| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | PTT Para Lojistik ve Özel Güvenlik Hizmetleri Anonim Şirketinin 2021 ve 2022 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 14 .05.2025 |
ALİ GÖKÇEK (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Önümüzde borca batık, hatalı ihaleler, hatalı işlemler yapan sıkıntılı bir şirket var. Az önce bulgu olarak da konuştuk, şirketin nakit dengesi sıkıntılı, sermaye yapısı bozulmuş durumda. Bizim bir KİT'ten, bir iştirakten beklentimiz, doğal olarak kamu kaynaklarını doğru ve verimli bir şekilde kullanmalarıdır. Ancak burada görüyoruz ki neredeyse şirketin her adımı, her kararı kamuyu zarara uğratıyor. Muhasebe hesapları yanlış tutuluyor, ihale süreçleri yanlış işletiliyor, faydalanılmaması gereken indirimlerden faydalanılıyor. Yani ezcümle şirket yanlış yönetiliyor. Mesela, yine alt komisyonda Sayıştayın hatalı muhasebeleştirme uyarısı üzerine, görüyoruz, şirketin muhasebe süreçlerinde ciddi teknik hatalara imza atılıyor. İlgili bir departmanda çalışan kişilerin yetkinliğinin tekrar değerlendirilmesi yönünde bir çalışmanız oldu mu? Yönetim Kurulunda bu konu değerlendirildi mi? "Ne karar alındı, önlem alınıyor mu?" diye sormuştum. Cevaben "Muhasebe kayıtları Türk Ticaret Kanunu ve Vergi Usul Kanunu'na göre kaydedilmektedir. Şirketimizin kuruluşundan bu yana çeşitli organizasyon değişiklikleri yapılmış olup bahsi geçen birimle alakalı 2020 yılı sonrasında kapsamlı değişiklikler yapılmıştır." diyorsunuz. Ancak biz zaten 2021 ve 2022 raporlarını görerek bu soruyu sormuştuk; 2019'u, 2018'i değil. Yani yaptığımız değişiklikler sonrası mı bu hatalar yaşandı yoksa bu değişiklikler yapılmadı mı? Bir de "Bu kapsamlı değişiklikler yapılmıştır."dan kastınız ne; kimler değişti, hangi konumdaki insanlar değişti? Bunu somut olarak açıklarsanız sevinirim.
Şirketin faaliyet gösterdiği lojistik ve güvenlik sektörü özel sektörle rekabetin yoğun olduğu bir alan. Bu bağlamda, şirketin kendini salt kamuya iş yapan bir pozisyonda görüp mevcut müşteri portföyüyle yetinmesi doğru bir tutum değil. Şirket, rekabet gücünü artırmak için gerekli yenilikçi adımları atmayıp, sektördeki değişimlere ayak uyduramıyor, özel sektörle iş yapma konusunda arzulanan seviyeye ulaşamıyor. Kamuyla iş yapıyor, neyse ki kamuyla iş yapıyor diyoruz ancak bu sefer de oradaki alacaklarının tahsilinde sıkıntı yaşıyor.
Ben bir bulguya özellikle değinmek istiyorum: Bu zırhlı araç kiralama işi. Yani aslında alt komisyon toplantımızda bunu üst Komisyona çıkarma konusunda çok ısrar etmiştim ancak sayısal çoğunluk sebebiyle gündeme taşınmadı. Bu bulgu, zırhlı araç kiralama ihalesi işinde hatalı uygulamaların bulunması bulgusu. Burada kamunun ciddi bir zarara uğratıldığını düşünüyoruz ve görüyoruz.
Şimdi, şirket bir ihaleye çıkıyor, zırhlı araç kiralama ihalesi. İhalede, teknik şartnamede araçların sıfır kilometre, kendi tipinin son versiyonu, dizel ve 170 beygir, zırhlı camlarının ise 24 milimetre, BR4 mukavemet standardında olacağı belirtiliyor. PTT Anadolum bir teklif veriyor 6.400 lira olarak, bir de Mandaris şirketi 6.350 TL olarak teklif veriyor. Sonra PTT Anadolum bu teklifini geri çekiyor; 22/11/18 yazısında -9/11/18 tarihinde yani on üç gün önce verdiği fiyat teklifi- "Fiyat olumsuzluğu nedeniyle geri çekilmiştir." diyor. Daha sonra, herhangi bir onay olmadan, alınmadan şartnamede esaslı bir değişiklik yapılıyor ve sıfır kilometre 170 beygir araçlar yerine 130 beygir araçlar yeterli piyasa araştırması yapılmadan tedarik ediliyor. Burada ilk sorum şu: PTT Anadolum fiyat teklifini geri çektiğinde hâlâ ondan daha düşük, geçerli bir fiyat teklifi varken -Mandarisin verdiği- biz bu kiralama işini neden Mandarisle yapmadık? İlk sorum bu.
