KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli üyeler, değerli basın mensupları; öncelikle Anayasa Komisyonumuzun herhâlde ilk toplantısı mı bu çalışma toplantısı bu dönemde?

HALUK İPEK (Amasya) - Daha önce yaptık.

MURAT ALPARSLAN (Ankara) - Daha önce yaptık.

BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Bir tane yaptık, doğru. Hayırlı uğurlu olsun. Tabii, önemli bir görev için bir araya geliyoruz. Özellikle yargıyla ilgili Hâkimler ve Savcılar Kuruluna belirlenecek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin belirleyeceği, seçeceği üyelerin ön çalışması, ilk belirlemelerini Karma Komisyon olarak yapmak üzere toplandık. Daha başlangıçta çalışmaların başarılı geçmesini, hayırlı uğurlu olmasını diliyorum; iyi, verimli bir çalışma olması dileklerimizi belirtiyoruz Komisyon üyesi diğer arkadaşlarımızın da adına.

Değerli Başkanım, sayın üyeler; burada sadece usule ilişkin düşüncelerimi söyleyeceğim, sonra gündemin diğer seçimle ilgili maddesine geçtiğinde hem alt komisyon hem de bu konudaki temennilerimizi müsaade ederseniz ayrıca ifade edeceğiz. Derli toplu neden burada önceden bir usul tartışması açma ihtiyacı duyduk, bunu paylaşmak istiyorum. Biliyorsunuz, son Anayasa değişikliğinden sonra özellikle Hâkimler ve Savcılar Kurulunun oluşumu yeniden düzenlenmişti. Bu düzenlemeye dayalı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde 2 kez Karma Komisyon olarak, sonra da Meclis olarak Hâkimler ve Savcılar Kurulu oluşumu gerçekleştirildi, bununla ilgili seçim yapıldı. Şimdi, Anayasa’nın 159'uncu maddesine göre, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 7 üyesini Türkiye Büyük Millet Meclisi seçiyor, 4 üyesini Sayın Cumhurbaşkanı seçiyor veya atıyor, bir de Adalet Bakanı ve -eski tabirle Adalet Bakanlığı Müsteşarı, şimdi müsteşarlık kalktığı için Anayasa'da hâlâ öyle yazmakla birlikte- bakan yardımcısı temsil ediyor ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu görev yapıyor. Şimdi, burada Hâkimler ve Savcılar Kurulunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderdiği yazıdan anlıyoruz ki Türkiye Büyük Millet Meclisinden seçilen üyelerin 5'inin görev dönemi sona erdi ve 5'iyle ilgili seçim yapılacak, 2 üyenin görev dönemi sona ermedi; bunların görev dönemleri devam edecek diye bir tespit yapılmış. Bu tespit üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığımız ilana çıkmış ve bu çerçevede Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının ilanı Resmî Gazete'de yayımlanmış, biraz önce de Sayın Başkanımızın ifade ettiği üzere 5 üyenin, 3 Yargıtay, 1 Danıştay, 1 de akademisyen ya da avukatlardan olmak üzere 5 üyenin seçileceğine dair önümüze bir dosya, böyle bir gündem ve böyle bir görev verildi.

