| Komisyon Adı | : | (10/2262,2263,2264,2265,2266,2267) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Grand Kartal Otel Yangını Bilirkişisi Profesör Doktor Servet İbrahim Timur'un, bilirkişi heyeti olarak hazırladıkları rapor ile otel yangınının başlaması ve yayılmasına ilişkin tespitleri hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 09 .04.2025 |
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Teşekkür ediyoruz Başkanım.
Sunum için de teşekkür ederiz.
Aslında, birçok sorumuz soruldu. Birkaç şeyi biraz daha ayrıntılı olarak şey yapmak için soruyorum: İlk başta dediniz, Jandarma Kriminal anladığım kadarıyla içeriye girdiğinde delillere bilmeden müdahale etmiş ve siz de bunu daha sonra fark etmişsiniz. Başka bir şey var mı? Yani sadece o bulduğunuz materyalin dışında başkaca ulaşamadığınız deliller var mı? Bir de Sakarya'dan bilirkişiler gelmiş, onların da müdahale etmiş olduğu deliller olabilir mi sizin gözden kaçırdığınız; bunları soracağım.
Bir de yangın 21 Ocakta oldu, bir alt geçitten bahsettiniz, diğer otelle ilgili bir tüp geçitten bahsettiniz. 22 Şubata kadar yani tam bir aydan fazla, bir ay bir gün, otuz bir günlük bir kamera kaydının silinmesinden bahsediyoruz.
GRAND KARTAL OTEL YANGINI BİLİRKİŞİSİ DR. HİKMET İSKENDER - Kayıtlar yok.
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Burada yani o oteli kimler kullandı, nasıl kullandı, o tüneli kimler kullandı, orada kullanırken sizin bahsettiğiniz bazı şeylerin olmadığı, bunlar tarafından mı alındı, alındıktan sonra mı kamera kayıtları silindi -bunlar hakkında- bunu bir açabilir misiniz? Bunu soracağım ben. GRAND KARTAL OTEL YANGINI BİLİRKİŞİSİ DR. HİKMET İSKENDER - Şöyle, sondan başlayalım. İşte o tünelle alakalı, biz, tabii, yangın panelini arıyoruz. Açıkçası şu: Sakarya'dan gelen UYAP'a kayıtlı bilirkişilerin çok büyük bir dahli yok yani onların, bize iletilen video kayıtlarına çünkü biz neticede orada değiliz, bize iletilen video kayıtları var fakat şunu söylemekte fayda var: Bu tip olaylarda hemen bir ön rapor ve kusur tespiti; böyle bir şey mümkün değil. Yani siz 21'inde çıkmış bir yangını 23'ünde raporlayıp kusur tespitini veremezsiniz, bu doğru değil. Bize sorduklarında biz "Minimum on beş gün." dedik "Olay yerini koruyun." dedik; aynısını Uludağ'a da söylüyoruz. Bu, bizim araştırmamıza bağlı olarak... Yani görüntüler geldi, sadece görüntüyle kuşkulandığımız, şüphelendiğimiz şeyler var. Biz orada sabotaj ihtimaline karşı patlayıcı analizi bile yaptık. Şimdi, bir olay yerini yangın manasıyla incelerseniz normalde teknik olarak 10 çeşit numune almanız lazım fakat biz bunu basite indirgeriz 4 çeşit alırız: Yanmış, yarı yanmış, yanmamış ama isten etkilenmiş ya da dumandan, gazdan etkilenmiş. Bunlar ahşap numune olur, halı olur, perde olur, o olur, bu olur. Patlayıcılarda da daha çok, Allah korusun burada bir patlayıcı olsa sivri köşelere gider, alabileceğimiz yerlerden cam kırıkları, mermer parçaları vesaire alırız. Kalitatif bakarız; var mı, yok mu? Varsa derinliğine gideriz, nasıl bir patlayıcı var? Şimdi, bunu niye