oluyor: Bu elimde gördüğünüz Amasra'nın karar aşamasına giderken Amasra'daki son bilirkişi raporu. Konu bilirkişiye gidiyor Amasra'yla ilgili diyor ki... Karar vereceksiniz, ATEX'e bağlayacağım da o yüzden, çok kritik bir konu insan canıyla ilgili. Bir bilirkişi heyeti geliyor ve heyet diyor ki: "3/8/2023 tarihli Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra TİM Müdürlüğü Maden kazası teknik raporu yayınlanmıştır. Bu raporda bir muhtemel kaza senaryosu belirtilmiştir. Buna göre eksi 320 kalın damar hazırlık galerisinde ortaya çıkan metan gazı uzaklaştırılamamış, ikinci kez yapılan patlatma sonucunda grizu patlaması ve kömür tozu patlaması birbirini takip etmiştir. İkinci kez yapılan barutçunun yaptığı bu patlatmanın sonucunda bir grizu faciası yaşanmıştır." diyor bilirkişi raporu. Bakın, değerli arkadaşlar...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Artık, toparlayın Sayın Yavuzyılmaz, lütfen.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şimdi bu Amasra'nın kararı yeni çıktı, yakın zamanda çıktı dolayısıyla bu KİT Komisyonunu ilgilendiriyor yani aslında konumuz da bu zaten.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - İlgilendirmese zaten bunları konuşur muyuz? Kaç dakikadan beri konuşuyoruz, konumuz bu zaten, bunu konuşuyoruz Sayın Yavuzyılmaz. Biz ne yapıyoruz sabahtan beri? Saat 14.30'dan beri ne yapıyoruz Sayın Yavuzyılmaz?

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - İnanın şu anki konuşmamın kıymetli süresini sizinle harcamak istemiyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama, bakın, harcamayın ama mükerrer oluyor, mükerrer olarak herkesin zamanını harcıyorsunuz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Neyi mükerrer bunun?

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama birçok konuşmanız mükerrer.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Hayır, neyi mükerrer?

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Dinliyorum, saat 14.30'dan bu yana sizi dinliyorum, konuşmalarınızın çoğu mükerrer.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ben size anlatmıyorum ki ben milletime anlatıyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Biz de buradayız ama lütfen yani.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Benim işim size bir şey anlatmak değil yani benim burada anlattığım tutanaklara geçiyor.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Lütfen milletin zamanında burada çalmayın ama.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ya, kusura bakmayın, bir grizu faciası olduğunda siz kendi memleketinize yol alırken biz o facianın içinde kalan canları kurtarmak için veya cansız bedenleri çıkarmak için uğraşıyoruz.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Vicdansızlık yapmayın Sayın Yavuzyılmaz, böyle konuşmayın, böyle konuşmayın.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Benim söylediğim şey sizinle alakalı bir şey yani siz o faciadan uzak bir yere giderken biz içine giriyoruz o yüzden benim canım yanıyor, bunu konuşacağım, anlatacağım.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Hepimizin canı yanıyor, sadece sizin mi canınız yanıyor?

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ya, kesip niye zaman kaybettiriyorsunuz? Rica ediyorum yani ben keyfimden mi konuşuyorum ya? Allah Allah!

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Buyurun.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şimdi, değerli arkadaşlar, mahkemeden bir karar çıktı, mahkemeden çıkan karar müessese müdürü, işletme müdürü ve mühendisler ağırlıklı olmak üzere onlara yıllarca hapis cezası verdi; konu bu ama gerçek ortaya çıktı mı, aydınlandı mı? Hayır çünkü yapılan barajlama kaldırılamadığı için veya kaldırılmadığı için burada delillerin bulunduğu patlamanın yaşandığı maden ocağına, o kota inilemedi, girilemedi ve neticesinde de deliller toplanamadı. Son bilirkişi de ilk bilirkişi raporuna atıfta bulunup, Taş Kömürü Kurumunun senaryosuna bağlı kalacak şekilde bir sonuca etki etti ve bu etki ettiği sonuca göre de diyor ki: "Amasra maden ocağının patlama yaşanan kotunda barutçu ikinci bir patlatma yapmıştır; bunun sonucunda da grizu patlaması olmuştur." Patlatma olmuş, 2.250 derece ısı açığa çıkmış değerli milletvekilleri yani barutçunun ne hâlde olması lazım? Yakıcı etkiye maruz kalması lazım, boğucu etkiye maruz kalması lazım veya yakıcı, yıkıcı ve boğucu etkilere maruz kalması lazım. Okuyorum size otopsi raporunu, bakın, Adli Tıp Kurumuna ait barutçunun otopsi raporu: "Kişinin ölümünün ocakta meydana gelen patlamaya bağlı karbonmonoksit zehirlenmesi sonucu meydana gelmiş olduğu..."

