| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbey ve Ankara Milletvekili Orhan Yegin ile 74 Milletvekilinin Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3067) |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 07 .05.2025 |
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önce ben de geçtiğimiz pazar toprağa verdiğimiz Sırrı Süreyya Önder'e Allah'tan rahmet diliyorum. Bugün de taziyesi Meclisimizde yapıldı. Güzel barış ve demokrasi mücadelesi veren bir yol arkadaşımızdı, tekrar Allah'tan rahmet diliyorum.
Yine, Sayın Genel Başkanımıza yapılan saldırı... Bu saldırının bireysel olmadığını hepimiz biliyoruz değerli arkadaşlar. Maalesef, bu iktidarın, Cumhurbaşkanının kullandığı özellikle bu "telef" sözüyle neye cüret ettiklerini ve bu işin nereye kadar uzanabileceğine ilişkin soruşturmaları da merakla bekliyoruz ama işin doğrusu, buna da bir inancımız yok. Bunun Hollanda'da infaz edilen Cemil Önal'ın açıklamalarından bağımsız bir durum olabilme ihtimalini çok az görüyorum, bu Kıbrıs'taki meselelerle de ilişkili. Yani kurulan düzenekte, TRT Haber Yayın Koordinatörü olan Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül'ün saldırıyı destekleyen paylaşımını da hepimiz gördük, sonra da sildi; kutuplaşma için verilen çabanın en büyük örneği olarak bunu da söyleyebiliriz.
Değerli Komisyon üyeleri, teklifin maddelerine baktığımızda, bir tek 17'nci madde hariç, bütünüyle hepsi cumhurbaşkanının yetki gasbıyla ilgili. Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisinde olan konuların kanun hükmünde kararnameyle fiilî durum yaratmış olması, sizin de gelmiş olan bu durumu "Biz de kanunlaştıralım, kitabına uyduralım." demenizden geçiyor. Şeklen demokrasi varmış gibi gösterilmeye çalışılıyor. TRT'yle ilgili pek çok madde var. Buna göre, TRT Genel Müdürüne yüksek memur maaşı ödenmesi teklif ediliyor. Bu ihtiyacın nereden doğduğunu da işin doğrusu sorgulamak isterim. Yani TRT Genel Müdürü teklif sahiplerine gelip "Efendim, aldığım maaşla geçinemiyorum." mu dedi de siz bunu kanun maddesi olarak buraya koyuyorsunuz? Bu, ilginç. Ayrıca, "TRT'yi Kamu İhale Kurumundan muaf tutalım." diyorsunuz. Neden? Amacınız ne? Yani iyiden iyiye çiftliğe çevirdiğiniz TRT'yi; emeklinin, işçinin, yoksulun elektrik faturasından fonladığınız ve iktidar borazanına dönüşen bu Kurumu bir şekilde, tam olarak, yağmalıyor musunuz? Nedir? Ne dersiniz? Yani siz cevap verin buna ya!