yapacağız? Bunu biz yaptığımız zaman çok rahat "Yoktur." diye söyleyebiliriz ama öbür türlü muallakta kalırız. Herhangi bir yangın hızlandırıcı var mı? Şöyle bir anımı anlatayım: Kimya mühendisliği fakültesindeki odamda kavanozla bana bir halı numunesi getirilmiş. O arada -Allah rahmet eylesin, İstanbul'un eski belediye müdürü, eskiden belediye müdürüydü daha sonradan daire başkanı oldu- Metin Bekir Demir -çok eskiden tanıyorum- geldi, oturdu, açtı "Hikmet, bunda benzin var." dedi "Peki Metin ağabey, ben şimdi rapora tekniğe vesaire ne diyeceğim? Eski itfaiye müdürü geldi, kokladı 'Benzin var.' dedi mi yazacağım? Biz, bu halıdan ekstraksiyon yoluyla malzemeyi alırız, gaz kromatografisi kullanırız ve -benzin, mazot, tiner neyse- hızlandırıcıya bakarız, yakalarsak deriz ki: 'Bunda hızlandırıcı var.'" Bu şekilde analiz yaparız, dolayısıyla bizim, burada, bütün yaptıklarımız mümkün mertebe bilimsel.
Sizin sorunuza şöyle geliyorum: Şimdi, biz, bir şeyden şüpheleniyoruz, görüntüyü inceliyoruz, tabii görüntü kayıtları, renk şeyleri kayabilir, Sururi Bey'in de dediği gibi "Hocam..." diyor ısrarla. Ben bu arada, Sururi Bey'in Sururi Bey olduğunu orada öğreniyorum, Türker Bey sonra geliyor, yani hangi parti, nedir, ne değildir, biz kimsenin ne olduğunu bilmiyoruz ilgilendiğimiz yerde. Fakat size de bilgi veremiyoruz çünkü rapor teslim etmemişiz "Ya, burada bir hızlandırıcı olması lazım, burada bir hızlandırıcı olması lazım." diyor. Biz LPG'den şüpheleniyoruz ama söyleyemiyoruz çünkü o boruyu arıyoruz, boru yok ortada. Sonra video kayıtlarını tekrar inceledik ama çok video kaydı var yani -siz söyleyin- sadece olay anını izlemiyorsunuz, daha önce oraya kim girmiş, çıkmış, bir de bunlar yavaşlatılmış, hızlandırılmış yani hakikaten baya büyük bir emek. Diyoruz ki: "Ya bunun olması lazım, şunun olması lazım." Bu arada kriminal rapor da ocağın sonunda geldi galiba, biraz geç geldi. Açıkçası şunu söylemekte fayda var: Her şey net olduktan sonra biz bu raporu 14 Martta teslim edecektik, 14 Mart Cuma günü ve almış olduğumuz delilleri, incelediğimiz delilleri -biraz evvel gösterdi Servet arkadaşım- biz bunları üniversitenin muhtelif laboratuvarında inceledik, grill plate vesaire falan. Bunları ambalaj yaptık, paket yaptık, üstüne yazdık, adli emanete geri yollayacağız fakat cuma günü maalesef saat on bir oldu, biz fakülteden çıkamıyoruz, üniversiteden çıkamıyoruz. Saat beşi yirmi yedi geçe okulda işimiz bitmiş, ben Tarabya'da oturuyorum, eve gittim -İstanbul'u biliyorsanız- Ayazağa'dan, Servet karşıda oturuyor, gidemedi, benim ofiste kaldı. Kafamızda gene bir şeyler var yani tam oturmasını istiyoruz. Başsavcıyı aradık "Sayın başsavcım, biz bugün raporu teslim edemeyeceğiz ama numuneleri, emanetleri getireceğiz." ve götürdük, döndükten sonra da hızlı bir şekilde tekrar kendimizi revize ettik cumartesi, pazar. Bu arada eski Bakanımız Mustafa Varank İstanbul Teknik Üniversitesine gelmişti, onunla da bir görüşme olabilirdi ama olmadı. Herkes merak ediyor, "Nedir, ne değildir?" diye. Pazartesi günü çalışmamızı yaptık ve salı günü...
