KOMİSYON KONUŞMASI

KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) - Ben de sunumları için çok teşekkür ediyorum.

Özellikle, bir ülkede insanların can güvenliğiyle ilgili önlemler, tedbirler alınacaksa bunda sivil toplumun çok ciddi basıncı, örgütlenmesi ve kamuya dönük yaklaşımlar sunmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Şu an, biz, burada, bugün, daha çok işveren tarafını dinledik. Yani çalışanların eğitiminden de bahsedildiği için, ben aynı zamanda, vekil olmadan önce Turizm İşçileri Sendikasında yönetici pozisyonlarda çalışmış bir insanım. Mutlaka burada bizlerin işçi tarafını da dinlememizin çok önemli olduğunu... Bakalım, onlar ne anlatacaklar, nasıl deneyimlerle gelecekler? Bu anlamda, burada işçi sendikalarının da sektör bazında işçi sendikalarının dinlenmesinin de çok önemli olduğunu düşünüyorum. Aslında biz bugüne kadar yaptığımız görüşmelerde, toplantılarda kamuoyunda en çok tartışılan konu tedbirlerin alınmaması, denetim mekanizması ve bunların nasıl işletileceği üzerine neredeyse hemfikir olmuş durumdayız. Sadece bunun nasıl yapılacağına dair farklı örnekler inceleniyor, dünya örnekleri veriliyor, daha çok gelişmiş ülke örnekleri önümüze konuyor. Gelişmiş ülkelere baktığımızda, buralarda insanların can güvenliğinin, yaşam haklarının birinci dereceden önemli olması, bunun öyle kendiliğinden bir anda olmadığı, ciddi bir birikimle, deneyimle, tarihsel birikimle, mücadele birikimiyle oluşturulduğunu görüyoruz. Buralara da bakmak gerekiyor. Yani sivil toplum ile kamu arasındaki ilişkinin bu ilişkinin düzenlenmesinde çok önemli olduğunu düşünüyorum ben. Bu anlamda burada sizleri dinlemek çok ufuk açıcı oldu. Ben birkaç soru sormak istiyorum. Özellikle dernek ve federasyonlar var burada. Mutlaka ki ben şöyle düşünenlerdenim: Bu konudaki denetim mekanizması kesinlikle kamuya ait olmalı. İnsanların sadece vicdanına kalmamalıyız. Hiçbir modern, gelişmiş ülkede bu böyle olmaz yani sadece insanların vicdanına, inancına göre bir yaklaşım gelişmez. Gelişmişliğin bir diğer örneği de bunun kamu tarafından denetlenir olması ve kurallara bağlı olması; o kurallar zaten belirler ve o kuralların gelişkinliği de ülkenin gelişkinliğini gösterir ama işin şu boyutuyla ilgili, ben merak ettiğim için... Burada çok birikimli ve deneyimli bir ekip sunum yaptı bize, tekrar teşekkür ediyorum. Peki, bu derneklere ya da federasyona üye olan işletmelerle ilgili sizin kriterleriniz nedir? Herhangi bir derneğe ya da işte, bir kuruluşa her önüne gelen üye olabilir mi? İşte, diyelim ki bir işletme, ben geldim, TÜRSAB ya da başka bir derneğimize üye olmak istiyorum, benim otelim var. Olabiliyor mu, yoksa kriterleriniz var mı, bunu merak ediyorum gerçekten. Çünkü bu kriterlerin olup olmaması aynı zamanda... Burada yapılan sunumlar çok verimliydi ve ciddi bir bilgi birikim var bu sunumlarda. O bilgi ve birikimleri -kamuda bu olamıyorsa bile- biz üyelerimize dönük yapabiliyor muyuz, onu merak etmiş durumdayım ve bunca zamanki birikimlerle daha önce bu konuyla ilgili kamuya bir basınç yapıldı mı? Yani "Ey devlet, yerel yönetim, bak, böyle eksiklikler var sektörümüzde, böyle sıkıntılar var, biz elimizden geleni yapıyoruz ama siz de şöyle düzenlemeler yapsanız gerçekten çok iyi olur." dediğiniz yaklaşımlar, öneriler -raporlar sunmak şeklinde olabilir- bunlar oldu mu, ben bunları merak ediyorum.

Tekrar teşekkür ediyorum sunumlarınız için, sağ olun.