KOMİSYON KONUŞMASI

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, burada elektrik dağıtım şirketleriyle ilgili yapılan özelleştirme sürecinde ortaya çıkan usulsüzlüklerle ilgili bir bulgu var.

Bu bulgu şunu söylüyor, diyor ki: Elektrik dağıtım şirketleri özelleştirilirken özelleştirme devir sürecinin içinde Meram Elektrik Dağıtım AŞ'nin yani Cengiz ve Alarko şirketlerinin sahibi olduğu elektrik dağıtım şirketinin devir aşamasında, henüz devretmeden önce yaptığı sayaç okumalarını düşük gösterip özelleştirme devir süreci tamamlandıktan sonra -doğal olarak- okunan sayaçtaki kullanılan enerji miktarı daha yüksek çıktığı için haksız bir kazanç elde ettiği ifade edilmiş.

Bulguya verilen yanıt itibarıyla, şirketin süreç içinde verdiği teminat tutarı borca karşılık gelecek şekilde verildiğinden hareketle 147.600.425 lira. Özelleştirme devir sürecinde sayaç okumasını düşük yapıp, devir aldıktan sonraki ilk okumasını yüksek gösterip arada elde ettiği haksız kazanç... Meram Elektrik Dağıtım AŞ, Konya, Kırşehir, Nevşehir, Aksaray, Niğde, Karaman illerini kapsayan yani 6 ildeki aboneleri kapsayan bir elektrik dağıtım şirketi.

Sadece bununla da kalmıyor, bu 6 ile ilave olarak 16 ili de kapsayan bir başka usulsüzlük var. Bu usulsüzlük de şu: Yine, özelleştirme ihaleleri yapılıyor, özelleştirme ihalelerini kazanan şirketler ilgili devlete ait olan dağıtım şirketlerinin kasalarına gidip baktıklarında hesapta para görüyorlar, paralar blokeli ve "Ne yapsak da acaba buradan bir kurnazlıkla, klasik bir tilkilikle kazanç elde etsek?" diyorlar. Yine, hakları olmayan bir kazancı, o blokeli hesaplardaki tutarları repoya bağlayarak, repoya yatırarak yapıyorlar ve buradan da Çamlıbel EDAŞ -bu da Cengiz ve Koline ait olan yine bir elektrik dağıtım şirketi- 3.120.130 lira... Uludağ EDAŞ da -bununla ilgili daha detaylı bir konuşma yapacağız- Amerikalı General Atlantic firmasına ait; Limak almıştı, Actis fonuna sattı, İngiliz Actis fonu da onu Amerikalı General Atlantic şirketine satmak suretiyle buradaki tüm abonelerin faturalarını Türkiye sınırlarının dışındaki bir şirkete öder hâle getirdi; onun da borcu 23 milyon 783 bin. Yeşilırmak EDAŞ'ın da -sahibi Çalık Holding- borcu yani repoya yatırarak haksız elde ettiği kazancın güncel tutarı 5.477.870 lira. Bir de Fırat EDAŞ var, Kazancı Holdinge ait; yine Fırat EDAŞ'ın da bu repo üzerinden elde ettiği haksız kazancın güncel davaya konu olmuş tutarı 3.272.750 lira.

Değerli bürokratlar, âdeta 22 ili kapsayan organize bir usulsüzlükle karşı karşıyayız; yıllardır devam eden bir süreç. Bir kısmını kurum şirketlerden temin ediyor, şirketler de tabii nereden güç alıyorlarsa o kadar pervasızlar ki bunu yaptıkları hâlde karşı davalar açıp parayı tekrar geri almaya çalışıyorlar. Dolayısıyla, Çamlıbel EDAŞ'la Yozgat, Sivas, Tokat'taki aboneleri kapsayan; Uludağ EDAŞ'la Bursa'daki, Balıkesir'deki, Çanakkale'deki, Yalova'daki aboneleri kapsayan; Yeşilırmak EDAŞ'la Samsun'u, Ordu'yu, Sinop'u, Amasya'yı, Çorum'u kapsayan; Fırat EDAŞ'la Tunceli'yi, Bingöl'ü, Elâzığ'ı, Malatya'yı kapsayan; Meram EDAŞ'la Konya'yı, Kırşehir'i, Nevşehir'i, Aksaray'ı, Niğde'yi, Karaman'ı kapsayan devasa ve dehşet verici bir usulsüzlük zinciriyle, organize bir usulsüzlükle karşı karşıyayız. Şirketler âdeta özelleştirme devir sürecinde devlete ait elektrik dağıtım şirketinde ne buldularsa yağmalamaya kalkmışlar, netice itibarıyla bu da bu özelleştirmelerin ne kadar kontrolsüz yapıldığının bir göstergesine dönüşmüş.

