Komisyon Adı | : | (10/1899,1900,1901,1902,1903,1904) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Profesör Sabahattin Ertuğrul, Doktor Öğretim Üyesi Ebru Yücesoy Bağdiken ve Profesör Doktor Yusuf Ünal Sarıkabadayı tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 05 .03.2025 |
HASAN ARSLAN (Afyonkarahisar) - Sayın Hocalarım, sunumlarınız için çok teşekkür ederim. Her bir hocamızın burada sunum yapması aslında, bize bir ışık tutuyor işin doğrusu. Sizin, sahada çalışan kişilerin, akademisyenlerin, sahayı bilen arkadaşlarımızın bize bir şeyler söylemesi önemli. İnşallah bunları da rapor hâline dönüştürebiliriz, inşallah sizin de herkesin de kabul ettiği şekilde iyileştirmeler sağlanır.
Ebru Hanım'ın sunumlarında bahsettiği hemşire sayı ve niteliği konusundaki öneme, ehemmiyete muhtemelen hepiniz katılıyorsunuzdur; bu, gerçekten doğru. Bütün yoğun bakımlarda, yenidoğanda olduğu gibi sayı ve nitelik... Yani sizin yoğun bakım da 54 yataklıydı galiba, yanlış hatırlamıyorsam "34 hemşire var." mı demiştiniz?
ŞANLIURFA HARRAN ÜNİVERSİTESİ DR. ÖĞR. ÜYESİ EBRU YÜCESOY BAĞDİKEN - 39.
HASAN ARSLAN (Afyonkarahisar) - Bu kesinlikle yönetmeliğe de uygun değil. Normalde denetimde kapanması lazım belki de ama sahanın gerçeği bu değil. Bunun daha sıkı şartlara bağlanması gerekir herhâlde, belki mevzuatsal düzenlemelerle, bilmiyorum ama Urfa'daki bu oranlarla alakalı yüksekliğin sebeplerinden bir tanesinde şey dediniz: "Suriyeli göçmen ve Suriye'den gelip doğum yapıp annenin gitmesi..." gibi ama kaba doğum hızı gibi formüllerde ortanca nüfusun, yıllık ortanca nüfusun alındığı bu TÜİK verilerinde bu nüfusun da adrese dayalı nüfusa göre yapıldığını biliyorum, Suriyelilerin de bu nüfusa dâhil olmadığını biliyorum ama "Her doğum." dediği için payında oradaki Suriyeliler doğum sayısına dâhil oluyor mu, onu bilmiyorum.
Yine, Sabahattin Hocam, riskli gebeliklerden bahsettiniz. Bunların, riskli gebelik merkezlerinin kurulması gibi bir şey önerilebilir mi? Şu anda bildiğim kadarıyla riskli gebeliklerle alakalı bir merkez ya da bölgesel merkezler oluşturulmuş değil, riskli gebelik saptandıktan sonra bu sağlanabilir mi bilmiyorum; Komisyon raporuna da girer mi, o konuda ne dersiniz, fikriniz ne olur bilemiyorum.
Yine, bu yoğun bakım yatak sayılarına baktım, Diyarbakır'da yüzde 60 değil de hocam, yüzde 52.
DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. SABAHATTİN ERTUĞRUL - Yüzde 52'yi yani ben tam hesaplamadım.
HASAN ARSLAN (Afyonkarahisar) - Özel hastanenin -Sayın Gergerlioğlu da sormuştu- özel yenidoğan yoğun bakımın üniversite ve kamu yoğun bakımına oranı yüzde 52 sizde, Antep'te yüzde 60,7. Bu Antep'te gerçekten ciddi anlamda yüksek, Diyarbakır'da da tabii bu kadar beklemezdik belki. İzmir'de de bu seviyelerde hocam, sizin seviyelerde. "Özel hastanelere sevk etmek istemiyorum." dediniz ya hocam, bu, aslında, hepimizin, şehir ayırımı yapmadan, özel hastanelerdeki yenidoğan yoğun bakımlardaki bakının niteliğinin düşük olduğunun sizlerce görülmesinden kaynaklanıyor anladığım kadarıyla. Bu konuda Türkiye'de biliyorsunuz neredeyse yarı civarında, yüzde 50 civarında yenidoğan yoğun bakımlar özel hastanelerde. O yüzden burada başka bir şeyler yapmamız lazım; ya özele açtırmayacağız ya başka kriterler koyacağız ya da denetim farklılaşacak, fazlalaşacak ama sayın hocamı da Antep'ten dinlediğimiz zaman da özel hastanelerin aldığı paranın karşılığını veremediği için bazı bakıları erteleyebileceğini anladım.
