KOMİSYON KONUŞMASI

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, çok kıymetli bürokratlar; ben de öncelikle hepinize hayırlı günler diliyorum.

Sayın Başkanım, kurumumuzun faaliyet alanıyla ilgili bir değerlendirme yapmadan önce 6 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 11 ilimizi etkileyen asrın felaketinde kurumumuz çalışanlarının yapmış oldukları fedakârlıktan bahsetmek istiyorum: Saat sabaha karşı 04.17'de yaşanan depremden sonra bizler Hatay'da bölgemize gelecek arama-kurtarma ekiplerini beklerken -tabii, çok olumsuz meteorolojik şartları da göz önünde bulundurarak- akşam saat 20.00'de ilimize ilk gelen ekibin Taşkömürü Kurumuna ait olan madenciler olduğunu bizzat şehrin girişinde gördüm. Depremden yaklaşık on dört saat sonra, ki yolların kapalı olduğu bir süreçte 2 minibüsle Taşkömürü Kurumundan gelen, Zonguldak'tan gelen, Türkiye'nin kuzey ucundan güney ucuna gelen kardeşlerimizi Hatay'da karşıladık ve bu kardeşlerimizin yaklaşık yirmi gün devam eden çalışmalarda nasıl büyük bir özveriyle, nasıl büyük bir azimle çalıştığını da yine bölgemizde gördük. Özellikle "domuz damı" dediğimiz yöntemle enkaz altından nasıl vatandaşlarımızı canlı bir şekilde çıkarttıklarını sadece ben değil, tüm Hataylılar, tüm Hataylı hemşehrilerimiz gözlemledi. Değerli Genel Müdürüm, Sayın Bakan Yardımcım, Türkiye Taşkömüründeki arkadaşlarımızın bu tecrübesini ben ülkemiz için çok büyük bir kazanım olarak görüyorum. Dolayısıyla, ülkemizin deprem hareketliliği yönünden oldukça riskli bir alan olduğunu bilip Türkiye Taşkömürü Kurumundaki bu kardeşlerimizden daha fazla faydalanmamız gerektiğini düşünüyorum. Elbette diğer arama-kurtarma ekiplerine de teşekkür ediyorum ancak sistemlerini tam olarak kurmadan hiç kimse bir enkaza giremezken Türkiye Taşkömürünün o yiğit evlatlarının ellerinde inşaat tabiriyle iki 5'e 10'la neler yaptığını gördük. Bu çok özel bir yetenek. Biz aslında depremde arama-kurtarma faaliyetlerinde ana sorumluluğu olan kurumlarda dahi bu yeteneği görmedik. O yüzden, ben başta Hatay olmak üzere 11 deprem bölgesine çok hızlı bir şekilde yetişen madencilerimizin her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum, Allah hepsinden razı olsun.

Bu birikimden, bu tecrübeden... İnşallah, yine, ülkemizde böyle bir felaket olmaz diyeceğim ama bilimin de bize göstermiş olduğu verilerden yola çıkarak özellikle İstanbul'da beklenen büyük deprem var. Böylesine büyük afetlerde kritik zaman aralığında enkaza ulaşan arama-kurtarma ekiplerinin neler yaptığını biliyoruz. Daha önce, yanlış hatırlamıyorsam, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Deniz Bey'in de bu yönde bir çalışması olmuştu. Beklenen İstanbul depremine hızlı bir şekilde müdahale edebilmek için kurumunuzun özellikle daha önceden geliştirdiği bir senaryo var mı? Kara yollarının kapalı olduğu, hava şartlarının ağır olduğu bir senaryoda kurumun "İstanbul'a veya sismik hareketliliği yoğun olan diğer bölgelere nasıl gideriz?" diye önceden belirlediği bir senaryo var mı? Eğer bu senaryo yoksa derhâl oturulup bunun üzerinde çalışılmalı çünkü gerçekten arkadaşlarımız bu konuda çok mahirler.

Sayın Başkanım, 2022 yılında Amasra'da meydana gelen maden kazasından sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulan araştırma komisyonuyla birlikte gözlemler yapmak üzere Amasra'ya gittik, akabinde de Zonguldak'ta, yanlış hatırlamıyorsam, Karadon kömür işletmelerinde bizi bir madene indirdiler. Tabii, madene inmeden önce Sayın Genel Müdürümüz ve kurumumuza ait yetkililer iş güvenliği konusunda önceden bize bir bilgi verdiler. Bir asansörle eksi 220 metreye indik, indiğimiz yerden yatay bir düzlemde yaklaşık bin metre tren vagonları içerisinde önce seyahat ettik, bin metre sonra tren vagonları durdu ve bizi bir kömür damarına yerleştirdiler. Ben 1.80 boyundayım, yaklaşık 90 kilo ağırlığındayım, o kömür damarı içerisinde bir eğimle eksi 320 metreye yürüyerek geçtik. Biraz önce mekanik sistemi, yarı mekanik sistemi gördük ki o damar içerisinde mekanik sistem de yoktu yanlış hatırlamıyorsam. O karanlığın içerisinde, o zor şartlarda o madencilerimizin nasıl bir özveriyle çalıştığını yerinde gözlemledik. Biz o damarın içerisinden yürüyerek dahi geçmekte zorlanırken insanların orada bir parça taş kömürü çıkarmak için nasıl büyük fedakârlıklarla çalıştıklarını da yerinde gördük. Dolayısıyla, ben kurumumuzun tüm çalışanlarına hassaten hem Türkiye ekonomisine yapmış oldukları katkılardan dolayı hem de büyük felaketlerde milletimizin yanına hızlı bir şekilde yetiştiklerinden dolayı teşekkür ediyorum.

Sayıştayımızın bulgusu üzerine ben de birkaç kelime edip ondan sonra da müsaade isteyeceğim. Sayıştay yeterli sayıda iş gücümüzün olmadığını ifade etmiş ki yeterli sayıda iş gücünün olmaması, çalışanımızın olmaması üretimde eksiklik olacağı -ki bu da Türkiye'nin bir zenginliğidir- Türkiye'nin bu zenginlikten mahrum kalacağı anlamına gelir. Aynı zamanda -ki daha önemlisi- bu maden çalışması bir ekip çalışmasıdır dolayısıyla ekibin içerisinde eksik çalışan olduğu zaman, ustanın elinin altında eksik işçi olduğu zaman bu çalışma tam anlamıyla yerine getirilmeyecek ve daha da vahimi -Allah korusun- bir iş kazasıyla karşı karşıya kalabiliriz. Bu konuda Sayıştay "Eksik çalışanımız var." demiş, siz de verdiğiniz cevapta 2024 yılında bir alım yaptığınızdan bahsetmişsiniz. Bu alımlara rağmen, 2024 yılı içerisinde yapmış olduğumuz alımlara rağmen mi hâlâ eksikliğimiz var? Sorum bu.

Tekrar teşekkür ediyorum.