Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığının (TAO) 2021 ve 2022 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 24 .04.2025 |
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) - Çok teşekkür ederim.
Öncelikle, Sayın Başkan, Sayıştayın kıymetli denetçileri, Kıymetli Genel Müdür, bankanın tecrübeli kıymetli yöneticileri, önceki dönem Kıymetli Bakanlarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Genel Müdürümüzün başlangıç konuşmasını son derece önemli buluyorum koyduğu hedefler açısından. Reel sektörü destekleme hedefi son derece kıymetli ve önemli. Onun dışında, bankanın yıllar itibarıyla artan mevduat oranı, bankalar arasındaki bunun artan pozisyonu, artan kârı; bunlar kıymetli veriler ve önemli değerlendirmeler.
Sondan başlayalım. Bir kâr var ve bu kâr artıyor fakat bu bir kamu kaynağı, esas olan şey bu kamu kaynaklarının nasıl kullanıldığı. Reel sektöre bir katkı elbette sağlıyor ama daha fazla katkı sağlayıp sağlayamayacağı konusunda görüşlerimi ifade etmek isterim, çok uzatmadan birkaç veriyle paylaşmak isterim. Elbette ki yaptığımız bu eleştirilerin de Vakıfbankın ve kamu bankalarının saygınlığına katkı sunmak üzere olduğunun bilinmesini isterim. Az önce Kıymetli Vekilimizle böyle sanki bir karşılıklı sözleşme gibi oldu ama onun da ifadelerini ben tecrübesinden kaynaklı olarak son derece önemsiyorum. Fakat aynı şekilde banka yönetiminin ve Sayıştayın da bu konuda ciddi sorumluluk sahibi olduğunu belirtmek isterim. Araçlar konusunda yaptığı açıklamayı da son derece mantıklı buluyorum ama diğer taraftan, bu araçlardan kaynaklı her defasında burada banka yöneticileri eleştiriliyorsa, o zaman böyle bir gereklilik varsa, Vakıfbankın pazarlama amaçlı payını koruma amaçlı yapması gereken işlemse bu, bu arkadaşlarımıza ilişkin bir düzenleme yapma gerekliliği de ortadadır. Her defasında toplumun önüne, kamunun önüne bu arkadaşları atmanın da doğru olmadığını düşünüyoruz. Dolayısıyla burada her defasında konuşuluyorsa bu araçlar konusu, buraya ilişkin bir pazarlama ihtiyacıysa bir düzenlemeye ihtiyaç vardır diye düşünüyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, elbette ki Sayıştayın bulgularını konuşacağız, başka bulguları konuşacağız ama ben bir şeyi çok önemsiyorum, o da şu: Mesela, burada çok küçük olarak gözükebilir, Sayıştayın çeşitli bulgularında muhasebatla ilgili bulgulara rast geliyoruz arkadaşlar. Yüksek derece saygınlığı olan bir bankanın, kamu bankalarının hâlâ muhasebatla ilgili, muhasebe verileriyle ilgili, muhasebe tutulmasıyla ilgili eleştirisi söz konusu oluyorsa biraz burada burayı önemsememek anlamına gelir. Oysa bütün dünya bilir ki raporlama işi esas işlerden bir tanesidir. Buraya biraz daha önem gösterilmesi gerektiğini özellikle belirtmek isterim.
Diğer başka konu şu: Vakıfbankın artan kârlılığından bahsettik, tahminlerinden bahsettik. Şimdi, değerli arkadaşlar, mesela, ben size bir vergi tahminden bahsedeyim ve hiç rakam vermeden sapma oranından bahsedeyim: Bir bankanın 2023 yılı vergi tahmini yüzde 88,8 sapıyor, bu yıldan bahsetmiyorum. Bu bankanın -rapor burada- nasıl oluyor da yüzde 88,8 vergiyle ilgili tahmini sapıyor? Eğer vergiyle ilgili tahmini sapıyorsa kârla ilgili de tahmini sapıyordur. O zaman, övüne övüne bahsettiğimiz kârlılık rakamını tahmin edememe durumunun kamuya, en azından bu kuruma açıklanması gerekir. Belki de olumlu bir olgudan kaynaklı bu kâr artmıştır ama hepinizin bildiği gibi, Vakıfbank ekonomi piyasasının en önemli aktörlerinden bir tanesi. Karar alıcılar, karar vericiler bu bütçelemeye göre karar alıp veriyorlar. Dolayısıyla bu kayıt tutma ve tahminin önemli olduğunu düşünüyorum. Sayıştayın 2023 Yılı Raporu'nda vergi sapması yüzde 88,8 arkadaşlar, bu konuda da bu kurula yapılmış bir açıklama olması gerekir. Bugün görüşmesek bile artık bu verilerin gün geçtikten sonra açıklanmasının da doğru olmadığını düşünüyorum. Bizim, hepimizin bundan haberdar olması gerektiğini düşünüyorum. Bunun bankanın saygınlığını artırıcı bir unsur olacağını düşünüyorum.