GAZİANTEP SANKO ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANA BİLİM DALI ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. YUSUF ÜNAL SARIKABADAYI - Hocam, devlet de yapıyor aynı şeyi.
HASAN ARSLAN (Afyonkarahisar) - Evet ama devlet daha az yapar, paraya bakmaz devlet hocam. Yani devlet hastanesinde ise orada yenidoğan uzmanı varsa "Burada şu kateter bu para o yüzden bu hastaya bunu takmayalım." devlette denmez. Hocam, özel hastane sahiplerinin baskısıyla belki diyebilir. Buna Türkiye genelinde baktığımız zaman "Özel hastane sahiplerinin bu baskısıyla belki" dediğim oran, aslında yüksek bir orandır diye tahmin ediyorum. Bu konuda SGK'nin kamu üniversite ve özele verdiği paraların kesinlikle ve kesinlikle düşük olduğunu; özel hastane bu devlette, bu ülkede eğer ayakta kalacaksa, kalması isteniyorsa SUT paylarının kesinlikle ve kesinlikle arıtılması gerektiğini düşünüyorum. Bu raporlara da girebilir, girmelidir de. Bu bakış açısı doğru değil. Bir iyileştirme kesinti yapılmalıdır.
Yine, yenidoğan uzmanı sayılarından bahsettik, Antep'teki sayı 9'du galiba yanlış hatırlamıyorsam.
GAZİANTEP SANKO ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANA BİLİM DALI ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. YUSUF ÜNAL SARIKABADAYI - Toplam 9.
HASAN ARSLAN (Afyonkarahisar) - Toplam 9 ama Türkiye ortalamasına baktığınız zaman Antep için Türkiye ortalamasında yenidoğan dağılımında yani çok düşük değil fakat sizde 771 tane yenidoğan yoğun bakımı var. 771'e 9 kişi bakabilir mi derseniz, tabii ki bakamaz. O açıdan bakmıyorum ama Türkiye'deki yenidoğan sayısının nüfusa oranla dağıtıldığı zaman 9'lara denk geliyor hocam, oranladığınız zaman. Yenidoğan sayısı artmalı mı, yenidoğan yoğun bakım azalmalı mı, yatak sayısı azalmalı mı? Bu değerlendirmeyi sizler daha profesyonelce yapabilirsiniz çünkü yenidoğan yoğun bakımların doluluk oranlarına baktığımız zaman az değil. Yine, yüzde 60, yüzde 70'ler, yüzde 80'ler, yüzde 90'lar.
GAZİANTEP SANKO ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANA BİLİM DALI ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. YUSUF ÜNAL SARIKABADAYI - Hocam, yüzde 80'lerin üzerinde.
HASAN ARSLAN (Afyonkarahisar) - Üçüncü basamaklar yüzde 80'lerin üzerinde, birinci basamak yüzde 30-40'larda galiba, yine devlette de yüzde 70'lerde, Diyarbakır'da da o civarlarda, yüzde 70'lerde diye hatırlıyorum. Yani bu, dolu demek yani bu yüzde 70-80 seviyesi zaten yeni yatak sayısına ihtiyaç var demektir sağlık idareciliğinde.
Bu açıdan sunumlarınız değerliydi. Bunların hepsini de inşallah SUT fiyatının artması, hemşirenin niteliğinin, bakımın önemi, özelin yenidoğanda bakısındaki bizim şüphelerimizin, tereddütlerimizin, bunların hepsini geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu konularda başka da aklıma gelen bir şey yok hocam.
DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. SABAHATTİN ERTUĞRUL - Riskli gebelikler zaten belli yani hangi gebeliklerin riskli olduğu bence tespit edilir edilmez bu bebeğin yani gebenin öncelikle üçüncü basamak bir merkeze yönlendirilip orada bir değerlendirilmesi gerekiyor. Eğer bu ayrıca riskli bir gebe ise yani önceden anne karnındayken doğru yer bulunup 112 tarafından hangi merkez uygunsa oraya götürülüp orada doğrultulması gerekiyor, ben onu anlatmaya çalıştım, onu ifade etmeye çalıştım. Yani bu riskli gebelikler zaten bellidir, bu, bu şekilde olabilir.
Oran için de ben tam bir oranı hesaplamadım da yüzde 52, teşekkür ederim düzelttiğiniz için.
ŞANLIURFA HARRAN ÜNİVERSİTESİ DR. ÖĞR. ÜYESİ EBRU YÜCESOY BAĞDİKEN - Şöyle Sayın Vekilim, eğer bir anne doğumunu Suriye'de yani sınır dışında gerçekleştirmişse hani doğum bizim kayıtlarımıza girmiyor, oradan sadece bebek geldi de oldu da hani mortaliteyle sonuçlandıysa o bizim ölüm bildirim sistemi bir şekilde dolduruluyor ama genel olarak şöyle: Riskli gebeler ya da doğumu orada gerçekleştirmek istemeyen gebeler geldiği için o da bizim doğum oranlarına ekleniyor, en azından bizim hastane bazında. Tabii ki orada da bazı hani böyle yasal sıkıntılar olabiliyor, geçici bir evrak veriliyor ve anne ertesi günü ya da durumu stabil olduğunda hastanenin ya da 112'nin çıkarttığı bir servis varmış -ben görmedim de- hastanede böyle, bu nitelikte olan, sınır dışına gitmesi gereken bütün hastaları toplayıp tekrar götürüyor, bebek de bize kalıyor. Biz günler boyunca, bazen aylar boyunca ne anne sütü alabiliyoruz ne aileyle iletişim kurabiliyoruz, bütün öykümüz, hikâyemiz, her şey eksik kalıyor. Tabii, bu da bütün yaklaşımı etkiliyor, böyle bir sıkıntı var. Yani anneyi belki de aralarda gelişinin desteklenmesi, anne sütü verilmesi konusunda belki düzenlemeler yapılabilir. Hani o kısmın da tabii ki farklı bir boyutu var.
Ben riskli gebelikler için de eğitim araştırma hastanemizde bir riskli gebelik polikliniği var. Önceden hani saptanan, takipli olan ya da bir önceki gebeliğinde riskli bir durumu olan gebeler oradan çok yakın bir şekilde izlendiği bilgisini de dün bizim sağlık müdüründen aldım ve paylaşmak istedim.
GAZİANTEP SANKO ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANA BİLİM DALI ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. YUSUF ÜNAL SARIKABADAYI - Perinatolojiyle ilgili kısma ben karışmayayım ama Suriyeli verilerin Türk verilerinin içerisinde olmadığı söyleyebilirim, doğumda ve mortalitede. Yalnız bir dönem Suriyeli mortalitesi Türk mortalitesinden yüksekti, o yüzden de koymuyoruz diye düşünmüştüm ama yaklaşık olarak son altı aydır, hatta sekiz aydır Suriyeli mortalitesi Türk mortalitesinden daha düşük, Antep için söyleyebilirim bunu. Bunun sebebi muhtemelen herhâlde ileri yaş anne gebeliği daha az, bir. İki, tüp bebek yok onlarda, yani yardımcı üreme tekniklerini kullanmıyorlar Suriyeliler çünkü yani esas IVF gebelikler ve yardımcı üreme sağlığı çok artırıyor mortaliteyi, geç anne yaşı gebelikler mortaliteyi çok artıyor. Tekrarlayan gebelikler çok artırıyor yani Suriyelilerin şu an mortalitesinin bizden daha düşük olması beni çok şaşırtmıyor bu anlamda çünkü daha eğitimliler şey anlamında yani bu işleri daha çok önemsiyorlar, yani kontrollerine çok zamanında giden bir hasta kesimi var karşımızda aslında düşündüğümüzün daha ötesinde; benim gözlemim öyle.
Yani bir vurguya daha gitmek isterim ben "nöbet" dediğimiz sistem. Aslında yine çocuk hekimi sayısına varıyor ama böyle bir yakın zamanda bir arkadaşla konuştum İsveç'ten geldi. İki, üç ay orada çalışmıştı. Ne fark var dedim? "Gündüz hangi ekip varsa gece de o ekip var. Yani bir hoca, bir yan dal uzmanı, çocuk uzmanı, yanında asistanlar, işte kaç hastaya bakması gerekiyorsa gecede aynı ekip var." diyor. Yirmi dört saat bu hizmeti verebiliyorlar. Biz gece bu hizmeti veremiyoruz, Türkiye'deki temel problem bu. Yani bu ister kamuda olsun isterse başka bir yerde olsun. Biz gece bu hizmeti gündüz kadar veremiyoruz. Yani gündüz ne kadar veriyoruz bilmiyorum, değerli hocalarım burada, Türkiye'nin en şanslı yerlerindeler; Bilkent Şehir Hastanesi çalışıyorlar. Hani onlar ne kadarını verebiliyorlar, periferdekiler ne kadarını verecekler ama şunu net söyleyebilirim: Biz gece sağlık hizmetinde ve hafta sonu sağlık hizmetinde kötüyüz çünkü o kadar çocuk uzmanımız yok, o kadar çocuk asistanımız yok, zaten periferde yok. Yani bu anlamda biz orada çok ciddi eksiğiz yani bunu söyleyebilirim. Yani bu devlette de geçerli, Antep Şehir Hastanesinde de var bu, üniversitede de var, özellerde de var; bunun özeli-devleti yok.