Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Ankara Milletvekili Orhan Yegin'in, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın (2/3046) esas numaralı Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde yaptığı konuşmasında geçen bazı ifadelerine ve Samsun Milletvekili Erhan Usta'nın usul hakkında görüşmelerde yaptığı konuşmasında geçen bazı ifadelerine ilişkin açıklaması |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 16 .04.2025 |
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ben çok uzatmadan birkaç şeyin altını çizmek istiyorum.
Birincisi şu: Hakaretle konuşmamak çok önemli. Eleştiri olacak, ağır eleştiri olacak, farklı perspektiflerden baktığımız için, farklı partilerdeyiz, farklı siyasal görüşlerde olduğumuz için cümlelerimiz elbette farklı çıkacak ama lütfen, lütfen bize hakaret etmeden konuşmaya gayret edin. Yani bu doğru bir yöntem değil. Biz burada size hürmet etmeye çalışıyoruz. Sizin hem yaşınıza hem partilerinizdeki konumunuza hem aynı çatı altında görev yapıyor olmamıza hürmeten eleştiri yapıyoruz. Bazen gülüyoruz, bazen birbirimize iğneleyici laflar da söylüyoruz, bunlar da olacak ama hakarete girersek bunun sınırı yok. Senin ettiğin hakaretin bir üst seviyesine ben çıkıp seni ezmeye kalkarsam, sen onun üstüne çıkmaya kalkarsan, burada oturulmaz ya. Biz, birbirimizi hakaretle küçük düşürmeye değil, siyasetlerimizle birbirimizin önüne geçmeye gayret edelim. Bence mücadelemiz bu olmalı, bunun altını özellikle çizmek istiyorum.
İkincisi: Şimdi "İmamoğlu'nun diplomasının iptaline itiraz etmeyenlerde ahlak aramamak lazım." gibi bir cümle oldu yine. Yani "Onlar da ahlak aramamak lazım, buna itiraz etmeyenlerde ahlaki bir şey aramamak lazım." gibi bir cümle oldu.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bunu savunanlara dedim Sayın Yegin.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bakın, arkadaşlar, ben ne hâkimim ne YÖK'te bir kadrom var ne İmamoğlu'nun diplomasıyla ilgili verileri alıp inceleyip onların ne olduğuna ilişkin hüküm icra edecek bir konumdayım. Ben de senin gibi, sizler gibi olayları takip edip anlamaya çalışıyorum. Sonuçta, az önce bahsedilen, Kıbrıs'taki üniversite denilen üniversite, Doğu Akdeniz Üniversitesi değil, o çok farklı bir üniversite ama bizim kamuoyundan duyduğumuz şey şu: O dönemde Girne Amerikan Üniversitesi denilen bir üniversite var. Üniversitenin Türkiye'deki üniversitelerle denkliği yok, denkliği olmadığı bir dönemde de bir yatay geçiş müracaatı yapılarak bölüm değişikliğiyle beraber buraya gelmiş diye bir...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Adam rektör mü?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bir dakika, üstat bir dakika...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Adam dekan mı?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Böyle bir şeyler konuşuluyor ortada. Bunu inceleyen bir savcı var, YÖK bununla ilgili inceleme yapmış, o dönemki kurulun aldığı kararın o dönemki mevzuatla uyumu uyumsuzluğu konusunda bir şeyler söylüyor. Kim söylüyor bunları? Bunları araştırmakla, bu verilere ulaşmakla üniversitede, YÖK'te ve yargıda görevli kişiler bir şeyler söylüyor ve bir karara varıyor. Şimdi, biz ortada bu kararlar varken sadece Veli Ağbaba'ya olan muhabbetimizden dolayı, onun o çakırkeyif hâlinden zaman zaman hoşlanıyor olmamızdan ama çoğu zaman gıcık olmamızdan dolayı da kalkıp o böyle söylüyor diye onun dediğini bunca söylenen birçok şeyin üzerine hüküm kabul edip de düşünce içerisine girip bunu savunmamızı bizden beklemenin asıl ahlaki bir temeli olmadığı kanaatindeyim. Sizin teziniz size, onların tezleri onlara, yargının tezi yargıya, YÖK'ün tezi YÖK'e, sizin teziniz size. Kim de neye inanırsa, ne yaparsa ama doğru olan sanki şu, bana öyle geliyor: Az önce Sayın Türeli bir şey söyledi. Aslında o belli ki o cümlenin altında bir altyapı var yani. Diyor ki: "Ya, ne olursa olsun kanunun geriye yürümezliği ilkesinden hareketle, 'mevcut durumun kanunun kişinin lehine yorumlanması gerekir' ilkesinden hareketle..." Adam bir şeyler söylemeye çalışıyor. Yani ben şunu anlıyorum üstü örtülü, Sayın Türeli'den değil de sizin bazı partililerin söylemlerinden: "Ya, arkadaş, tamam, burada bir şeyler olmuş, biz de bunun farkındayız."