Peki, AK PARTİ ne yapmış? Aynı zamanda, bu şirketlere yani özelleştirmeyle devlete ait elektrik şirketlerini devralan özel sektör şirketlerine yine ayrıcalıklar sağlamaya devam etmiş. Ne yapmış örnek olarak? Özelleştirme Yüksek Kurulunun aldığı bir kararla... Bakın, altında Binali Yıldırım'ın imzası var, Mehmet Şimşek'in imzası var, Berat Albayrak'ın imzası var; imzalar var da var. Ne yapmış? Özelleştirilen elektrik dağıtım şirketlerinin kamuya olan Amerikan doları cinsinden borçlarının TL'ye çevrilmesi, üzerine de 6 taksit yapılma imkânını getirmiş. Bunun için de işin kanuni tarafını şöyle çözmüşler: Bir Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmış, bunun da altını hepsi imzalamış -yine tabii Mehmet Şimşek var aralarında- ve bu borçlar, Amerikan doları cinsinden olan borçlar Türk lirasına çevrilmiş, 6 da taksit yapılmış. Vatandaşlara sağlanmayan imkânlar bu şirketlere sağlanmış. Ne olmuş, ona bakalım: Örnek olarak Akdeniz Elektrik Dağıtım AŞ. Akdeniz Elektrik Dağıtım AŞ'nin bu Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı çıkarıldığı süredeki kalan özelleştirme borcu 95 milyon 550 bin dolar. Eğer bu tutarı dolar olarak ödemeye devam etseydi, yaptığı sözleşmeye göre, devlete ödemesi gereken tutar 119 milyon 750 bin 256 olacaktı ama Amerikan doları cinsinden borçlar Türk lirasına çevrilip 6 taksit yapılınca ödediği tutar 81 milyon 682 bin 454 liraya düştü; aradaki fark 38 milyon 67 bin dolar, onun da güncel kurla Türk lirası karşılığı şu anda 1 milyar 456 milyon lira. Böyle bir ayrıcalık elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi sürecinde uygulanıyor. Aynı zamanda, aynı olağanüstü hâl kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararname ve Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla hayata geçirilen bu ayrıcalıkla birlikte bundan faydalanan 10 şirkete -bir kısmı elektrik dağıtım şirketi, bir kısmı elektrik üretim santrali- sağlanan toplam ayrıcalık, indirim, teşvik 1 milyar 257 milyon dolar. Yapılan indirim ve neticesinde, güncel kurla 48 milyar liralık kamu kaynağı, kamunun kasasına girmesi gereken tutar şirketlerin kasasında kâr olarak kaldı. Kaldı da ne oldu, bir yatırıma mı dönüştü doğru düzgün? Doğru düzgün de maalesef yatırıma dönüşmüş değil.

Dolayısıyla burada, aslında bu bulguda ifade edilen husus, bu özelleştirme sürecinin nasıl başıboş bırakıldığının bir göstergesi. Şirket gidecek, devir alacak sayaçları ama kamu kendi sayaç okumasını, son okumasını kendi yapmıyor da bu şirket gidip kamuya ait olan, son gelir kalemi olan son sayaç okumasını yapıyor ve neticesinde de onu düşük okuyup bir sonraki kendisinin özelleştirme devrinden sonra devraldığı süreçteki sayacın okumasını yüksek yapıp aradaki parayı cukkalıyor âdeta, diğerleri de repoya bağlıyor kasadaki parayı ve onunla ilgili de bir haksız kazanç elde ediyor. Yani ben bakıyorum, bu usulsüzlük dava konusu oluyor. Ya, aynı zamanda bu suç değil mi? Bu suç, bu sahtecilik. Zimmetine... Haksız kazanç elde etme üzerinden haksız zenginleşme fiilini doğuran bir durum. Bununla ilgili ne yaptınız? Yıllardır bu bulgu Sayıştay raporlarında var ancak bu işlenen suçun aynı zamanda da suçluları yok mu? Sadece para vererek bu yapılan usulsüzlük ortadan kaldırılabiliyor mu? Bunu sormak istiyorum. Kalan konuları geneli üzerinde konuşacağım.