NURETTİN ALAN (İstanbul) - Sayın Hocam, bizim geciktirdiğimizi söylüyordu diğer arkadaşlar da.
GRAND KARTAL OTEL YANGINI BİLİRKİŞİSİ DR. HİKMET İSKENDER - Efendim...
NURETTİN ALAN (İstanbul) - "Raporu AK PARTİ geciktiriyor, açıklattırmıyor." diye söylüyorlar.
GRAND KARTAL OTEL YANGINI BİLİRKİŞİSİ DR. HİKMET İSKENDER - Yok, yok; öyle bir şey yok.
NURETTİN ALAN (İstanbul) - Çok güzel oluyor, anlatmanız harika, bilgileniyoruz.
GRAND KARTAL OTEL YANGINI BİLİRKİŞİSİ DR. HİKMET İSKENDER - Yok, öyle bir şey yok çünkü şöyle söyleyeyim...
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Arkadaşlar, ben Hikmet Hocaya katkı olsun diye söyleyeyim...
TÜRKER ATEŞ (Bolu) - Yanlış anlaşıldı...
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Hayır, hayır; katkı olsun diye söyleyeyim ben...
NURETTİN ALAN (İstanbul) - O değil "Niye çıkmıyor bu rapor?" diye...
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Katkı olsun diye söyleyeyim ben, tabii -bunu şey değil- savcılıktan buradaki hâkim arkadaş vasıtasıyla her gün takip ettiriyorum. "Geliyor mu, geldi mi, gelmedi mi?"
NURETTİN ALAN (İstanbul) - "Niye gelmedi?" diyorlar...
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Hâkim arkadaşımız da bana -her gün sordum- "Daha gelmemiş, geldi, gelecek." diye her gün bilgi veriyordu yani ben buradaki Adalet Bakanlığından gelen hâkim arkadaşımıza...
RIDVAN UZ (Çanakkale) - O zaman o da basından öğrendi.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Yok, değildir yani onun mutlaka savcılıkla, cumhuriyet savcılığıyla irtibatı vardır aynı meslekten arkadaşlar.
GRAND KARTAL OTEL YANGINI BİLİRKİŞİSİ DR. HİKMET İSKENDER - Sayın Bakanım, olay yerini görmeye geldiğiniz gün ben size söyledim, şu anda da tekrar edebiliriz, biz, bu tip olaylarda orada hayatını kaybedenlerin, görmeyenin gözü, konuşamayanın diliyiz. Böyle bir sorumluluğumuz var ve bu bir kamu hizmetidir yani bu, parayla pulla yapılacak bir iş değil.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Vicdani bir olaydır, vicdani bir olaydır.
GRAND KARTAL OTEL YANGINI BİLİRKİŞİSİ DR. HİKMET İSKENDER - Kesinlikle. Yani ben şu anda bu rapor için bütün arkadaşlarım adına konuşuyorum: Şu anda size verdiğimiz raporda bile bir iki hatayı görüp düzeltiyorum. Mesela "dedektör" "detektör" çıkmış vesaire, olabilir bunlar ama şu: Başsavcıya vereceğimiz ve -biraz evvel söyledik- uluslararası arenada da ortaya çıkacak bir raporda bizim hata yapmamamız lazım ya da minimum hatayla geçmemiz lazım. O yüzden içimiz müsterih, o manada rahatız.
Bunun dışında sormuş olduğunuz bazı sorular... Özür dilerim, Ömer Faruk Bey; Ömer Faruk mu, Ömer mi, Ömer Faruk Bey mi?
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Fark etmez.