Değerli arkadaşlar, bir kere bu söylediklerimin hiçbiri şu anda Hâkimler ve Savcılar Kurulunda görev yapan kişilerin pozisyonları ya da şahsıyla ilgili değildir yani mutlaka sözlerimin ucu o süreyi doldurup doldurmadığına ilişkin 2 değerli üyeye dokunacaktır ama onların iş yapma biçimi, çalışma biçimi ya da onların kişilikleri, pozisyonlarıyla hiçbir biçimde ilgili değildir; öncelikle bunu net olarak ifade edelim. Burada biz, ilk defa, bu oluşan kurullarda süresinden önce boşalmalar nedeniyle yerine seçtiğimiz üyelerin durumu bundan sonra nasıl olacak diye aslında bir içtihat oluşturuyoruz; bu meselenin önemi burada ortaya çıkıyor. Şimdi, biliyorsunuz, biz daha önce burada 7 arkadaşımızı Hâkimler ve Savcılar Kuruluna gönderdik, seçtik ve gönderdik, onlar da görevlerine başladılar. 7 arkadaşımızdan 2'sinin görev süresi şu veya bu şekilde zamanından önce, dört yıldan önce tamamlandı, onların yerine de yine Türkiye Büyük Millet Meclisinde 2 arkadaşımızı seçtik, orayı tamamladık. Şimdi, buradaki tartışma, bu 2 arkadaşımız, seçilen 2 arkadaşımız, önceki seçilen ve görev süresi tamamlananların kalan süresini mi dolduracak yoksa kendisi için yeni dört yıllık bir süre mi başlayacak? Şimdi, görüyoruz ki Hâkimler Savcılar Kurulu kendisi resen oturmuş ve demiş ki: "Bu seçilenlerin görev süresi kendileri için dört yıllık görev süresidir, dolayısıyla Meclisin seçtiği 5 üye için yeniden seçim yapacağız."

Değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlar; öncelikle, şu çok önemli: Bütün kurumlar yetkisini Anayasa'dan alır. Türkiye Büyük Millet Meclisi de yetkisini Anayasa’nın 159'uncu maddesinden alır, Hâkimler ve Savcılar Kurulu da yetkisini Anayasa'dan alır. Anayasa, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Hâkimler ve Savcılar Kurulunu nasıl seçeceğini düzenlemiş ve buradan 7 kişinin seçileceği düzenlenmiş, ayrıca, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun kurul hâlinde çalışacağı kurumun oluşturulma biçiminden itibaren, başından itibaren belli yani Hâkimler ve Savcılar Kurulu kişiler üzerinden değil, kurul olarak seçilir, kurul olarak çalışır. Şimdi, biz burada yeni bir içtihat başlatacağız. Burada -ilk defa olduğu için- daha önce bir örneği yok, bu son Anayasa değişikliğinden sonra oluşacak kurulda bir örneği yok. Eğer biz burada görev dönemi biten herkesin yerine seçilenler yeni bir kendi görev dönemleri başlar ve dört yıl devam ederler dersek Kurulun kurul hâlinde çalışma esası, mantığı ve bu kurumun kuruluş biçimine aykırı hareket etmiş oluruz, Anayasa’nın bu meseleye yaklaşımını da doğru yorumlamamış oluruz. Bakın, burada, belirlemeyi yaparken Anayasa diyor ki: "Bir kurul oluşturacaksınız, bu kurul oluşturulurken o günün dengeleri gereği yürütmeyi temsil eden Cumhurbaşkanı, yasamayı temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi bir araya gelecek ve o gün bu koşullar içerisinde en uygun, en dengeli şekilde kurulu oluşturacak." Şimdi, Yüksek Seçim Kurulunda süre bittiğinde, yerine biri geldiğinde gelen kişi kalan süreyi tamamlar. Şunu diyebilirsiniz: "Yüksek Seçim Kurulunda ve kuruluş kanununda bununla ilgili hüküm var 'Gelen süreyi tamamlar.' diye." Önceki Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun oluşumunda da yedek üye uygulaması vardı. Yedek üye uygulamasının olduğu yerlerde de "Yedek üye kalan süreyi tamamlar." diye açıkça belirtme ihtiyacı ortaya çıkmıştı. Bugün, Anayasa’nın 159'uncu maddesinde de doğal olarak Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu'nda da görev süresi dolanın yerine seçilen üyenin bir öncekinin görev süresini tamamlayacağına ilişkin açık bir hüküm yok ancak buradan yola çıkarak "Böyle bir açık hüküm yok, dolayısıyla dört yıllık süreyi tamamlar." diye bir yorum yapmak mümkün değildir çünkü yedek üyelik düzenlemesi yapılmış olsaydı, yedek üyenin asıl üye niteliğini kazanamaması için kalan süreyi ancak tamamlayabileceğine ilişkin hükme ihtiyaç vardı. Yasa koyucu, burada, Anayasa koyucu düzenlemeyi yaparken yedek üyelik kurumu olmadığından seçilen kişinin kalan süreyi yani bir önce asıl seçim sırasında Kurula seçilenin kalan süresini tamamlayacağını bu kurumun seçim sisteminin doğal bir sonucu olarak kabul etmiş ve bu konuda ayrıca bir düzenleme yapmaya gerek görmemiştir.