Bu tedarik için de -bu sefer 130 beygir araca geçeceğiz ya- iki firmadan teklif alınıyor sadece ve satın alma evrakları içerisinde teklif evrakı olmayan Çeviktay firmasıyla 5.500 TL bedelle -ki o da yıllık TÜFE artışlı- sözleşme imzalanıyor. Daha sonra, yeni şubelerin -bunu bir kere imzaladık- kurulması nedeniyle 55 zırhlı araç ve iki adet BR6 tip araç tedarik sürecine çıkılıyor; yeni tedarik edilecek araçların özelliklerine teknik şartnamede düzenleme yapılmıyor, sadece sözleşmede yer veriliyor. Sayıştayın raporuna göre, yeni tedarik için yapılan piyasa fiyat araştırmalarında teklif alınan firmaların zırhlı araç tedariki faaliyeti olmadığı görülüyor; çevre, temizlik ve peyzaj işi yapan firmalardan teklif alındığı söyleniyor. 18/7/2019 tarihli 2'nci satın alma komitesi tarafından teklif mektubu olmayan Çeviktay firmasına iş veriliyor ve bu ikinci iş de ilk sözleşme fiyatına enflasyon artış oranı ilave edilerek veriliyor. Geldik, şimdi bu kadar şeyi yaptık; bir kere teklif mektubu olmayan firmaya verdik işi, 170 beygirden 130'a düşürdük, burada teknik şartnamede bir değişiklik yapmadık, 130'a düşürdükten sonra da gerekli fiyat araştırmasını yapmadık piyasadan. Bundan bir buçuk yıl sonra, tam 1 Mayıs 2020 tarihinde PTT AŞ'ye aynı nitelikte araç tedarik süreci gerekiyor, ihtiyacı oluyor ve bunun için piyasa fiyat araştırması yapılıyor. Tam bir buçuk yıl sonra aynı nitelikteki araçlar için -5.500 TL'ye bir buçuk yıl önce anlaşmışız- gelen teklif 4.800 lira; bir buçuk yıl önce 5.500 TL'ye... Yıllık TÜFE artışı koymuş, bu gelen teklifte 4.800 lira altmış aylık sabit fiyat teklifi sunuyor ve bu geçen sürede bakıyorum dövize; doların 9/11/2018'deki değeri 5,40; 1/5/2020'deki değeri 6,97; sadece dolar yüzde 29 artmış, enflasyonu da katmıyorum ve buna rağmen daha düşük fiyat teklifi gelmiş. Diğer taraftan, teknik şartnamede araçların kendi tipinin en son versiyonu olacağı belirtilmesine rağmen araçların teknik şartnamede belirtilen özellikleri taşıyıp taşımadıkları teslim sırasında kontrol edilmiyor; muayene kabullerde sadece sağlam ve çalışır olduğuna dair araç teslim tutanağı düzenleniyor. O zaman bu kadar teknik şartnameyi niye yazıyoruz? Adam sağlam ve çalışan bir tane arabayı getirdiği zaman demek ki biz kabul edeceğiz ve dahası en üst segment olması gereken araçların yapılan incelemede en üst segment olmadığı da anlaşılıyor. Araçları teslim alanlar kimlerdir, bu teslimi alırken nasıl buna dikkat etmezler diye alt komisyonda sormuştum. Gelen cevabı olduğu gibi okuyorum size, buyurun: "Araçların teslimatları hizmet verdiğimiz nakit operasyon şubelerinde gerçekleştirilmiştir. Araçları teslim alan personel norm şube çalışanı olduğundan sözleşme ve teknik şartnamede yazılı olan teknik özellik bilgilerini haiz değillerdir." Böyle bir şey olabilir mi ya? Bu kadar büyük bir kiralama işi yapıyoruz, adamlar araçları getirecek ve "Araçları kontrol edenler norm şubesindeki çalışanlar olduğu için teknik bilgiye hâkim değillerdir. Biz bunu ne yapalım canım... Almışlar, imzayı atmışlar, çalışır ve yürür durumdadır." diyorlar. Gerçekten enteresan, hem fiyat araştırması yapmadan araç kiralama ihalesi yapıyoruz hem ihalenin temel unsuru olan teknik özellikleri kontrol etmeden araçları teslim alıyoruz ve sorduğumuzda da "Teslim alanlar teknik bilgiye sahip değildi." diyoruz.
Sonuç olarak, dönemine göre yüksek maliyetle ürün veya hizmet tedarik ettiğimiz için hem maliyet artıyor hem zarar ediyoruz. Böyle işler yaparsak elbette maliyetlerimiz piyasaya göre oldukça yüksek olacaktır, elbette müşteri portföyümüzü de kamunun dışında özel sektöre taşıyamayız. İşin ironik tarafı şirketin yani kurumumuzun firmalara maliyetlerini düşürücü profesyonel çözümler sunmak amacıyla kurulmuş olması ancak biz daha kendi maliyetlerimizi düşüremiyoruz, nasıl müşterilerimize bu konuda profesyonel çözümler sunacağız? Ben, burada, bir teftiş yapıldı mı diye sormuştum, teftişin de raporu gelmiş, teşekkür ediyorum. Teftiş raporundan iki üç tane cümleyi okumak istiyorum size, der ki: "Satın alma komitesi onay belgesinde Çeviktay İnşaat Limitet Şirketinin 5.500 lira teklif ettiği belirtilmiş ancak şirket kayıtlarında bu teklif mektubu bulunamamıştır. Yapılan incelemede -bilmem ne firmasına- 2028 tarihli imza sirküleri, Ticaret Sicili Gazetesi gibi evrakın noter onaylı suretinin şirket kayıtlarında yer aldığı görülmektedir. Şirket personeliyle yapılan mülakatlarda söz konusu teklif mektubunun şirketin taşınması sırasında kaybolmuş olabileceği belirtilmiştir." Yani talihsizlik, şirkette bir anda uçuvermiş, taşınırken kaybolmuş.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Toparlayalım Sayın Gökçek, lütfen.
