Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu'nun 42'nci maddesi gereğince Merkez Bankasının faaliyetleri hakkında bilgilendirme sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 06 .05.2025 |
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz, Sayın Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanımız ve değerli bürokratlar ve basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, Irak'ın kuzeyinde şehit olan Uzman Çavuş Önder Özen'e Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum; ailesine ve milletimize başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Aynı şekilde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder'e Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum ve sevenlerine, DEM PARTİ'sine başsağlığı diliyorum.
Diğer taraftan, tabii ki hafta sonu gerçekleştirilen ve siyasete yapılmış bir saldırı olarak değerlendirdiğimiz Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel'e yapılan saldırıyı ve aynı şekilde Ayyüce Türkeş Milletvekilimize yapılan saldırıyı da kınadığımı ifade etmek istiyorum.
Tabii, Merkez Bankasının temel görevi: Birincisi fiyat istikrarı, ikincisi de enflasyonla mücadele.
Tabii, AK PARTİ iktidarlarında enflasyonla mücadelede çok önemli mesafeler katedildi. Enflasyon yüzde 30'lardan alınıp yüzde 4'lere kadar ve faizler de yüzde 6,5'lara kadar indirildi. Tabii ki Türkiye'de birçok olay yaşandı ve olaylara baktığımız zaman, işte, AK PARTİ iktidarına dönük olarak yani 2007'deki e-muhtıradan başlayarak 2012'deki MİT krizi olsun, yine, 28 Mayıs 2013'teki Gezi Parkı olayları neticesinde Türkiye'nin karıştırılmak istenmesi olsun ve aynı şekilde 17-25 Aralık 2013'teki ekonomik darbe girişimi olsun, yine, 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişimi; tabii ki bunların hepsi bizim ekonomimizi etkilemiştir ve geriye dönüp baktığımız zaman esas bizim sorunumuz, tabii, Türkiye'de ikili para sisteminin olmasıdır.
Şimdi, yani dolar kuru 1974 yılında 6 TL'ymiş ve 2004 yılında dolar kuru tam 1 milyon 394 bin liraya çıkmış yani aşağı yukarı, baktığınız zaman çok fazla bir artış var. Ve AK PARTİ iktidarları döneminde, tabii, belli bir süre diyelim ki dolar kuru aynı yerlerde kalmış. Tabii, bu dönemde, Türkiye'ye para girişinin çok olduğu dönemlerde dolar kurunun aynı yerde kalması da aslında doğru bir adım değil ve belki de onların sancılarını, zararlarını biz bugün çekmekteyiz. "Bu neden kaynaklanıyor?" derseniz, tabii ki Türkiye'nin bir dolar rezervi var, herhangi bir siyasi olay da olabilir veya dış girişim de olabilir; işte Trump'ın "Biz, Türkiye'yi mahvetmek istedik ve ekonomik saldırı yaptık." gibi bazı olaylar neticesinde de sınırlı ölçüde olan dolar kurumuz maalesef bunu karşılamakta yetersiz. Buradaki en büyük handikaplarından biri olarak ben şunu görmekteyim: Türkiye'de vatandaşların yabancı döviz cinsinden mevduat oluşturabilmelerini en büyük yanlış olarak görüyorum. Burada dünyanın hangi ülkesi olursa olsun vatandaşların hepsi elindeki o ülkenin para birimini bırakıp da diyelim ki dövize yönelirse bunu hiçbir ülke sağlayamaz ve geçtiğimiz yıllarda mesela Rusya'nın -yanlış hatırlamıyorsam- 300 milyar dolar rezervi vardı, orada bile bunu karşılayamadı. Buna mutlaka bir çözüm bulmamız gerektiğini ben düşünüyorum. Bunun gibi ekonomik krizler diyelim ki bu dünya konjonktüründen kaynaklansın, siyasi krizden kaynaklansın, diyelim ki işte bizim yaşadığımız Covidin neticesindeki bazı işte, navlun fiyatlarının, enerji fiyatlarının artışından kaynaklansın, bizim bunlara bizim çözüm olarak sunduğumuz nedir? Kardeşim, işte, dolar yükseliyorsa, dolara talep olduysa; dolar yükselince enflasyon olur ve onun karşısında siz faizleri yükseltiyorsunuz ve neticesinde o bir iki yıl doları belli bir seviyelerde tutuyorsunuz, yabancı ülkelerin vatandaşları geliyorlar, dövizlerini bozduruyorlar; yüzde 50'den 100'den... İşte, 1994 krizinde, Tansu Çiller döneminde, yanılmıyorsam altı aylık faizler yüzde 100'e çıktı ve dolayısıyla da belli bir sürede dövizini 2'ye katlayıp çıkıp gidiyor ve sürekli bizi yabancılar soyuyor. Benim görebildiğim kadarıyla, burada, diyelim ki, muhalefet partilerinden de bu çözüm haricinde bir çözüm önerilmedi. İşte, Sayın Cumhurbaşkanımız düşük faiz politikasını uyguladı. Politika doğruydu ama buradaki tabii, rezervler sınırlıydı ve eğer rezervlerimiz bizim daha güçlü olsaydı, vatandaşlarımızın da döviz almasını engelleyecek, dövizi mevduat olarak kullanmasını engelleyecek bir sistem olmasaydı, döviz artmayacaktı, döviz artmayınca enflasyon olmayacaktı, belki buralara gelmeyecektik. Şimdi muhalefetin uzun süreden beri savunduğu politikaları uyguluyoruz ve bunun 2 tane yöntemi var ama neticede buna kalıcı bir çözüm bulmamız lazım.