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Öyle bir şey söylemedik.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Seni demiyorum zaten. "Ya, evet, burada bir şeyler olmuş. Böyle bir imkân yokken birtakım ilişkiler kurulmuş, orada bir düzen olmuş, burada bir düzen olmuş. Ne yapsın o da öğrenci bunu yapmaya çalışmış ama bunun üzerinden otuz sene geçmiş ya. Ya, yapmayın, bu kadar zaman geçmiş." Kardeşim, o benim işim değil, o yargının işi, o üniversitenin işi, o fakültenin işi; tamam mı?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, otuz yıl önce cinayet işleyen adam siciline...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Dolayısıyla, ben ne yargıcım, ben ne YÖK temsilcisiyim. Kamuoyundaki belgeden, veriden sizler kadar, diğer arkadaşlar kadar haberim var.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Savunun o zaman!
ORHAN YEGİN (Ankara) - Dolayısıyla, bana bu meselede İmamoğlu'nun arkasında durmamayı, bu diplomanın iptaline karşı çıkacak cümleler kurmamayı "ahlaksızlık" olarak değerlendirmenizi son derece yanlış buluyorum, bunu düzeltmeni istiyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, kardeşim, mahkemeye gitsin, tutuksuz yargılansın arkadaş!
ORHAN YEGİN (Ankara) - İkincisi...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, bunun siyasi darbe olduğunu çoluk çocuk biliyor, senin bilmemen mümkün değil. Siyasi bir operasyon olduğunu dünya âlem biliyor, kundaktaki bebek biliyor.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, anlaşıldı meramınız.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Tamam, ya, bu siyasi yorumunu yap, buna bir şey demem. De ki: "Bu siyasi kumpas, siyasi darbe; korktular, ettiler." ama buna karşı durmamayı ahlaksızlık olarak tanımlaman direkt beni suçlamandır; Ağbaba, bunu yapamazsın.
VELİ AĞBABA (Malatya) - "Ahlaksızlık" demedim, "ahlaksız bir mesele" dedim.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bunu yapamazsın yani. Sen o diplomayla ilgili şüphe duyan herkesi ahlaksızlıkla... Ya, beni suçlarken aslında bu toplumda o diplomanın gerçekliğiyle ilgili şüphe duyan vatandaşı, emekliyi, çalışanı, herkesi sen ahlaksızlıkla suçluyorsun; bunu yapma, bunu yapma.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Geç onu! Emekli mi yapıyor operasyonu, işçi mi yapıyor operasyonu, vatandaş mı yapıyor operasyonu? Allah Allah!
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Evet, teşekkür ediyorum.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Peki.
Sayın Usta da bir şey söyledi, hani onun altını çizmek isterim. Ya, bu CBK'ler yapılırken "Biz bunları yapalım, ne de olsa Anayasa Mahkemesi bunları beş altı yıl sonra geri gönderir, arada işler yürür." gibi bir niyet okudu, bir niyet ortaya koydu. Böyle bir şey söz konusu değil yani Anayasa Mahkemesinin verilen bir kararı ancak beş altı yılda inceleyip ondan sonra döndüreceği, o zamana kadar "ohoo" yolunu alıp gidileceği; bunlar doğru şeyler değil. Anayasa Mahkemesi kendisine yapılan bir müracaatla ilgili bir hususu öncelik yapar...
ERHAN USTA (Samsun) - Anayasa'ya aykırı işlem yapılınca...
ORHAN YEGİN (Ankara) - ...önemli görür, bir şey yapar, alır, inceler, altı ayda da üç ayda da beş ayda da geri gönderir. Böyle niyetle yapılmış işler değil, bunlar Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişte acil olarak yapılması gereken düzenlemelerdi, bu düzenlemeler bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapıldı. Bugün de onların...
ERHAN USTA (Samsun) - Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılmadı, KHK'yle yapıldı.
ORHAN YEGİN (Ankara) - İşte neyse, KHK'yle yapıldı, affedersin. Yapıldı, bugün de onların...
ERHAN USTA (Samsun) - KHK'yle yapılması gerektiğinin zorunluluk olduğunu ben söyledim zaten. Bak, benim niye eleştirdiğimi bile anlayamıyorsun Orhan sen. Ben onun bir zorunluluk olduğunu söyledim ama verilen yetkinin niye dışına çıkıyorsun?
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar...
ORHAN YEGİN (Ankara) - O gün yapıldı, bugün de...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ya, niye cevap veriyorsun?
ERHAN USTA (Samsun) - İsmimi söylemesin. İsmimi niye söylüyor?
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, bir saniye...
ORHAN YEGİN (Ankara) - ...onların kanunla yapılması gerektiğine ilişkin Anayasa Mahkemesinden bir karar geldi, bugün de o kararın gereği icra ediliyor. Biz de güçler ayrılığından yanayız, güçler ayrılığını çok önemsiyoruz. Yapılan referandumlar, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçiş; bunların hepsi güçler ayrılığını daha da tahkim etmek üzere planlanmış, yapılmış şeylerdi ama arkadaşlarımızın güçler ayrılığından beklediği şey şuysa böyle bir şey olmaz: Bütün güçler ayrı olsun ama herkes gücünü CHP'nin arkasına, CHP'nin tezlerinin arkasına, CHP'nin doğrularının arkasına koysun; böyle bir güçler ayrılığı asla olmayacak, iyi ki de olmayacak.
Teşekkür ederim.