GRAND KARTAL OTEL YANGINI BİLİRKİŞİSİ DR. HİKMET İSKENDER - Tamam, Ömer Faruk Bey, genelde Ömer Faruklar hep Ömer Faruk kullanıyor.
Sorduğunuz soru şu: Şimdi, biz bir şeyi istiyoruz ve başsavcılığa iletiyoruz, o da mutlaka kolluk kuvvetlerine iletiyor ya da ilgili yerlere soruyor. Şimdi oradan gelen cevaba göre biz bir hamle yapmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla burada da bir zaman gecikmesi yaşanıyor ama bu konuda da gene Başsavcımız İbrahim Bey'i takdir etmek lazım, neden? Bu görüntü kayıtlarını biz konuştuk, hemen özel kuryeyle ramazan olmasına rağmen yolladı ve biz hemen aldık, ilgili birimlerde çözümlemeye başladık ama bakın, 9 tane kamera kaydının oluşu... Biraz önce söyledim ya, 22'sine kadar silmişler falan, gene bir şey yakalar mıyız... Size samimi söylüyorum hani tesadüf mü dersiniz, bana göre tesadüf yoktur ama Allah'ın hikmeti "tak" diye buluyoruz, adamı görüyoruz orada.
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Siz o geçidin olduğunu ne zaman öğrendiniz?
GRAND KARTAL OTEL YANGINI BİLİRKİŞİSİ DR. HİKMET İSKENDER - Ya, biz geçişin olduğunu bir yerde biliyorduk ama oranın engellendiğini, kapatıldığını ve jandarmanın korumaya aldığını biliyorduk.
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Kimsenin girip çıkmadığını biliyordunuz.
GRAND KARTAL OTEL YANGINI BİLİRKİŞİSİ DR. HİKMET İSKENDER - Tabii tabii, zannediyorduk, meğerse orası çalışıyormuş. Jandarmanın da bir kabahati yok, çocuklar dışarıda, buzda bekliyorlar ama adamlar içeride, 3 görevli...
GRAND KARTAL OTEL YANGINI BİLİRKİŞİSİ PROF. DR. RAMAZAN ÇAĞLAYAN - Onların da haberi yok tünelden.
GRAND KARTAL OTEL YANGINI BİLİRKİŞİSİ DR. HİKMET İSKENDER - Tabii, alttan çalışıyorlar.
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Alttan girip çıktığı için...
GRAND KARTAL OTEL YANGINI BİLİRKİŞİSİ PROF. DR. SERVET İBRAHİM TİMUR - Sayın Vekilim, "tünel" diye geçiyor, tünel değil aslında bir otelin kapalı otoparkı yan otelin de kapalı otoparkı; 2 otopark bir tane alan.
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Ha, tünel dediğiniz şey o.
GRAND KARTAL OTEL YANGINI BİLİRKİŞİSİ PROF. DR. SERVET İBRAHİM TİMUR - Yani özel böyle bir tünel değil, o "tünel" diye geçiyor ama orası otopark yani dolayısıyla geçilir.
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Anladım.
GRAND KARTAL OTEL YANGINI BİLİRKİŞİSİ DR. HİKMET İSKENDER - Yani oranın yasak bölge olduğunu bilmeleri, girmemeleri lazım.
Bu arada orada soğuk hava depoları var, şöyle bir şey, başsavcımızdan hatırlıyorum, birisi bir dilekçe vermiş, demiş ki: "Buradaki malları alalım." Sen kimsin?
GRAND KARTAL OTEL YANGINI BİLİRKİŞİSİ PROF. DR. SERVET İBRAHİM TİMUR - Avukatları, avukatları...