ALİ GÖKÇEK (İstanbul) - Az kaldı Başkanım.
Başka bir cümle daha okuyayım: "Yapılan dosya incelemesinde Çeviktay Limitet Şirketinden ayrıca teklif alındığı görülmemekle birlikte şirket yetkililerince şifahi olarak teklif alınmış olduğu düşünülmektedir." Onda mektup kayıp, bunda şifahi olarak alındığı düşünülüyor. Neden almadınız? Cevap da şöyle gelmişti: "İşte, tedarik sürecinde sıkıntı vardı. O model 170 beygir araçların tedariki uzun sürecekti, o yüzden değiştirdik." diyoruz. Burada, bu bağlamda, yine satın alma komite onay belgesinde, Ford'la yapılan görüşme sonucu 170 beygir araçların özel üretime tabi olduğu, stokta bulunmadığı, temininin vadeye bağlı olacağının bildirildiği belirtilmiştir. Şirket kayıtlarında Ford'la bu yönde bir yazışmaya rastlanılamamıştır. Ya, böyle iş yapılır mı arkadaşlar? Böyle bir şey yapılabilir mi? Yani bu kendi şirketiniz olsa bu kadarını yapmazsınız ya, babanızın şirketi olsa bu kadarını yapmazsınız. Buraya en azından belgesini koyarsınız. Mandaris şirketi teklifini vermiş, "Bu araç elimde." diyor, "O şekilde de zırhlandırılmıştır." diyor ama biz ona rağmen Ford'la konuşuyoruz, Ford'dan böyle bir araç alınamayacağı için teknik şartnameyi değiştirmeden sözleşmede değişiklikle gidiyoruz, bir tane firmadan başka alım yapıyoruz ve buna en son teftiş raporunda da "Kamu zararı oluşmadı." diyor. Niye? Çünkü biz 170 beygir aracı 6.350 liraya kiralayacaktık, şimdi 130 beygiri 5.500 liraya kiraladık, hâliyle kamu zararı yok. E, o zaman bana şu an tır lazım, tırla taşımam lazım. Tır alacakken 10 milyona, birden kamyon ihtiyacım oldu, kamyon aldım 8 milyona. E, kamu zararı oluşmamıştır. Tırın taşıdığı ile kamyonun taşıdığı yük aynı mı, nasıl olacak bu iş? Burada kamu zararı oluşmadığını nasıl söyleriz, elma ile armudu nasıl karıştırıyoruz?
Bu konuyu bırakıp en son... Para taşıma, para saklama hizmetlerinizi genişletmek için ciddi adımlar atmanız gerekiyor. Bu hizmetlerinizde de Sayıştay maliyet hesaplarınızın hatalı olduğu yönünde sizi uyarıyor. Bu noktada parantez açıp zırhlı araç giderini maliyet hesabına eklememe tutumunuz devam ediyor mu, öğrenmek istiyorum diyecektim. Cevapta etmediğini, değiştiğini söylemişsiniz. Burada düşünün ki biz para taşıma için bir teklif veriyoruz bir firmaya ama bu teklifi verirken hesapladığımız maliyetler içerisinde zırhlı araç ve personel giderimiz yok. Şimdi diyeceksiniz ki "O öyle değil, toplu yapıyoruz. O yüzden o maliyete toplu ekliyoruz. O yüzden orada öyle gözükmüyor." Onu da okudum, başım üstüne ama hatalı işte. Hatalı olduğu için de verdiğimiz tekliflerde bu sefer zarar ediyoruz. Zaten doğru bir yöntem olsaydı bugün değiştirmemiş olurdunuz ve doğru bir yöntem olsaydı bugün bu seviyede olmazdı. Vergi borcunu ödeyemeyecek durumdayız ya. Bu noktada olmamıza gerçekten üzülüyorum.
Sonuç itibarıyla, müşteri portföyümüzü mutlak suretle geliştirmemiz gerekiyor ancak müşteri portföyümüzü geliştirmek için de piyasada cazip bir arz edici noktasına ulaşmamız gerekiyor yani maliyet düşürücü iş ve eylemlere imza atmalısınız. En yüksek maliyetlerle özel sektörde müşteri portföyünü geliştirip işleri artırmanız mümkün değil.
Bunları söyleyip en son olarak, kurulduğunuz günden bugüne kadar kurum hakkındaki tüm bağımsız denetim raporlarının tarafıma gönderilmesini talep ediyorum.
Sabrınız için teşekkür ediyorum.