KOMİSYON KONUŞMASI

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Başkanım, Sayın Genel Müdürüm, Sayın Bakan Yardımcım; öncelikle, Komisyonumuza hoş geldiniz.

Nükleer güç hedefi Türkiye'nin neredeyse yarım asırlık bir hikâyesi. Bu hikâyede bir anıyla başlayıp daha sonra da Sayın Genel Müdürüme birkaç soru sormak istiyorum. 1960 yılında Doçent Doktor Sadrettin Alpan, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu üyesi, Ankara'da Başbakanlıkta bir toplantı yapıyorlar, toplantıya da başkanlık yapan dönemin Başbakanlık Müsteşarı Alparslan Türkeş Bey. Toplantıda Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkeziyle ilgili konular konuşuluyor ve Küçükçekmece'de yapımı planlanan 1 megavatlık nükleer güç merkezinin ismi ne olsun, ismini ne koyalım diye bir tartışma yaşanıyor. Bu tartışma sırasında Sadrettin Alpan Hoca -bunu anılarında kitaplaştırdı aynı zamanda- İstanbul Küçükçekmece'deki 1 megavatlık nükleer güç merkezinin isminin Mustafa Kemal Atatürk olmasını teklif ediyor. Bunun üzerine merhum Alparslan Türkeş "1 megavatlık bir güç santraline Gazi'nin ismini koymayalım, inşallah, ileride Türkiye Cumhuriyeti devleti 300 megavatlık bir güç santrali yapar, işte o zaman Gazi'nin ismini, Mustafa Kemal Atatürk'ün ismini o santrale koyarız." diyor. Bugün geldiğimiz noktada Mersin Akkuyu'da yapmış olduğumuz nükleer güç santralinin kapasitesi tam 4.800 megavat. Elbette Türkiye bu aşamaya kolay gelmedi ve millî enerji politikası hamlesiyle birlikte biz Mersin'deki ilk nükleer güç santralimize başladık.

Değerli arkadaşlar, burada, özellikle, bu güç santralinin Rusya tarafından yapılıyor olması... Elbette, bu ülkenin bir ferdi olarak keşke bu teknolojiye bizler de hâkim olsaydık ve bu santrali biz kendimiz kursaydık diyorum ancak hatırlarsanız çelik sanayisinde de Ruslarla bir iş birliğine girdik, ilk bizim Hatay'daki, İskenderun'daki demir çelik fabrikalarımızın teknoloji transferini Ruslarla birlikte gerçekleştirdik ve bugün geldiğimiz noktada da biz o teknolojiyi öğrendikten sonra bugün dünya çelik liginde önemli bir oyuncu hâline geldik. Ben bu hikâyeyi geçmişte yaşadığımız çelik sanayisindeki gelişmeye de bağlıyorum. Bugün, bizim, orada, NÜTED gibi, Nükleer Düzenleme Kurumu gibi çok önemli kurumlarımız ve bu kurumlarda çalışan mühendislerimiz, teknik insanlarımız var. Evet, Rusya tarafından gerçekleştirilen bu projede bizler de gözlemci olarak sürecin içerisindeyiz ama ben bu alanı ziyaret ettim, bu alanda çalışan kardeşlerimizi gördüm ve o kardeşlerimizin bu teknolojiyi öğrenme konusundaki azim ve kararlılıklarını da yerinde gözlemleme şansını elde ettim. Bu santralle ilgili ve bu güç merkeziyle ilgili endişe duyan tüm arkadaşlarımıza da tavsiyem şudur: Ön yargılardan arınmış bir şekilde -ben, NÜTED'in davetlisi olarak gitmiştim- yine, yakın bir zamanda bölgeye gidilip... Aklımızdaki, biraz önce Sayın Milletvekilimin de ifade ettiği, özellikle deniz suyunun ısınmasıyla ilgili tüm sorular orada işin uzmanları tarafından cevaplandırılıyor. Böyle bir teknik gezi olduğu zaman ben tekrardan bölgeye gitmeyi de arzu ederim davete icabet edecek tüm milletvekili arkadaşlarımızla birlikte.

Sayın Genel Müdürüm, NÜTED'in özellikle Mısır'da kurulan nükleer güç santraline teknik hizmet vermeyle ilgili bir çalışması vardı. Bu çalışma neticelendi mi? Ki bu bizim için çok önemli çünkü Mersin Akkuyu'da bir tecrübe elde ettik ve bu tecrübemizi şimdi dünyanın birçok ülkesindeki nükleer güç santrallerinin yapımında kullanmak istiyor arkadaşlarımız. Bununla ilgili Macaristan'da bir faaliyetimiz vardı, bu neticelendi mi?

Bir diğer sorum da Sinop'la ilgili, gelişmelerle ilgili taze bilgi alabilir miyiz?

Teşekkür ediyorum.