Bu iktidar doğal ömrünü tamamen tamamladı arkadaşlar. 2023 yılında milletimiz Cumhuriyet Halk Partisini 1'inci parti yaptı, siz zorlama yöntemlerle, ite kaka, Türkiye'yi Orta Doğu ve Arap krallıklarına benzer bir rejimle yönetmeye, iktidar halk desteğini kaybetse de sürdürmeye çalışıyorsunuz, TRT de buna aracılık ediyor. Adına "Cumhurbaşkanlığı Hükûmet sistemi" deniyor ama ilhamını petrol, gaz gibi doğal kaynakları olan Rusya, Katar, Suudi Arabistan gibi otoriter rejimlerden alıyor sistem. Bunun için Meclisi, yargıyı denetleyemez duruma getirdiniz; oysa Türkiye'nin örnek aldığı ülkelerde petrol, gaz, doğal gaz gibi kaynakları yoktu ama kurduğu baskıcı rejimi sürdürebilmek için finansmana ihtiyacı vardı, bunun için pek çok kirli işe de bulaştı. Kamuda liyakati yerle bir edip rüşveti, yolsuzluğu sistematik bir hâle getirdi. Türkiye'yi paranın aklandığı bir merkez durumuna getirdiniz. Uyuşturucu ve yasa dışı bahis şebekelerinin ne yazık ki önü açıldı, Türkiye'de konuşlandılar. Yürütmeyi ve yasamayı tek bir elde toplayan 2017 referandumundan itibaren Türkiye'nin üçüncü sınıf bir demokrasiye ve adaletsizliğe, hukuk tanımazlığa geçtiğine tanık olduk. Rüşvetin, torpilin ayyuka çıktığı, çetelerin ve uyuşturucu baronlarının fink attığı Orta Amerika narko diktatörlüklerine özendi.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Kıbrıs'ta Halil Falyalı cinayetiyle ortaya saçılan pek çok iddia var. Falyalı'nın kurduğu yasa dışı bahis çetesinin Türkiye'de bakanlara, bakanların çocuklarına, yargı ve Emniyet mensuplarına rüşvet dağıttığı, bunun karşılığında mafya üyelerine koruma kalkanı sağlandığı, önlerinin açıldığı iddiaları var. Bu iddiaları ortaya atan çetenin finans direktörü Hollanda'da bir otelde öldürüldü. O otelin sahibinin 21 yaşındaki bir Türk olduğu ama arkasında eski Başbakan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı yapmış olan Binali Yıldırım'ın oğlunun olduğu iddiası var. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne gönderilen ve altı ay sonra görevden alınan Büyükelçinin, bahis çetesinin elindeki tüm bakanlara ya da çocuklarına ait video kayıtları bulmakla görevlendirildiği gibi daha onlarca iddia ortada duruyor. Altı ay sonra büyükelçilik görevinden alınıyor, bununla da bitmiyor, belediye başkanlığı dönemlerinden beri Cumhurbaşkanının yanında olan örtülü ödeneğin başındaki kişi, büyükelçinin babası Maksut Serim de görevden alındı. Bu ciddi iddialara Hükûmet kanadından herhangi bir cevap verilmediği gibi, hiçbir savcı da harekete geçmiş değil, bunun yerine yalan ve hamasete devam ediliyor.
Geldiğimiz yere bakıyoruz; ekonomisi çökmüş, asgari ücreti açlık sınırının altında kalmış, emekli maaşları iyice budanmış, enflasyonu kontrol edemeyen, devletin kurumlarına yalan söylettirip, rakamları eğip bükmek dışında enflasyonla mücadele yöntemi bilmeyen, doğal ömrünü tamamlamış olan bu iktidar, halkımızın sırtında artık ciddi bir külfet oluşturmaktadır.
Değerli milletvekilleri, torba yasa tekniği acil durumlarda istisnai olarak başvurulan bir yöntem olması gerekir iken devriiktidarınızda bunu genel uygulamaya dönüştürdünüz. (2/3067) esas numaralı Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni yine bir torba yasa olarak önümüze koydunuz. Bunun doğru bir iş olmadığını siz de bildiğiniz hâlde itiraz edemiyorsunuz. 19 maddelik torba yasa teklifi kanunla düzenlenmesi gereken hususlarda Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle işlem yapıldığı için Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği düzenlemeleri içeriyor. Geçen hafta 32 madde, bu hafta 19 madde, haftaya bir o kadar daha, daha sonrakinde bir sürü daha, 200'e yakın maddeler bizi bekliyor. Ne yapıyorsunuz arkadaşlar? Milleti kandırdığınızın farkında değil misiniz yoksa bunu bilerek mi yapıyorsunuz?