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Yavuzyılmaz, kusurlarla ilgili olarak... Bakın, kusurlarla ilgili olarak mahkeme yargılama yaptı mı?

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bakın, Başkanım bölmeyin, bölmeyin.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama, siz, tekrar burada mahkeme gibi hem savcı hem avukat hem de hâkim olmaya çalışıyorsunuz ya.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ya bir şey anlatmaya çalışıyorum, bölmeyin, bir yere geleceğim, bir şey anlatmaya çalışıyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama bütün dosya burada mı...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ya, bütün dosyayı konuşmuyorum. Bakın, bütün dosyayı konuşmuyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Kırk yedi dakikadır konuşuyorsunuz.

Buyurun, devam edin.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bakın, değerli bürokratlar, burada şunu anlatmaya çalışıyorum: Çalışma Bakanlığının ve Sayıştay Başkanlığının ve aynı zamanda MAPEG'in yetkililerinin ve müfettişlerinin yaptığı tespitler çok kritik çünkü Türkiye Taş Kömürü Kurumunun senaryosundan farklı olarak burada görüyoruz ki barutçu zehirlenerek hayatını kaybetmiş, vücudunda bir yanık yok, yıkıcı bir etki yok. Dolayısıyla, onun patlatmayı yaptığı yere en yakın kişi o olduğu için onun daha büyük bir etkiye maruz kalması gerekirdi. Bakın, daha ilerisinde bu arının daha ön tarafında yakıcı boğucu etkiye maruz kalan başka madenciler var. Dolayısıyla, patlama barutçunun yaptığı yerde değil, aslında daha illerde bir kavşak noktasında gerçekleşmiş olmalı ve buradaki metan gazının seviyesini ölçmesi gereken metan gazı sensörünün bağlı olduğu devre kesici yanlış; bunu da ben sizden aldığım belgelerle burada zaten ispat ettim. Bakın, burada, 27 no.lu metan gazı sensörü bu patlamanın olduğu 320 kotunu değil yani 300 kotunun birinci rekubunun değil, ikinci kotunun elektriğini kesmiş. Burada zaten o yanlış yerin elektriğini kestiğiyle ilgili de iddianamede verilen tanık ifadeleri de var. Şimdi nereye geleceğim? Şimdi bağlıyorum tam konuyu. Burada, bu kavşak noktasında yani yıkıcı, yakıcı ve boğucu etkinin ana görüldüğü yerde biriken metan gazının hem bu arından gelen metan aynı zamanda şu eksi 350 kalın damarda da yapılan bir patlatma var ve orada bir metan gazı sensörü yok; oradan da bu nefesliğinden gelen şu kavşak noktasında biriken metan gazının patlayabilmesi için alev üreten bir ekipman gerekiyor. İşte, o ekipmanların ATEX özelliğine sahip olması gerekiyor ki alev çıkarmasın ancak Çalışma Bakanlığı müfettişleri diyor ki: "Oradaki ekipmanlar ATEX değil." Uyarmış bunu üç gün önce, felaketten üç gün önce uyarmış. Oranın elektriği kesilmediği, yanlış bir yerin elektriği kesildiği için buradaki patlama, grizu patlaması gerçekleşmiş. Şimdi, geliyorum...

DURMUŞ ALİ KESKİNKILIÇ (Karabük) - Mahkeme kararında...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sorarsanız cevap veririm, öyle söyleyeyim.

Şimdi, bu son geçtiğimiz hafta içinde Çalışma Bakanlığı müfettişleri Zonguldak'a geldiler, tespitlerini yaptılar ve bu tespitler itibarıyla bazı eksiklikleri ortaya çıkardılar. Ancak siz, yine, bu eksiklikleri gidermek üzere bir planlama yapmak yerine bu eksiklikleri yine yok hükmünde sayacak bir bakış açısını ortaya koyuyorsunuz. Bakın, ben tekrar söylüyorum: Bir iş durdurma, maden ocaklarındaki üretim de çalışma da dursun demiyorum ama bu sizde alışkanlık hâline geldiği için siz Çalışma Bakanlığı müfettişlerinin, Sayıştay Başkanlığının yaptığı tespitleri, MAPEG müfettişlerinin yaptığı tespitleri dikkate almamayı; biz daha iyi biliyoruz, onlar ne biliyor ki zaten maden ocaklarıyla ilgili gibi bir bakış açısına fazlasıyla sahip olduğunuz için ortaya bir risk çıkıyor. Yani riski doğuran sadece sahadaki sebepler değil, aynı zamanda riski doğuran ve devamına neden olan, üzülerek söylüyorum, sizlersiniz. O nedenle ya bu bakış açısı değişecek ya Enerji Bakanlığı bu konuyla ilgili, yönetmeliklerle ilgili bir çalışma yapacak. Yani ATEX yönetmelikleri benim elimde var, burada, yönetmelikler birbirine atıf yapıyor, ediyor ve neticede eşittir ATEX olmak zorunda ürünler. Yani bir devre kesiciyi, elektrik tesisatını yanlış bağlayamazsınız.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Teşekkür ediyorum Sayın Yavuzyılmaz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Bakan Yardımcım, bakın, bir talimat verin, sizden rica ediyorum, zor değil, yazılı bir talimat verin deyin ki: Bütün devre kesicilerle, metan gazı sensörleri, karbonmonoksit sensörleri, onların merkezi ekipmanı arasındaki tüm bağlantılar kontrol edilsin.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Teşekkür ediyorum Sayın Yavuzyılmaz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Hangi ekipmanlar ATEX, hangileri değil kontrol edilsin; bütün çalışılan çalışılmayan yerlerdeki hava hızları tekrar bir tespit edilsin, bir raporlansın, bir ortaya çıksın ve madenlerdeki hem çalışan sayısı artırılsın hem de üretim artırılsın daha güvenli bir duruma gelelim. Yönetmeliklerle ilgili bir sorun varsa da onu da değerlendirelim ama Sayıştay denetçilerini, Çalışma Bakanlığının, MAPEG'in müfettişlerini dikkate almamayı bir seçenek olarak ortaya koymak ve bunu da yapılan toplantılarla bu risklerin üzerini çizmek sahada yaşanan sıkıntıları ortadan kaldırmıyor.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Teşekkür ediyorum.

Sayın Yavuzyılmaz, Anayasa'mızın madde 80: "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün milleti temsil eder." Demek ki siz sadece Zonguldak'ı temsil ediyorsunuz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yani anlamadım, ne demek istediniz?

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Siz biraz önce dediniz ki "Siz sadece Aydın'da olan bitenleri..."

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Hayır, şundan dolayı...

Aydın'da olan biten demedim, siz memleketinize doğru giderken dedim.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Nereden biliyorsun memlekete doğru gittiğimi? Niye memleketime doğru gidiyorum? Ben tüm Türkiye'yi geziyorum, dolaşıyorum. Lütfen...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bakın, Değerli Başkanım...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Buyurun Sarıgül, devam edin.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ben 263 madencinin hayatını kaybettiği Kozlu grizu faciasında Kozlu'da oturan, orta 1'inci sınıfa giden ve arkadaşlarının neredeyse tümünün babasını kaybettiği bir insanım.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Buyurun Sarıgül.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Dolayısıyla siz bu acıdan uzak olduğunuz için onu belirtmeye çalıştım.

DURMUŞ ALİ KESKİNKILIÇ (Karabük) - Nereden biliyorsun, öyle bir suçlama yapmayın! Öyle bir suçlama yapamazsınız!

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bakın, "acı çekmiyorsunuz" anlamında demedim ama şunu demek istedim...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama suçluyorsun ya!

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bakın, Değerli Vekilim...

DURMUŞ ALİ KESKİNKILIÇ (Karabük) - Arkadaş müneccim olduğu için her şeyi biliyor maşallah.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Buyurun, devam edin Sarıgül.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ateş düştüğü yeri yakar, bunu ifade ediyoruz.

OSMAN ZABUN (Isparta) - Ya, tamam da Deniz Bey, bakın, "Sen bu acıdan uzaksın." demek çok yakışıksız bir ifade, böyle bir şey olabilir mi?

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Özür dilerim ama maalesef öyle.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Evet...

MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) - Sayın Başkanım...

OSMAN ZABUN (Isparta) - Ya, olur mu öyle şey! Üzülüp üzülmediğini nereden biliyorsun?

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Deprem bölgesinde 50 bin canımızı kaybettik, o zaman 50 bin canımızla ilgili sen de acıdan uzaksın, sen de acıdan uzaksın! Deprem bölgesinde 50 bin canımızı kaybettik, sen de o zaman 50 bin canımızdan... Orada canımız yandı, o zaman sen de yanandan uzaksın!

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Birinci gün ben oraya gittim.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Hepimiz gittik birinci gün, hepimiz gittik ama lütfen...

MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Lütfen Sarıgül, buyurun devam edin.

MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) - Deniz Milletvekilim...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Beni itham ettiği için söylüyorum.

MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) - Değerli Vekilim, Deniz Bey...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Buyurun, devam edin.

MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) - Sayın Başkanım...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Gittik, enkazın altında can kurtarmaya çalıştık.

SAYIN BAYAR ÖZSOY (Kayseri) - Mustafa Bey konuşacak, yeter artık!

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - İşinize geldiği gibi her konuya girip çıkıp itham altında bırakmayın.