Şimdi, burada, böyle bir yaklaşım içerisine girersek birkaç problemle karşı karşıyayız. Birincisi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisini, üye belirleme yetkisini Hâkimler ve Savcılar Kuruluna bırakmış oluruz yani şunun görev süresi şu zaman bitti, bunun görev süresi bu zaman bitti, onun göndereceği yazıya bağlı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi iş yapmak zorunda kalır; bu, doğru bir yaklaşım değil. Onun için, dolayısıyla, öncelikle Karma Komisyonumuzun Türkiye Büyük Millet Meclisinden bu konuda yeniden bir karar alıp talepte bulunmasını ve 7 kişilik seçim yapılmasını, Meclisin seçeceği 7 üyenin de bu dönemde yeniden seçilmesi gerektiğini düşünüyoruz; bu sebeple Türkiye Büyük Millet Meclisi Meclis Başkanlığına bu hususun bildirilmesi lazım. Şöyle bir başka risk var burada, biri, Anayasa'da Meclisin yetkilerinin doğrudan doğruya Hâkimler ve Savcılar Kurulunun kendi görev dönemini kendisinin tarif etmesi gibi bir problemle karşı karşıya kalacağız ancak bir başka problem daha var, burada iki noktada seçim yapma yetkisi var, biri yürütme organı yani Sayın Cumhurbaşkanı, diğeri de yasama organı, Türkiye Büyük Millet Meclisi. Eğer biz kalan sürenin bu şekliyle seçilen kişi, kalan süreyi değil de tamamını kullanır, dört yıllık seçilir dersek yeni dönemde suistimale açık bir içtihat oluştururuz. Bu da nedir? Gerek Parlamento çoğunluğu gerekse Cumhurbaşkanı, fark etmiyor, seçme yetkisi olan kurul seçim kendi seçim görev döneminin son iki ayına geldiğinde, son bir ayına, iki ayına, üç ayına geldiğinde eğer tamamını seçebilme olanağı bulursa ilgili yerleri istifayla boşaltıp yeniden yeni kurulun yetkisine tecavüz edecek şekilde yani seçimden sonra oluşacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisine tecavüz edecek şekilde veya seçimden sonra seçilecek yeni cumhurbaşkanının yetkisine tecavüz edecek şekilde sonraki dört yılı etkileyecek bir kurul oluşturma imkânını vermiş oluruz. Yani Meclisin 7 kişisini ya da Cumhurbaşkanının belirleyeceği 4 kişiyi üç ay kala önceden istifa ettirip seçimden sonra seçilecek Cumhurbaşkanı ya da yeni Meclisin yeni kurulu oluşturabilme imkânını elinden alacak bir yorumu Anayasa'ya uygun yorum olarak kabul edebiliyorsak burada söyleyecek bir şey yok ancak biz bunun doğru olmayacağını, yasa koyucunun da böyle bir niyetle hareket etmediğini düşünüyoruz. Bu sebeple, öncelikle bu usuli meselenin, gündemin yanlış oluşturulduğunu, bu yanlış oluşturma Başkanlığımızdan kaynaklı değil, kuşkusuz, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığından gelen şekliyle gündemin yanlış oluşturulduğunu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına tekrar bildirimde bulunularak Karma Komisyonumuzun 7 kişi olarak seçim yapmasının önünün açılması ve işlemlerin buna göre başlaması gerektiği, öncelikle bu konuda bir karar verilmezse sonraki işlemlerinin sakat olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle usul tartışması açtık.

Teşekkür ederim Başkanım.