Tabii, ben ekonomist değilim ama burada benim gördüğüm şu: Türkiye'de vatandaşın dövize yönelmesini, dövizi mevduat olarak kullanmasını engellemenin bir yolu vardır diye ben düşünüyorum. Nedir o? Diyelim ki Türkiye'de dövize yönelik, dövize endeksli, diyelim ki dolara endeksli, euroya endeksli veya altına endeksli bir dijital para sistemi çıkarttırılabilir ve vatandaşın yatırımları bu dijital para üzerinden yaptırılabilir, asla döviz bulundurulması, döviz alınması yasaklanır ve ihracat, ithalat yapacak insanların bankadan resmî işlemleri yapılırsa bu olay belki çözülebilir diye ben düşünüyorum. Şimdi, tam bilmiyorum ama 240 milyar dolarlık bir döviz rezervi varsa bunun yaklaşık herhâlde 120-130 milyar doları kişisel mevduatlara bağlı. Dolayısıyla da bizim bu kadarlık bir döviz rezervimizle bu vatandaşın ani yönelmeleri neticesinde bunu karşılamamız mümkün değil diye düşünüyorum. Oysa sizin altın, euro, dolar bazından dijital paraya da ne kadar vatandaş alımkâr olsa da bunun neticesini siz Türk lirası cinsinden vereceksiniz ve dolayısıyla da dövizi hareket ettirmeleri mümkün olmayacak diye düşünüyorum ben. Yani, buna köklü bir çözüm bulmamız lazım. Bunu, hangi hükûmet gelirse gelsin, dıştan birtakım etkilerin olduğu dönemde veya vatandaşın manipüle olduğu dönemde... İşte diyorlar ki arkadaşlar "19 Martta darbe girişimi yaptınız." Biz öyle bir şey yapmadık ama gördüğümüz kadarıyla arkadaşlar ekonomik darbe girişimi yapmışlar ve neticede, herhâlde bildikleri insanlara, ülkelere diyelim ki, döviz aldırmışlar ve neticede dövizin yükselmesine sebep olmak istemişler ama neticede de burada da Merkez Bankamız bunu karşılamış ve dövizi olduğu yerde tutmuş. Eğer siz dövizi olduğu yerde tutamazsanız enflasyonla mücadele etmeniz de mümkün değil diye düşünüyorum ben.
Tabii, burada, diğer taraftan, ekonomimizin düzelmesi için "Merkez Bankamız bağımsız mı, değil mi?" diye hep soruyorlar ama bunun en yakın örneğini... Merkez Bankası bu gibi spekülatif olaylar karşısında, işte, enflasyon düşme eğilimine girdiği dönemde faizleri sabit tutmamış ve 3,5 puan artırarak kendisinin bağımsız olduğunu ve serbest bir şekilde hareket edebildiğini göstermiştir. Tabii ki bu süreçlerin hepsini atlatacağız. Burada önemli olan psikolojidir yani buna inanmaktır. Eğer buna vatandaşlarımız ve hepimiz inanırsak ve bizler dövize yönelmezsek bunu hep beraber düşürebiliriz ama 85 milyon vatandaşın hepsi dövize yönelirse kim Merkez Bankası Başkanı olursa olsun veya rezerviniz ne kadar olursa olsun bunu düşürmeniz mümkün değildir.
Ben, tabii, burada, aslında, Merkez Bankasının yaptığı iyi şeylerden bir tanesinden de bahsetmek istiyorum. AK PARTİ iktidarlarında... Merkez Bankasının 2002 yılında altın rezervi 119 tonmuş ve bunun parasal karşılığı 1 milyar dolarmış. Bugün 2025 yılında Merkez Bankasının altın rezervi 771 ton ve parasal karşılığı 81,8 milyar dolardır ve sadece bununla da kalmamış, aynı zamanda, Merkez Bankası daha önce önceki dönemlerde İngiltere'de, Amerika'da olan altınlarının büyük bir kısmını -tam bilemiyorum, tam rakamları var ama bende yok- 550 tonunu da Merkez Bankamızda saklayarak daha bağımsız bir devlet oluşturmuştur. Dolayısıyla da burada yapmamız gereken şey, Merkez Bankasının politikalarına hep beraber sahip çıkarsak, buna hep beraber inanırsak bunu düşürebiliriz. Ben bugün bu ülkeyi hepimizin olarak görüyorum ve dolayısıyla da Merkez Bankamızın bu yöndeki çalışmalarını da takdirle karşılıyorum. Ben, inşallah, iki üç ay sonra bu piyasalar değişecek ve dolayısıyla da enflasyon inmeye devam edecektir diye düşündüğümü ifade etmek istiyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Enflasyon nasıl düşecek?
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Sayın Başkanımıza ve ekibine çalışmalarından dolayı başarılar dilerim.