GRAND KARTAL OTEL YANGINI BİLİRKİŞİSİ DR. HİKMET İSKENDER - Avukat ama sen kimsin, niye istiyorsun? Bu sefer biz de şundan şüphelendik: Acaba aradığımız yangın paneli oralarda bir yerde mi? Başsavcımızla tekrar, siz geldikten sonra gittik inceledik, o arada şunu gördük: Soğuk hava depolarının da kilitlerinin açılamadığını ama bazı vidaların zorlandığını gördük. Bu sefer başsavcımız, jandarma marifetiyle balyozla biz kırdık, baktık, pek de bir şey bulamadık. Açıkçası o kadar çok yıldıza ya da o kadar çok pahalı bir otele yakışmayacak şekilde de bir depolama sistemi olduğunu gördük. Yani siz mazot ile gıda maddesini, benzin ile gıda maddesini bir yere koyuyorsanız; hoş bir şey değil. Bunu da notlarımıza aldık ve başsavcımızla beraber gözlemledik.
Bu arada demek istediğimiz şey şu: Şimdi, dediniz ya "Hangi deliller kayboldu?" Biz şu ana kadar elde yani... Şunu söyleyeyim: mesela "grill plate"ten kabloların alınması, eğer bunlar usulüne uygun alınıp usulüne uygun analiz yapılsaydı biz o analiz raporlarına bakarak çok daha rahat sonuca gidebilirdik yani düzgün yapılsaydı ama bunlar -siz söyleyin- gelişigüzel alınıp gelişigüzel raporlanınca bu bizi sıkıntıya soktu. Neden? Onların onlarca santimetre aldığı kablodan biz 1-2 santimetreyle yetinmek zorunda kaldık. Bu bizim için yeterlidir yani teknik üniversitemiz bir santimetre kablodan da gereken incelemeyi yapabilir ama dediğim gibi LPG borusu, burada bir şey var, aynen Sururi Bey'in söylediği gibi, bir şey var, bir şey var ama ne var? Sorduk, işte jandarma "Bilirkişi almıştır." diyor yani o, Sakarya'dan gelenler. Kardeşim bilirkişi alıp bunu cebine koyup götüremez ki yani nereye götürecek? Dolayısıyla, biraz bir sıkıntımız oldu ama gereken uyarılar da yapıldı...
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Ama şunu merak ediyor arkadaşlar tabii: Bu sadece burada değil ama siz, yıllardır bu işi yapıyorsunuz, başka yerlerde de oluyor mu buna benzer şeyler?
GRAND KARTAL OTEL YANGINI BİLİRKİŞİSİ DR. HİKMET İSKENDER - Şöyle söyleyeyim: Bizim ilk müdahaleyi yaptığımız yerlerde olmuyor. Ben 2023'teki patlamalarda bilirkişiydim, o zaman Devlet Güvenlik Mahkemesi vardı. Biz, anında olay yerine intikaliz, ben bir saatte gelirim. Ama tabii, orada, hemen... Tabii yangın falan yok ama bizim anında numuneleri almamız lazım. Orada da art niyetli değil ama şöyle durumlar oluyor Sayın Bakanım: O zaman İçişleri Bakanı, Valimiz ve Başbakanımız, bugünkü Cumhurbaşkanımız, gelecekler diye İSKİ mesele temizlik yapmaya kalkıyor "Kardeşim, yaparsanız yanlış; delili karartırsınız." diyoruz, orada bomba imha uzmanları başka bir şey arıyor, biz başka bir şey arıyoruz. Bu arada ben, tabii, Emniyet teşkilatına olay yeri incelemeyle alakalı eğitim de veriyorum. Biraz evvel... Mesela, kriminal laboratuvar için benim aklıma gelen Emniyet teşkilatından Kemal Perit vardı, eski İstanbul Emniyetinden de Ahmet Kuloğlu, biz hep beraber çalışırız yani onlar sorar, biz sorarız, çalışırız, bunlarda bir sıkıntı yok, ilk müdahale ettiğimiz zaman bir sıkıntı yok çünkü görüntüleriz, kayıtlarız ve kendi kaydımızı da defalarca izleriz ama siz şu odadan çıkın ben burada bir şey saklayayım, nasıl bulacaksınız? Mümkün değil, şaka gibi. Bu Uludağ'da da benzer olay olmuş; size söylediğim gibi, Başsavcı Vekilimiz Zafer Bey "Gereğini yaptım Hocam." dedi, hakikaten gittiğimizde gereğini yapmış ama bu, dediğiniz gibi bir genel sıkıntı, o yüzden buraya yazdık; yani "Bazı durumların sıkılaştırılması, biraz daha insandan bağımsız hâle getirilmesi" diye. Eğitim eksikse verelim.
Şimdi, Sayın Vekilim, biraz evvel de konuştuk ya -Sururi Bey gitti gerçi ama- mesela, turizm meslek liseleri var, değil mi? Orada yangın ve acil durum eğitimleri mutlaka verilmeli. Yani Amerika'dan, yurt dışından, İngiltere'den bahsediyoruz, ilkokulda yangın üçgenini biliyor çocuklar. Biraz evvel kim söyledi? Mesela, yangın algılama sistemleri bağımsız da olabilir. -Kadem Bey söyledi- Şimdi, bu Amerika'da nasıl oluyor biliyor musunuz? "Boy scout", izcilere görev veriyorlar, bunlar gidiyorlar, her evi kontrol ediyorlar, pillerini değiştiriyorlar yani vakti gelmiş veya gelmemiş, adamlar da bunlara bahşiş verir, işte, ne bileyim, 50 sent ise 1 dolar veriyor vesaire. Şimdi, böyle bir sistem bizde maalesef hep şey için... Gittiğimiz yerlerde yangın dedektörlerini, algılama dedektörlerini görüyoruz ama hiçbirinin lambası yanmıyor, yangın dedektörlerinin plastik kılıflarını görüyoruz, Sprinkler sistemlerini görüyoruz plastik kılıfları duruyor, su bağlanmamış, yani bir de her şeyi suyla söndürecek gibi değil. E, bunları görünce tabii, şimdi neyse dertlenmeyelim, bunları görünce canımız sıkılıyor ama inşallah bu Komisyon vasıtasıyla Sayın Bakanım, bir şeylere dokunulur, bir yerde bir şey değişir.
Bakın, Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmelik önemli bir yönetmeliktir ama biz zaten "ilk madde" demişiz. Mevzuat esasında yeterli, uygulama ve denetimde sıkıntı var. Yani bakın, depremle ilgili söyleyeyim -şu anda burada gerçi Alper yok ama- 99 depreminde İstanbul Teknik Üniversitesinde büyük bir kongre yapıldı, Xavier Le Pichon, Celal Şengör vesaire sonradan bu FEMA girdi ve bu Afet Eğitim Enstitüsü kuruldu, AFAD kuruldu. Espri şu: 1975 yıldaki inşaat kodları kullanılsa, uygulansa gene sıkıntı yok yani 75'teki kurallar bile bizi kurtarıyor fakat Yalova Çınarcık bölgesinde -99 depreminde ben orada görev yaptım- şimdi, 4 tane ev var Sayın Bakanım, 1 tanesi sağlam, 1 tanesi zar gibi yan yatmış, 2 tanesi tamamen yıkılmış. E, aynı zemin, nasıl oluyor bu iş? "Hocam, bu müteahhidin, bunlar mal sahibinin, öbürü bilmem ne." dediler. Yani eğer siz denetlemezseniz, uygulamayı düzgün yapmazsanız ister 1975, ister 2008, ister 2018... 6 Şubat depremlerinde yıkılan binalardan bazıları 2020 yapımı, 2018 yapımı; nasıl oluyor da bunlar yıkılıyor? Dolayısıyla, burada denetimin insandan bağımsız standart operasyon prosedürü ve kontrollerle yapılması lazım.
Bilmiyorum faydalı olabildim mi?
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Teşekkür ediyoruz Hocam.
Ömer Faruk Bey, var mı başka?
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Yok, teşekkür ederim Başkanım.