Diğer taraftan, bankanın tek tek, bağımsız, yakın takip izlemedeki kredilerine bakarsak 2021, 2022, 2023, üst üste rakamların arttığını ve 2023 yılında yakın takipteki kredi rakamının 136 milyara dayandığını görüyoruz raporda.
Şimdi, bu 136 milyar rakamı belki küçük gözükebilir ama bunun bir kamu kaynağı olduğunu düşünürsek, bunun bir yetim hakkı olduğunu düşünürsek son derece önemli kaynaktır arkadaşlar. Bu yakın takipteki kredilerle ilgili bir krediyi sizinle paylaşmak isterim ve bakın, bu kredinin toplam bu oranlar içinde işte, yüzde 10'u aşkın bir orana sahip olduğunu belirtmek isterim.
Bakın, bir kredi var -yine Sayıştay bulgularında var, 2022 raporlarında- kredinin toplam rakamı 10 milyar 546 milyon. Biraz Sayıştay raporundan hikâyesini sizlerle kendi cümlelerimle değil, Sayıştay raporlarının cümlesiyle paylaşmak isterim. Şimdi, gruba ait 3 şirket var arkadaşlar, Erzurum şubesinden kullandırılan bir kredi, bu 10 milyarlık kredi takip ediliyor; başlangıçta 300 milyon dolar, Amerikan doları karşılığı orta vadeli kredi kapsamında 275 milyon kullandırılıyor, bu kredi üç yıl anapara ödemesiz, on yıla kadar vadeli ama ne yazık ki şirket, yükümlülüklerini yerine getiremiyor -hikâye uzun- sonra, 2019'da tekrardan o krediyi iptal edip yeniden bir kredi kullandırılıyor. Şimdi anlatırsam çok daha meşgul ederim ama bu kredi şimdi sorsam "XXX" müşteri diye geçiyor, hepimiz de diyeceğiz ki "Ticari sır, korunması gerekir." bu bir an için makul gelebilir ama şimdi değerli arkadaşlar, 10 milyar civarında borcu olan bir firmanın piyasalar tarafından bilinmemesi normal bir iş mi? Onun üstüne ödeyemedi, yükümlülüğünü yerine getiremedi, on yıl, üç yıl vadesiz tekrardan yeniden yapılandırma; kim bu? Niye kayırılıyor, niye hâlâ kredi veriliyor? Sanayiciyi geliştirmek için mi veriliyor Sayın Vekilim? "Sanayiciyi geliştirmek." diyoruz ya! Hangi sanayiyi geliştirmiş? Biz eğer gerçekten, mesela Erzurum'da hayvancılığı geliştirmek için, oradaki süt üretimini artırmak için, oradaki et üretimini artırmak için verdiysek, çok önemli faydalar sağlamışsa hepimiz gözümüzü yumalım ama yok sağlamamışsa kişiye özel bu durumu gerçekten anlamakta güçlük çektiğimizi, aklımızla da anlamakta güçlük çektiğimizi, vicdanımızla da anlamakta güçlük çektiğimizi belirtmek isterim. Bu firmanın kim olduğu elbette bugün bu raporlarda "XXX" diye, geçiyor, sorumluluk gereği arkadaşlarımız tarafından belki açıklanmıyor, düzenlemeler gereği ama ortaya çıkar, çıktığında da hepimizi, bu Komisyon olarak hepimizi, Hükûmet olarak da hepimizi zorda bırakır, sorarlar bize çünkü biz denetliyoruz, bunu gerçekten sorarlar.