2017 referandumuyla Cumhurbaşkanı krallarda, padişahlarda, sultanlarda dahi olmayan aşırı yetkilerle donatıldığı hâlde ve zaman zaman buraya getirilen torba kanunlarla aşırı yetkileri daha da artırıldığı hâlde Anayasa’nın içinde kalmıyor. Aslında kendisini bağlayan hiçbir kural istemiyor Cumhurbaşkanı. Anayasa’nın kendisine vermediği yetkiyi kullandığı için bu teklifi önümüze getirdiniz, siz de bu şekilde milleti aldatıyorsunuz arkadaşlar. Cumhurbaşkanının Anayasa'ya bağlı kalması gerektiğini hatırlatacak hiç kimse yok partinizde. Bu şekilde yönetilen ülkede saray efradı zenginleşirken, halk sürekli yoksullaşıyor, siz de buna sessiz kalıyorsunuz. Bu yapılan işin adı Anayasa'ya uymayan ve uymamaya devam eden Cumhurbaşkanının yarattığı fiilî duruma uygun yasa çıkarmak; bunu milletin temsilcisi olarak burada bulunan milletvekillerine doğrusu yakıştıramıyorum. Anayasa'ya uymamaya devam ediyor diyorum çünkü AYM iptal etmesine rağmen benzeri atama kararnameleri çıkarmaya da Anayasa'yı ihlal etmeye de devam ediyor, âdeta alay ediyor bizimle. Daha önceleri de söyledik, etki analizine bakıyoruz, birçoğu mali yük getirmeyen maddeleri var yani bütçeyle ilgili değil. Anayasa ve Adalet Komisyonlarında hatta başka tali komisyonlarda görüşülmesi, tartışılması gereken maddelerin bu komisyonlarda hiç görüşülmeden Plan ve Bütçe Komisyonunda alelacele tartışılması ve görüşülmesi doğru bir uygulama değildir.
Halk desteğini kaybettiniz, şimdi rakiplerinizi esir alıyorsunuz, "Karşıma çıkanı telef ederim." diyorsunuz. Milletin tercihlerine saygı duymuyor ve Cumhuriyet Halk Partisini 1'inci parti yapmış olan halkı görmezden geliyorsunuz. Seçilmiş milletvekili Can Atalay'ın kararı okunmasına rağmen Anayasa Mahkemesinin hak ihlali olarak hâlâ esir tutuyorsunuz. Buradan bir yere varamazsınız, adaletsizliğinizi ve yoksulluklarınızı, yasaklarınızı alıp gitmenizi öneriyorum; bu millet artık sizden hiçbir şey beklemiyor, beklediği tek bir şey sandığın önüne konulmasıdır diyorum.
Yine, TRT'yle ilgili, özellikle TRT Genel Müdürümüz hazır buradayken söyleyeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ocaklı, bir dakika veriyorum.
Buyurun lütfen.
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Teşekkür ederim.
Bir dizideki oyuncunun Türkiye'de özgürce boykot çağrısı yapması nedeniyle diziden ihraç edilmesini veya iş hakkının feshedilmesini nasıl olur da kendi hakkınızda buluyorsunuz? Yani, üstelik de diyorsunuz ki: "Hayal kırıklığına uğratan paylaşımlar nedeniyle söz konusu diziden çıkarılmıştır." Bu paylaşımı yapan Türkiye'nin nüfusunun yarısıdır, o zaman Türkiye'nin nüfusunun yarısını yok saymıyor musunuz?
Başka bir şey söyleyeyim: Bir göreviniz var, kanun numarası 2954; burada, 5'inci maddenin (d) fıkrasında der ki: "Devletin bir kişi veya zümre tarafından yönetilmesi amacını güden rejim ve ideolojilerin propagandasına yer vermemek."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ederim.
Devam edin.
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Bitiriyorum.
Ama siz bu maddelere de ne yazık ki bağlı kalmıyorsunuz. Sizi ilgilendiren Anayasa'nın sözüne ve ruhuna bağlı kalmak. Sizi 5'inci maddenin (a) ve (d) fıkralarına uymaya davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum.