Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığının (TAO) 2021 ve 2022 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 24 .04.2025 |
MAHMUT DİNDAR (Van) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de sözlerime Komisyon üyelerini ve kurum temsilcilerini selamlayarak başlamak istiyorum.
Türkiye'nin köklü bankalarından Vakıfbankın denetimi ve şeffaf yönetimi halkımızı doğrudan ilgilendiriyor. Diğer kamu bankalarıyla birlikte bu bankada kaç kişinin çalıştığı, kimlerin Yönetim Kurulu üyesi olduğu, kimin hakkıyla yönetici olduğu artık bir kamu meselesi olmuştur. Banka bünyesinde verilen kredilerin şeffaf olması, izlemeye alınan krediler, tahsili şüpheli krediler meselesi, on yıldır satılamayan ipotekli taşınmazlar sorunu zaten Sayıştay raporlarına ve kamuoyuna da yansımıştır. Ancak ne yazık ki son yıllarda Vakıfbankın diğer kamu bankalarıyla birlikte âdeta bir siyasi arpalık hâline getirildiği iddiaları gittikçe somutlaşıyor. Mevcut durumda banka Yönetim Kurulunda olup bankacılıkla ilgili olmayan kaç kişi var bilmiyoruz. İktidarın kendi kadrolarına yer açmak amacıyla bu alanları kullandığı dönem dönem kamuoyuna yansıyor. Bankacılık tecrübesi olmayan, hatta sahte diplomalarla gündeme gelen bazı isimlerin, eski politikacıların ve siyasi yandaşların yönetim kurullarında yer almaması gerekiyor.
ALİ TEMÜR (Giresun) - Zaten alamaz ki.
MAHMUT DİNDAR (Van) - 2020'de bu yönetim altında bankanın kredi zararı tam 17,4 milyar TL'ye ulaştığı ifade ediliyor Sayın Başkan. O paralar kime gitti? Hangi dost şirketlere, hangi yandaş iş insanlarına akıtıldı? Halkımızın alın teriyle biriken bu kaynaklar neden şeffaf bir şekilde açıklanmıyor?
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de kamu bankalarının hikâyesi bir avuç insanın zenginleşme hikâyesine dönüşmüş durumdadır. Aynı koşullarda olup kredi almak için başvuranlar arasında ayrımcılık yapıldığı bilinen bir gerçektir. Birçok işletme teminat mektubu almak için gittiğinde bile referansına bakılıyor. Büyük kredilerin siyasi bağlantıları olan şirketlere usulsüzce dağıtıldığı iddiaları her gün konuşulan bir meseledir. Torpilli krediler dedikodu değil, halkın içinde konuşulan bir gerçektir; bu kredilerin amacına uygun kullanılmadığı, yandaş bir grubun zenginleştiği ifade ediliyor. Hesap verilebilirlik konusunda, sadece bu tarz toplantılarda değil, az önce söylediğimiz iddialara ilişkin de kamuoyunun önünde verilebilmesi gerekiyor.
Halkımızın büyük çoğunluğu, işletmelerin büyük bir çoğunluğu ve esnafın önemli bir kesimi krizle, borçla, enflasyonla boğuşurken kamu kredileri belli bir kesime aktarılıyor. Kamu bankalarının itibarı devletin itibarıdır. Halkbank krizinde, ABD'nin İran yaptırımlarını delme davasında dolaylı olarak Vakıfbank da itham ediliyor.
Ticari kurallara ve kamu yararına uygun işletilmesi gereken bankalar, iktidarın siyasi tercihlerinden etkileniyor. Biz de soruyoruz: Bu iddialar neden açıklığa kavuşturulmadı? Neden halkımıza bir açıklama yapılmadı?
Vakıfbankta başka bir sorun da banka içinde "liyakat" ve "kariyer" ilkelerinin ihlal edildiği yönündeki iddialardır. 18 binden fazla emekçiye istihdam alanı olan Türkiye'nin 2'nci büyük bankası siyasi torpil iddialarıyla gündeme gelmemelidir. Koltukların hep aynı kişilerde kaldığı ve bu konuda adaletsizliklerin yaşandığı bilinmelidir.
Vakıfbankla ilgili şeffaf yürütülmesi gereken başka bir süreç de çevre projelerine dair alınan kredilerin bu amaçla kullanılmaması sorunudur. Halkımız şüpheleniyor, "yeşil kredi" dedikleri başka yeşilliklere mi dönüşüyor, insanların aklına da gelmiyor değil. Açıkça söyleyelim: Şeffaflık yoksa güven de yoktur.
Değerli arkadaşlar, Vakıfbank bu milletin bankasıdır, birilerinin çiftliği değil. Sunulan raporlarda "Yönetim Kurulu üyesi" diye listelenen kişilerden bazılarının bankacılıkla ilgisi yok. 26 kişilik yönetim listesinde tek bir kadın ismi bulunmamaktadır. Banka yönetimleri ve para meselesinde erkek egemen ve bu durumun değişmesi için de mücadele etmemiz gerekiyor.
Yine, sunulan raporlarda geçmiş dönemlerdeki önerilere ve sorulara verilen yanıtların önemli bir bölümü geçiştirilmiş şekildedir. Örneğin, aradan geçen iki yıla rağmen bankanın yasal engelli istihdam kotası neden doldurulamamıştır? İstihdam taahhütleri yerine getirilemeyen kredilere ilişkin neden tedbir alınamamıştır? Kredi Garanti Fonu kapsamında kullandırılan kredilerde geri dönmeyen 21 milyar TL'yi kimler ödememiştir? Açıkça soralım: Kimler kayrılmakta ve borçları silinmektedir? Hangi kamu kurumlarına hangi mevzuat ölçü alınarak araç tahsis edilmektedir? Halkın parası kime makam aracı oluyor, bilmek istiyoruz. Türkiye'nin 2'nci büyük bankası olağan genel kurulunu yapmakta neden gecikmektedir? Bunun için, onlarca sorunun yanıtını tüm halkımız gibi biz de bekliyoruz.
Buradan iktidara seslenmek istiyoruz: Kamu bankalarını siyasi rant alanınız olmaktan çıkarın, yönetim kurullarına liyakatli isimler atayın. Kredileri şeffaf bir şekilde açıklayın. Çalışanların haklarını koruyun ve uluslararası skandallarla ilgili halkları bilgilendirin; aksi takdirde, bu skandallar, sadece Vakıfbanka değil, ekonomi yönetimine olan güveni de yerle bir etmektedir. Bu durumun ağır faturasını halkımız yıllardır ödüyor; artık yeter diyoruz.
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.