Şimdi, bir kredi daha var, o da şu: Mesela, burada isim açıklamakta hiç beis görmüyorum. Dava da açıyorlar ayrıca, burada isim açıklayınca bize davalar da açılıyor "Niye ismimizi açıkladınız?" diye. Arkadaşlar, Demirören Grubu sadece Ziraat Bankasından kredi kullanmıyor, burada da var takipte olan kredisi Sayın Genel Müdürüm, oldukça da önemli miktarda krediler var. Dolayısıyla, mesela ben önceden şeyi de biliyorum "Bu krediler ödenmezse yayın kuruluşuna el konulur." falan gibi hükümler de vardı ama hiçbir yaptırım yapılmadığı, her defasında yeniden esnetilerek kredi kullandırıldığı İstanbul Esentepe Kurumsal Şubesi'nden hepinizin dikkatini çekiyor. Ben burada hiç kimseyi kişisel olarak sorgulamak istemem ama değerli arkadaşlar, aynı zamanda bu borcunu ödeyemeyen grubun kendi yöneticilerine kurdurduğu başka firmalar olduğunu, kendi faaliyet alanındaki kârlarını o yöneticilerin akrabalarına kurdurduğu firmalara aktardığı bütün basına yansıdı, okundu bu; hiç mi dikkatinizi çekmiyor? Yani size krediyi ödemeyen birinin, örneğin reklam anlaşması yapıp yarım saat televizyon programı yaptığında onun reklam bedelini başka firmaya aktardığı bütün basında paylaşıldı, o firmanın adı belli, yöneticinin adı da belli, yöneticinin akrabası da belli. Şimdi, bu durumda bankaya karşı bırakın görevini zorlanarak yerine getirmeyi aslında bir kötü niyet unsuru da olduğunu hepimiz gözlemliyoruz ve böyle bir kötü niyet unsuru olduğunda yapmamız gereken işlemlerin başka işlemler olması gerektiğini de hepimiz tahmin ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, bankanın Sayıştay raporlarında ki 7.2.2.13 Raporu'nda tasfiye olacak alacaklar hesabında izlenen krediler ve risk teminat dengesi bankanın aleyhine bulunan krediler oldu. Yeniden yapılandırılmalar sonrası herhangi bir tahsilat sağlanamayan ki örneklerini veriyorum ve banka alacaklarının bir kısmının karşılıksız kalma riskinin olduğunu hepimiz gözlemliyoruz.
Bütün bunları anlattıktan sonra Değerli Genel Müdürümün de aynı düşüncede olduğunu düşünüyorum; bir krediyi verirken sahibinin kim olduğu, Erzurumlu mu Muğlalı mı olduğuna, Edirneli mi Hakkârili mi olduğuna bakılmaz elbette ki, objektif değerlendirme kriterleri var kredi verirken, onlara bakılır. Dolayısıyla, aslında bir şeyi de böyle sert bir eleştiri değil de biraz sitem olarak algılamanızı istiyorum değerli arkadaşlar.
Hepinizin bildiği gibi, 31 Martta yerel seçimler oldu ve vatandaş bir takdirde bulundu. O takdirden önce, daha önce 2019'da da seçimler oldu ve 2019 seçimlerinden önce kurumunuzda son derece kuvvetli çalışan yerel yönetimler olduğu gibi... O yerel yönetimlerle ilgili çalışmalar azaldı, sekteye uğradı ya da yok oldu. Aynı şekilde, 2023 yılından sonra da, isim de verebilirim yani Denizli Büyükşehir, Balıkesir Büyükşehir, Bursa Büyükşehir gibi belediyelerimizin bankanızın saygın kimliğini de önemseyerek sizlerle çalışma talebi oldu ama ne yazık ki gördük ki sizin saygınlığınızı önemseyen bu kamu kuruluşlarına -ki devletin en önemli kurumları, beraber koordinasyonu son derece kıymetli ve önemli, daha büyük değerler yaratabilirler- gösterilen saygınlık sizin tarafınızdan ne yazık ki belediyelerin el değiştirmesi sonucu azaldı; bunun ne bir kamu bankasına ne de bir yerel yönetime faydası vardır. Aslına bakarsanız, benim de sanki burada bir tartışma varmış, bir kavga varmış gibi bunu anlatmamın da bu ülkeye hiçbir faydası yok. Bizim kurtuluşumuz -ekonomik hassasiyetlerden hep beraber bahsetti kıymetli vekillerimiz, son derece önemli- kendi değerlerimizin koordinasyonunu, iş birliğini, beraber çalışkanlığını artırmaktan geçer. Hani yedi düvele karşı beraber mücadele ederek kurduğumuz bu ülkeyi yine yedi düvele karşı hep beraber hareket ederek kazanabiliriz. Elbette ki farklı görüşlerimiz, elbette ki farklı düşüncelerimiz ekonomiye, iktisada bakış açılarımız elbette var ve bu farklılıkların hepsi birbiri açısından kıymetli ve önemli. Şöyle düşünmeyelim: Karşıyız, farklıyız ve karşıyız diye düşünmeyelim; farklıyız ve birbirimizi tamamlayabiliriz diye düşünelim. İşte o zaman gerçekten milliyetçi oluruz; işte o zaman gerçekten bu ülkeyi kalkındırabiliriz; işte o zaman Vakıfbank da diğer kamu bankaları da millî olma özelliğini gerçekten arttırır.
Hepinize teşekkür ediyorum.